eşya depolama
romabet romabet romabet
deneme bonusu veren siteler
bandstanddiaries.com
sakarya escort belek escort adana escort antalya escort ankara escort aydın escort bursa escort gaziantep escort istanbul escort samsun escort balıkesir escort mersin escort konya escort eskişehir escort izmir escort sınav analizi denizli vip transfer kocaeli escort malatya escortmaltepe escort muğla escort manisa escort sivas escort tekirdağ escort tokat escort uşak escort yalova escort yozgat escort trabzon escort afyon escort aksaray escort amasya escort ardahan escort artvin escort bartın escort bayburt escort bolu escort burdur escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort edirne escort elazığ escort erzurum escort erzincan escort kırşehir escort van escort zonguldak escort giresun escort gümüşhane escort hakkari escort ığdır escort ısparta escort kahramanmaraş escort karabük escort karaman escort kars escort kastamonu escort kırklareli escort kütahya escort nevşehir escort niğde escort ordu escort osmaniye escort rize escort şanlıurfa escort siirt escort sinop escort şırnak escort tunceli escort yozgat escort tokat escort tekirdağ escort kütahya escort balıkesir escort aydın escort edirne escort sivas escort uşak escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort adana escort vergi konseyi görüntülü sohbet urla siyaset haberleri ankara magazin istanbul magazin yalova magazin kütahya magazin elazığ magazin adıyaman magazin tokat magazin sivas magazin batman magazin erzurum magazin afyon magazin malatya magazin ordu magazin trabzon magazin mardin magazin eskişehir magazin denizli magazin muğla magazin van magazin aydın magazin tekirdağ escort balıkesir magazin samsun magazin kayseri magazin manisa magazin hatay magazin diyarbakır magazin mersin magazin kocaeli magazin gaziantep magazin konya magazin sakarya magazin antalya magazin bursa magazin izmir magazin istanbul otomobil fiyatları istanbul ekonomi istanbul eğitim istanbul seyahat istanbul gezi rehberi antalya alışveriş merkezleri antalya ticaret
Ahlâklı Toplumun İnşasında Din Eğitiminin Önemi

Ahlâklı Toplumun İnşasında Din Eğitiminin Önemi

ABONE OL
4 Eylül 2025 14:52
Ahlâklı Toplumun İnşasında Din Eğitiminin Önemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kıymetli Okurlarım! En kalbi duygularımla   Muhabbetle saygı ile  özlemle  sizleri selamlıyorum, Cumanız  Mübarek  olsun. Cuma Günü  Gazetemizin  köşesinden sizlere seslenmek sizlerle beraber olmak güzel bir duygu güzel  bir haslet.

   Uyum  haftasında   yavrularımız minikler 01.09.2025 günü Eğitime ilk adımlarını attılar. 2025-2026  yılı  Eğitim ve Öğretimimiz 08.09.2025 tarihinde  başlıyacağından  tüm Eğitim camiasına  yavrularımıza  tüm velilere ve öğretmenlerimize hayırlı olması temennisinde bulunarak, yazıma başlamak istiyorum.

   Sen elbette üstün bir ahlâka sahipsin. (Kalem 4)

 “Müminlerin iman bakımından en olgunları, ahlâkı en iyi olanlarıdır. (Tirmizî, Radâ’, 11)

Muhakkak ki toplum ve eğitim dendiği zaman akla ilk gelen şey ahlaktır. Her şeyin bir temeli ve mayası olduğu gibi insanın da temeli ve mayası ahlaktır. O ne kadar iyi ise insanı da o kadar yüksek ve kemal noktalara taşır. İnsanın dâhil olduğu her sosyal ilişkide, kişiler arasındaki münasebetleri düzenleyen birtakım ahlaki kuralların varlığı gereklidir. İslam’ın ahlaka ve ahlaki yaşantıya bakışı daima olumlu ve müspettir. Çünkü ahlak işin rengini ve kıymetini etkileyen en temel faktördür.

