Şimdiki çocuklar harika

Romantizm romanlarda kaldı. Bizleri televizyon ve cep telefonlarının yardımıyla yetiştirdiğimiz yeni nesiller romantik duygusal anları yaşamakta zorlanıyorlar. Belki de dünya realitesini bizden daha iyi değerlendiriyorlar tartışılabilir.

Geçenlerde bir ev hanımı anlatıyordu.

Akşam üzerine doğru ev işlerini bitirdim. Çayı ocağa koydum. Birazdan kızım okuldan gelecekti.

Masanın üzerine atıştırmalıkları dizip canın önüne oturdum. Sindire sindire yağ bir yağmur başlamıştı.

Anılarım çocukluğumun geçtiği arnavut kaldırımlı bitişik nizam, önü avlulu evimizin camında yağan yağmuru seyrettiğim günlere götürdü beni.

Farkında olmayarak tekerleme söylüyordum.

“Yağ yağ yağmur teknede hamur

Tarlada çamur. Ver Allah'ım ver delice yağmur.

Yağmur yağıyor, seller akıyor.

Arap kızı camdan bakıyor.

Seller akıyor.

Bu çocuk şarkısını kızım geldiğinde de söylemeyi düşündüm. O sırada kızım servisten inerek eve geldi.

Ben tekerlemeyi mırıldanmaya devam ediyordum. “Seller akıyor dediğimde kızım bizim evimiz yüksekte sel tehlikesi yok değil mi? diye araya girdi. Romatizm bir anda Realizm oldu.

 “Arap kızı camdan bakıyor” dediğimde anne mahallemize Suriyeli bir aile mi taşındı? diyerek yine çocukluk anılarımı darmadağın etti.

Ben sabırla yağmurdan sonra güneşle birlikte uyanan doğanın canlanışı ve gözlerimizin önüne serdiği güzellikleri anlatmaya çalışıyordum.

Kızım beni dinliyor gibi görünüyordu. Ama birden “barajlarda dolacak” deyiverdi. Nokta. Romantizm artık yerlerde sürünüyordu.

O sırada yağmur şimşek çakarak devam etmeye başladı. Ben küçükken gök gürültüsünden korkmayayım diye annem “Aaa bulutlar kaza yaptı, yine çarpıştılar” diyordu. Tam bunları anlatmaya niyetleniyordum ki kızımı dudaklarının kıpırdadığını gördüm. Acaba korktu da dua mı ediyor diye düşünürken sayı saydığını fark ettim.

Neler oluyor diye soracakken kızım konuştu. “Son çakan şimşek 2 kilometre ötemizdeydi” dedi.

Nasıl anladın dediğimde şimşeğin çaktığı andaki ışığından yedi saniye sonra sesimin duyulduğunu söyledi.

Sesin havadaki yayılma hızı saniyede 320 metre olduğuna göre 7 çarpı 720 yaklaşık ikibin metreymiş. Şimdi de hep şaşırma sırası bendeydi.

Bu hanımın anlattıklarını fazla yorum getirmeye lüzum var mı? Bilemiyorum.
Bilgisayarlarda, telefonlarda fazla vakit geçiren bu çocuklar kendilerine has farklı bir kişilik sergiliyorlar. Anlamaya çalışmalıyız.

Aletler ve teknoloji cansızdır. Hissizdir.

Onları nasıl kullanırsak oraya giderler.

Oyunda oynayabiliriz. Bilgi de edinebiliriz.

Kalın sağlıcakla.