Zaman zaman ulusal basından seçtiğim yazıları paylaşıyorum bu köşede. Şüphesiz benim için çok özel seçimlerdir bunlar. Üzerinde hep birlikte düşünmemiz gerektiğine inandığım fikirler ve yorumlar barındırırlar içlerinde. Bu görüşlere katılır veya karşı çıkabilirsiniz. Ama en azından değişimlere farklı bir pencereden bakabilmeyi denemektir bu tercih.
Bugün sizi baş başa bırakacağım yazar Prof.Dr.Ahmet Bican Ercilasun. Bir dönem Türk Dil Kurumu Başkanlığı da yapan Ercilasun, TÜRKOLOJİ’nin önemli akademisyenleri arasındadır. Hacettepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak görev yapan Ercilasun, YENİÇAĞ Gazetesi’nde yazmaktadır. Bu makalesinin başlığı şöyle:
CHP Atatürk’ün Partisi Olmalı
Yalnız sözle olmaz, söz yanında eylemleriyle de CHP, Atatürk’ün partisi olduğunu kamuoyuna göstermek zorundadır. Aksi takdirde milletten beklediği ilgiyi göremeyecektir.
Atatürk’ün Şeyh Sait isyanına karşı takındığı tavır bellidir. Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi İstiklal Harbi komutanlarının kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Partisi) dahi bu isyanla ilişkili bulunarak 1925 yılında kapatılmıştır.
Atatürk’ün Türklük konusundaki hassasiyeti bütün konuşmalarından âdeta fışkırır: Türk, Türk milleti, Türk ulusu, Türklük…
Sadece konuşmalarında Türklüğe vurgu yapmakla kalmaz Atatürk. Kendisini “milliyetçi, milliyetperver” olarak niteler. Bu sebeple parti programına da milliyetçilik ilkesini koydurmuştur.
Türk eğitim ve fikir hayatının can damarı olan mevkilere de Atatürk, Meşrutiyet döneminden gelen ünlü Türkçüleri yerleştirmiştir. Millî Mücadele yıllarında Millî Eğitim Bakanı, Türk Ocağı’nın reisi olan Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir. Millî Eğitim’in kalbi demek olan Telif ve Tercüme Heyetinin (sonradan Talim ve Terbiye Kurulu) başkanı Ziya Gökalp’tır. Türk Tarih Kurumu’nun kurucu başkanı, Meşrutiyet Türkçülerinin Gökalp’tan sonraki ikinci büyük ismi Yusuf Akçura’dır. 1933-34 yıllarında Millî Eğitim Bakanlığı yapan ve Andımız’ı kaleme alan Reşit Galip, Atatürk tarafından Mersin Türk Ocağı’nda keşfedilmiştir.
Uzun uzun saymaya gerek yok. Atatürk’ün Türkçülüğü, Türk milleti aşkı yüzlerce konuşması ve icraatı ile sabittir.
Türklük yanında Atatürk’ün en çok vurguladığı ikinci kavram muasırlaşmak (çağdaşlaşmak) kavramıdır. Laiklik de inkılapçılık da hep bu kavramın içindedir.
Bugünün CHP’si, çağdaşlaşma konusunda Atatürk’ün yolundadır. Ancak Türkçülük / milliyetçilik konusunda Atatürk’ün izinde yürüdüğünü söylemek zordur.
CHP, Türklük konusunda Atatürk’ün gösterdiği hassasiyeti göstermedikçe halkın ilgisine mazhar olamayacaktır. Yapması gereken ilk iş, PKK ile iş birliğini saklamayan HEDEP / DEM ile ilişkisini kesmektir. Onlarla açık, şeffaf, halkın önünde ilişki kurmak değil, açık ve şeffaf bir şekilde ilişkisini kesmektir. Bölücü amaçlarını saklamayan parti ve kuruluşlarla ilişki içinde olan partiler, Atatürkçü olduklarını iddia edemezler.
Ben eminim ki CHP bu yola girer, samimi bir şekilde Atatürk’ün partisi olursa Türk halkından çok daha fazla ilgi görecektir. Vatan evlatlarımızın şehit olmalarının asıl sorumlusu iktidar olduğu hâlde bunun sorumlusu imiş gibi suçlanmaktan da ancak o zaman kurtulabilecektir.
GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024