Kuranı Kerim Peygamber Efendimizin üstün ahlaklı olduğunu beyan ederken  Peygamber Efendimiz de “Müminlerin iman bakımından en üstünü, ahlakı en güzel olanıdır” (Tirmizî, Radâ”, 11) buyurarak hem ahlakı iman için bir mihenk taşı olarak belirlemekte hem de hayatı anlamlandıran ve bir toplumu değerli kılan en önemli faktörün ahlak olduğunu bildirmektedir. Görüldüğü gibi din, bir ahlak sistemi kurma konusunda temel bir rol oynar. İnsanın yeryüzüne geliş amacı, ‘ahlaka dayalı bir sosyal düzen kurma’ olarak düşünüldüğünde, dini bir hayatı kendisine hedef olarak belirleyen insanın başarısız olması düşünülemez.

Değerli Okurlarım .

Eğitim ve ahlak konusu, tarih boyunca her devletin ve toplumun yakından ilgilendiği iki temel konudur. Bir milletin en kıymetli kaynağı hazinesi sadece sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginlikleri değil; o zenginliği en iyi şekilde kullanabilme eğitim ve ahlakını elde etmiş, kaliteli, dürüst, iyi yetişmiş Rabbini ve yaratılış hikmetini bilen insan gücüne sahip olmasıdır.

Sorumluluklarımızın en önemli boyutunu Allah’a karşı olan sorumluluklarımız oluşturmaktadır. Çünkü yaratılış gayemiz, ayetlerde de belirtildiği gibi O’na kulluk etmektir. Yine bu anlamda Yüce Allah,

 “Ben cinleri ve insanları başka değil sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyât 51/56) buyurarak insanların ve cinlerin önemli görevleri olduğunu, diğer varlıklara yüklemediği yükümlülük ve sorumluluklarının bulunduğunu ifade etmektedir. 

Değerli Okurlarım.

Kuranı Kerimde  insanın kendini fark etmesi, yeryüzündeki varlığını ve misyonunu kavraması manasında yaklaşık üçyüzelli, pozitif bilimleri, eğitim ve öğretimi doğrudan ilgilendiren çokça ayet vardır. 

Kur’andan ilham alan Müslümanlar İslam medeniyetinde astronominin, tıbbın öncüsü olmuştur.

Câbir bin Hayyân,  birçok bilim adamı tarafından modern kimyanın kurucusu olarak kabul edilmiş,

Harezmî, yapmış olduğu seyahatler, incelemeler ve tercümelerle, matematik ilmini halka anlatabilecek durumda düzenleyerek cebir ilmini kurmuş ve Roma rakamlarında sıfır olmamasına rağmen ilk

Çalışmalarıyla Hipokrat ve Galen’in şöhretini gölgede bırakan İbn-i Sînâ, “tabiplerin üstadı” olarak kabul edilmiş, en önemli eseri olan el-Kanun fî’t-Tıbb, Avrupa’da Üniversitelerde  600 sene kaynak tıp kitabı olarak okutulmuştur.  

Bîrûnî, ilgilendiği başlıca bilim dalları olan matematik, astronomi ve coğrafyanın dışında da birçok bilim dalında çığır açıcı araştırma ve incelemeler yapmıştır.

Eğitim ile din eğitimi birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır.

İslam dini, ilimle özdeştir. Evet, medeniyetimizde din ile ilim, hiçbir zaman birbirinden ayrılmayan iki ana unsurdur. Biri olmayınca diğeri tek başına insanı hedefe ulaştırmaz. İlim, dünya ve ahiret saadetinin anahtarı ve erdemlerin en büyüğüdür.

Âyet-i kerimede buyuruldu ki:

  “De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Taha 114)

Dikkat buyurun! Bu ayet-i kerime bize başka herhangi bir şey için değil ilmimizin artması için dua etmemizi emrediyor. Zira ilim tükenmez bir hazine olup; sadece sahibine değil, başka insanlara da, hatta diğer canlılara da fayda verir. Dinimizde ilim, hayati öneme sahiptir.

