2. Hakem ve 400 bin kitap!
961 yılında vefat eden 3. Abdurrahman’ın yerine 2. Hakem Halife oldu, devletin başına geçti (971-976).
İlim, fen ve edebiyatta seleflerini geride bırakan 2. Hakem’in kütüphanesindeki kitapların sayısının 400 bini aştığı söylenir. İspanya’yı her ülkenin ilmi mahsullerinin sergilediği bir ilim/irfan fuarı haline getirmişti. Bu tarihlerde Endülüs İslam dünyasında herkes okuyup yazma bildiği halde Avrupa’da Ruhbanlarla yüksek zümreyi teşkil eden aileler dışında hemen herkes cahildi. O devirde Kurtuba’da 20 bin hane, 600 Cami ve Mescid, 50 Hastane, 900 Hamam ve yarım milyondan fazla nüfus vardı. Ayrıca Kurtuba’ya yakın 50 yerleşim alanı, ikinci derecede 80, üçüncü derecede 300 adet şehir vardı.
2. Hakem, oğlu Hişam’ın terbiyesine çok önem veriyor, özel hocalar görevlendirerek onu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyordu. Ona sık sık da öğütler verirdi. Bu öğütlerden biri şöyle: “Mecbur olmadıkça savaşa gitme! Bir tebaanın mutluluğu, barış ile gerçekleşir. Beldeleri tahrip etmek, etrafa gam ve keder saçmak, şan ve şöhret getirmez. Nefsine gurur verecek hallerden sakın! Hakkaniyetten ayrılma! Adaletli ol! Böyle olursan, hem ilmin gereğini yerine getirmiş olursun, hem de kalp genişliği ile mutlu olursun!”
2. Hakem’den sonra Endülüs’te durum!
2. Hakem’den sonra Endülüs Emevi Devleti’nde iktidara 2. Hişam, Muhammed 2. El Mehdil, Süleyman el Müstain İllah, 4. Abdurahman, 5. Abdurrahman, Muhammed, 3.el-Müstakfi Billah, 3. Hişam adlı yöneticiler gelmiştir. (976 – 1031).
2. Hakem’den sonra Endülüs’te ne yazık ki, duraklama, gerileme ve yıkılma dönemleri yaşanmıştır. İçerde sıkıntılar, karışıklıklar, isyanlar menfaat kavgaları doğmuş. İyiler seslerini duyuramaz olmuş, kötüler galip gelmiş, salih insanlar ve âlimler, birlik çağrısı yapmışlarsa da, etkili olamamışlardır. Bundan böyle Endülüs’te
Gruplaşmalar almış yürümüştü. Esasen bu gruplar başından beri mevcuttu, ancak iktidar güçlü olduğu zamanlar ortaya çıkamamışlardı. Bu grupların başlıcaları şunlardı;
Endülüs İçin Tehlike Çanları Çalıyor!
İyi yetişmemiş liyakatsiz ve ehil olmayan devlet adamları elinde Endülüs Devleti, her zaman iç meselelere gebe olmuştur. Artık, Kurtuba’da iç savaş hüküm sürüyordu. Bir yandan içteki hizipler; diğer yandan böyle bir kargaşa anını gözetleyen Kuzey Hıristiyanları grup liderleri ile ittifak pozisyonu altında İslam medeniyetinin sembollerinin biri olan Kurtuba’yı yağmalıyorlardı. Dolayısıyla Endülüs Medeniyeti için tehlike çanları çalıyordu.
Müslümanlar farklı liderlerin ardında sadece kendilerini haklı göstererek rakiplerine karşı kuvvet toplamışlar. Gerektiğinde Hıristiyanlarla işbirliği yapmaktan da kaçınmamışlardır. Bu bir ekonomik işbirliği değil, savaş ittifakıydı. Böylece İspanyol Hıristiyanların ve Avrupalıların hasretle bekledikleri gün doğmuştu!
Endülüs ateşler içinde, Kurtuba kanlar içinde idi. Bundan böyle “Tavaifi Mülk” denilen “Ülkenin beylik ve Emirliklere ayrılma devri” başlamıştı.
Tavaif-İ Mülük (Şehir Devletleri = 1031 – 1085)
Hıristiyanlar kendi bünyelerinde istiklallerini elde etmişler. Müslümanların, onlar üzerindeki asırlardır süre gelen hâkimiyetleri sona ermişti. Bundan sonra Müslümanlar irili ufaklı 20 kadar müstakil idari birlik oluşturdular. Bu şehir devletleri arasında ileri gelenleri: Batalyus, Belensiye, Mursiye idi. Daha sonraları Endülüs İslam âlimleri defaatla birleşme çağrıları yaptılarsa da bütünleşme bir türlü gerçekleştirilemediği gibi birbirleriyle uğraşmaya devam ettiler.
Nihayet Murabıtlar Devleti, Afrika’dan İspanya’ya geçip Tavaf-i Mülk’ün varlığına son verdi. Müslümanlar arasında kendi iktidarına dayalı bir birlik vücuda getirerek bir süre daha Müslümanların hür yaşamalarını sağladı ise de, peşinden “Muvahhidler Devleti” geldi. Onu da “Benü Ahmer” takip etti.
GÜNDEM
14 Kasım 2024GÜNDEM
14 Kasım 2024GÜNDEM
14 Kasım 2024GÜNDEM
14 Kasım 2024GÜNDEM
14 Kasım 2024EKONOMİ
14 Kasım 2024GÜNDEM
14 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.