CUMHURİYET ve DEMİRYOLLARIMIZ

İktisat tarihinde demiryolu inşaatları ekonomik kalkınmanın temelini meydana getirmiştir. Bu durumun etkileri; taşıma maliyetlerinin düşüşü, pazarın genişlemesine izin vermektedir. Büyük ihracat sektörlerinin geliştirilmesine imkan vermektedir. Ara malı sektörlerinin gelişmesini harekete geçirmiştir. Bu alanlar özellikle kömür, demir, mekanik imalat sektörlerinde kendini hissettirmiştir.

Türkiye’de demiryolu tarihi Osmanlı  İmparatorluğu döneminde, 1851 yılında 211 km’lik Kahire-İskenderiye demiryolu hattının imtiyazının verilmesiyle başlarken bugünkü milli sınırlar içinde demiryollarının tarihi ise 1856 yılında 130 km’lik İzmir-Aydın demiryolu hattının imtiyazının verilmesiyle başlamıştır.

Cumhuriyetle birlikte tüm demiryolları millileştirildi. Demiryollarının yapım ve işletilmesi 24 Mayıs 1924’te çıkarılan bir kanunla kurulan Nafıa Vekaleti’ne bağlı (Bayındırlık Bakanlığı) Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi’ne verildi. 1939 yılında demiryolları ve liman işletmesi bir çatı altında toplanmış olup 1953 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) olarak son şeklini aldı.

Demiryolu ağımızın uzunluğu 12,000 km civarında, karayolu uzunluğu ise 67,300 km, demiryollarımız karayollarımıza göre %18 daha kısa. Türkiye’nin toplam yüz ölçümünü 800.000 km2 olduğuna göre  demiryolu ağlarımızın yoğunluğu 1.000 km2'de sadece 13 km olarak kalmıştır. Avrupa birliğinde ise bu oran 1.000 km2'de 51 km'dir.

Türkiye’nin toplam ithalat taşımalarında demiryolu yük taşımacılığının değer bazındaki payı son on yıllık dönemde en yüksek %1,23 ile 2021 yılında oldu. En düşük payı ise %0,56’lık pay 2017 yılına aittir. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında ithalat taşımalarında demiryolu yük taşımacılığının payı %1’in üzerine çıkabildi. Ancak 2023 yılı verilerine göre demiryolu yük taşımacılığının değer pazındaki payı yine %1 seviyelerinin altına inerek %0,63 oldu. On yıl öncesinde bu oran %0,83’tü.

Türkiye’nin toplam ithalat taşımalarında demiryolu yük taşımacılığının değer bazındaki payı son on yıllık dönemde en yüksek %1,23 ile 2021 yılında oldu. En düşük payı ise %0,56’lık pay 2017 yılına aittir. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında ithalat taşımalarında demiryolu yük taşımacılığının payı %1’in üzerine çıkabildi. Ancak 2023 yılı verilerine göre demiryolu yük taşımacılığının değer pazındaki payı yine %1 seviyelerinin altına inerek %0,63 oldu. On yıl öncesinde bu oran %0,83’tü.

Karayolu taşımacılığımız hem yolcu hem de yük taşımacılığında %89'luk bir payla dominant bir etkiye sahip. Demiryolu ise yük taşımacılığında 3.9% yolcu taşımacılığında ise 1%'lik paya sahip. Avrupa ülkelerinde 28% yük taşımacılığı, 6.7% yolcu taşımacılığı paylarının oldukça gerisindeyiz.

Ne taşıyoruz? metal cevheri ve madencilik ürünleri demiryolu taşımacılığımızın %40'ını oluşturuyor, bu taşımaların %22'lik kısmını ise kok kömürü, petrol ve petrol türevi ürünler ile sıvı gaz bazlı ürünler oluşturuyor.

Yüksek Hızlı Tren hatlarının uzunluğu 600km, geleneksel ana hatların uzunluğu 9.000km, geriye kalan 2.hatlar ve istasyon bağlantı noktalarının uzunluğu ise 2.400 km'dir. Fakat tüm bu hatların sadece 37%'si elektriklendirilmiş ve 44%'ü sinyal alabilmektedir.

Türkiye yıllık demiryolu hacmi 26 milyon ton (12 milyar ton/km). Trenyolu ile yük taşıması mesafemiz ise ortalama 420 km. Türkiye gibi büyük bir ekonomi ve coğrafya için bu pazar payı ve mesafeler oldukça zayıf durumda. Sağlanan kredi desteğiyle yeni yapılanmaların sağlanması ve bu oranların Avrupa Birliği Standartlarına çekilmesi hedefleniyor, aynı zamanda da Çin ile Avrupa arasında demiryolları İpek Demiryolu olarak işlev görecek.