ORUCUN HİKMETLERİ
Mustafa Çetin
Yüce Allah hiçbir şeyi boş yere yaratmamıştır. Allah’ın her eserinde bir hikmet vardır. Evrendeki her varlık Tanrı tarafından kendisine yüklenen görevi yerine getirmektedir.
Kuşkusuz insan da böyledir.
İnsan amaçsız bir varlık değildir. Nitekim Kuran’da insanın Tanrı’ya ibadet için yaratıldığı belirtilmektedir.
O halde insan olarak görevimiz olan ibadeti hakkıyla yerine getirmeliyiz. Bunun ilk koşulu da ibadet kavramının anlamını gereğince bilmektedir.
Kuşkusuz ibadet bir takım kalıplara ve şekillere sığdırılmayacak derecede derinliği olan kutlu ve kutsal bir eylemdir.
Unutulmamalıdır ki sadece Allah rızasını düşünerek yapılan her şey ibadettir.
Bu açıdan bakıldığında gerçek bir mümin için tüm yaşam bir ibadetten ibarettir.
Çünkü her nefeste Yüce Tanrı’nın adı anılmaktadır. Yüce Tanrı ibadetleri de boş yere emretmiş değildir. Her ibadette insan için sayısız yararlar vardır, kaldı ki Tanrı’nın bizim ibadetlerimize gereksinimi de yoktur. Ama bizim ibadete ihtiyacımız vardır.
İbadet etmek suretiyle Allah’a olan şükür borcumuzu yerine getirmiş olmaktayız.
Ancak bununla birlikte ibadetlerimizde bizim için sayısız yararlar vardır. İbadet bilinciyle yaptığımız her eylem bize özellikle manevi anlamda kazanımlar sunmaktadır. Hiç kuşku yoktur ki oruçta böyle değerlendirilmesi gereken bir ibadettir.
Orucun anlamına eren canlar onun hikmetlerini de kavrayacaktır. Oruç bizler için hikmetlerle doludur. Bu hikmetleri 5 madde halinde dile getirebiliriz;
Oruçta birinci hikmet, kişinin kendini denetim altına alması, nefsine egemen olması ve aklın bütün uzuvlara hakim kılınmasıdır.
Bu sayede kişi ahlaki olarak yükselecektir. Alemlerin Rabbi olan Yüce Tanrı’nın ahlakıyla ahlaklanacaktır.
Böylece eline, diline, beline sahip olacaktır. Bu da o kişiyi örnek insan ve yücelik mertebesine taşıyacaktır. Ne mutlu Yüce Allah’a hakkıyla insan olabilmek için çalışanlara. Ne mutlu gösterişten uzak bir biçimde ibadet edenlere.
Oruçtaki ikinci maksat, kişinin kutsal bir görevi yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşamasıdır. Bu sayede insanın kalbi sevinç ve mutlulukla dolacaktır. Kalbi sevinç ve mutlulukla dolan kişi ne yana dönerse orada Allah’ı görecektir.
Allah’ın evrendeki yansımasını, yani tecellisini seyredecektir. Gördüğü her nesne ona Tanrı’yı hatırlatacaktır.
Nitekim Bakara Suresi 115. Ayette Yüce Allah şöyle demektedir;
Her nereye dönerseniz dönün orada Allah’ın yüzünü görürsünüz. Gerçek müminlerin ibadeti işte böyledir. İbadette iken nereye bakarsalar orada Allah’ın cemalini görürler, her an onunladırlar, onun sevgisiyle doludurlar.
Her türlü şekil ve kalıptan sıyrılıp öze ulaşarak manevi derinliğin hazzını yaşarlar. Ne mutlu oruçtaki bu hikmetle vasıl olanlara. Ne mutlu ki Hakkın tecellisini görebilenlere.
Oruçtaki üçüncü hikmet de, kişini aç ve susuz kalmak suretiyle aç ve susuzların halinden anlamasıdır. Oruç tutan kişi açlığı, susuzluğu yüreğinde hisseder. Böylece yardıma muhtaç kimselere daha bir istekle yardım eder. Açları doyurmaya çalışır, lokmasını paylaşır, cimrilik gibi hastalıklardan kurtulur. Cömertliğin en büyük bir erdem olduğunu anlar, bilir ki Allah cömert ve cömert olanları sever. Böylece cömertlik makamını sırrına ulaşır.
Yüce Peygamberimizin “komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünün anlamına ererek toplumsal dayanışma ve ulusal birlik için üzerine düşen görevi kavrar.
Kuşku yok ki, oruç tutan kişi helal kazancın ne demek olduğunu da daha iyi kavrar.
Bu da orucun bir diğer hikmetidir.
Oruç tutmak suretiyle aç ve susuz kalan kişi kul hakkının ne denli önemli olduğunu anlar.
Başkalarının büyük emek harcayarak elde ettiklerini haksız bir biçimde kendi zimbetine geçirmekten uzak durur.
Bilir ki kendisi de benzer bir durumla karşılaşabilir.
Böylece kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapmamak gerektiğini daha açık bir biçimde öğrenir.
Orucun insana kazandıracağı dördüncü hikmette, kamil olma vasfıdır. Kamil insan, insani erdemleri kişiliğinde toplayan bireydir. Kamil insan olmak her gerçek müminin amacıdır. Oruç kişiyi kamil insan olmaya götüren en önemli araçlardan biridir.
Orucu olgunlaşma vesilesi olarak görüp, kamil insan niteliğini eksilmez bir elbise gibi giyinenler kaynağı Hak olan bir örtüyle örtünmüş olacaklardır.
Bu örtü ahlak ve edep örtüsüdür. Bu örtü iman ve Hakka teslimiyet örtüsüdür.
Orucun beşinci hikmeti ise, ahlak ve edepten yoksun kimseler, ne kadar giyinirlerse giyinsinler, ne kadar örtünürlerse örtünsünler aslında çıplaktırlar. İşte oruç bize gerçek örtünün ahlak ve edep olduğunu öğretir. Elimize, dilimize ve belimize sahip olarak kamil bir ahlak ile olgun insan olmanın yolunu açar.
Ne mutlu gerçek kamillere.
Ne mutlu hikmet ve inançla oruç tutanlara. Yüce Tanrı oruçlarımızı ve tüm ibadetlerimizi kabul eylesin. İbadetlerimiz Ulu Dergahta Hak Defterine yazılsın. Hz. İmam Hüseyin ve tüm 12 İmamların şefaati üzerinize olsun. Allah Allah…
BEYİT
Kimdir Hüseyin ki alem ona pervane olup
Bu ne şemdir ki canlar ona divane olup
Fitne sahasında mes-el’i Hüda’dır Hüseyin
Tufanı belada keşti-yi necca’dır Hüseyin
Cahilin vahşetinde huzur-i kubra’dır Hüseyin
Musa’nın mabedi o turi sina’dır Hüseyin
Kıyam abidesi me-ser’u mina’dır Hüseyin
Şahadet dersinde ustadı şeyda’dır Hüseyin
Saika-yı iman eder seb-i yel’dadır Hüseyin
Mahsun göklerde hazin bir sevdadır Hüseyin
Değerli canlar;
Bir toplumun yaptığına razı olan onlardan sayılır. Batıl işte bizat bulunan kimsenin ise iki suçu vardır. O işi işlemek suçu ve o işe razı olmak suçu.
“Dünyada hiçbir şeye minnet etme, hürriyetini ancak böyle kazanırsın”
( Hz. Ali k.v.)
Cennet Ehli Beyt’ime zulmeden ve itnetim hakkında beni incitene haram kılınmıştır.
(Hz. Muhammed s.a.v).