Büyük israf, ömür israfıdır! 

Recep Çınar

2023 Yılının sonuna geldik. Üç gün sonra bir yılı daha geride bırakmış olacağız. Yıllar geçtikçe ömürler de tükeniyor!

Şeyh Sadi; „Bir dere kenarına otur da, ömrün geçişini seyret“ der.

N.F. Kısakürek ise;Ömür, ağaç dalında savrulan bir yapraktır. Ne kadar genç olursan ol, sonun kara topraktır!

Mevlana da; „Dua ve ibadet, Allah ile olmaktır. Allah ile olan kimse için ölüm de ömür de hoştur“ diyor!Ömür ile ilgili söylenmiş o kadar çok „sözler“ var ki, bunlar sadece birkaç örnek!

2023 yılında yaşananlara baktığımızda akıllarda birçok  kalıcı izler bırakmış olayların başında; 6 Şubat Depremi, Seçimler, Ekonomik Kriz, Gazze ve Aksa Tufanı Operasyonu ve yılın son haftasında vuku bulan ve PKK tarafından şehit edilen 12 askerimiz.  Geride bıraktığımız 2023 yılında  en çok can yakan olayların başında, Kahramanmaraş merkezli depremler oldu. 13 ilimizi kapsayan depremde 50 binin üzerinde canımızı kaybettik. Medeniyetlerin beşiği olan kentlerimiz büyük bir yıkım gördü, tarifi imkânsız acılar yaşandı. Depremde kaybettiğimiz insanlarımıza  Yüce Allah'tan bir kez daha rahmet, hayatta  kalanlara da baş sağlığı ve sabır dilerim. Akla gelen ise, acaba bu depremlerden gereken dersi alabildik mi?  Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürürmüş! 2023 yılında 14 Mayıs seçimleri oldu. Muhalefet açısından istenilen sonuçlar elde edilemese de toplum için önemli kazanımlar gerçekleşti. Suni duvarlar aşıldı, uzlaşı kültürü gelişti. 20 yıl sonra Millî Görüş Hareketinin temsilcisi Saadet Partisi, Gelecek Partisi ile birlikte Meclis'te kilit konumda bir grup kurdu. Saadet Partisi Grubu ortaya koyduğu yapıcı muhalefetiyle yanlışları haykırıp, doğruları göstermeye çalışıyor. 20 yıldır ekonomide geldiğimiz durumu ise anlatmaya kelimeler bulmak bile zor! Ülkemiz 2001 yılından sonra ekonomik açıdan en zor günlerini yaşıyor.

2023 yılının can yakan olaylarından biri de,  7 Ekim sabahı Gazze’yi yöneten HAMAS, önceden aldığı istihbarat bilgileri doğrultusunda, İsrail'in saldırma planlarına, karşı hamleyle Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattı. Bir hafta kadar devam eden operasyonda İsrail güvenlik ağlarına ağır darbeler indirildi. "Güçlü İsrail" propagandası çöktü. Direnişin bu taarruzu karşısında etkisiz kalan İsrail, sivil katliamlara devam etti. Bugün Gazze'de aralıksız çatışmalar ve sivillere yönelik soykırım hala devam ediyor.7 Ekim’den bugüne 20 binin üzerinde Gazzeli katledildi.  Yine bu yılki en acı kayıplarımızdan biri de, son nefesine kadar Filistin’in yanında olan ve savunan, Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili merhum Hasan Bitmez oldu. Bir asırlık TBMM’de ilk yaşanan bir olay oldu!  (Allah rahmet eylesin)

HER YIL 31 ARALIK’I 1 OCAK’A BAĞLAYAN GECE YILBAŞI GECESİ OLARAK KUTLANIR.Hristiyanlar bu geceyi, “güya”  Hz. İsa (as)’ın “doğum gecesi” olarak kutlar. “Güya” dedim! Çünkü Hz. İsa’nın 1 Ocak’ta doğup doğmadığı belli değildir! 24 Aralık ile 1 Ocak tarihleri arasında doğduğu kabul edilmektedir.

