1 1
1
1 okunma

Çarşılarımız!

27 Ağustos 2025 14:35
0

BEĞENDİM

Recep Çınar

“Çarşı” denince ne anlıyoruz? Çarşı, kökeni farsça dilinden gelen, dükkânların bulunduğu alışveriş yeriİki tür çarşı var. Birisi Kapalı, diğeri ise Açık çarşılar. Konumuz her ikisi!

Günlük hayatımızda sıkça kullandığımız “çarşı” kelimesi, alışverişin, ticaretin ve sosyal hayatın kalbinin attığı yerleri ifade eder. Eskiden çarşıyı ve esnafı düzen altında tutmakla görevli kimseler  vardı; Çarşı Ağası! Çarşı ağası gerektiğinde ceza verirdi!

Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıla kadar olan döneminde Edirne Çarşı, Han ve Hamamlar… bakımından en zengin ve gelişmiş illerden biri olmuştur.

Ecdadımız, 92 yıl Başkentlik yapmış olan Edirne’ye kışın soğuktan, kardan, yağmurdan… korunmak, Yazın da Güneş ve aşırı sıcaklardan korunmak için alış veriş merkezleri olarak “Kapalı Çarşılar” yaptırmış. Bunlardan birisi de Sadrazam Hersekli Semiz Ali Paşa tarafından 1560- 65 yıllarında Mimar Sinan‘a yaptırılan “Ali Paşa Kapalı Çarşısı”. 

Yüzyıllardır toplum olarak onlardan istifade ediyoruz. Onlar, hem koruyucu hem de sağlıklı! Üç kapalı çarşımız günümüzde hala hizmet veriyor. Tabii ki Ecdadımızın emaneti sadece Kapalı Çarşılardan ibaret değil, Cami ve Mescitler, Han’lar, Hamam’lar, Köprüler, Külliyeler, Şifahaneler… bir çok eserler var. Bunlar, bugünkü sayılarından çok daha fazla idi. Osmanlı’nın son döneminde Edirne 4 defa düşman istilasına uğramış, daha sonra (Cumhuriyet’in ilk çeyrek asrında) gereği gibi sahip çıkılmamasından dolayı kaybedilen nice tarihi eselerimiz var! (Bu konuda geniş bilgi sahibi olmak için Rıfkı Melül Meriç’in yazdığı ve Edirne Valiliği Kültür Yayınları Edirne Kitaplığında bulunan “Şehrin Hüznü” adlı kitabı okumalı!)

Çarşılar, türkülere bile konu olmuş!  Mesela;

* Çanakkale içinde Aynalı Çarşı,  Ana ben gidiyom düşmana karşı! …

* Erzurum Çarşı Pazar neynim Amman aman!…

* Çarşıdan aldım Pirinci, Edirne’nin boyacıları birinci!…

Aslında,  Dünya bir çarşı. Sermayemiz, ömrümüz. Güneş altında eriyen buzlar gibi geçiyor günler. Ömrü verip bir şey almaya geldik bu Dünyaya. Zaman geçiyor, sermaye tükeniyor ama elde avuçta pek bir şey yok. Buyurun size hüsran!

Konumuz, son yıllarda dikkat çeken ve göze batan Kapalı Çarşılarımız!

Kapalı Çarşılar, içerisinde iki tarafta karşılıklı dükkânların bulunduğu ve arada insanların yürümek, dolaşmak için ayrılmış alandan ibaret. Günümüzde en çok dikkat çeken ve rahatsızlık konusu olan ise, çarşıların usulüne uygun kullanılmamasıdır! Kapalı çarşılar o hale getirildi ki, dükkânların içerisinde olan malzeme kadar, hatta daha da fazlası dükkânların dışlarında  (önlerinde) tezgâhlanıyor! Dükkânların dışında 2 metreye varan işgaller var!  Bu da insanların yürüyüş alanını daraltıyor ve gidiş gelişlere engel oluyor. Öyle ki, insanlar bazen bir birlerine sürtünerek yürümek zorunda kalıyor. Bu da hiç hoş karşılanmıyor. Haksız da değiller! Burada yapılması gereken çarşıların başından sonuna kadar dükkânların dışına, ön tarafına bitişik 60-70 Cm genişliğinde tek tip ahşap tezgâhlar kurarak üzerlerine dükkândaki her üründen birkaç örnek konmalı. Müşteriler dükkâna girmezden önce tezgâhta satın almak istediği eşyayı belirler. Böylece, hem daha tertip – düzen sağlanmış, hem de yaya trafiğinde düzensizlik olmaz.

