Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor!
Recep Çınar
Seçimler geride kaldı, yavaş yavaş gündemden çıkıyor. Ramazan’ı tamamladık, Bayramı da kutladık. Hepsi geldi geçti. Şimdi normal gündemimize dönelim! Hangi gündem mi? İçte Ekonomi, dışta ise önde gelen Gazze! İktidar seçim yaklaştıkça Gazze’yi pek gündemine almadı. Herhalde İsrail’e ihracat yapmaktan ona fırsat bulamadı! İsrail’e ihracatı önce kabul etmese de şimdi onaylamak zorunda kaldı! Evet, şimdi sırada “Geçim ve Gazze” var! Önce “geçim”den başlayalım!
Ekonomide ne var, buyurun bakalım!
19 Mart 2024 tarihinde basında yer alan haberlere göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayınlanan Ocak 2024 kısa vadeli dış borç istatistikleri dikkat çekti. Öyle ki Kısa vadeli dış borç stoku, 174,9 milyar dolar oldu.Özel sektörün kısa vadeli dış borcu ise 93,1 milyar dolar! Geçen yıl Mayıs ayında Kamu-Sen’in açıklamasında Türkiye’nin toplam dış borcu 564 milyar Dolar!
Önceki gün yapılan bir açıklamada ise halkın bankalara olan kredi borçları 3,1 trilyon TL! AKP iktidara geldiğinde bu rakam sadece 5 milyar TL idi! Buyurun kıyaslayın! Yarısı yabancı olan bankalar kasalarını dolduruyor!
Bayram günlerinde yapılan bir açıklamada, Yabancı yatırımcı getirmeyi başaramayan Hazine Bakanı Şimşek, Dünya Bankası’ndan 5 yıllık işbirliği kapsamında 35 milyar dolar kredinin geleceğini açıkladı.
Eh… Borç yiğidin kamçısıymış! 20 yıldır kamçı yiye yiye her tarafımız kızardı!
Faize akan para yüzde 216 arttı!
“Borcu borçla çevirme” stratejisinden(!) şaşmayan siyasi iktidar, bütçenin önemli bir kısmının faize ve faizciye akmasına neden oluyor. Şubat ayında faiz giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 60,2 artışla 54 milyar 830 milyon liraya ulaştı. Ocak-Şubat döneminde bütçeden faize ödenen tutar ise yüzde 216,5 artarak 175 milyar 923 milyon lira oldu. Borca dayalı para sistemini uygulamaktan geri durmayan mevcut iktidar, aşırı borçlanma stratejisi üzerinden faiz ve borç yükünü artırmaya devam ediyor. Parasal sıkışmadan kaynaklık meydana gelen sorun, faizlerin artmasına faiz artışları ise piyasalardaki finansal istikrasızlığa neden oluyor. Bu durum özellikle borçlanma taleplerini artırıyor ve borcun borçla kapanması gibi sorunu yaygınlaştırıyor.
İki aylık açık 304 milyar TL!
Bütçe gelirleri Şubat’ta 536,1 milyar lira, giderleri 689,9 milyar lira olurken; bütçede Şubat’ta 153,8 milyar lira, Ocak-Şubat döneminde ise 304,5 milyar lira açık oluştu. Şubat’ta faiz giderleri geçen yıla göre yüzde 60,2 artışla 54,8 milyar lira olurken, Ocak-Şubat döneminde ise yüzde 216,5 artarak 175,9 milyar lirayı buldu.
Fakir faize itiliyor faiz tavan yaptı!
Birbiri ardına uygulanan hatalı ekonomik programların acı faturasını yine vatandaş ödüyor. Merkez Bankası’nın aldığı kararların ardından, kredi ve mevduat faizlerinde büyük artışlar yaşanıyor. Kredi kartına mahkûm edilen halkın yönlendirildiği ihtiyaç kredisi faiz oranları, yüzde 86’nın üzerine çıkarak rekor seviyeye ulaştı. Aynı şekilde, mevduat faizleri de artışını sürdürerek, üç aylık dönem için yüzde 64 seviyesine vardı.
Enflasyon Dünyada düşüyor, Türkiye'de çıkıyor!
Nisan ayı başında hem TÜİK, hem ENAG enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK'e göre mart ayında aylık enflasyon yüzde 3.16, yıllık enflasyon ise yüzde 68.50 oldu. ENAG ise enflasyon verilerini mart ayında yüzde 5,68, son 12 aylık artışı ise yüzde 124,63 olarak açıkladı. Vatandaşa ne mi kaldı? Kemerleri daha fazla sıkmak! AVRO Bölgesinde ise Mart ayında Yıllık Enflasyon sadece yüzde: 2,4!
İktidarın 20 yıllık ekonomi karnesi: Tohuma değil betona yatırım !
TÜİK, 2003 yılından 2023 sonuna kadar olan Türkiye ekonomisinin büyüme verilerini açıkladı. İktidarın 20 yıllık ekonomi karnesi: Tohuma değil betona yatırım! AKP İktidarının işbaşına geldiği 2003 yılından 2023 sonuna kadar en yüksek büyüme oranı inşaat sektöründe, en düşük büyüme oranı ise tarımda gerçekleşti. 2003 yılında tarımda Dünya’da kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken, şimdi eti de otu da, baklagilleri de… ithal eder hale geldik!
Ortalama büyüme!
Türkiye’de 2003-2023 arası dönemde ortalama büyüme oranı en yüksek olan sektör, yüzde 6,6 ile inşaat oldu. İnşaat sektörü en yüksek büyüme ortalamasına 17,20 ile 2003-2007 arası dönemde sahip oldu. En düşük büyüme oranına ise eksi 2,80 ile 2019-2023 arası dönemde sahip oldu. Yani, İktidarın 20 yıllık ekonomi karnesi: Tohuma değil betona yatırım oldu!
Türkiye'de dezavantajlar artıyor, orta sınıf eriyor!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilk kez yayınlanan "Dezavantajların Kuşaklararası Aktarımı, 2023" araştırması, ülkedeki sosyoekonomik tablonun endişe verici bir değişimini gözler önüne serdi. Araştırmaya göre;Orta sınıf eridi, yoksulluk ve zenginlik arttı. Tatil ve et tüketimi azalıyor. Eğitim seviyesi ebeveynlerden etkileniyor. Kendi hesabına çalışanların oranı düşüyor. En dipten en tepeye çıkanlar azınlıkta. Ev sahibi olanların oranı da düşüyor.
2003 yılında bir aylık asgari ücret ile 19 gram altın alınırken, bugün sadece 4,5 gram alınabiliyor! TÜİK'in araştırması, Türkiye'de eşitsizliğin arttığını ve orta sınıfın eridiğini açıkça gösteriyor. Yani bu düzende, gelir dağılımındaki adaletsizlikten zengin daha zengin, fakir ise daha fakirleşiyor. Bu durum ise ülkenin sosyoekonomik açıdan daha kırılgan hale gelmesine işaret ediyor. Araştırmanın bulguları, politikaların dezavantajlı grupları destekleyecek şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bütün bunlar son birkaç ay içerisinde basında yer alan haberlerden “cımbızlanmış” olanlar!
Bu durum bize neyi gösteriyor? Uçan ekonomi değil yoksulluk oldu! 20 milyona yakın vatandaş yardıma muhtaç bırakıldı! Netice, Selâhattin Aygün’ün “Bana ne yazdan bahardan” türküsünde ifade ettiği gibi, “aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor!” Zira Mahalli İdareler Seçim sonuçları, İktidarın sonunun başlangıcı olduğunun da bir göstergesi değil mi?!
Dostça kalın…