ARINMA MEVSİMİ: “Üç Aylar”
Kıymetli Okurlarım! En kalbi duygularımla Muhabbetle saygı ile özlemle sizleri selamlıyorum, Cumanız Mübarek olsun. Cuma Günü Gazetemizin köşesinden sizlere seslenmek sizlerle beraber olmak güzel bir duygu güzel bir haslet.
- Asra yemin ederim ki,
- İnsan gerçekten ziyandadır.
- Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.
Kıymetli Okurlarım !
Allâh-u Teâlâ, mekânlar içinde mukaddes mekânlar; zamanlar içinde de mukaddes zamanlar yaratmıştır. İşte o mukaddes zamanlardan biri de, üç aylar diye bilinen; Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Dinimizce bu üç ayların önemi ve kıymeti çok büyüktür.
Üç aylar, kameri ayların yedincisi olan Receb ile başlayan, Şaban ayı ile devam eden ve Ramazan ayı ile son bulan ayların toplu adıdır. Üç aylar, gönül dünyamıza bahar neşesi getiren, yeniden derlenme, toparlanma ve hayat bulma mevsimidir.
Dinî hayatımızda, “Üç Aylar” diye bilinen ve sonu Ramazan bayramı ile biten feyizli ve bereketli bir maneviyât mevsimine, inşallah 21 Aralık 2025 Pazar günü, üç ayların ilki olan Recep ayı ile gireceğiz. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince mü’minlerin ruhlarını manevî bir hava kaplar. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Allah’ın rahmeti bu gecelerde mü’minler üzerine yağmur gibi yağar.
Zamanın Kıymetini Bilmek
Kardeşlerim!
Zaman nimetinin farkında olmak, onu ebedi hayat için sermaye yapmak, tüm müminler için sorumluluktur. Ne var ki, bazen bu sorumluluğumuzu unutup, dünya gailelerine ya da fani zevklere aldanıp vakitlerimizi heba edebiliyoruz. Bu halden kurtulmak, kendimize gelip özümüze dönmek için bir uyanışa, hatırlayışa, silkelenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bir fırsat ya da vesile bulup, yanlışlarımızdan dönmeyi, yüzümüzü ebediyet ufuklarına çevirmeyi arzuluyoruz. İşte böyle bir başlangıç için Yüce Mevlâ bizlere bazı kutlu zamanlar bahşetmiştir. Kulluk şuurumuzu yeniden hatırlamak, Rabbimize yönelmek için özel ve seçilmiş vakitler… Zamanı değerlendirmek, ömrü boşa geçirmemek için müstesna bir fırsat olan geceler…
Sevgili Peygamberimiz (sav) zamanın önemini belirtirken,
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” Buyurarak “İnsanların en çok gaflet içinde olduğu nimet” ifadesini kullanmıştır. Bu hadis-i şerif bizlere zamanın ne büyük bir ihsan olduğunu hatırlatırken, kıymeti bilinmediğinde geri dönülmez şekilde heba olup gideceğini vurgulamaktadır.
İşte akıp giden zamanın önemli durakları olan ve içinde kandilleri barındıran, Işıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de bunalan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran, mübarek gecelerle dolu Üç Aylar.
Sanal dünyanın sosyal paylaşım platformlarında harcadığımız enerjiye rağmen paylaşmayı neredeyse unutur hale geldiğimiz bir zamanda sorumluluklarımızı yeniden hatırlamak için bir fırsat… Hayatı soluk soluğa yaşarken unuttuklarımızı hatırlamak, sükûnetin ferahlatıcı etkisini duygu dünyamıza taşıyan ibadetlerle ruhumuzu zenginleştirmek için bir fırsat... Gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsat...
Hayatımızda adeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan Üç Aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah’ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır.
1-Regâib Gecesi, Receb’in ilk cuma gecesi 25.12.2025 Peşembeyi cumaya bağlayan gece.
2- Miraç Gecesi, Receb’in 27. gecesi
3- Berat Gecesi, Şaban’ın 15. gecesi
4- Kadir Gecesi ise Ramazan ayının 27. Gecesi
Rasülullah (sav) rivayet edildiğine göre:
“Duaların reddolunmayacağı beş gece vardır ki bunlar: Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının 15. Gecesi, Cuma gecesi ve iki bayram gecesi.”
