PARASI OLANIN YÜRÜYÜŞÜ DEĞİŞİR

İnsan para ilişkisi psikolojinin her alanına dağılmıştır. Kendini sürekli farklı düşüncelerle beslemiştir.  Para olgusu insan ilişkileri kadar, devletler için güçlü mali kaynak yapıları, toplumsal refahın gelişiminde temel taşını oluştururlar. Bu durum bireyler/aileler içinde geçerlidir. Ekonomik anlamda güçlü olmak, devletlere itibar/güven kazandırdığı kadar,  bireysel/ailesel ortamdaki kişilerin nüfus saygınlığını da arttırmaktadır. Ekonomik yönden gelişemeyen tüm toplumlarda sınıfsal zenginlik ve sınıfsal yoksulluk iki kutuplu sosyal sınıflar yaratır. Devletlerin bu durumları aşma sorumlulukları vardır.

2003 yılında dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, özelleştirme para politikalarına yönelik,  “Parası olanın yürüyüşü bile değişiyor” demişti. Başka bir açıklamasında, "Dünyada özelleştirmeye karşı ülke yok, Küba hariç. Komünist Çin öyle bir özelleştirme yapıyor ki parmak ısırttırıyor. Bizim sosyalistler hala Küba misali özelleştirmeye karşı. Yabancılara toprak ve ev satışı eleştirilerine yanıt veren Unakıtan, "Bunlar ülkeden çıkış da yapıyor. Giderken bavuluna bakın, kaç tane villa, kaç tane ev götürüyor? Ne kadar toprak-taş götürüyor? Türkiye'nin her şeyi burda hiç merak etmeyin. Onlar bize parasını getiriyorlar" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Diğer bir açıklamasında; Türkiye'nin geleceğinin fevkalade parlak olduğunu söyleyen Unakıtan, “Ekonomi değiştiği zaman Sayın Abdullah Gül'ün yürüyüşü değişir demiştim. Hakikaten yürüyüşün değişiyor. Zengin ve fakirin yürüyüşünü de anlarsınız. Türkiye'nin milli geliri arttığı zaman yürüyüşü de değişecek. Borcun varsa iki büklüm yürürsün. Paran olduğu zaman peşin satan tüccar gibi dik yürürsün, sağa sola bile laf atarsın. Türkiye'nin hem refah seviyesi hem de gücü değişecek” demişti.

Değişenler; toplumun çok büyük bir kısmı iki büklüm.

İnsanların markete girerken yürüyüşleri değişti; içini endişelendiren fiyat etiketleri, iki büklüm

İnsanların bankalara girerken yürüyüşleri değişti; borcumu nasıl kapatabilirim? İki büklüm

İnsanların vergi dairelerine girerken yürüyüşleri değişti; acaba taksitlendirme olabilir mi? İki büklüm

Merhum Unakıtan’ın dediği gibi; “Zengin ve fakirin yürüyüşünü de anlarsınız”

Zenginler kendilerinde öz bir güven, dik duruş. Darlık içinde ruhu daralanlar, ayakları nerdeyse  birbirlerine dolananlar.

                         ÇİNGENE DERNEĞİNİ KURULMASINI KEMAL UNAKITAN İSTEDİ

Unakıtan 2003 yılında ilk özelleştirme ile kendisini eleştirenlere şunu söylemişti: “Babalar gibi satarız”  sanki babası Mehmet Efendi, anası Hidayet Hanım’ın miraslarını satıyordu. Sattığı KİT’ ler (Kamu İktisadi Teşekkülleri) Türkiye halkının emekleri ile ürettiği tesislerdi. Rahmetli Unakıtan, 1946 doğumlu Süloğlu Domurcalı Köyü’nde dünyaya gelmişti. Yani Edirneli. Benim gibi Şubat ayında doğdu. liseyi yanlış anımsamıyorsam benim gibi Edirne Ticaret Lisesinde okudu.

Çingeneler/Romanlar olarak yine de hakkını kendisine teslim etmemiz gerekir. Lalapaşa’da esnaflık yapan kendisi gibi aramızda olmayan Mustafa Taşçeviren, 2020 yılında kendi evinde bir anısını anlatmıştı: “Dernekler yasasının değişmesiyle Edirne’de hatta Türkiye’de ilk Çingene Derneğini kurmamızı isteyen ısrar eden kişi Unakıtan’dır. O yıllarda Maliye Bakanı olmasıyla kendisini kırmamak için Çingene Derneğini kurduk” demişti. Kurulan Roman Derneklerinden büyük bir çoğunluğu istediği yürüyüşü bulamadığından özelleştirmeler gibi eridi.

Çingene/Roman derneklerini kuranların bazılarının gerçekten bir dönem yürüyüşleri değişmişti. Endamlı, gururlu ve sınıf atlamanın ruh haliydi.  Rahmeti Unakıtan, Tüccar felsefesiyle, "Bunlar ülkeden çıkış da yapıyor. Giderken bavuluna bakın, kaç tane villa, kaç tane ev götürüyor? Ne kadar toprak-taş götürüyor? Türkiye'nin her şeyi burada hiç merak etmeyin.” sözlerini sorguladığımızda; Türkiye’nin nesi kaldığına bakmak gerekir.  Unakıtan, ‘Yürüyüşü’  “meta”  kavramında yüceltiyordu. Esasen bu kavram toplum üzerinde olumlu psikolojik etki yaratma üzerine söylemişti. Unakıtan’ın siyasetle elde ettiği kazanımlar, ekonomik varlığı sayesinde bir dönemler yürüyüşü değişmişti. Alım gücünün kayganlığında sürüklenen darlık çekenlerin/Romanların yürüyüşü değişmedi, toplumun büyük bir çoğunluğu iki büklüm.