Bu tarihler arasında Hıristiyanlar “Noel” adı altında yılbaşı eğlencelerine başlarlar. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Hristiyanlar ayni tarihte mahalli gelenekleri doğrultusunda bu kutlamalara katılırlar. “Noel” bayramlarında küsleri ve dargınları barıştırırlar. Birbirlerine hediyeler alır, yaşlıları ve hastaları ziyaret ederler. Tabii ki bunlar insani açıdan güzel şeyler. Ancak diğer taraftan, o geceyi “güya” neşeli geçireceğim diye adeta birçok insani ve ahlaki değerleri unutup kendilerinden geçene kadar içki içer, bazı ahlaksızlıklar yaparak adeta insanlık vasfını kaybederler.

Çam ağaçlarını kesip süsleyerek dükkân vitrinlerine, evlerinin en değerli köşelerine yerleştirirler. Bu ağaca da “Noel ağacı” deniyor.  Ayrıca o gün çocuklara oyuncak, şekerleme vb. hediyeler getireceğine inanılan “Efsanevi”  şahsa da “Noel Baba” adı verilir.

Batıl İnançlarından kaynaklanan bu eğlenceler, 31 Aralık günü en yüksek düzeyine ulaşır. İnsanlar adeta çılgınlaşarak kendilerinden geçerler. Günümüzde Hıristiyanlar tarafından dini bir vecdle(!) -ilham/his- genel ahlak kurallarıyla bağdaşmayacak şekilde ve çığırından çıkarılmış bir biçimde kutlanmakta olan yılbaşı âdeti, Hıristiyanlığın gelişinden çok önce, hatta “müşrik Roma” devrinden beri süregelen bir adettir.  Romalıların Hıristiyan olmasından sonra Hıristiyanlık âdetine dönüştürülerek devam ettirilmiştir. Aslında Roma Hıristiyan olmadı, Hıristiyanlığı Romalılaştırdılar!

„NOEL BABA“ dedikleri şahıs kimdir? Noel Baba (Santa Claus), özellikle Hıristiyan dünyasında Noel kutlamalarının en önemli figürlerinden biridir.
Hıristiyan inanışına göre; M.S. 4. yüzyılda Anadolu'da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Nikolas adındaki Hıristiyan azizi, Roma İmparatoru Büyük Konstantin'in rüyasına girdi ve idama mahkûm edilen      3 subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolas, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve ‚Noel Baba‘ olarak anılmaya başlanılan Nikolas „efsanevi bir kişiliğe büründü“ şeklinde anlatılır.

NOEL İ,  Fransızca’danalınmış olup bizdeki bayramlarda yapılan şenlikler anlamında kullanılır.Hıristiyanlar “Noel”i Hz. İsa’nın doğum yıldönümü olarak kutlarlar. “Noel ağacı”  ise ilk defa 1605 yılında Almanya’da ihdas edilmiş olup oradan da XIX. Yüzyılda “Helene Mecklenburg” tarafından Fransa’ya yayılmıştır.

“Noel”i Protestan ve Katolikler 25 Aralık, Ortodokslar ise 6 Ocak’da kutlarlardı. Daha sonra bazı “Aziz”lerin çalışmalarıyla aradaki fark kaldırıldı.

Peygamberin (İsa a.s.) doğum gününde bile içkili, kumarlı… Çılgınca ve ahlaksızca yapılan eğlencelerin gerçek Hıristiyanlıkla hiç mi hiç alakası yoktur. Ne yazık ki, bugün aynı çılgınlıklar Ülkemiz dâhil birçok İslam ülkesinde ve Müslümanlar tarafından da yapılıyor.

