Recep Çınar
İnsanlık tarihine baktığımızda ondört asır önce insanlık bir kez daha ateş çukurunun kenarına gelmiş ve yeryüzü ifsat olmuştu.Yaratıcısını unutan insan, kendi elleriyle yaptığı putları kutsallaştırıp yüceltiyordu. Yaratıcıyla birlikte İlahi mesajlar da unutulmuş, heva ve heves üzerine bina edilmiş hayat, günümüzde olduğu gibi zayıfları eziyor, zenginleri el üstünde tutuyordu. Beşeri kanunlar zulmün başlıca kaynağıydı. Karanlıklara gömülen dünyayı şirk, zulüm, fesat ve ahlaksızlık kaplamıştı.
Kullarına karşı şefkatli ve merhametli olan Allah (cc) bir kez daha rahmetini gönderdi. İslam Güneşi karanlıkları parçaladı ve dünyayı aydınlattı. Kaskatı kesilmiş kalplerden âb-ı hayat (hayat suyu) fışkırttı.
Âlemlere rahmet olarak gönderdiği son Nebi ve son Resul olan Muhammed (sav)’i tek örnek, tek model ve tek önder seçti. İslam’ı, iman edip teslim olanların kendisine tutunduğu en sağlam kulp, yani “Urvetu’l Vuska” olarak gönderdi.
Günümüzdeki manevi çöküş sanki insanlığı ondört asır öncesine götürüyormuş gibi bir endişe uyandırıyor!
İnsanlık, Ateizm ve Deizm gibi inançsızlık fikirlerinin girdabında hayatın gerçek anlamını yitirir hale geldi. Aileden, toplumdan ve İslam’dan kopmuş bir şekilde boşlukta sürüklenmeye başladı. Hayatı tanıması ve hayatta bir yer edinmesi için okula gönderdiğimiz çocuklarımız “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” adı altında ifsat edici programlar ve etkinliklere maruz bırakıldı. “LBGT” vb. sapkınlıklar normalleştirilmeye, yasalarla korunmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Üstelik toplumu yok oluşa sürükleyecek bu sapkınlık devlet eliyle desteklendi. Kimlik ve şahsiyet bunalımı yaşayan, aklının ve kalbinin sesini, alkol ve uyuşturucu ile susturmaya çalışan, toplumdan uzaklaşıp sanal bir dünyada yaşamayı tercih eden, oyun, eğlence ve kısa yoldan zengin olma hayalleri ile ömrünün en verimli dönemlerini tüketen vizyonsuz, sorumsuz ve uyuşturulmuş bir nesil oluştu.
İslam’ın koruma altına aldığı “aile” kurumu dağıldı ve yok olmanın eşiğine geldi. Evlilik dışı ilişkiler yaygınlaşırken, evlilik zorlaştırıldı. İslami bilinçten yoksun aile yapısı sebebiyle aile içi şiddet ve sorunlar arttı.
Bir kale misali korunması gereken ailelerimiz dağılıyor. Acaba tehlikenin farkında mıyız?
Hırsızlık, gasp, yaralama, tecavüz, taciz, uyuşturucu ve cinayetler adeta sıradanlaştı. Ana haber bültenleri, insanlık dışı, ahlak dışı, insaf dışı olayların haberleri ile doldu.
Fertlerin ve toplumun düştüğü bu kötü durumdan onları kurtaracak olan İslam da yoğun bir saldırı altında! Hüküm ve çözümleri hayattan uzaklaştırıldıktan sonra İslam’ı doğru anlamaya yönelik girişimlerin de önüne geçildi. Hurafelerle dolu, hayattan kopuk, sadece çöllere hükmeden bir İslam anlayışı, hâkim anlayış haline dönüştürüldü. Bizleri yoktan var eden, her türlü nimetlerle bizi rızıklandıran, hayatımızın ve ölümümüzün ancak kendisi için olduğu âlemlerin Rabbi olan Allah (cc)’ın bizlere indirdiği İslam’dan karış karış uzaklaşıyoruz! İslami şahsiyetimizi, teslimiyetimizi ve kulluk bilincimizi kaybediyoruz! Acaba tehlikenin farkında mıyız? Ne hale geldiğimizin ve nasıl bir akıbete doğru sürüklendiğimizin acaba farkında mıyız. (Alıntı:Köklü Dönüşüm Dergisi)
Siyasetimiz, Ekonomimiz zaten belli. Yaza yaza, söyleye söyleye usandık! Hepsi önemli, ama “maneviyat” çok daha önemli!
Peki, nedir maneviyat? Maneviyat, insanın kalbindeki imandan tut, ta Alem-i Emire kadar birçok alemi içine alan çok geniş bir kavramdır. İnsanın kalp ve ruhundaki inanç ve iman maneviyat iken, bu inanç ve imanın insanın amellerine ve davranışlarına yansıması maddiyattandır.
Mesela; bir kimsenin çok kıymetli/ tatlı olan malından zekât vermesi, kalbin içindeki inancın, maddi âlemdeki mala hükmetmesi anlamına gelir. Yine sabahın alaca karanlığında tatlı uykuyu bölüp namaz kılmak için kalkmak, maddi bir eylemdir; Ama bu eylemi harekete geçiren kalpteki imandır, yani maneviyattır. Onun için merhum Erbakan Hoca her işte, “önce ahlak ve maneviyat” diyordu!