Öğrenme ve öğretme kabiliyetine sahip olmak, “Alîm” olan Cenâb-ı Hakkın insanoğluna sunduğu nadide bir nimettir. 

İnsan için uğrunda yorulmaya değer en yüce uğraş, helâl rızık peşinde koşarak karnını doyurduğu gibi, doğru bilginin peşine düşerek de ruhunu doyurmaktır.

İlim tahsil etmekten daha değerli bir çaba, âlim olmaktan daha şerefli bir makam düşünülebilir mi?

Bilginin aydınlığına sırtını dönen insan, huzur bulabilir mi?

Bu yüzden Resûl-i Ekrem (s.a.s) bizleri şöyle uyarır:

“Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!” (Dârimî, Mukaddime, 26.)

.

Bilim hayatımıza değer katarken, din eğitimi de hayata değer katan ilkeleri, davranışları bize  öğretir. İlim bir şeyin doğrusunu bize gösterir elbette bu çok elzem bir bilgidir.  Beş dörtten  büyüktür der. Beşin dörtten büyük olduğunu bilmek yeterli değildir. Eğer o beş kazanç haramsa dört kazanç helalse işte din de ahlak da gelir o dört helal kazancın beş haram kazançtan üstün olduğunu insana öğretir.

Bilgi güç değil, ahlak ve sorumluluktur

Nitekim Kur’an’ı Kerim’de;

De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Suresi 39/9) buyrulmak suretiyle de ilim sahibi olan insanların en önemli özelliği olan Yaratanı bilme özelliği zikredilmiş, bilgili olanların bilgili olmayanlardan üstünlüğü vurgulanmıştır.  

Milli Şairimiz Mehmet Akif ise Safahat’ında;

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır 

Fazilet hissi insanlarda Allah

korkusundandır                                                     

Ahlaklı denildiği zaman genellikle  kişinin toplumun hor gördüğü davranışlardan sakınan ve hoş gördüğü davranışlara uygun yaşayan insan akla gelir. Ancak faziletli yani erdemli insan bununla kalmaz, iyi insandan beklenen, yapması zorunlu bulunmayan, hakkında yaptırım olmayan  iyi davranışları yapmaya da gayret gösterir.  Ahlak konusunda başkalarına hep örnek olur. (Ahlak Psikolojisi; Prof. Dr. Erol Güngör)

Fazilet yani erdem sahibi kişiler Kur’an’da övülmüştür.

Kur’an’ın temel fazilet olarak ısrarla vurguladığı takvaya sahip olanlardan bahsedilirken bunların başlıca nitelikleri şöyle sıralanır:

Bollukta da darlıkta da mallarını Allah için harcarlar, (Ali İmran 133)

Öfkelerine hâkim olurlar

İnsanları bağışlarlar,

Kötülükte ısrar etmezler.

Yumuşak davranış, merhamet, tövbe, hayırseverlik, ahde vefa, sabır, metanet doğruluk…

Dinin en temel hedeflerinden birisi topluma  “Erdemli bir dünya kurma vizyonu” sağlamasıdır. 

Dini bilinci yüksek olan toplum huzurlu ve mutlu toplumdur.

Din ve Ahlak eğitiminin ilk başladığı yer ailedir.

Toplumuyla uyum içerisinde olmak çocuğa sadece belli kuralları öğretmek ve onun davranışlarını sürekli denetlemeye çalışmakla sağlanamaz. Bu tarzda bir yaklaşım doğru bir eğitim yaklaşımı değildir. Önemli olan denetimden uzak kalındığı durumlarda kişinin doğru davranışlar göstermesidir. Bu da ancak ve ancak küçük yaşlardan itibaren çocuğa verilen aile ortamındaki din eğitimi ve onunla mütenasip bir yaşamla sağlanabilir. Dini sosyalleşme ve anne-baba tutumları denilince aklımıza gelen en önemli şeylerden bir tanesi de peygamber efendimizin “Fıtrat Hadisidir”. Söz  konusu Hadis-i Şerif te Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur

“Her insan fıtrat üzere doğar; sonradan anne ve babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusi yapar”. (Buhari, Tefsir, 2)

