ÜNLÜ ŞAİRLERİMİZDEN KIRKPINAR ŞİİRLERİ

Bu yazımı kıymetli Edirne sevdalısı dostlarım;

Necdet Tezcan, Tayyip Yılmaz ve rahmetli Beyazıd Şansı’ beyefendilere armağan ediyorum.

Bugünkü yazımda ülkemizin ünlü şairlerinin Kırkpınarlarla ilgili yazmış olduğu şiirlerden bir demet sunuyorum. Sırasıyla; Atilla İlhan’ın ‘Cazgır’, Ahmet Kutsi Tecer’in, ‘Kırkpınar’da Edirne’de’, Beyazıd Şansı’nın, ‘Kırkpınar Marşı’, Uluğ Turanlıoğlu’nun, ‘Kırkpınar’da Edirne’de’, Necdet Tezcan’ın, ‘Kırkpınar Akşamları’ başlıklı şiirlerini, Edirne’li Ressam ve fotoğraf Sanatçısı Tayyip Yılmaz beyefendinin eşşiz Edirne çizimleri eşliğinde gelin birlikte tüm içtenliğimiz ve yüreğimizle okuyarak, Kel Aliçoları, Adalı Halil’leri, Çolak Mümin Molla’ları, Hergeleci İbrahim’leri, Yörük Ali’leri, Sicimoğlu Halil’leri, Şamdancı Karaibo’ları ve 1934-1942 yılları arasında 9 yıl üst üste olmak üzere toplam 13 yıl Kırkpınar başpehlivanlığını elde eden Cihan pehlivanı Hüseyin Pehlivan (Hüseyin Alkaya) larımızı bir kez daha analım. Siz rahmetli pehlivanlarımız; maddi varlıklarınızla olmasada manevi varlıklarınızla büyük meydana hoş geldiniz.

CAZGIR

Vur ha vur davul baş pehlivan havası

Çıksın Bekir Osman Mestanoğlu Dülger Ahmet

Vur ha vur davul gürlemenin sırası

Davran be pehlivan ha ömrüne bereket

Ateş alsın büklüm büklüm pazındaki kudret

Davran deli fişek karayılan fırtınası

Çağlar devirip yenmenin güreşmenin ustası

Vur ha vur vur davul dağlar taşlar titret

Dile gelsin Yusuf’un Aliço’nun hatırası

Çıkalım hele meydana yanardağ gibi emret

Hey mübarek er meydanı bu meydandır

Cümle alem birikmiş işte davullu zurnalı

Her biri bir özge diyarda baş pehlivandır

Yiğitler gelir güreş tutmağa göğsü armalı

Boyları yıldız döker omuzları çifte burmalı

Hoy senin pehlivan dediğin şahan olup da uçandır

Rüzgar deme buluttur bulut deme dumandır

Vur ha vur vur davul gök yerinden kaymalı

Hodri meydan vakit tamam peşrev tamamdır

Ha deyince kaldırıp kaldırıp yere vurmalı

Atilla İLHAN

(Sisler Bulvarı / 1979)

KIRKPINAR’DA EDİRNE

Bugün de dün kadar sıcak, çekici

Bugün de dün kadar yeni bir anı;

Kırkpınar! Edirne ve sarayiçi,

Türk ordularının yiğit harmanı,

Edirne ve Sarayiçi…Kırkpınar…

Yanyana ahali ve pehlivanlar,

Bir alay, en önde davul-zurna var;

Nedir sürükleyen böyle herkesi?

İşte Sultan Selim, dört minaresi;

İşte bu velvele; tarihin sesi,

İşte baştan başa şehir…Neresi

Bu kadar tamlar bize vatanı?

