ALZHEİMER’LI ARI
Ben oldukça kalabalık bir kovanda yaşayan işçi arıyım. Sıradan bir işçi arı olduğum için bir ismim veya numaram yok. Tek bildiğim yüzyılların, bin yılların ve genetiğimin sayesinde yaşar benden beklenenleri yaparım.
Sabahın ilk ışıklarıyla kovandan çıkar ve mevsime, çevreye göre yararlı bulduklarımı toplayıp kovana getiririm.
Yine böyle bir sabah kovandan çıktığımda kovanın önünde şekerli su gördüm. Bu dünyadan ne iyi insanlar vardı. Hiç zahmete girmeden oradan aldığımı içeri taşıdım. Artık kırlara sadece gezmek için çıkıyordum. Yaşamım çok kolaylaşmıştı. Eskiden gerekli besinleri bulmak için kovandan üç dört kilometre uzaklara kadar gitmek zorunda olan ben çok rahat yaşıyordum.
Bilmediğim şey ise bana verilen şekerin beni yavaş yavaş zehirlediğiydi. Evet bende gide gide şeker hastalığı ve ALZHEİMER hastalığı başlamıştı.
Yine bir gün kovandan 1-2 kilometre uzaklaşmıştım ki yönümü kaybettim. Unutkanlık beni bunalttı. Hangi yöne gideceğimi bir kestiremiyordum.
Olduğum yerde ölümü beklemekten başka çarem yoktu.
Elveda dostlarım.
Kısacık ömrümün büyük dersini sizinle paylaştım.
Elveda uyanık, açıkgöz insanoğlu.
Bilin ki arılar yok olduğunda sizin de en çok dört yıllık ömrünüz kalmış olacak.