Çocuklar, hayatlarının ilk yıllarında çok iyi gözlem yapar ve etrafındakilerin tutum ve davranışlarını kopya ederler. Küçük çocuklar anne-babada mevcut olan bütün davranışları mimiklerine kadar olağanüstü bir şekilde taklit etme yeteneğine sahiptirler. Eğer anne-baba çocuğuna bir şeyi öğütlüyorsa ilk önce kendilerinin bunu yapması ve yaşaması gerekir. Tutum, davranış ve değerler çocuklar tarafından sözden ziyade eylem yoluyla kazanılır. Ebeveyn ve çocuklar üzerinde yapılan birçok bilimsel araştırma ve ulusal düzeyde yürütülen uzun soluklu incelemeler ebeveyn etkisinin çocukların dini inanç ve pratiklerinde ömür boyu süren bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. (Dini Sosyalleşme: Etki Kaynakları ve Araçların Etkileri, Ö. Güngör, 2013, s. 284)

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.” (Tahrim 6)

Bu ayet hakkında Hz. Ali  şu izahı yapar:

“Kendinizi ve aile fertlerinizi ateşten koruyun” emri, “kendinize ve aile fertlerinize hayrı, ilmi ve edebi öğretin” manasına gelmektedir.

Evde Anne, baba, dede, nine bir taraftan çocuklara İslam’ın ve imanın şartlarını, amentüyü, Allah’ın varlığını ve birliğini, peygamberi ve cennet- cehennemi, günahı-sevabı öğretirken diğer taraftan uygulamalı olarak çocuklarımıza ibadetleri göstermeli onları camiye götürmeli ve asla  camiden kovmamalıyız. Küçük çocukların özellikle büyükleri namaz kılarken onların yanında dikilip davranışlarını taklit ettiği çokça şahit olunan bir manzaradır. Hatta büyüklerinden etkilenerek çok küçük yaşta oruç tutmaya özenen çocuklar bile çoktur ki bu taklidi durum kimi zaman ibadetleri çocuklara öğretmek amacıyla aileler tarafından desteklenmekte ve halk arasında tekne orucu olarak isimlendirilmektedir

Aliya İzzetbegoviç’in “Babam da dindardı, namaz kılıyordu fakat ben dindarlığımı annemden aldım” sözünden hareketle çocuklarda dindarlığın oluşmasında ailenin  önemine dikkat çekerek annenin tek görevinin mutfak işleri ve temizlik olmadığını aynı zamanda İslam’ın değerlerini çocuklarına bir terbiyeci olarak aktarmak olduğuna dikkat çekmiştir. Ailenin fazla teorik bilgi aktarmaktan öte İslam hakkında bildiklerini yaşayıp, bunları hayatına geçiren canlı bir model olarak çocuğuna örnek olması gerekir. Mesela anne, mahremiyeti teorik bir aktarımdan ziyade yaşamında buna dikkat ederek çocuğuna öğretir. O yüzden anneler çocuklarıyla diyaloglarında daha yumuşak bir iletişim içerisinde olmalıdırlar.

Portekiz’de velilerin sorumsuz olmasından yakına okul idaresi velilere şu notları paylaşmıştır.

Sevgili Veliler,

Hatırlatmak isteriz ki ‘merhaba’, ‘lütfen’, ‘rica ederim’, ‘özür dilerim’, ‘teşekkür ederim’ gibi ifadeler önce evde öğrenilir.

Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı ilk evde öğrenilir.

Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.

Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.

Bizler okulda yabancı dil, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz.

Unutmayın ki eğitim evde başlar!

Dini inanç ve ibadetler insanı suç ve kötülüklerden uzaklaştırır.

Yapılan akademik araştırmalarda dinlerin toplumsal düzenin oluşmasında önemli rol oynamasının sebebi dinlerin sahip olduğu ahlaki normlar çerçevesinde toplumsal davranışları çok güçlü bir şekilde etkilemesidir. (Wach, J. Din Sosyolojisine Giriş 1995MÜİFY Yayınları)

Bu da ailede, kuran kurslarında ve okullarda verilen din eğitimin ne kadar önemli ve elzem olduğunu bize göstermektedir.  

