ATATÜRK OLMASAYDI
Yarın; aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden Büyük önder, Cumhuriyetimizin kurucusu
Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzü aramızdan ayrılışının 86 yılında büyük bir hasret ve minnetle bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onun ve silah arkadaşlarının, Onunla aynı çizgide yürüyenlerin aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum.
86 yıldır ATA’mıza duyulan sevgi ve saygı değişmedi ama, bazı dönemlerde , Özellikle son yıllarda devletin kılcal damarlarına kadar sızıp yerleşen gerici yobazların Atatürk’e hınçları sönmedi. Çamur fırsatı kolladılar. Devlet makamında olanlardan, güç alan bazı bedbahtlar onu karalamaya, Kötülemeye, Adını silmeye, Unutturmaya, itibarsızlaştırmaya, Ona düşmanca tavır sergileyerek hakaret ettiler.
Büyük Önder “ Türkiye Şeyhler, Muritler ülkesi olmaz” demişti. Gördük ki yakın zamanda kısmen de olsa ordu, dinci bir çete tarafından ele geçirilerek kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunabildi. Bunlara yıllarca Milli eğitimde, Adalet teşkilatında, Emniyette ve diğer devlet kademelerinde görev verildi, himaye edildiler. Devlet yönetiminde paralel bir yapı oluşturuldu. Aynı çete daha önce de Türk milletinin bağrından çıkan Şanlı ordumuzun başındaki Genel kurmay başkanını terör örgütü suçlamasıyla hapse atabildi. Çok sayıdaki generalleri hayali suçlamalarla hapse atarak yıllarca hayatları karartıldı. Yönetenler ise bu davaların Savcılığına soyunabildiler . Tarikatlar ve Cemaatler üzerinden örgütlenmiş devlet yapısıyla Laiklik bir kenara itilip Devlet düzeni allak bullak oldu.
Anayasa değişiklikleri ile demokratik yapıdan uzaklaşan ülke, parti devletine doğru yol aldı. Ülke çıkarları yerine parti çıkarları ön plana geçti. Din, Hukuk, ve Eğitim siyasallaştı. TSK yaralandı, Yargı yıpratıldı. Anayasa mahkemesi kapatılsın denildi, Kararlarına uyulmadı. Ekonomideki sıkıntılar dar gelirlinin sırtından inmedi. Üretim azaldı. İthalat patladı. Toplum sindirildi, Baskılandı, Susturuldu, Medya siyasi iktidarın güdümüne girdi. Gazeteciler, Milletvekilleri, Belediye Başkanları tutuklandı. Tek adam rejiminin getirdiği kayyım atamaları demokrasiye hançer gibi saplandı. Bu güne geldiğimizde tabloda bir değişim göremiyoruz ne yazık ki !
Baktığı her yerde rant gören, Buram buram çete kokan bir düzende Milli eğitim özelleştirildi. Çağdaş hedeflerden uzaklaştırılarak dini ağırlıklı hale geldi. Sağlıkta da para için akıl almaz yollara sapıldığı görüldü. Atatürk adı kitaplardan silindi. İlke ve devrimleri kötülendi. Bir tarikat devletten tasfiye edilirken diğer tarikatlar boşluğu doldurma yarışına girdiler.
Bunlar yaşanırken toplum bölündü, Cepheleşti, Siyaset ayağa düştü, Çirkinleşti. Hatalı uygulamalarla demokrasi ağır darbeler aldı. Sınırlarımız yolgeçen hanına çevrildi. Kaynaklar satıldı, Cumhuriyet değerleri yok edilmeye çalışıldı. Batılı ve Dünya devletleri nezdinde ülkemiz itibarını yitirdi. Atatürk’ün Yurtta sulh Cihanda sulh ilkesi yerine dış politika kavga ile gürültü ile yürütülmeye çalışıldı. Terör belasından bir türlü kurtulamadık. Analar ağlamaya gencecik fidanlar hayatlarını kaybetmeye, Ocaklar sönmeye devam ediyor.
Atatürk bizden bunları mı bekliyordu?
Atatürk ilkelerine bağlı kalarak çağdaşlaşarak ülkeye Adalet, Barış ve huzur getirebildik mi?
O bize böyle bir ülke bırakmamıştı. Aradan geçen bunca yılda ona layık olabildik mi?
Halbuki, Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, Yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri korunması,
Atatürk’ün ve Türk halkının işidir. Gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmasaydı, Dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmeseydi, İleri görüşlülüğü ile radikal devrimleri yapmasaydı, Bir milleti uçurumun kenarından sarsılmaz azmi ile kurtarmasaydı, kısacası ATATÜRK OLMASAYDI bugünkü Türkiye de olmazdı. Yurdumuzu, Özgürlüğümüzü her şeyimizi ona borçluyuz.
Amerika’dan Çin’e, İngiltere’den Hindistan’a kadar yüzlerce devlet adamı Atatürk için hayranlık ifade eden sözler söylerken bu ülkenin her türlü nimetlerinden yararlanan o gafillerin, O hainlerin ATATÜRK için kötü söz söylemeye ve eylemlerde bulunmaya, Onu unutturmaya çalışmaya ne hakları ne de hadleri vardır.
İnancım o dur ki, Türk ulusu ve devleti, var olduğu sürece ATA’sına devrimlerine, Cumhuriyet değerlerine, İlkelerine ve manevi şahsiyetine her zamankinden daha büyük sevgi ve bağlılıkla sahip çıkacaktır. Atatürk’ün ölümsüzlüğü nesiller boyu devam edecektir.
Onu yaşatacak ve Yaşayacağız.
ŞÜKRAN, GURUR VE ÖZLEMLE ANIYORUZ.