Edirne’de Safiye Erol Rüzgârı

                Safiye Erol! Daha önce hakkında onlarca toplantı düzenlediğim, yüzlerce yazı yazdığım, ona dair ilk biyografiyi Safiye Erol adıyla kaleme aldığım rahmetli romancımız… Şükürler olsun ki, 2001-2016 yılları arasında 15 yıl boyunca Türkiye’de bir Safiye Erol rüzgârı esip durdu. Konferanslar, paneller, sempozyumlar, radyo-televizyon programları. Gazete yazıları ve üniversitelerde yüksek lisansdoktora tezleri…

                Uzun zamandır adından söz edilmiyordu edibemizin. Çabuk unutuyoruz ne yazık ki… Hafızamız zayıf. Hatta toplum olarak unutmayı seviyoruz belki de. Safiye Erol’u da yıllardır unutuvermişiz demek ki. Hâlbuki o bunu hak etmiyordu. Zira öncelikle mükemmel bir romancıydı. Ciğerdelen’in yazarı, değerlerimize bağlı bir düşünürdü.

                Birkaç hafta önce Edirne’de öğretmen olan kıymetli eğitimci Semiha Süzgün Hanımefendi beni telefonla aradı. Tayininin İstanbul’dan Edirne’ye çıktığını, kendi memleketinde Safiye Erol hakkında bir program yapmayı düşündüğünü, bu toplantıya katılıp katılamayacağımı sordu. O kadar sevindim ki… Semiha Hanım yukarıda bahsettiğim dönemi görmüş, Safiye Erol’a o yıllarda nasıl bir ilgi gösterildiğine şahit olmuştu. Üstelik bu hayırlı rüzgâr, İstanbul’da esmeye başlamış, başta Edirne olmak üzere diğer birçok şehrimizi de sarmıştı.

                Semiha Hanım görev yaptığı okul müdürü ile konuşmuş. Mutabık kalınmış. Hatta bir okul daha program istemiş. Yola çıkmadan önce bir eski öğrencim daha aradı Selena Özdemir. O da okulunda sohbet edip edemeyeceğimi sordu. “Hayır” denilebilir mi Böyle samimi bir davete icabet etmemek büyük vebal sayılmaz mı

                Edirne’yi hep sevmişimdir. Daha önce de defalarca ziyaret etmiştim. Edirne’ye, sadece büyük dehamız Mimar Sinan’ın şaheseri Selimiye Camii’ni ziyaret etmek için dahi olsa gidilir. Çarşamba sabahıydı. Fatih’teki evimden elimde çanta ile çıktım, Çantamda hediye etmek üzere beş altı tane Kayıp İstasyon ve birkaç Malazgirt’ten Mavi Vatana kitabını almıştım. Vatan Caddesi’ne indim, metroya bindim, Esenler’e ulaştım. İçimde tarifi imkânsız bir heyecan… Çok sevdiğim şehirlerden Edirne’ye yeniden gidiyordum. Safiye Erol de Edirne’yi, İstanbul ve Bursa ile birlikte çok severdi. Sadece memleketi olduğu için değildi bu muazzam muhabbet. Temelinde başka anlamlar vardı. Her üç şehri de Osmanlı kokusu, ecdat ruhu, mazi sevgisi ve tarih hasreti sarıp sarmalamıştı.

                Terminalde otobüsümü buldum ve bindim. Yolculukla ne yapılır Kitap okunur elbette. Ben de bunu tercih ettim zaten. Merak ediyorsunuz değil mi, hangi kitabı yanıma almışım acaba Yıllar önce hazırladığım Safiye Erol kitabını… Açtım kendi kitabımı okumaya başladım. Okumaktaki maksadım, yapacağım konuşmaları birazcık hazırlıktı ama yanı sıra kitabı tashih etmek istiyordum. Zira kitabın mevcudu tükenmişti ve bir yayınevi, bu kitabı yeniden yayımlamak istediğini söylemişti.

                               OKULLARDA ŞÖLEN VAR…

                Edirne’ye vardığımda terminalde Semiha Hanım’ı gördüm. Sağ olsun, öğretmen arkadaşı Sezen Şafak ile birlikte beni karşılamaya gelmişti. Oradan Edirne’nin en iyi liselerinden biri olan Sosyal Bilimler Lisesi’ne geçtik. Toplantımızın başlamasına az bir zaman vardı. Öğretmenler ve öğrencilerle beraber okulun yemekhanesinde yemeğimizi yedik. Salonu dolduran öğrenciler büyük bir sükûnetle bizi bekliyordu. Millî Eğitim Bakanlığı’nın “Oku-Yorum Yazı-Yorum” Projesi ile okulun Kütüphanecilik Kulübü İş Birliği’yle düzenlenen “Bir Edirne Âşığı Safiye Erol’a Vefa” programı, Sosyal Bilimler Lisesi Konferans Salonunda gerçekleşecekti.

