Recep Çınar
İktisadi Araştırma Vakfı, günümüzde üniversitelerde ekonomiyi, “sınırsız ve sonsuz” insan arzu ve isteklerini, “sınırlı ve kıt” kaynaklarla en iyi şekilde nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalı olarak tarif edildiğini yazıyor. İlk olarak insanların da arzu ve istekleri sınırsız ve sonsuz mu sorusunun cevabına Mearic Suresinin (70) 19. Ayetini gösteriyor. Ayette; ”İnsan doyumsuz yapıda yaratılmıştır. Evet insanların arzu ve istekleri sınırsız ve sonsuzdur. Acaba ekonomiyi tarif eden önerme zaten yanlış kurgulanmış olabilir mi? Bir bilim dalının amacı sahip olunan kaynaklar ile insanların arzu ve isteklerini mi, yoksa ihtiyaçlarını mı gidermek olmalı?” deniliyor.
Devamla; “Arzu ve istekler ifadesi ile hayali ve soyut kavramlardan bahsediliyor. Ama bunun karşılığında önermenin ikinci bölümünde geçen kaynak ifadesi somut bir kavram. Kurgulanan mantık görüldüğü üzere yanlış. Tanımın ilk önermesini düzeltelim ve ekonomi insan ihtiyaçlarını, sınırlı ve kıt kaynaklarla en iyi şekilde nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalıdır şeklinde değiştirelim ve ikinci önermeye göz atalım. Bakalım kaynaklar söylendiği şekilde sınırlı ve kıt mıdır?
Cevabı Allah bize İbrahim Suresinin (14) 34. Ayetinde şöyle bildirir; ‘‘Allah size istediğiniz her şeyden vermiştir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız bitiremezsiniz.” ve Hud Suresinin (11) 6. Ayetinde ise, ”Yerde hareketli tek bir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın” olarak veriyor. Elbette, üretmeyen ekonomide kaynaklar sınırlıdır! Üreten bir ekonomide ise kaynaklar verimli kullanılır. Üreten ekonomide belli bir dönem sonra insan ihtiyaçları doyuma ulaşır. Kaynakların verimli kullanılmaması ise cari açık yaratır ve borçlanma başlar. Ülkeler için en temel konu ve öncelik katma değer üreten bir ekonomi olmalıdır. Gerek yazılı, gerekse görsel medyada ülkemiz ekonomisinin içinde bulunduğu durum ile ilgili haber olmayan gün yoktur! Hemen he gün onlarca haber yayınlanır. Ama, içlerinde bir tane bile müspet haber görülmez!
Mesela; TÜİK ilk kez açıkladı! Gelir adaletsizliği ortaya çıktı: Kaymak tabaka hiç değişmiyor!
Rakamları sıkça tartışma konusu olan TÜİK, ilk kez “Sosyoekonomik Seviye 2023” adlı bülteni kamuoyuyla paylaştı.
Bu bültene göre, “hane halklarının yüzde 51,8”i sosyoekonomik olarak alt seviyede yaşıyor.
Hane halklarının yüzde 1,1’i en üst seviyede, yüzde 11’i üst seviyede yaşıyor.
Yine, yüzde 16,4’ü üst altı, yüzde 19,7’si üst orta, yüzde 16,5’i alt orta, yüzde 18,6’sı alt ve yüzde 16,7’si en alt seviyede yer aldı. Bu rakamlar, Türkiye’deki gelir adaletsizliğini anlamaya herhalde yetiyor!
Ülkemiz Ekonomisi halk için kötü, ama bankalar için “pekiyi”!
En büyük 10 bankadan ilk 6 ayda 305 milyar lira kâr! Vatandaş, yüksek vergiler ve hayat pahalılığı nedeniyle geçim sıkıntısını iliklerine kadar hissederken ve imalat sanayisinden ihracatçısına birçok kesim de sıkıntı içerisindeyken, ekonominin “tek kazananı” yine bankalar oldu!
