eşya depolama
hoşgeldin bonusu yeni bonus veren siteler casino siteleri
bandstanddiaries.com
AİLEDE BAĞLILIK, SADAKAT VE GÜVEN DUYGUSU

AİLEDE BAĞLILIK, SADAKAT VE GÜVEN DUYGUSU

ABONE OL
15 Mayıs 2025 17:35
AİLEDE BAĞLILIK, SADAKAT VE GÜVEN DUYGUSU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kıymetli  Okurlarım!

               En kalbi duygularımla   Muhabbetle saygı ile  özlemle  sizleri selamlıyorum, Cumanız  Mübarek  olsun. Cuma Günü  Gazetemizin  köşesinden sizlere seslenmek sizlerle beraber olmak güzel bir duygu güzel  bir haslet.

            Bildiğiniz üzere aile, toplumun en küçük yapıtaşıdır. Aile, akrabalık ilişkisiyle birbirlerine bağlanan bireylerin bir araya geldiği topluluktur. Dede, nine, torunlar da aile tanımı içine girdiğinden onlar da ailenin bir parçasıdırlar.  Aile, bir kadın ve bir erkekle başlar, sonra çocuklar ve onların çocukları, diğer yakınların oluşturduğu şefkat ve merhamet merkezi, her türlü tehlikelere karşı sığınılan bir kale, toplumu ayakta tutan, milletleri devlet yapan temel değerlerin öğretildiği ilkokul, ilk terbiyenin verildiği, kutsal ortaklıktır. Sevginin, saygının, şefkatin, merhametin ocağıdır. İçinde acıların paylaşıldığı, sevinçlerin çoğaldığı, dert, gam ve kederlerin yok edildiği kutsal mekân ailemizdir.

Aile; sorumluluk bilinci ile kurulur, sadakatle güçlenir ve şefkatle beslenir.

Aile olmak, bir bütünü tamamlamak demektir. Kur’an’ın ifadesiyle eşlerin birbirine örtü olmaları demektir.[1] Eş olmak, kişinin kendi eksikliğini kabul edip eşiyle tamamlaması, birlikte kemale doğru adım atması demektir. Aile, Allah’ın insana en büyük nimetidir. Muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir. Allah Resulü aileyi, hem bir bereket kaynağı hem de büyük bir zenginlik olarak değerlendirmektedir. Efendimiz yeni evlenen bir insanı tebrik ederken, “Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin.”[2] Şeklinde dua ederdi. Gerçekten aile inanan bir insan için bereketin hiç kapanmadığı bir kapıdır. Bu kapıdan dualarla girmek, sevgi, şefkat, sadakat ve sorumlulukla bu yuvayı mamur etmek gerekir.

Başlangıcında, “Allah’ın emri, peygamberin kavli” ile başlayan evliliğe dinimiz bü­yük önem vermiştir. Bu hu­susta, başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere hadis kitaplarında da konu ile ilgili olarak pek çok mesaj verildiği görülmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) niz den eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. (Rum,21) buyrulmuştur. Ancak, evlilik akdi beraberinde bir takım sorumlulukları da getirmek­tedir. Bu sorumlulukları eşler karşılıklı olarak yüklenmek ve kabullenmek durumundadır. Doğal olarak evliliğin ni­metlerinin yanında külfetlerini de be­raberce paylaşılması söz konusudur. Aksi takdirde evliliği yürütmek zorlaşır, hatta im-kansızlaşır. Eğer meseleye, bu iş fazla yürümez niyetiyle yaklaşa­rak, bir kaç günlük ya da aylık gibi kısa süreli evlilik düşünülürse, buna aile deneme­yeceği de herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan dinimiz, evliliği birçok görev ve sorumluluklar getiren kutsal bir sözleşme olarak kabul etmiş­tir. Evlilik bağı o kadar sağlam temel­lere oturtulmuş ki bu iki hayat ortağı­nın birbirlerine duydukları sevgi ve say­gı, sorumluluk bilinci, kendi öz akrabalarına karşı duymuş oldukları sevgi ve saygıya eşdeğer ol­makta ve hatta daha da ileri gitmek­tedir. Bu nedenledir ki eşler, bir hayat boyu bütün sıkıntılara beraberce göğüs gerecek anlayışa sahip olmalıdırlar.