ÜÇ AYLARDA NEFİS MUHASEBESİ
Üç aylar, günümüzün yoğun ve karmaşık hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşünü ihmal edenler için bir nefis muhasebesi, bir öz denetim yapma fırsatıdır. Zira malayani ve dünyanın meşgalesi bize bu nefis muhasebesini yapmamızı unutturuyor. Üç aylar kendimizle baş başa kalıp nefis muhasebesi yapmamız için çok büyük bir imkândır. Kendimizle hesap günü gelmeden önce hesaplaşmaktır. Manevi kayıplarımıza nedamet, yaptığımız ibadetlerin ilahî rahmete vesile olup olamayacağını tefekkürdür.
“Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz.” Derken Kutlu Nebi; tefekküre davet eder insanı.
ÜÇ AYLARDA TEVBE
Hayatımızın her anında, hataya düşen biz kullar için vazgeçemeyeceğimiz en temel husustur tevbe ve istiğfardır. Tevbe ve istiğfar; kulun günahını ve hatasını terk edip, dua ve niyaz ile Rabbinden bağışlanma dileyip bütün varlığıyla O’na dönmesi, Cenabı Hakk’ın da kuluna af ve mağfiretle mukabelede bulunmasıdır.
Yapmış olduğumuz hatalarımızı gözden geçirmenin en güzel anlarından biride bu kandil geceleridir. Bu geceler, Rabbimizin bizlerden istediği Nasuh tevbesi için bir fırsattır. Bir dönüştür, yanlışlarla yüklü geçmişe bir kalem çekiştir tövbe. Tek şartı, samimi olarak yapılmasıdır. Kur’an’ın “Nasûh tevbesi” diye adlandırdığı da samimi tevbedir. Yüce Kitabımızda;
” Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!” Buyrulmaktadır.
Bu sebeple, üç aylarda, Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım. Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu aylar ise bu yükü hafifletme vaktidir. Onun yolu ise tövbedir. İşte Üç Aylar, keşkelerin öğütülüp iradî başlangıçların yapıldığı en güzel anlardandır. Tevbe ve istiğfar ile günahlardan arınmanın, işlediğimiz hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duyarak O’ndan af dilemenin, onları bir daha işlememek için kararlı bir duruş sergilemenin en güzel fırsatıdır. Yüce Mevla’nın huzurunda mahcubiyet ve pişmanlık duyarak, günahlara bir daha dönmemek üzere yüz çevirerek, hayatımızda yeni ve tertemiz bir sayfa açmaya karar verme anıdır.
ÜÇ AYLARDA NAFİLE İBADETLERİ ÇOĞALMA
Zamanımızda "Üç aylar" kış mevsimine rastlamaktadır. Efendimiz (sav )’in ifadesiyle “kış mü ‘minin ilk baharıdır.” Bu itibarla üç ayları bahara dönüştürmek için namaz, oruç ve benzeri nafile ibadetleri arttırmak gerekir. Zira namaz kötülüklere set, oruç takva aracıdır. Nafile namaz ve oruçlarla, yapılacak hayır ve hasenatla üç ayları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (sav) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır. Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.
Bir gerçeği de unutmamalıyız ki üç aylar içerisinde idrak edilen kandil gecelerine ait özel bir namaz sahih kaynaklarımızda mevcut değildir. Nebevi öğreti de asıl olan az ve devamlı bir ibadet düzenidir.
Üç aylar sevdiğimiz şeylerden Allah yolunda infak etme, yedirme, içirme, giydirme, borç verme, muhtaca yardım etme, akrabayı gözetme şeklinde ikram ve ihsanı ihtiyaç sahibiyle buluşturma; Zekât, sadaka, hayır ve hasenatta yarışma; Cömertlikte zirveye ulaşma; İbadetlerde ve infakta daha cömert davranacağımız günlerdir.
ÜÇ AYLARDA KAZANILANLARI KAYBETMEME
Hz. Peygamber (sav) buyururlar ki:
“Amellerin Allah’a en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.”
Nimete ermek, nimetle sürekli kalmak değildir. Kaybetmemek için birtakım sebeplere riayet edilir. Buna rağmen nimette kalmak da yine O’nun iznine bağlıdır. Üç Aylar bizim için büyük bir nimettir. Ancak nimetler bunlarla sınırlı değildir. O halde ibadeti yalnız bu aylara hasretmek de yanlıştır. Üç Aylar, yaşantımızda kalıcı değişiklikler meydana getirmediği müddetçe tam anlamıyla idrak edilmiş olamaz.
