Belediyeleri ilgilendiren bir çok konu var aslında. Hangilerini yazmalıyım diye sorsam bir kitaba sığmayacak kadar çok konu çıkar. Siyasi olanları var, vaat edilen ama yerine getirilemeyen konular var, çevre ve temizlik hizmetlerinde görülen aksaklıklar var, ideolojik savrulmalar, personel alımında ve görevlendirmelerinde yaşanan kayırmalar, haksızlıklar, soruşturmalar, açılan davalar, transferler vs. vs.
Özellikle bu yazıda dile getirmek istediğim önemli bir konu var; BELEDİYE ANONSLARI.
Sizin de dikkatinizi çekmiştir diye düşündüğüm ve sizin de rahatsız olduğunuz, tepki gösterdiğiniz özensiz duyurulardan bahsediyorum.
Tonlama ve vurguları yanlış, diksiyonu hatalı, ses rengi bozuk elemanlara yaptırılan her anons dilimiz açısından da ıstırap veren bir duyarsızlık, affedilmeyecek bir sorumsuzluktur. Hele de hafta sonu, yani tatil günlerinde özensizlik had safhaya çıkmakta, yeterliliği düşünülmeden mikrofon başına oturtulan personel, sanki bir angarya gibi gördüğü bu anonsları, kimse bir şey anlamasın diye ağzının içinde geveleyip tekrar etmektedir. Anlayabilirsen anla, bilmece çözmek gibi bir şey. Hoparlörün cızırtısı, gürültü kirliliği veya yankı nedeniyle hiçbir şey anlamamak da mümkün.
Diyeceksiniz ki bu sadece Belediyeler için mi böyledir? Haklısınız, 100’ü aşkın TV ve radyo kanalının hangisinin bu konuda duyarlılığı var? Hangisi spiker alımında dili kullanma yeteneğine dikkat ediyor? TRT devletin televizyonu olmasına rağmen onun haber sunucularında bile aynı özensizlik ayan beyan ortada. Ulusal veya yerel basınımızın kaçında bir düzeltmen mevcuttur?
Herkes gramer uzmanı değil elbette. Ben de öyleyim. Ama dilimizi doğru ve güzel kullanma çabası olmalıdır hepimizin. Okullarımızda TÜRKÇE eğitimi yetersizdir. Özellikle dijital teknolojilerin bize dayattığı ve salgın gibi yayılan internet dili, güzel Türkçemizin de düşmanıdır.
Fakat dil sadece gramer kurallarından da ibaret değildir. Dilin bir de fonetiği, ses yapısı vardır. Ağız, dil, dudak ve damak uyumu vurgular, tonlamalar için önemlidir. Sözcük dağarcığı kısıtlı olanlar anlam bilgisi yönünden de eksik kalır, vurgu ve tonlama hatası yaparlar. Ne dedikleri anlaşılmaz. Çok kere kendilerini doğru ifade edemezler.
Oysa DİL demek, MİLLET demektir. Dil bizim SES BAYRAĞIMIZDIR. Özellikle topluma hitap edenler, siyasi liderler, spikerler, anons görevi yapanlar, öğretmenler, sanatçılar, hatta sporcular bu konuda kurslara tabi tutulmalı, iyi eğitilmeli, dili doğru kullanarak güzel örnekler oluşturmalıdır.
Belediye bünyesinde veya Halk Eğitim Merkezleri’nde resim, müzik, tiyatro gibi bir çok sanat alanında kurslar açılmaktadır. Bunlardan birisi de mutlaka DİKSİYON kursu olmalıdır. Dili güzel kullanmak bir sanattır.
Hangi şehre gidersem gideyim belediye hoparlöründen başlayan anonslara kulak kesilirim. Bu bende bir takıntı haline geldi. Özellikle vefat ilanlarındaki bu diksiyon hataları dost ve akrabalar arasında yanlışlıkla bir anlık taziye ve kutlama mesajlarına da vesile olabiliyor.
Bizzat yaşadığım iki örnekle bitireyim. Bir televizyon haberi veya belediye anonsunda geçen benzer bir isim bir çok arkadaşımı heyecanlandırmış, onlar da tebrik için telefonlara sarılmışlardı. On sene öncesinden bahsediyorum. Kimisi “hoca hayırlı olsun” diyor, kimisi “hacı iyisin gene, çok sevindik.” deyip tebrik ediyordu. Edirne İl Kültür Turizm Müdürlüğümü kutluyorlardı. Halbuki ben birkaç yıl önce emekli olmuştum. “Benim öyle bir başvurum olmadığı gibi bana böyle bir teklif de olmadı.” desem de inanmıyorlardı. İçim gıcıklanmaya başlamıştı. Edirne’de partili bir arkadaşı arayıp, “Böyle bir haber dolaşıyor, doğru mu bu?” diye sorunca gerçek anlaşıldı. Anonsta adı geçen Ahmet Hacıoğlu imiş ve atama doğruymuş. Millet Hacıoğlu’nu Acaroğlu diye anlamış.
Ama ikinci örnek bu kadar iç açıcı değil. Geçtiğimiz Pazar günü yine bir anons. Bir vefat haberi veriliyor. “Kurduköy sakinlerinden Ahmet Haydaroğlu Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi……..”Anons görevlisinin ağzında alabora oluyor adeta kelimeler. Hanım bana baktı, ben hanıma. Dedim millet bunu Acaroğlu diye anlar.
Dememle beraber çaldı telefon. Bir akrabam arıyor, hal hatır soruyor. Yutkunuyor, sanki öteki taraftan birisiyle konuşuyormuş gibi, nerede olduğumu, iyi olup olmadığımı, eşimi, çocuklarımı soruyordu. Anlamıştım zaten. Anonsu duymuş, panikle aramıştı. Oh be dedi. Rahatlamıştı. Öteki telefonların benzer telaşlarına gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. “Olsun” dedi hanım, “ömrüne ömür katıldı bil.”
Ah be belediye, ah be anonsçu delikanlı, zaten hazan mevsimindeyiz, anonsları tane tane oku, “yapma bidaa büle suuk şaka!”
Ahmet Hacıoğlu müdürüme selam, Ahmet Haydaroğlu kardeşime rahmet, belediye görevlilerinin kulağına da bu yazı küpe olsun.
GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025GÜNDEM
17 Eylül 2025