Dinî inançlar, kapalı bir kap içerisinde duran sıvı bir madde gibi olmayıp mutlaka dışa yansır ve insan eylemlerine yön verirler. Tıpkı bir çiçek gibi… Çiçek  güzel koku yayar, arı ondan bal özü alır ve oldukça faydalı bir yiyecek imal eder. Dini İnanç ve ibadetler de bizi kötülüklerden korur.

Nitekim Kur’an!ı Kerim’de de Cenabı Allah:

 “Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayasızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebût  45)

Namazla insan, açık çirkinlikten, edepsizlikten, kötülük ve ahlaksızlıktan, aklın ve dinin beğenmeyeceği uygunsuzluktan, kötü ve çirkin işlerden kurtulur ve uzaklaşır. Kurallarına uygun olarak namaza devam edildikçe namaz dışında da güzel davranışlar artar ve gelişir.

Nitekim Yunus Emre namazın kötü alışkanlıklardan ve davranışlardan alıkoyması gerektiğini kendi dilinden şu şekilde ifade etmektedir.

Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi /Elin yüzün yumaz değil.

Namaz, Allah ile kul arasındaki ilişkiyi bir ömür boyu ameli olarak sürdüren en canlı ve sürekli bir ibadet olduğu için ayet ve hadislerde bu ibadetin, insanın inancını ve inancı doğrultusunda oluşturacağı kararlarını güçlendirip eylemlerini dini ve ahlaki hükümler çerçevesinde geliştirmesine yardımcı olacağına işaret edilmektedir.

Dinî emir ve yasakların hikmeti incelendiğinde, insanın şerefini koruma, onu kötülüklerden uzak tutup ahlâkını olgunlaştırma gibi bir hedefin de güdüldüğünü görmek zor olmaz. Nitekim ramazan ayında alkol tüketimi, suç işleme oranları diğer aylara göre daha azalmaktadır. Alkol tüketimin azalmasıyla birlikte kavga, cinayet ve trafik suçları gibi adli olayların sayısında önemli ölçüde düşmektedir. (Süleyman Uludağ, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, T.D.V. Yay.1989, s. 35)

Ergenler üzerinde yapılan bir alan araştırmasında ise dua ve ibadetin, ergenlerin ruh sağlıkları üzerinde olumlu psikolojik etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. (Mustafa Koç, “ Ergenlik Döneminde Dua ve İbadet Algılarının Ruh Sağlığına Etkileri Üzerine Bir Alan Araştırması”, Sakarya Ünv. İlahiyat Fak. Dergisi, Sayı: 10)

Duanın kaygı, stres, anlamsızlık, boşluk ve yalnızlık gibi çağımızın en  önemli manevi hastalıklarına karşı ruh sağlığını olumlu şekilde etkilediği ve kişiliği geliştirdiği araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, dua kişiye güçlüklere katlanma, her türlü olumsuzluğu olumlayabilme ve başarıya doğru yönelme, arzu duyma gücü vermektedir.

Sonuç olarak ibadetler her ne kadar öncelikli olarak bireyi ilgilendirse de toplumu ilgilendiren bir yüzü de bulunduğunu görmekteyiz

Devlet başkanından dağdaki çobana kadar herkesi aynı safta omuz omuza bir araya getiren namaz; konuyu daha da ileri götürüp aynı statüde olmaktan öte, aynı giyiniş biçimiyle de her kademeden insanı aynı duygularla bir araya toplayan hac; açlığın yoksulluğun fakirliğin ne demek olduğunu fiilen tattıran oruç ve bütünüyle zekat, birer ibadet olmalarının yanında, oluşturdukları cemaat ruhuyla, sosyal dayanışma, sosyal denge ve hatta sosyal güvenliğin oluşmasında küçümsenemeyecek etkileri olan ibadetlerdir. Kısaca İslam’daki bütün ibadetlerin bir de dünyaya bakan yönlerinin olduğunu görüyoruz.

