‘Sahte diplomalar çürümüş düzenin belgesidir’

Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, sahte diploma iddialarının kurumsal yozlaşmanın sonucu olduğunu öne sürdü. Zobar, “Bu durum, uzun süredir kurumsal denetimin askıya alındığını, liyakatin sistem dışına itildiğini ve kamu hizmeti anlayışının keyfiliğe teslim edildiğini açıkça ortaya koymaktadır” dedi.

Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, sahte diploma iddialarına ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti:

Son günlerde kamuoyuna yansıyan ve birçok üniversiteyle kamu kurumunu doğrudan ilgilendiren "sahte diploma çetesi" iddiaları, ülkemizde yalnızca bireysel değil, kurumsal yozlaşmanın da boyutlarını gözler önüne sermektedir. E-imzaların kopyalanmasıyla sistemlere yetkisiz erişim sağlanarak; sahte diplomalar, sürücü belgeleri ve personel kimlikleri üretildiği, aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin akademik kadrolara usulsüz biçimde atandığı ortaya çıkmıştır.

‘KAMU HİZMETİ ANLAYIŞININ KEYFİLİĞE TESLİM EDİLDİĞİNİ AÇIKÇA ORTAYA KOYUYOR’

Ancak bu belgelerin nasıl üretildiği kadar, kamu kurumlarında nasıl bu kadar kolay geçerlilik kazandığı sorusu da en az onun kadar önemlidir. Bu durum, uzun süredir kurumsal denetimin askıya alındığını, liyakatin sistem dışına itildiğini ve kamu hizmeti anlayışının keyfiliğe teslim edildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Eğitim sisteminden kamu istihdamına kadar uzanan bu yapısal çöküş, cemaatlerin, tarikatların ve çıkar koalisyonlarının devlet aygıtı üzerindeki etkisiyle daha da derinleşmiştir. Atamalar, terfiler ve karar alma süreçleri; bilimsel liyakat yerine ideolojik sadakat temelinde şekillendirilmiş; böylece kurumların tarafsızlığı ve toplumun kamuya olan güveni telafisi zor biçimde zedelenmiştir.

‘SORUŞTURMALARIN SEYRİ KAPALI KAPILAR ARDINDA BIRAKILMIŞTIR’

Bu yaşananlar münferit değil; 23 yıldır sürdürülen siyasal tercihlerle örülmüş çarpık bir sistemin doğal sonucudur. Hesap vermeyi reddeden, denetimi dışlayan ve eleştiriyi bastırmayı görev edinen bu anlayış, sadece kurumları değil, yurttaşla Cumhuriyet arasındaki demokratik ilişkiyi de çökertmektedir ve bu düzenin en ağır bedelini, atanmadığı için hayatına son veren öğretmenler, KPSS’ye her yıl gece gündüz çalışıp torpilsiz diye elenen binlerce genç, üniversite bitirip market kasasında çalışan gençler ödüyor. Onların emeği, sahte diplomalıların, torpilli atamaların gölgesinde her gün biraz daha değersizleştiriliyor. Oysa Cumhuriyet; yalnızca bir yönetim biçimi değil, kamusal adaletin, eşitliğin ve liyakatin kurumsallaşmış ifadesidir. Yurttaşlık; sadece bir kimlik değil, aynı zamanda hakların ve sorumlulukların ortak zeminidir. Bu bağ zayıfladığında, ne kamu hizmeti işler kalır, ne de ortak yaşam güvenliğini sürdürebilir.

Bu noktada bir hatırlatma yapıyoruz: 2020 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü ve TBMM’ye taşınan sahte diplomalı öğretmen soruşturmalarında, yalnızca 2018 yılına kadar 191 öğretmenin diplomasının sahte olduğu tespit edilmişti. 2016’da 109, 2018’de 146 öğretmenin sahte diplomayla göreve başladığı resmi kayıtlara geçmişti. Ancak sonraki yıllarda kamuoyuna hiçbir güncel sayı açıklanmamış, soruşturmaların seyri kapalı kapılar ardında bırakılmıştır.

‘AÇILAN DAVALAR VAR MIDIR?’

Eğitim-İş olarak yetkililere soruyoruz:

 2020 yılında başlatılan bu soruşturmanın sonuçları nedir? Sahte diplomalı öğretmen sayısı toplam kaçtır? Bu kişiler hangi tarihlerde, hangi illerde göreve başlamıştır? Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu kişiler ve sahte diploma düzenleyen şebekeler hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunuldu mu? Bu suç duyuruları neticesinde açılan davalar var mıdır?

Bu sorulara yıllardır açık, net ve şeffaf bir cevap verilmemiştir. Çünkü bu dosyanın ucu AKP bürokratlarına, kimi siyasilere ve kimi örgütlü yapılara uzanıyordu. Soruşturma bu nedenle sessizce kapatıldı. Eğer bu süreç gerçekten bağımsız bir şekilde yürütülseydi, bugün diploma sahtekarlığı bu denli yaygınlaşmaz, sistem dışından beslenen bu çeteler devletin merkezine yerleşemezdi. Bu düzen, artık sadece bir çürüme değil, açık bir tehdittir. Kamu hizmeti liyakatsizliğe teslim edilmiştir. Bu krizi durdurmak; yalnız bugünün değil, geleceğin de sorumluluğudur.

‘HERKES MUTLAKA HESAP VERECEKTİR’

Bu sahtecilik şebekesinin tüm bağlantıları ortaya çıkarılmalı, siyasal uzantıları ifşa edilmeli, sahte diplomalıların tamamı teşhir edilmeli, görevleri iptal edilmeli, haklarında yargı süreci derhal başlatılmalıdır. Biz, gece gündüz çalışan, gerçek bilgiyle emek veren gençlerin, atanmayan öğretmenlerin, işsiz kalan akademisyenlerin hakkını savunmaya; Cumhuriyet’in kurucu değerlerini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.

Gerçek diploma; emekle, bilimle ve onurla kazanılır ve o emeği sahtecilikle gasp eden herkes, mutlaka hesap verecektir.” Haber Merkezi