Öyleyse sonsuza akıp giden zaman içerisinde, bize sunulan ömrümüzü, bütünüyle Yüce Yaratıcıyı tanıma ve sevme imkânı olarak, mübarek gün ve geceleri, ay ve mevsimleri de özümüze dönerek gaflet ve duyarsızlık içinde geçen günlerimizi sorgulamak, kendimizle hesaplaşmak, iyi ve güzel davranışları artırmak, kötü davranışlarımızı terk ederek kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeye çalışmak için bize tanınmış özel imkânlar olarak değerlendirmeliyiz. İnsanlarımızı ayrımcılığa tabi tutmadan ve yargılamadan anlamaya, kendimiz ve çevremizle barışık olmaya, paylaşmaya, ümitlerini yitiren ve ahlaki değerlerini kaybedenleri kazanmaya çalışmalıyız. Bunun için de üç aylarda sadece namaz, oruç, Kur’an okuma ve dua değil geniş anlamıyla ibadet sayılan her türlü yararlı işe yönelmemiz gerekir.
SONUÇ OLARAK;
Yüce kitabımız Kur’an’ın ifadesiyle belirtmek gerekirse, gerçekte kalıcı olan, işleyeceğimiz yararlı amellerdir. Öyleyse, bu müstesna günleri sadece kendimiz için değil yakınlarımız, çevremizdeki insanlar, muhtaç ve garipler, yuva ve yetiştirme yurtlarındaki çocuklar, huzurevlerindeki yaşlılar ve kimsesizler, özürlüler, tutuklu ve hükümlüler, küçük yaştaki çalışan çocuklar, velhasıl toplumun bütün kesim ve grupları için yararlı olacak, onlara bir ışık ve umut götürecek çaba ve katkılarla dolduralım.
Birbirimizi sevdiğimizi ve kardeşliğimizi sadece sözlerimizde bırakmayalım, davranışlarımız aksettirelim. Toplumumuzda boynu bükük, gözü yaşlı, dışlanmış kimse varsa onun derdini dert edinelim. Her ayı Ramazan ve her gün ve geceyi Kadir Gecesi gibi yaşamaya gayret etmek, dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine; sevgiyi, merhameti, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmak, yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmek şiarımız olsun.
Nice birlik ve beraberlik içinde af ve mağfirete vesile olan mübarek aylara ve kandillere ulaşmak dua ve temennisiyle… 25.12.2025 günü akşamı idrak edeceğimiz Mübarek Regaib kandilimiz gecemiz mübarek olsun.
ÜÇ AYLAR
Uyanın gaflet uykusundan bayanlar baylar
Geldi mağfiret menba-ı mübarek üç aylar
Haram aylar diye bilinir Recep Şaban Ramazan
Çelebi diyor “Dökülür cümle günah misli hazan”
Bu konuda en makbul söz Yüce Peygamberindir:
“Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan
ümmetimindir.”
O’ nun gibi dua eder her mümin her ehli akıl:
“Allah’ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl
Bizi Kuranın nazil olduğu Ramazana ulaştır”
Sen de öyle dua et! Dilini bu duaya alıştır
Reğaib’ de kabul olur müminlerin duası
Malum Reğaibtir. Recebin ilk cuması
Recebin yirmiyedisi Leyle-i Miraç’ tır
Gufran gecesidir yaralı yüreklere ilaçtır
Aşıkların dilinde denilir bu geceye Mirac-ı Güzin
Efendimize verildi Kab-ı Kavseyn’ e çıkmaya izin
O gündüz saim gece kaim olur çok az yatardı
Neredeyse Şabanın tamamında oruç tutardı
Şaban-ı Şerifin on beşinci gecesi Berattır
Müminlerin beraati için büyük fırsattır
Ramazan gelince Cennet kapıları açılır
Bağlanır şeytan alemlere rahmet saçılır
Ramazan gufran ayı rahmet ayı Kur’an ayıdır
Ondadır Leyle-i Kadir ki bin aydan hayırlıdır
Manevi haz ve ikramlar o gecede çıkar zirveye
Paha biçilemez seksen sene değerinde bu geceye
Allah’ım bizi mahrum etme bu ayların feyizinden
Kana kana içmeyi nasip kıl rahmet denizinden