Gelecek faturayı ödemeye hazır olun! Bakanlık Temmuz bütçe verilerini açıkladı! Emekli, öğrenci, işçi, köylü, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizinden en fazla etkilenen kesimlerin başında geliyor. Alın teri ile çalışan bütün kesimler çok zor durumda. İnsanlar çarşıya pazara çıkmaya korkarken, Hazine ve Maliye Bakanlığı geçtiğimiz günlerde, 2025 yılı temmuz ayı bütçe verilerini yayımladı. Yayınlanan verilere göre temmuz ayı özelinde 23,9 milyarlık bir açık görülürken, ilk yedi ayın bütçe açığı ise 1 trilyon lirayı aşmış durumda. Bu tablo, ekonominin iyi gittiği yönündeki söylemlerin ne kadar sahte olduğunu da gözler önüne serdi.
Bütçe Açığı Kapanmıyor!
Açıklanan rakamlar aslında Orta Vadeli Program’ında (OVP) çöküşünü ifade ediyor. (OVP) zengini daha zengin yaparken, yoksulu daha yoksul yaptı, orta direği ise tamamen yok etti. OVP en çok faizcilere yaradı.
Son çıkan ekonomi raporlarının da gösterdiği gibi, bütçe gelirlerinin çok büyük bir kısmı yaklaşık yüzde 70’i halktan toplanan dolaylı vergilerden oluşuyor. Halk yeni vergilerle ezilirken, ücretli çalışanlar her gün daha da yoksullaşıyor.
OVP (Orta Vadeli Program) Çöktü, Altında ise Emekli, İşçi, Memur Kaldı!
Geçtiğimiz günlerde 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri Hakem Kurulu kararıyla sonuçlandı. Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren yeni kararlarla birlikte hem 2026-2027 zam oranları farklı meslek gruplarına sağlanan ek ödenekler netleşti. Peki, hangi memur ne kadar zam alacak, kimlere yeni ödemeler yapılacak!
2026-2027 Memur ve Emekli Maaş Zammı: 2026 yılı: %11 + %7 zam. 2027 yılı: %5 + %4 zam. 2026’nın ilk altı ayında taban aylıklara 1000 TL ek artış yapılacak. Peki, piyasada fiyat artışı ne kadar? Sorma, söyleyemem!
1996 yılında 54. Refah -Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın verdiği zamlar ne kadar idi?
“İşçiye, memura, emekliye yüzde 100, yüzde 200, hatta Bağ-Kur emeklisine yüzde 320 oranında maaş zammı yapıldı.” Hem de borçlanmadan, bütçe açığı vermeden! İşte MİLLİ GÖRÜŞ farkı! Ne yazık ki, toplum olarak Hoca’yı anlayamadık!
Ocak-Temmuz dönemini kapsayan veriler incelediğinde, bu dönemde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46,8 artarak 6 trilyon 695 milyar 494 milyon liraya yükseldiğini görüyoruz.
Peki, nasıl ve neden yükseldi? Yeni yeni vergilerle, kesilen cezalarla vs… Buna rağmen bütçe açığı kapanmadı.
Aynı dönemde bütçe giderleri de yüzde 42,4’lük bir artışla 7 trilyon 699 milyar 834 milyon lira olarak kaydedildi.
Kısacası, kene gibi vatandaşın kanını emenler buna rağmen bütçedeki deliği kapatamıyor, aksine açık her geçen gün daha da büyüyor. Bu da vatandaşa daha çok vergi, daha fazla trafik cezası, daha ağır yükler olarak geri dönüyor. Çek çekebilirsen!
Çözüm mü; Faiz’in olmadığı, Verginin zenginden (gücü yetenden) alındığı, israfın yok edildiği, üretim ve istihdama yönelik yatırımların yapıldığı ADİL DÜZEN! Gerisi lâf-ı güzaf!
Dostça kalın…
GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025GÜNDEM
01 Eylül 2025