Hz. İsa İle Hıristiyanlar Şöyle Yüzleştirilecektir! (Kuran’da geçen ayetlerde);

“Allah;  Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, ‘beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı bilin’ diye sen mi dedin, buyurduğu zaman O, ‘hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, hâlbuki ben senin zatında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.” (Maide Suresi:116)

Devamında; “Ben onlara senin bana emrettiğinden başkasını söylemedim, (dediğim hep şu idi): Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde bir kontrolcü idim. Fakat ne zaman ki sen beni (içlerinden) aldın, üstlerinde nigenban (gözetleyici) yalnız sen oldun. (Zaten) sen (her zaman) her şeye hakkıyla şahitsin”.  (Maide Suresi:117)

Maide Suresi: 65 Ve 66. Ayetlerde İse:

 “Eğer onlar Tevratı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur’an’ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!” der.

Furkan Suresinin 30. Ayetinde, Son Peygamber Hz. Muhammed İse Şöyle Haykıracaktır;

 “Ey Rabbim! Kavmim bu “Kur’an” ı büsbütün terkettiler.”

Tüm insanlığa dünya ve ahiret saadetinin teminatı olarak gönderilen yüce dinimiz İslam, Allah katında geçerli olan tek dindir. İslam, bir medeniyet, bir yaşam tarzıdır. İslam, hayatın her sahasını kuşatır. Müslüman’ın her şeyi kendi medeniyet tarzına uyacak;  Siyaseti de, Ticareti de, insani ilişkileri de eğitimi de, sanatı da, müziği de, eğlencesi de...  

Şimdi Ülkemize, hatta önce şehrimize bir bakalım. Yılbaşı geliyor diye çeşitli süslemeler, çam ağaçları dikilmesi, çeşitli kılık kıyafetlere girilmesi. Biz, neyi ve niçin kutluyoruz? Bu kutlamaların bizim inancımızla, kültürümüzle, geleneklerimizle ne alakası var? Bize ne oluyor da müşriklerin batıl kutlamalarına özeniyoruz? Siz, hiçbir Hıristiyan’ı, “Hicri Yılbaşı” veya “Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı” …  kutladığını gördünüz mü, duydunuz mu?    

Belediyemiz, yılbaşına haftalar kala “Yılbaşı/ Noel Baba putlarını” caddelere diktirdi Alt yapı, üst yapı… gibi esas görevlerini gereği gibi yapmayan Belediye, bu tür saçmalıkları bir hizmetmiş gibi göstererek halkın gözünü boyamaya çalıyor! Bu tür şeyler için kim bilir ne kadar israf ediliyor!       

Nasıl bir Müslüman ülke isek! Dinimizce ‘haram’ olan piyango/kumar bile sanki “helal”miş gibi teşvik ediliyor!                        

Peygamberimiz (sas) Bir Hadislerinde; "Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır" buyurur.

Müslüman, Allah (cc)’ın emirlerine teslim olan insan demektir. Biz, O’nun emirlerinden uzaklaştıkça yolumuzu şaşırdık! %98’i  (%95’de diyen var!) Müslüman olduğu söylenen ülkemizde İçki, Kumar, Fuhuş, Hırsızlık, Yankesicilik, Adam öldürme, Dolandırıcılık... Kısaca ahlaksızlığın her çeşidi ve kötülükler zirve yapmışsa, bu kendi Medeniyetimizden, kendi değerlerimizden uzaklaşmış olmamızın kötü sonucundan başka nedir?

Peki,  Çözüm Ne? Köklü çözüm, yeniden İslam’a / Kuran’a / kendi medeniyet değerlerimize dönmek.

Bakara Suresi 2. Ayette: “O kitap (Kur’an); Onda asla şüphe yoktur. O, müttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir “yol gösterici” dir,  Müslüman’ın  “Yol Haritası”dır! der.

Başkalarının Yol Haritası” na uyarsak Dünyamız da Ahretimiz de mahvolur! (Allah Korusun). Şunu da unutmayalım ki, “büyük israf”, ömür israfıdır (Mevlana). Çünkü değil bir gün, bir hafta, bir ay ve bir yıl, boşa geçen bir saniyeyi bile geri kazanmamız mümkün değil!

Dostça kalın…