Ali Paşa Kapalı Çarşısı Yangını!

Yaşları müsait olanlar hatırlar. Ali Paşa Kapalı çarşıda 21 Eylül 1992 tarihinde gece yarısı saat 01:30 yangın çıkmış ve çarşının neredeyse tamamı kullanılamaz hale gelmişti. Çarşı içerisinde yangına karşı mücadele için herhangi bir hazırlık yapılmaması nedeniyle 4 saat içerisinde tüm dükkânlar küle dönmüştü. Bir beyaz eşya dükkânında başlayan yangının sabotaj ihtimali yanında elektrik kontağından çıkmış olabileceği de düşünülmüştü. Yangında ölen veya yaralanan olmaması tek teselli olarak kalmıştı.

5 yıl sonra aslına uygun olarak tekrar restore edilen Ali Paşa Kapalı Çarşısı Edirne’nin kurtuluş günü olan 25 Kasım 1997 tarihinde tekrar hizmete açıldı. (Alıntı).

Bize düşen aşırılıktan uzak olmak, Ecdadımızın emanetlerine gereği gibi sahip çıkarak kullanmaktır. Şehirler Sultanı/Sultanlar Şehri Edirne’mize daha fazla turist gelmesini ve ticari hareketliliğin artmasını sağlamak için İlgili kurum veya kuruluşlar, (Belediye, Esnaf Kuruluşları, Esnaf ve Halkımız) el birliği ile yanlış ve hataları düzeltip, kurallara uymalı ve uyulmasını sağlamaya çalışmalıyız.                                                                                                                                                                           Benzer bir diğer konu ise “GASTRONOMİ” (Yeme – İçme)  Sektörü”!

Kapalı çarşılarda olduğu gibi açık çarşılarda da benzeri olumsuzluklar sürekli artıyor! Edirne Merkezde en işlek ve geniş Saraçlar Caddesine baktığınızda, caddenin iki tarafının yeme içme masaları ile işgal edildiğini görürsünüz!Hatta bazı kısımlardayaya kaldırımının tamamı işgal edildiği gibi araçların geçtiği kısma bile yayılmışlar. Bu tür uygulamalar her yönüyle yanlıştır, bizim yeme-içme kültürümüzle/adabımızla da uyuşmaz! Hem ayıp, hem günah! (Bunun hükmünü merak edenler Müftülüğe sorabilirler!) Gastronomi sektörü de bir an önce disipline edilmeli, düzene sokulmalı!

Ticaret konusunda bir çok ayet ve hadisler var!

Allah (cc); “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline!” diyor, Mutaffifin Suresi 1. Ayette! Ölçü ve tartıda hile yapılmasa da, çoğu zaman aldığınız 7-8 domatesin 1-2 tanesi çürük çıkabiliyor!

Peygamberimiz (sav) bir Hadislerinde; “Bir malı satmak istediğin zaman, versen de vermesen de yüksek fiyat değil satmak istediğin fiyatı söyle.” (İbn Mâce, Ticâret, 29) Buyurur!

Ayrıca, seyyar satıcılar için de bir düzenleme yapılmalı ve sınırlama getirilmeli. Adamın tezgâhında 10 çeşit ürün var, yarısında etiket yok! Bunlara, uygun yerlerde düzenli bir şekilde satış yapmaları sağlanmalı, boş buldukları yerleri işgal ederek gelişi güzel tezgâh açmalarına müsaade edilmemeli!

Dostça kalın…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
Marsbahis
deneme bonusu veren siteler