Sağlam evlilikler; dini inanç ve gele­neklere dayanılarak meydana getiril­miş evliliklerdir. Evlenmeye aday olanlar, evliliğin getireceği görev ve sorumlulukları bilmeli, maddi ve manevi anlamda ona hazırlıklı olmalı, evlili­ğin gereklerini de tam olarak yerine getirmelidirler. Böylece hem kendile­ri, hem de yetiştirecekleri çocuklar ile mutlu bir aile ola­rak toplum içindeki yerlerini en güzel şekilde almış olacaklardır. Ailede bir büyük varsa saygı görmeli, o tecrübesiyle, bilgeliğiyle denge unsuru olmalıdır. Aile, bencilliğin olmadığı aksine yardımlaşmanın esas alındığı bir kurumdur. Bir sahabi (Esved) şöyle diyor:’Ben Allah Resulü’nün eşi Aişe’ye, ‘Peygamber Efendimiz evinde ne yapardı? diye sordum, Hz. Aişe, ’Allah Resulü ailesinin işiyle ilgilenirdi, yani ailesinin hizmetinde bulunurdu. Namaz vakti gelince namaza çıkardı’ diye anlattı. Hanımına yardım etmekten yüksünmeyen örnek bir eştir Efendimiz.[3] O, bunu bizzat şöyle ifade eder:  Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım. ( İbn Mace, Nikah,50) buyurmuştur.

Değerli  Okurlarım !

İnsanlığın var olduğu günden beri aile hayatı da vardır. Ayrıca, aile kurumu semavi dinlerin hep­sinde layık olduğu mümtaz yeri almış­tır. Beşer hayatının sonuna kadar da bu yerini koruyacaktır. Özellikle dinimiz İslam, aile kurumunu çok ciddi bir mesele olarak ele almış ve onu bir zevk ve eğlence işi olarak gör­memiştir. Özellikle Kur’an-ı Kerim eşlerin yaratılması ile aralarındaki şefkat ve merhametin var edilmesini “Allah’ın varlığının delili”[4] olduğunu  ifade eder.

                Allah Resulüne göre aile için ne yapılsa azdır. Önemine binaen aile için, “Ailesini savunurken ölen şehittir.”[5] Buyurur. Sevgili peygamberimiz evliliği tavsiye etmiş, “…ben namaz da kılarım, uyurum da; oruçta tutarım, tutamadığım da olur; kadınlarla ev-lenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.” [6] buyurarak ev-liliğin kendi sünneti olduğunu ve önemini ısrarla vurgularken, hem bu tavsiyeyi pekiş-tirir hem de evliliğin bir hayat tarzı olduğunu reddedenlere ikazda bulunur. Kuşkusuz evlilik, insana sükûnet aşılayan bir nimettir.[7] Kalabalıklar içinde yalnız kalmış bir gönlü ancak bir eş mutlu edebilir. İnsana, sevginin en özelini, sıcak, müşfik bir dost elini, hayatı yaşanır kılan paylaşımı ancak bir eş sunabilir. Diğer yandan sadakatle kurulan bu yuva bedenin haramdan korunacağı bir sığınaktır. Bu sebepledir ki Peygamber efendimiz namuslu bir birliktelik yaşamaya niyetlenip aile kurmaya çabalayana Allah’ın mutlaka destek olacağını müjdeler.[8] Böylece evlilikle sadece iki beden korunmaz, bilakis bütün bir toplum korunmuş ve temiz bir nesil kazanılmış olur.[9]

               Evliliğe karşılık, evlenmemeyi ve aile hayatı dışında kalmayı dindarlık sayanlar, Efendimiz tarafından uyarılmışlardır.[10]Aile nikah ile kurulur, evlenmeyen kimse bu kurumdan yoksun kalır. Evlenmemeyi ve aile kurmamayı fazilet saymak yanlıştır, Efendimizin sünnetine aykırıdır. Nikah, her ne kadar medeni bir sözleşme ise de, bir yönü ile de ibadettir. İnsan aile ortamında huzur bulur. Neslin devamı bu kurumla sağlanır. Pek çok kötülüklere karşı en önleyici vasıta ailedir. Efendimiz buyuruyorlar ki:

 “Ey Gençler! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira evlenmek gözü (haramdan) ve iffeti daha çok koruyucudur. Gücü yetmeyen ise oruç tutsun, çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği vardır.”[11]

Bu nedenle Peygamber Efendimiz eş seçimine dikkat çektiği bir hadisinde şöyle buyurur:.

 “Şüphe yok ki kadınla ya dini, ya soyu, ya malı veya güzelliği için evlenilir; sen dindar kadından şaşma ki mesut olasın.”[12]

                        Değerli  Okurlarım!