Ahmet Kutsi TECER

(20. Yüzyıl Türk edebiyatı / 1988)

KIRKPINAR MARŞI

Büyük efsaneyi görür gibiyim,
Tarih dehlizinde yürür gibiyim,
Eyvah! Heyecandan ölür gibiyim,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Yıl Bin Üç Yüz Altmış Bir, Rumeli’ne geçilir,
Kırkpınar’ın suyundan kana kana içilir,
Türk’ün başpehlivanı bu çayırda seçilir,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Yiğitler çıkmışlar el bağlamışlar,
Kazanbaşı edip sırt yağlamışlar,
Piri üstatlardan destur almışlar,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Yirmi davul, yirmi zurna çalınır,
Pehlivanlar sıra sıra salınır,
Her bir yiğit namı ile anılır,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Bu ne yüce onur, ne asil gurur,
Şölen var Edirne’de davullar vurur,
Yağız pehlivanlar nara savurur,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Kırkpınar ağası ağalar hası,
Kırkpınar’da ağa, tarih mirası,
Yaşar her ağanın bir hatırası,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

Davut sesli cazgır güreş okuyor,
Ter bulaşmış çimen yağa kokuyor,
Altı Yüz yıl tarih gerçek oluyor,
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda.

…..

 Beyazıd ŞANSI

KIRKPINAR’DA EDİRNE’DE

İşte çayır, hodri meydan,

Çık ortaya ey pehlivan,

Kırkpınar’da Eirne’de

Vur be davulcu, haydi vur,

Sesini cihana duyur,

Kırkpınar’da edirne’de.

Kaldır davulu yukarı,

Vur, çatlat tüm ufukları,

Kırkpınar’da edirne’de.

Divan durmuş sağın-solun,

Vur ko çatlasın davulun,

Kırkpınar’da Edirne’de

Kispetini ger pehlivan,

Hasmı yere ser pehlivan,

Kırkpınar’da Edirne’de.

Kapışmalar yaman olur,

Er meydanı duman olur,

Kırkpınar’da Edirne’de.

Güreşler kıran kırana,

Meydan döner bir harmana,

Kırkpınar’da edirne’de.

…..

Her engeli aş pehlivan,

Adın olsun başpehlivan,

Kırkpınar’da Edirne’de.

Ve de:

‘’Sabah oldu uyansana,

Gül yastığa dayansana.’’

Kırkpınar’da Edirne’de.

Uluğ TURANLIOĞLU

(Edirne armağanı / 1990)

KIRKPINAR AKŞAMLARI

Edirne’de doğan güneş

Yüzyılların güneşi.

Burada son kez yeşerir

Yiğitliğin

Asma bahçeleri.

İster Tunca

İster Meriç

Doldurun kadehleri.

Ve bürünsün

Kırkpınar rengine

Geçmişin tüm renkleri.

Güzellik yarışında

Selimiye bir inci

Geleceği yaşatmada

Sarayiçi birinci.

Erimedi pınarların karları

Kilim desenleri gibi güzel

Kırkpınar akşamları.

Bu sınır kentinde

Her yıl

Kalkar sınırlar

Ta içinde dost bahçelerinin

Sevgi açar,

Yürekleri mertlerinin

Erimedi tarihin karları

Meriç’e benzer burada,

Kırkpınar akşamları.

Erimeyecek

Bir öykünün karları

Bir şiir oluverdi Edirne

Kırkpınar akşamları

Necdet TEZCAN

(Edirne ve Kırkpınar Şiirleri / 1987)

Kaynaklar :

*Ahmet Kutsi Tecer, ‘’20.yüzyıl Türk Edebiyatı’’, 1988.

*Atilla ilhan, ‘’Sisler Bulvarı’’, 1979

*Edirne, ‘’Edirne’nin Fethi Yıldönümü Armağan Kitabı’’ Türk Tarih Kurumu Basımevi,  

 Ankara, 1993.

*Necdet Tezcan, ‘’Edirne ve Kırkpınar Şiirleri’’, 1987.

*Uluğ Turanlıoğlu (Derleyen), ‘’Edirne ve Kırkpınar Şiirleri’’, Evre reklamcılık, İstanbul, 1981

* Dr. Ülkü Varlık Arşivi

Teşekkür.                                           

Sayın Ressam ve Fotoğraf Sanatcısı Tayyip Yılmaz beyefendinin arşivimde bulunan ve Edirne kentini en güzel şekilde yansıtan karakalem çizimlerini yazılaımda kullanmak için vermiş oldukları izin için kendilerine teşekkür ediyor ve saygılarımı sunuyorum.