Kimin eli kimin cebinde belli olmayan TV dizileri, Aileyi ifsad eden TV dizileri… Aile bağlarını yok etmeye yönelik TV dizileri… Devletin, devlet yetkililerinin, hükümet temsilcilerinin buna mutlaka bir çözüm bulması gerekmez mi?
Bu dizilere örnek vermek gerekirse, mesela; Kızılcık Şerbeti / Uzak Şehir / Şakir Paşa Ailesi / Arka Sokaklar/ Hudutsuz Sevda…Sosyal Medyada En Çok Konuşulan Diziler ise: Uzak Şehir / Bir Gece Masalı / Rüzgârlı Tepe / Leyla…
Bunlar onlarca diziden bazı örnekler. Daha niceleri var!
Türkiye, genç nüfusunu kaybediyor!
Gençleri “oy deposu” olarak görenler yanılıyor! İşte Türkiye Gençlik Araştırması: Alarm zilleri çalıyor!
2024’te toplam nüfusun yüzde 14,9’unu oluşturuyordu, Türkiye’nin genç nüfus oranı…
Demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryoya göre, 2060 yılında yüzde 10,3, 2080 yılında yüzde 8,8 ve 2100 yılında yüzde 9,6’ya gerileyecek! Acaba tehlikenin farkında mıyız?
Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğilimi devam ederse ne olacak?
Şu olacak; Genç nüfus oranı 2060’ta yüzde 9,2 – 2080’de yüzde 7,2 -2100’de yüzde 7,2 olacak.
Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2023’teki yüzde 22,5’dan yüzde 22,9’a çıktı!
Doğum oranı hızla düşüyor!
Sosyologlar, doğurganlık hızının düşmesinin uzun vadede toplumdaki “geniş aile” ya da “sülale” kavramlarını pratikte ortadan kaldırabileceği, “fasulye sırığı aile” tipini ortaya çıkaracağı uyarısında bulundu.
Acaba tehlikenin farkında mıyız?
TÜİK verilerine göre, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısını ifade eden “toplam doğurganlık hızı” Türkiye’de 2024’te 1,48 olarak ölçüldü. Yani geniş aileleri ya da sülale kavramını artık görmeyeceğiz! Kuşaklardan sadece birer temsilci bulunacak! Yaşlılar vefat ettiklerinde bireyler yalnız kalacak. Acaba tehlikenin farkında mıyız?
İlk bakışta olumlu bir adım gibi görülüyor! Millî Eğitim Bakanlığı, çocukların okuldan kopmaması için il il devamsızlık haritası çıkarıyor, çözüm her bölgeye özel geliştirilecek.
Her devamsızlık tek tek takip edilecek, Her okulun fotoğrafı çıkarılacak, Bölgesel çözümler geliyor.
MEB, sadece genel politika üretmekle kalmayacak; yerel ölçekte tematik eylem planları oluşturacak. Öğrenci devamlılığını artırmak için her bölgeye özel eğitim materyalleri, aile rehberlik programları ve okul içi farkındalık çalışmaları hazırlanacak. Sürecin sağlıklı yürütülmesi için dijital izleme araçları da devreye alınacak.
UNİCEF işin içinde varsa bir daha düşünmek lazım!
İlk bakışta olumlu gibi değerlendirilen bu çalışmanın en zayıf noktası ise projenin UNİCEF ile hayata geçirilecek olması!.. Her şeyimiz dışa bağımlı. Zaten Eğitim planımız ABD’nin “Full Brigiht” planı değil mi? İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz, sonuna kadar yanlış olur!
MEB ile UNICEF ortaklığında yürütülen proje kapsamında devamsızlıkların sadece sayısal verilerle değil, nedenleriyle birlikte analiz edilmesi amaçlanıyor. Bir Siyonizm aygıtı olan BM çatısı altında görev yapan UNİCEF, Gazze soykırımında on binlerce çocuk katledilmesine karşın bugüne kadar kılını bile kıpırdatmadı! Acaba tehlikenin farkında mıyız? Böyle bir aygıtın MEB ile ortak proje geliştirmesi bir daha düşünülmel!
Okulda “Haç” işaretli bileklik satılıyormuş!
Geçtiğimiz günlerdeİstanbul’un Sultangazi ilçesindeki 50. Yıl İlköğretim Okulu, velileri ayağa kaldıran bir olayla gündeme geldi. İddiaya göre, okul kantininde küçük öğrencilere “haç” işaretli bileklikler satıldığı ortaya çıktı. İlkokul öğrencisi küçük kız, arkadaşında gördüğü bilekliği beğenince aynı bilekliğin okul kantininde de satıldığını fark etti. Küçük kız da ayni bileklikten alıp eve geldiğinde sevinçle yeni bilekliğini babasına gösterdi. Ancak baba, kızının kolundaki bilekliği dikkatlice incelediğinde şoke oldu! Bilekliğin üzerindeki boncuklarda belirgin “haç” işaretleri olduğunu fark eden baba, duruma sert tepki göstermiş
Evet! Bu gidiş nereye? / Fe Eyne Tezhebun? Diye Ra.bbimiz (cc) yolunu şaşıranlara soruyor! (Tekvir Suresi 29. Ayette)
Dostça kalın…
GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.