EDİRNE’DE SEÇİM YARIŞI
Artık kesin aday listeleri de yayınlandığına göre yarış iyice kızışacak demektir. Edirne çok partili hayata geçtikten sonra genelde her seçimde sağ sol dengesini hassasiyetle kurabilmiş ender kentlerimizden biridir. Uygulanan farklı seçim sistemlerine veya seçimin yapıldığı tarihte ülke genelinde rüzgarı arkasına alan partiye göre tercihini belirlemiştir Edirneliler. Demirel, Ecevit, Özal dönemlerini buna örnek verebiliriz. Bunun belki tek istisnası AKP ve Erdoğan dönemidir. 22 yıldır ülkeyi tek başına yöneten bu parti Edirne’de aynı sinerjiyi yakalayamamıştır.
Bunun birçok sebebi vardır. Siyaset bilimcilerinin ortaya koyduğu analizler incelendiğinde Edirne halkının siyasi tercihlerinde ne kadar bilinçli olduğunu da görebilirsiniz. Bu konu başka bir makalede ele alınabilir. Şimdilik satırbaşlarıyla; Atatürk ve Cumhuriyet’in kurucu değerlerine bağlılık, inanç özgürlüğü ve seküler yaşam tarzı diyelim ve asıl konumuza geçelim.
Edirne ve ilçelerindeki belediyelerde uzun yıllardır sol partiler olarak bildiğimiz DSP ve CHP var. Bu seçimde bu tablo değişir mi? Ülke genelinde yıpranan bir AKP, il genelinde belediyelerde yıpranan CHP’ye bir alternatif olabilir mi? Çünkü muhalefet belediyeleri, ekonomik ambargolarla bitkin, iktidarın insafsız kıskacında çaresiz ve müfettişlerin bitmek bilmez denetimlerinde yorgun düşürülürken, böyle bir soruya ” hayır olmaz” demek kolay değil. Nitekim ittifakla girilen 1919 seçiminde Keşan ve daha önce Enez ilçelerinde seçimi çok az farkla da olsa AKP adaylarının kazandığını söylemem gerekiyor.
Yerel seçimlerde partiler kadar, adayların halk nezdindeki saygınlığı, güvenilirliği ve mesleki kariyeri de önemlidir. Belediye Meclisi Aday listelerindeki doğru isimler ve seçim sürecinde gösterilecek performans adayın en büyük şansıdır.
Edirne’de yerel seçimler genelde iki parti arasındaki bir yarış gibi yaşanıyordu. İttifakla girilen son seçimde yine iddialı iki aday söz konusuydu. Bugün durum farklı. Her parti aday gösterdi. Özellikle CHP’ de genel başkanla birlikte yerel seçim adaylarında da bir değişim yaşanıyor. Örneğin Edirne’de iki dönemdir Belediye Başkanı olan Recep Gürkan bu defa aday gösterilmedi. Halkın beklentisi de zaten bu yöndeydi. Yeniden aday gösterilse muhtemelen CHP seçimi kaybedecekti.
Fakat ön seçimle adaylık yarışını kazanan Eczacı Şükrü Ciravoğlu’nun, rahatsızlığı bahane edilerek adaylığının iptal edilmesi, bazı partilileri küstürmüş durumdadır. Ciravoğlu’nun takdir gören kişiliği, siyaset cambazlarının entrikalarına kurban gitmiştir desek yeridir. Yerine atanan Avukat Filiz Gencan Akın, CHP’li siyasetçi bir ailenin kızıdır ve AKP’nin kadın adayına karşı belki doğru bir tercihtir.
AKP’nin adayı Belgin İba, partisinin Edirne’de bulabileceği son aday mıydı bilemem. Partiye çok emek vermiş birçok isim varken İba’nın aday yapılması, Edirne profiline en uygun isim olması itibarıyla çok stratejik ve kurnazca bir seçimdir. Devlet desteği de arkasında olduğuna göre İba, Gencan’ın en zorlu rakibidir.
İyi Parti önceki başkanlardan Hamdi Sedefçi’yi aday göstererek iddiasını ortaya koydu. Parti içinde yaşanan kırılmalar olmasaydı, bence partinin önceki dönem milletvekili olan Orhan Çakırlar, dava kriterlerine daha uygun ve daha güçlü bir aday olurdu. Her şeye rağmen H.Sedefçi Edirne’de sevilen bir isimdir ve sandık sonuçlarında etkili olacaktır. Diğer partilerin adayları hangi sürprizlerle bizi ne kadar yanıltacaklardır, sonuçlar açıklandığında hep birlikte göreceğiz.
İlçeler için bir sonraki yazımda değerlendirme yapacağım. Ama bitirmeden şunu da belirtmem gerekli diye düşünüyorum. Seçimler hakka hukuka, eşitlik ve adalete, demokratik kurallara ve centilmenlik ahlakına uygun gerçekleştirilmelidir. Bir adayın yanında devletin Bakanları, devletin tüm imkanları varken, diğer yanda özerk olması gereken devlet televizyonunda bile ambargo uygulanan, mikrofonu kapatılan muhalefet partilerinin adayları. Olmaz böyle bir tarafgirlik!
Hatta iktidar partisinin bazı adayları diğer partileri hain, kafir ilan edip, onlara verilecek oyların pkk’ya verilmiş olacağını söyleyerek toplumu ötekileştirmeye, kamplaştırmaya çalışıyor. Çok tehlikeli ve vahim sonuçları olabilecek bu alçakça siyaset tarzından vazgeçmemiz gerekiyor. Sonuçta, bir beldeyi 5 yıl yönetecek adayı ve kadroyu seçeceğiz. Bir koltuk için bu kadar hakaret ve iftiraya, düzmece senaryoya ve düşmanca söyleme ne gerek var yahu?! “O çok kötü!” yerine, “Ben daha iyi yönetirim.” üslubunu özledik be kardeşim.