Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, olimpiyatlardan sonra sürdürülen en eski geleneksel bir spor etkinliği olmasının yanında asırlardır bu topraklarda yoğrulan bir belleğin ve millet hafızasında yer eden ortak bir ruhun yeniden canlandığı kültürel mirastır.
Edirne’nin fethedildiği gün başlayan bu tarihi geleneksel miras; efsaneye göre iki yiğit askerin girdikleri güreşi sonlandıramadan canlarını verdikleri mücadeleyle anlam kazanmıştır.
İşte bu yüzden, 664 yıldır devam eden Kırkpınar Yağlı Güreşleri, son bir asırdır Sarayiçi Er Meydanı’nda pehlivanların onurlu mücadelesine ev sahipliği yapmaktadır. Çınar ağaçlarının arasından esen rüzgârın taşıdığı tarihî sessizlik ise, güreş severlerin kalbinde Anadolu’dan Rumeli’ye uzanan o kutlu yolculuğun derin huzurunu hissettirir.
Bu huzur, bizleri tarihimizin derinliklerine; Anadolu’dan Rumeli’ye at sırtında geçen o kutlu dönemlere götürür. Tarihimizin derinliklerine Tuna’da atlarını sulayan ve Viyana önlerine kadar uzanan atalarımızın dimdik, kendinden emin duruşları gözümüzde canlanır. Onların yiğit bedenlerinde yalnızca güçleri değil; kararlılık, soyluluk ve köklü bir mirasın izleri vardır. Kırkpınar, işte bu büyük yürüyüşün, yiğitlerin mirasını yaşatan, asalet ve cesaretle geleceğe uzanan kutlu yolun başlangıcıdır.
Kırkpınar, milletimizin belleğinde yalnızca gücün değil; çıkışın, ahlakın, alçakgönüllülüğün ve geleneğe bağlılığın simgesi olmuştur. Kırkpınar’da güreşen pehlivanlar kadar, bu kültürü taşıyan kişiler de önemlidir. Onlardan biri de hiç şüphesiz Kırkpınar ağasıdır. Ağa, sadece ihale ile seçilmiş bir kimlik değil; geçmişi omuzlayan, temsil görevini taşıyan kişidir. Onun varlığı, altın kemerle değil, sırtında taşıdığı geleneksel ağa giysisiyle anlam kazanıyor.
Ne yazık ki bu yıl, Kırkpınar’ın simgesel yüzü olan ağa, geleneksel ağa kıyafetini modaya uyduracağı konusunda çeşitli söylemlerde bulunurken geçtiğimiz gün de ağa kıyafetini giymeden CHP Genel Başkanı, Başkan Yardımcılarıyla Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanına davetiye takdim etmek için protokolde, belediye başkanı ve milletvekiliyle birlikte yer aldı.
Bu durum, geleneğe gereken saygının gösterilmediğini ortaya koydu. Oysa ağa kıyafeti sadece bir giysi değil, geçmişle bugünü birleştiren kutsal bir bağdır. Kırkpınar’ın özü, yalnızca er meydanında değil, onu kanıtlayan her davranışta, onun temsilinde yaşar. Ağa, halkın hayatında sadece para veren biri değil, tarihsel ve geleneğin taşıyıcısıdır. Bu görev büyük sorumluluk ve saygı gerektirir.
2010 yılında UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası olarak tescillenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri, sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda dünya kültürünün de mirasıdır. Bu unvan, gurur kaynağı olduğu kadar büyük bir sorumluluk da demektir. Temsil biçimleri, ritüeller ve semboller gelenekselliğin temel unsurlarıdır.
Bu bağlamda UNESCO’nun da bu kültür mirasını koruma amacı, yalnızca oyunların sürdürülmesi değil, onları kuşatan kültürel bağlarının da yaşatılmasıdır. Bu nedenle Kırkpınar Ağası gibi simgesel unsurların ortaya çıkışı artık ulusal ve uluslararası bakış açısıyla da değerlendirilmektedir.
Kültürel mirasın korunması, sadece bugünün sorumluluğu değil; gelecek nesillere bırakılacak olan paha biçilmez bir mirastır. Kırkpınar gibi kalıcı bir geleneğin yaşatılması, gençlerin bu geleneksel kültürün değerlerini anlamasıyla mümkün olur. Bu nedenle eğitim ve kültürel organizasyonlarda, toplumun her kesiminde gençlere yönelik bilinçlendirme çalışmaları büyük önem taşımaktadır.
Gençlere sadece mücadelenin teknik boyutunu değil, aynı zamanda ahlakı, dayanışmayı, saygıyı, mücadeleyi ve kültürel sorumluluğu da öğretmek gerekir. Gençler, bu ülkelerin geleceğinin temsilcileri olarak Kırkpınar’ın ruhunu koruyup, yaşatacak ve geleceğe taşıyacaklardır.
Unutulmamalıdır ki, Kırkpınar gibi derin köklere sahip bir kültür, sadece etkinliğin devam etmesiyle değil; ona anlam veren törenlerin, temsillerin ve gelenekselliğinin korunmasıyla yaşar. Ağa kıyafeti bir kostüm değil, bir duruşun, bir anlayışın simgesidir.
Eğer Kırkpınar’ın gücünü korumak istiyorsak, sadece pehlivanları değil, onları temsil edenleri de aynı bilinçle değerlendirmeliyiz. Çünkü Kırkpınar, oluşumla değil, içtenlik ve bağlılıkla yaşar; özü saygı, temsil bilinci ve kültüre sahip çıkmakla birlikte, geleceğe aktarılacak ortak bir değerler bütünüdür.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri bu büyük yürüyüşün ve anlayışın yaşandığı yerdir. Unutulmamalıdır ki, bu ruh ve değerler yaşatılmadıkça Kırkpınar sadece geçmişin bir hatırası olarak kalır; ancak birlikte sahip çıkarsak geleceğe ışık tutan bir miras olur.
GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025GÜNDEM
19 Haziran 2025