Sohbetimizi özetlemek gerekirse dini bilinci yüksek olan Müslüman;

-Allah’ın varlığına birliğine inanır, O’na ortak/şirk koşmaz. (Hac 22/ 31)

-Komşusu aç olduğu halde kendisi tok yatmaz. (Müslim, “İman”, 74)

-Allah ve Rasûlü’nü her şeyden fazla sever. Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder, helal olan şeyleri yapar, haram olan, günah olan şeylerden ise kaçınır. (Nisâ, 4/59; Mâide 5/87; En’âm 6/119)

-İnanç, ibadet ve ahlâk başta olmak üzere hayatın her alanında Hz. Peygamber (s.a.s.)’i örnek alır. (Ahzâb, 33/21)

– Annesine, babasına, eşine, çocuklarına, akrabalarına, komşularına ve diğer insanlara iyi davranır ve onlarla iyi geçinmeye çalışır. (Nisâ 4/36)

-Allah için sever, Allah için kızar. Gücü oranında iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar.  (Ali-İmran 3/ 110)

-Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenir. Onu yalnız ve yardımsız bırakmaz, sevinç ve üzüntülerini paylaşır. (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

-Kendisi için arzu ettiği iyilik ve hayrı, din kardeşi için de aynen arzu eder ve ona karşı bir haset, çekememezlik duygusu içinde olmaz. Kendisine yapılmasını hoş görmediği şeyleri diğer din kardeşleri için de hoş görmez ve yapmaz. (Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72)

-Sevmediği insanlara karşı da insaflıdır. Hiçbir insanın başına gelen kötülüğe sevinmez. (Müslim, Birr, 66)

-Mütevazıdır, övünmez, gurura, kibre kapılmaz, insanlara üstünlük taslamaz, kimseyi küçük görmez ve alay etmez. (İsrâ, 17/37)

-Her nerede olursa olsun, hatta kendi aleyhine bile olsa hak ve adaletten ayrılmaz. (Nisâ 4/135)

-Boş ve faydasız şeylerden yüz çevirir. (Mü’minûn, 23/3)

-Emanete riayet eder, sözleşmelerine sadakat gösterir. (Mü’minûn, 23/8)

-Allah’ın haram kıldığı bir cana haksız yere kıymaz. (Furkân 25/68)

-Yetim malı yemez, kimseyi kandırmaz, aldatmaz.  (Nisâ 4/2)

-Ölçü ve tartıda adil davranır, haksızlık yapmaz. (İsrâ, 17/35)

-Eliyle, diliyle ve davranışlarıyla mümin kardeşlerini rahatsız etmez. (Müslim, “İman”, 18)

-Bencil değildir. Bollukta da darlıkta da infak eder, sadaka verir. (Âl-i İmrân 3/134; Bakara 2/267, 272, 274)

-Hatalı tutum ve davranışlarında, günahlarında ısrar etmez,  (Ali imran 135) tekrarlamaz ve günahlarına yürekten tevbe ve istiğfar eder. (Bakara 2/160)

Dini bilinci yüksek olan biri  toplumu ifsat eden; içki, uyuşturucu, kumar, zina,  ahlâksızlık, haksızlık, hırsızlık, faiz, rüşvet, gurur-kibir, övünme, riya/gösteriş, cimrilik, israf, dünyaya aşırı bağlılık (dünyevileşme), hırs, haset, kıskançlık, cimrilik, gıybet, dedikodu, bencillik, tekfircilik, tembellik, sabırsızlık, adaletsizlik, dolandırıcılık, acımasızlık, iftira ve yalan,  bir kavmin topluca helak olmasına sebep olan eşcinsellik gibi kötü huylardan ve zararlı alışkanlıklardan, çirkin davranışlardan da sakınır.

Ne mutlu güzel ahlâk sahibi olup İslâmî anlayış ve yaşayış üzere olmaya gayret edenlere!

Ne mutlu dünya ve ahiretini kurtarabilenlere.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
Marsbahis
deneme bonusu veren siteler