ZULME RIZA ZULÜMDÜR

Kıymetli Okurlarım! En Kalbi duygularımla  sizleri saygı ile muhabbetle   özlemle    sizleri selamlıyorum . Cumanız Mübarek olsun.

Birçok haksızlığın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yapılan haksızlıklar, adaletsizlikler, adam kayırmalar, haksız kazançlar, vs gibi birçok olumsuz durum biz Müslümanları rahatsız ediyor. Ancak içimizden bazı Müslümanlar var ki, yaşadıkları haksızlıkları ve zulümleri bir kin meselesi haline getirip öç alma peşine düşerek aynı yolu izliyor ve zalimlerden oluyor.

Bizlerin ana gayesi insanlığa faydalı olup adaleti ayakta tutma görevimizdi. Öyle ki insanlara eza veren bir taşı yoldan kaldırmak bile imanın bir parçası idi. Fakat üzülerek görüyoruz ki! Artık insanların ayakları takılsın da düşsünler diye uğraşıyoruz.

Belki farkında değiliz ama zalimlerden olduk ve zalimleri sever olduk!

Peki! Zulüm nedir?

Âlimlerimiz zulmü üç kısım halinde incelemişler.

Birincisi, Yüce Allah’ın emirlerini inkâr ve kendisine ortak olma zulmüdür. Bu zulüm şirk ve küfürdür. 

Yüce Allah (CC) şöyle buyurmuştur;

Hani Lokman oğluna öğüt vererek, şöyle demişti: “Yavrum, Allah’a ortak koşma. Çünkü şirk çok büyük bir zulümdür!”  

Ortak koşmak denilince Müslüman’ın aklına taştan yapılmış heykelcikler geliyor ancak bizim putlarımız kalplerimizde!

O putlarımızı o kadar çok seviyoruz ki! Namaza geldiğimizde camiye, hacca gittiğimizde Kabe’ye, sadaka verdiğimizde fakirin evine, velhasıl her yere peşimizde getiriyoruz.

Bu putun adı benlik putudur. Başka putlarımızı belki kalbimizden söküp atabiliyoruz ama bu putu her daim yanımızda taşıyoruz!

İçimizdeki putları yıkmadan Rabbimize imanımız sadece sözde kalan ama bir mana ifade etmeyen bir papağan sözü olmaktan ileri gidemez!

İkincisi, zulme meylederek insanların birbirlerine karşı olan zulümleridir

Temel insan haklarından olan mallarına, canlarına, namuslarına, nesillerine ve akıllarına tecavüz etmek ve saldırmak, gıybet, dedikodu ve iftiralarda bulunmak fitne ve fesat çıkarmaktır. İslam dininin yasakladığı bu çirkinliklerden Müslümanlar şiddetle sakınmalıdırlar.

Bunlardan daha önemlisi Müslüman’ın Müslüman’a olan kardeşlik hakkını çiğneyecek fitnelerde zalimlerle ve kâfirlerle iş tutmaktır.

Müslümanlar şer güçlerin fitnelerine alet olmak suretiyle birbirlerine zulüm etmemelidirler.

 Sakın zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!  

Bizler kinimiz ve menfaatimiz için kardeşlerimizi hiçe sayarken, bunca hata ve kusur işlediğimiz halde Rabbimiz bize zulmetmediğini Allah Resulünün dili ile şöyle ifade ediyor:

Ey kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyin. 

Zulmün büyük bir günah olduğunu bildiğimiz halde karşımızdaki insanları kendi değer yargılarımıza göre yargılayıp, sonrada mahkûm ediyoruz!

Peki! Ama ya bizim değer yargılarımız yanlışsa?

O zaman yarın huzur-u mahşerde bu yaptıklarımızın sonucu ne olur sorusuna Allah Resulü şöyle cevap veriyor:

Zulümden sakınınız, zira zulüm kıyamet gününde sahibini saran zifiri karanlık olacaktır. 

Bizlerin adaleti, Allah’ın adaletine uygun olmadıkça, bakışımız kuranın bakışı olmadıkça, hal ve hareketimiz Allah Resulün hal ve hareketi ile örtüşmedikçe, bizler olduk dememiz, şeytanın ben demesinden farklı olmayacaktır!

Üçüncüsü, insanın kendi kendine zulmetmesidir.

 Yüce Allah’a kul olacağına, kendi iradesiyle yaratılmışlara kul olmak suretiyle köleleşmeyi kabul ederek zulme rıza göstermesidir.

Çoğu zaman etrafımızdaki insanlardan şu sözü duyuyoruz: aman eline diline hâkim ol! Hak dahi olsa falanca kimselere muhalefet etme! İşinden olursun, aşından olursun ve zulüm görürsün!

Peki ama! Hakkı tutup kaldırmayan, zulme engel olmayan, adaletten yana olmayan nasıl Müslüman olabilir ki?

Sıkıntılar karşısında hep suçu başkasında arayan Müslüman! Hiç kendine baktın mı?

Hâlbuki Rabbimizin beyanı açık:

İşte bu, sizin kendi ellerinizle ortaya koyduğunuz yüzündendir! Yoksa Allah, kullarına karşı asla zulmeden değildir  

Bu durumda olan, halinden haberdar olmayan kardeşlerimize karşı nasıl bir tavır içinde olmalıyız?

Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) bizleri şöyle uyarmaktadır:

Din kardeşin zalim de olsa, mazlum da ona yardım ediniz.” Sahabe sordu, Ya Resulullah mazluma yardım etmeyi anladık, lakin zalime nasıl yardım etmeliyiz sorusuna Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular, “zalimin kollarını tutarak (gücünü kırarak) zulmüne engel olursanız, şüphesiz ki, bu iş ona yardım etmektir. 

Eğer ki bizler zalimlerin gücünden korkarsak, menfaatlerimize taparsak, aman boş ver bize mi kaldı insanları düzeltmek dersek, bilelim ki Rabbimizin bize ihtiyacı yoktur!

Ey iman edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda seferber olun denilince yerinize yığılıp kaldınız. Yoksa ahretten geçip dünya hayatına mı razı oldunuz?” “Eğer toplanıp seferberliğe kalkmazsanız Allah sizi cezalandırır ve yerinize başka bir topluluk getirir ve siz Allah’a zerre kadar zarar veremezsiniz! Allah her şeye kadirdir.  

Rabbim bizleri zalimlerden olmaktan muhafaza eylesin!

Rabbim bizleri zalimlerden korkmaktan muhafaza eylesin!

Rabbim bizleri sadece kendinden korkan ve ona uyan kullardan eylesin!

 

 Lokman 13

 Hud 113

 Müslim, Birr 55

  Müslim, Birr 56

 Enfal 51

 Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 68

 Tevbe 38-39