Yanımda yazarımızdan bazı fotoğraflarını götürmüştüm. Öğrencilere Safiye Erol’un dünyasını, hayat hikâyesini, kitaplarını ve sonradan keşfediliş hikâyesini anlatırken fotoğrafları da ekrandan gösterecektim. Yaklaşık bir saat boyunca yazarımızı anlatmaya çalıştım. Talebelerin hepsi dikkatle ve rikkatle dinlediler. Sonra soru faslına geçtik. Öğrencilerin bana yönelttikleri mükemmel suallere cevaplar verdim. Zeki, kültürlü, kendisini iyi yetiştirmiş Edirneli gençlerimiz… Maşallah. Yeni nesille hep iftihar ettim zaten. Edirne gençliği ile de övündüm, Allah’a şükrettim. Tabii talihli olduklarını da söylemeliyim. Zira idealist öğretmenleri, fedakârca çalışan idarecileri, müdürleri var.

Sosyal Bilimler Lisesi’nin kıymetli müdürü Kâmil Andıç, Müdür Yardımcıları Şebnem Meniz, Serkan Tuncay ve Serdinç Yeni ile değerli öğretmenleri Sedat Sayın, Buket Hocaoğlu ve Sezen Şafak’a büyük çaba ve gayretlerinden ötürü çok teşekkür ederim.

                O akşam öğretmenevinde kaldım. Öğretmenevinin zarif müdürü Şeref Uz Beyefendinin ilgisini unutamam. Akşam Safiye Erol kitabını okumaya devam ediyorum. Hakikaten efsane denilecek bir hayatı var yazarımızın. Ayağı yere basan ‘yerli ve millî’ bir aydın. Mükemmel bir yazar. Muhteşem bir Türkçesi var. Eserlerinden seçtiğim paragraflara göz attım. Zihinleri aydınlatacak, dimağları dolduracak, kalplere nüfuz edecek cümleler, gözümün önünde geçit resmi yaptılar.

                Sabahleyin kahvaltıdan sonra Edirne Akmercan Anadolu İmam Hatip Lisesi ve İmam Hatip Ortaokulu’na gittim. Tabii hocalarımızın mihmandarlığında. Yine pırıl pırıl gençler… Önce sohbet, sonra da soru cevap faslı… Her iki lisede konuşmamı bitirip programı tamamladıktan sonra daha önce Anonim Yayıncılık’tan aldırılmış olan Safiye Erol kitabımı öğrencilerimize imzaladım. Önceden okumuşlar. Yüzlerce genç, yüzlerce kitap ve yüzlerce imza… Ama inanın hiç yorulmadım diyebilirim. Zira sohbet ederek, karşılıklı tanışarak imza kısmını keyifle tamamladık. Arada çay-kahve ikramı. İmam Hatip Okulu Müdürü Lokman Kızılyar, Müdür Başyardımcısı Ertuğrul Halaşlı, Müdür Yardımcısı Orhan Yıldırım, Öğretmenlerimiz Tuba Yavuz, Nezir Bilik ile Tuba Öz, sizler çok iyisiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum.

                               BU KALP SİZİ UNUTUR MU

                Öğle vaktinde ara verildi. Sonra Mektebim Koleji’ne geçtik. Yine öğretmenler, öğrenciler, güzel bir salon ve nefis bir ortam… Yaşları daha küçük… 10, 11, 12, 13 yaşlarındalar. Sessizce dinlediler. O anda torunlarım Ahmetcik ile Ebrarcık’ı düşündüm. Demek ki onlar da birkaç sene sonra bu sıralara oturacaklardı. Yine akıllıca, sevimlice ve güzelce sorular geldi. Çocuklarımızın incelikli sualleri şevkimi ve heyecanımı artırdı. Liselilerden daha fazla soru soruldu burada. Sınırlandırılmasaydı soru cevap faslı bir iki saat daha sürebilirdi. Bu okulumuzda da çocuklar Nar Yayıncılık’tan çıkan Yazar Olacak Çocuklar kitabımı okumuşlar, çok iyi sorular hazırlamışlardı. Hayatım boyunca, gazetecilik mesleğini icra ederken yüzlerce röportaj hazırlamış, Türkiye genelinde tanınan sanatçılara, yazarlara, aydınlara sorular yöneltmiştim. Şimdi de minikler beni terletiyorlardı!.. 

                Müdürümüzün odasında öğretmenlerle sohbet ediyoruz. Öğretmenlerimiz, öğrencilerine büyük bir özgüven aşılamış. Aynı zamanda olağanüstü bir sevgi…  Hakikaten öğretmenlerimizin, hocalarımızın hakkı ödenmez. Edirne’de Semiha Hanım ile birlikte en çok yorulan Sedat Sayın Hocamız ve diğer hocalarımızın da hakkı ödenmez, ben hiç ödeyemem. Allah kendilerinden razı olsun.

                Programlarımızın “Sosyal Bilimler Lisesi Öğrencilerinden Safiye Erol’a Vefa” başlığıyla veren duyarlı basın mensuplarının yayımladığı Yenigün gazetesinde geniş şekilde yer alması beni doğrusu sevindirdi. Meslektaşlarıma müteşekkirim. Gazetecilik hayatı burada bütün canlılığıyla yaşıyor. Öğrencilerimizin toplantılarımızla ilgili intibaları da olumluydu. Görüşlerini hocalarına bildirmişlerdi.

