CHP NE YAPMAK İSTİYOR?

Ahmet Acaroğlu

Soru ilk anda zihninizde olumsuz çağrışımlara kapı aralayabilir. Olsun zararı yok. Niyetim edilgen ve ön yargılı siyaset erbabının merakını gıdıklamak, dikkatini çekmek. O zaman en sonda söyleyeceğimi en önce söyleyeyim de niyetim doğru anlaşılsın. Gözlemim odur ki; CHP siyaseten ne yapıyorsa doğru yapıyor ve sonuç da alıyor. Üstelik bunu gayet medeni bir biçimde ve siyasal ahlak ilkelerinin rehberliğinde gerçekleştiriyor.  CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, AKP ve MHP Genel Başkanları dahil, tüm parti liderleriyle görüşüyor olması, siyasetin normalleşmesi açısından önemli. Toplum buna hasret. Millet kavga istemiyor.

Özgür Özel siyasetimiz için yeni bir fenomendir. Anayasa değişikliği konusunda kapıyı kapatmazken iktidara yaptığı; “Siz önce mevcut Anayasa’ya uygun davranın, sonrasını görüşürüz!” vurgusu, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan  Anayasa maddelerini sahiplenmesi, hukuka saygının yeniden inşası için çok çok önemlidir.

 Özgür Özel’in, milyonlarca insanımızı ilgilendiren  “dertler ve çözüm bekleyen sorunlar” ajandasını daha ilk görüşmede R T Erdoğan’ın önüne cesaretle koyup konuşabilmesi ise gerçekten tahmin bile edemeyeceğimiz bir durumdu. Bu ajandanın içinde; kaldırılmayan mülakat sınavları, atanamayan öğretmenler veya diğer kamu personel adayları, Fetö kumpaslarında hakkı yenen paşalar ve diğer mağdurlar, Belediyelerin onay bekleyen projeleri, asgari ücretin yol açtığı sefalet, TÜİK’in  ısmarlama istatistikleri, daha neler var, neler.

Milllet ittifakına ve muhalefete, Erdoğan ve Bahçeli’nin bugüne kadar yaptığı hakaretler, attığı iftiralar, yönelttiği ithamlara rağmen, bu görüşmenin, üstelik de Özel’in isteği doğrultusunda Saray’da değil de AKP Genel Merkezinde gerçekleşmiş olması da önemlidir. Devam eder, etmez bilemem, ama Erdoğan’ın Özel’i kabul etmesi, AKP’nin 22 yıllık iktidarında CHP’ye gösterilen en anlamlı itibardır. Kutuplaştırma ve ötekileştirme siyaset tarzının sona ermesi, demokrasimiz için bir umuttur. Ülkemizin iç ve dış tehditlere karşı yıllardır hasretini duyduğumuz birlik ve beraberlik adımı olarak da son derece önemlidir. Hem sayın Erdoğan’ı, hem de sayın Özel’i içtenlikle kutluyorum.

Peki bu gelişmelerin ışığında bir soru daha sormamız gerekmiyor mu? O halde onu da soralım: Peki  AKP ne yapmak istiyor ve neden yapıyor? Nedeni çok açık; ikinci seçimin galibi ne şu, ne bu, tek başına CHP’dir. Hem Büyükşehir belediyelerinde, hem Belediye Meclislerinde CHP birinci partidir. İnkar edilemeyecek kadar büyük bir zaferdir bu. Yapılan yeni anketlerin gösterdiği gibi, bugün  genel seçim olsa CHP yine iktidarın en güçlü alternatifidir ve birinci parti çıkmaktadır. Artık psikolojik üstünlük CHP’dedir. CHP bu avantajını doğru kullanabilir ve ideolojik bağnazlıklara prim vermezse, üç koltuk daha kazanalım diyerek bölücülere şirinlik yapmazsa, kısacası CHP kurucu değerlere ve ilkelerine inançla sahip çıkarsa emanet oyları kalıcı hale de dönüştürebilir.

Sayın Cumhurbaşkanı bu tabloyu görmüş ve daha önemlisi, halkın bu tercihine saygı göstererek siyaset tarzını ve üslubunu değiştirmenin mecburiyetine teslim olmuştur. O da biliyor ki AKP’nin oyları günden güne erimektedir. Halkımız kaba üsluptan da, kavga ve gerilimden beslenen politikacılardan da bıkmıştır. Her şeyi bir adama bağlayan sistem, aslında ekonomiyi ve devletin kurumlarını da mahvetmiştir.

Halbuki “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” diye öğretmişti bize Atatürk. O zaman bu milleti kutuplaştırmak, ötekileştirmek niye? Niye milletin yarısı diğer yarısına düşman olsun ki! Ümmetin birliğini isteyenler önce milletin tevhidi için çalışmak mecburiyetindedirler.

Seçimlerin sonucu, yanlışlarımızı  yeniden gözden geçirme fırsatı olarak değerlendirilmelidir. Yanlıştan dönmek olgun ve kültürlü insanlara has bir davranıştır. Tüm liderler ve siyaset erbabı, yeniden bir muhasebe ve murakebe, özeleştiri ve istişare yapmalı, milliyetçilik yerine kendi kibirli nefslerini ayaklar altına almayı denemelidirler.

Elbette bu görüşme gönül rızası yerine bir zorlanma neticesinde gerçekleşmiştir. Erdoğan’ın görüşme ile ilgili medyadaki fotoğrafına baktığınızda, yüzündeki ifadeden ruh halini kolayca çözümleyebilirsiniz. Ama başka realiteler de Erdoğan’ın tavır değişikliğinde etkili olmuştur diye düşünebiliriz. Jeostratejik tehlikeler ve sınırlarımızın etrafında oluşan emperyal tehditler ancak birlik ve beraberlikle savuşturulabilir. Bu milli refleks Cumhurbaşkanına büyük sorumluluklar ve önderlik görevi yüklemektedir. Küçük parti hesapları yerine, Türklük paydasıyla halkın tümünü sevgi ile kucaklayan büyük ölçekli milli siyaset projesi bekamız için de bir zarurettir.

Bu görüşmelere siyasette yumuşama, normalleşme diye bakanlar olduğu gibi, Tayyip Erdoğan’ın muhalefeti  uyutma ve dağıtma taktiği yorumları yapanlar da var. ” İstanbul’u alan, Türkiye’yi de alır.” demişti Erdoğan Ekrem İmamoğlu’nun ilk zaferinde. İmamoğlu ikinci zaferini daha büyük bir farkla aldı ve gerçekten CHP Türkiye’nin en büyük partisi oldu. Bundan sonraki bir seçimin nasıl sonuçlanacağını Erdoğan bizden daha iyi görüyordur. Artık Parlamentoda da çoğunluğu kaybedecek bir AKP’nin Cumhurbaşkanlığını kazanma şansı da kalmamıştır.

O zaman, oyuna gelmesin Özgür Özel, zaten AKP gidici. Müzakere yerine Erdoğan’la mücadele edilmelidir, diyor bazı siyaset bilimciler. Beyler, siyaset kavga arenası değildir. Musafaha etmek, tokalaşmak, kucaklaşmak, ön yargısız buluşabilmek, her şeyi konuşabilmek bence en iyisi. Yeter ki samimi olunsun.