Ailede huzur ortamının oluşması, evlilik hayatında ortaya çıkabilecek güçlüklere birlikte göğüs germek, eşlerin birbirine sadakatle bağlı kalması, aile fertlerinin özellikle çocukların şefkat ortamında yetiştirilmesi aile birliğini sağlamlaştırır. Evlilikle birlikte ‘ben’,’sen’ yerini ‘biz’ anlayışına bırakmalıdır. Bu anlayış bozulursa evlilikteki dengeler bozulur, kişisel çıkarlar ön planda olur, geçimsizlikler ortaya çıkar sonuçta bu durumdan tüm aile fertleri olumsuz etkilenir. Ailedeki olumlu iletişimin özünü; karı-kocanın karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve şefkat dolu tutum ve davranışları belirler. Evlilik sürecinde olumsuzlukları ortaya çıkaran zannedildiği gibi “evlilik kurumu” değil karşılıklı yapılan yanlışlıklardır. Yapılan hataların sonucunda uyum yerini uyumsuzluğa, geçim yerini geçimsizliğe, sorumluluk-sadakat-şefkat yerini sadakatsizliğe-merhametsizliğe bırakır. Böylece sağlıklı iletişimin yerini şiddet alır. Şair bu durumu şu dörtlükte kısaca dile getirmektedir:

Kardeş sözlerime gel eyle dikkat,

Menziline ulaşamaz yorgun at,

Huzursuz aile, hayırsız evlat;

Sanki cehennemin narı gibidir. 

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde uyumlu ve anlayışlı geçimle ilgili pek çok örnek tavsiyeler yer alır. Bunlardan bir kaçını dikkatlerinize sunuyorum.

 “Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı..[13]

                     “Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Dünya bir meta’dır. Dünya metaının en hayırlısı saliha kadındır.”[14]

Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (a.s) buyurdular ki: “Mü’minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.”[15] Buyurmuştur.

                Peygamber Efendimiz bir defasında Hz. Ömer’e, asıl hazinenin altın ve gümüşte aranmaması gerektiğini anlatan şu sözleri söyler: ”(Ey Ömer) Bir kişi için olabilecek en kıymetli hazinenin ne olduğunu sana söyleyeyim mi? O, saliha/iyi bir kadındır. Kocası ona baktığı zaman içini sevinç kaplar, kocası ondan bir şey yapmasını istediğinde yapar, kocası yanında olmadığı zaman (onun haklarını ve saygınlığını) korur.”[16]

Bir diğer hadis mealinde Peygamberimiz: “Mümin bir kimse mümine olan eşine nefret beslemesin; (çünkü) onun bir huyunu beğenmezse de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır.”[17]

 “…erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde birtakım iyi davranışa dayalı hakları vardır.”[18] Buyrulmuştur.

 “…onlarla hoşça ve güzelce geçinin…”[19]

                Aile; vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, bilginin hikmetle, sevginin hürmetle harmanlandığı yerdir. Bundan sonra; sorumluluk, sadakat ve şefkat yeşerecek en güzel ortamı bulmuş olur. Anne ve baba arasında yeşeren sevgi, saygı ve muhabbet çiçekleri çocuklarında aileye katılmasıyla ayrı bir renk ve güzellik kazanarak aile bağları iyice güçlenir ve perçinlenir.[20] Böylece, karı-koca birbirine kenetlenir, çocuklarla birlikte konu başlığımızda ifade edilen; sorumluluk, sadakat ve şefkat “su aşağı akar” sözünde olduğu gibi bütün aile bireylerini büyükten küçüğe doğru kuşatır.

                Sonuç olarak ailemiz; hayat boyu sahip olacağımız ahlak, akıl ve şuurun temellerinin atıldığı, ruhlarımızın manevi değerlerle beslendiği, gönüllerin huzur bulduğu sıcacık yuvamızdır. Ailede ibadetin, huzurun tadına varılır, şefkat ve merhametin anlamını, kardeşliğin değerini, anne babalığın şerefini, evlat olmanın güvenini keşfederiz. Aile ile; paylaşmayı, sorumluluğu, geçinmeyi, sıkıntıyı hep birlikte göğüsleyip mutluluğu hep beraber yaşamayı öğreniriz.[21]

                Sözlerimi ailemizde, huzurun, mutluluğun, şefkat ve merhametin devamı için şu dua ayetleri ile bitiriyorum;

 “(ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! Derler.”[22]


[1] Bakara, 2/187

[2] Ebu Davud, Nikah, 35-36.

[3] Buhari, Ezan, 44

[4] Rum, 30/21.

[5] Nesai, muharebe, 23.

[6] Müslim, Nikah 5; Buhari, Nikah,1.

[7] Rum, 30/21.

[8] Tirmizi, Fedailü’l Cihad20; Nesai, Cihad, 12.

[9]  Hadislerle İslam,

[10] Bkz. Buhari, Nikah,1.

[11] Buhârî, Nikah, 3.

[12] Buharî, Nikah 15.

[13] Nahl, 16/80.

[14] Müslim, Rada 64.

[15] Tirmizî, Radâ 11.

[16] Ebu Davud, Zekat, 32.

[17] Müslim, Rada 61.

[18] Bakara, 2/228.

[19] Nisa, 4/19.

[20]  Karslı, 39.

[21] Hadislerle İslam, 4/30.

[22] Furkan, 25/74.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Marsbahis
deneme bonusu veren siteler