                               “ÖMÜR BİTER EDİRNE BİTMEZ”

                Merhum büyüğümüz, klasik Türk İslam sanatlarının yaşatıcısı Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver Edirne’yi çok severdi. Bu güzel şehrimize yürekten sevdalıydı. Adı serhat şehrimizde bir okula verilmiş. Bu vefa hissine, kadirbilirliğe çok sevindim. Süheyl Ünver’in şu sözü efsanedir “Ömür biter, Edirne bitmez.” Ben bu seyahatimde bunu hakikaten hissettim. Edirne Türkiye’nin en güzide, nazlı ve nazenin şehirlerindendir. Trakya Üniversitesi’nde 40 bin öğrenci olduğunu öğrendim. Bunların 5 bini Evlad-ı Fatihan! Rumeli topraklarından, Balkanlardan gelen gençlerimiz ilim dünyasında…

                 Toplantılarda Safiye Erol hakkında yapılması gereken üç çalışmaya dikkat çektim. Bu temennilerim inşallah dua hükmüne geçer ve hakikat olur. Zaten bütün gerçeklerin önce hayali kurulmuyor mu Biz güzel hayaller kuralım, engin hülyalara dalalım ve iyi rüyalar görelim. İnşallah bunların hepsi ayan beyan şekilde hakikate dönüşür.

                               SAFİYE EROL EDEBİYAT YARIŞMASI

                İlk isteğim bir “Safiye Erol Edebiyat Yarışması”ydı. Bu yarışma yaklaşık on yıl önce Edirne’de, hikâye dalında başlatılmıştı. Lise öğrencilerinden mükemmel hikâyeler gelmişti. Bu yarışmanın kapsamı genişletilebilir. Üniversite öğrencileri için de ayrı bir kategori yapılabilir. Hatta mümkünse her yıl farklı türde olmak üzere (hikâye, roman, gezi yazısı, roman, deneme, fikir yazısı gibi…) düzenlenebilir. Yarışma, yazarın vefat yıldönümü olan 1 Ekim’de ilan edilir, sene sonuna kadar da süre tanınır. Ödüller de birkaç ay sonra (Mart veya nisan olabilir) verilebilir. Tabii birinci, ikinci ve üçüncülere verilecek ödüllerin yanı sıra bütün katılımcı öğrencilere yazarın külliyatı hediye edilebilir. İkinci dileğim Safiye Erol’un en çok sevilen romanı Ciğerdelen’in bir film veya dizi olarak çekilmesiydi. Üstelik yazarımızın hemşehrisi olan iyi yönetmen Nazif Tunç da bu esere mükemmel şekilde imza atabilirdi. Üçüncü talebim de Trakya Üniversitesi’nde 2025 yılında iki gün sürecek bir “Safiye Erol Sempozyumu” düzenlenmesiydi. Hem akademisyenler hem de yazarlar, Safiye Erol araştırmacıları çok iyi tebliğler sunabilir ve bu bildiriler daha sonra kalıcı, kaynak bir kitaba dönüştürülebilirdi. Bu sempozyuma öncelikle, daha önce romancımız hakkında kitaplar ve makaleler yazmış konuşmalar yapmış olanlar davet edilmeliydi. İnşallah bu düşünce de önümüzdeki yıl, Valilik ve Rektörlük tarafından gerçekleşir.

                               EDİRNE YÂRÂN’INA SELAM OLSUN

                Edirne’mizde bu güzel kültürel faaliyetleri destekleyen Edirne Valimiz Yunus Sezer ve Milli Eğitim Müdürümüz Ferhat Yılmaz’a teşekkürler… İki günlük Safiye Erol programının gerçekleşmesinde kitapların alımında ve diğer masraflar için gönüllü olan dostları unutmak mümkün mü İsimlerini alfabetik şekilde belirterek kendilerine şükranlarımı arz ediyorum Doğan Kutlutürk, Ehsan Çelebi, Emre Akan, İbrahim Murat Şarbalkanlı, İlhami Mayda, İsmail Taşdemir, İzzet Doruk, Mehmet Altuğ, Muhammer Akan, Muhammer Çelebi, Naim Bektaş, Neşet Bektaş, Nurettin Akan, Sinan Akan, Turgut Taşdemir ve Yaşar Akan sağ olasınız, var olasınız. İsimlerini unuttuklarım varsa lütfen affetsinler.

                Edirne’de ziyaret ettiğim her üç okulda idari hizmetlerde bulunan kardeşlerimize, şehrin kanaatkâr esnafına velhasıl Edirneli bütün aziz yârâna selam olsun! Bu kıymetli insanlarımız var oldukça Safiye Erol’un serhat şehrimizde unutulmayacağına can-u gönülden inanıyorum. Vefalı ve kadirbilir Edirneliler, hemşehrileri olan bu seçkin yazarımızı, Safiye Erol’u asla unutmayacaklardır, bundan eminim. Bunu bilir, bunu söylerim, vesselam!

(9 Aralık 2024 Pazartesi)