Bir santimetrekarede 500 düğümle dokunan bu halılar, yalnızca estetik açıdan değil, üretim sürecindeki emeğin yoğunluğu ve sanatsal detaylarıyla da olağanüstü bir zanaatkârlık örneği sunuyor. Lale, karanfil, sümbül gibi çiçek motiflerini barındıran bu halılar, Türk kültürünün zarafetini dünyaya taşıyor.
1996 yılında Sümer Holding tarafından, Anadolu’da dokunan birçok geleneksel halı türü gibi, Hereke halısı da coğrafi işaret patentiyle tescillendi. Bu adım, halının kültürel miras olarak korunması açısından önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak, ilerleyen yıllarda yaşanan yapısal değişiklikler ve çeşitli özelleştirme politikaları, bu koruma çabasını sekteye uğrattı.
2008 yılında Hereke belediyesinin kapatılması ve Sümerbank’ın tasfiyesi gibi gelişmeler, Hereke halıcılığını derinden etkiledi. Geleneksel üretim atölyelerinin sayısı hızla azaldı ve günümüzde bu sayı 10’un altına düştü. Bununla birlikte, uluslararası rekabetin etkisiyle bu durumu fırsata çeviren Çin, Zhenping ilçesinde “Hereke Sanayi Bölgesi” kurdu.
Etiketlerine “Made in Hereke” yazarak, halı üretmeye başlayan Çin, Türkiye halı pazarının yüzde 90’ını ele geçirdi.
Bu yanlış politikalar nedeniyle, Çin’le başa çıkamayan yerli halıcılar, Çin’e gittiler ve orada fabrikalar açtılar. Türklerin, Çin’de ürettikleri çakma Hereke’leri, yerli Hereke’ymiş gibi Türkiye’de satmaya başlamaları nedeniyle, hem markanın hem de kültürel mirasın, küresel ölçekte zarar görmesine neden oldu.
*Türk-Yunan anlaşmazlığı davasına bakan ve yetkisizlik kararı veren Yüksek
Adalet Divanı’ndaki Türk halısını 50 yıl önce fotoğraflamıştım.
*Hollandalılar’ın ‘Barış Sarayı’ (VredesPalais) diye adlandırdıkları sarayda
dört kuruluş yer alıyor.
Bizim, “Lahey Yüksek Adalet Divanı” olarak söz ettiğimiz “Barış Sarayı”na, Hollandalılar “VredesPleis” diyorlar. Bu yeri ilk gördüğüm an, 50 yıl kadar öncesine dayanıyor.
O yıl, Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz sahanlığı ihtilafı, “Yüksek Adalet Divanı”a taşınmıştı.
Güvenlik Konseyi, uyuşmazlığa taraf olan Türkiye ve Yunanistan arasında bir tercih yapmaktan kaçınmış, bir yandan tarafların uyuşmazlığı doğrudan görüşmeler yoluyla çözmeleri önerilirken, diğer taraftan da, uyuşmazlığın giderilebilmesinde, Uluslararası Adalet Divanı’nın olası katkılarını dikkate almaya davet etmişti.
O zamanlar tüm dünyada sitayişle söz edilen “Barış Sarayı”nda, görenlerin gözlerini kamaştıran kocaman bir halı dikkat çekiyordu. İşte orada, bu halının Osmanlılar tarafından hediye edilmiş olduğunu öğrenmiştim. Türk-Yunan davasının önemi yanında, böylesi dünyaca ünlü bir yerdeki Türk halısının mevcudiyeti benim için çok önemliydi.
Malumdur, o zamanlar “Haber atlatma” yarışı revaçtaydı. O halının fotoğrafını çektikten sonra Hollanda’nın ANP Ajansına gitmiş ve fotoğrafımın Hürriyet gazetesine telefoto ile gönderilmesini sağlamıştım. Ertesi günkü Hürriyet’in manşet başlığı “Türk-Yunan” davası değil, Barış Sarayı’ndaki Türk halısı idi.
Böylesi ilginç bir halı hikâyesi, Hürriyet’te birkaç gün konu olmuş ve nasibimize düşen övgüleri kazanmıştık.
İşte o halının hikâyesi, bu kez 50 yıl sonra yeniden gündeme geldi.
Halının hikâyesi aslında daha eskiye, yani 112 yıl öncesine dayanıyor.
112 Yıl öncenin yılı 1911 idi.
Lahey’deki Barış Sarayı inşa edilirken, 1907 yılında devletlere yapılan katkı çağrısı üzerine, 1911’de Osmanlı İmparatorluğu tarafından, kocaman bir Hereke halısı hediye edilmişti.
Şimdi, restore (tadilat) edilmesi için Türkiye’ye gönderilen halı hakkında, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal şunları söyledi:
“Hollanda Krallığı’na armağan edilen ve 112 yıldır Barış Sarayı’nı süsleyen Hereke Halısı, restorasyon amacıyla geçici bir süre için ülkemize gidiyor. Barış Sarayı’nın yönetimini deruhte eden Carnegie Vakfı ile Kültür ve Turizm Bakanlığımız arasında imzalanan Protokol uyarınca, Türkiye dışındaki en büyük olduğu düşünülen, 160 m2 boyutunda ve 700 kg ağırlığındaki Hereke halısı, restorasyon işlemlerine başlanması Barış Sarayı’ndan çıkarıldı.”
Halının, Barış Sarayı’nda sayısız müzakerelerin sürdürüldüğü Japon Odası’ndan çıkarılması töreninde, Büyükelçi Selçuk Ünal, Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’den de sorumlu Avrupa Direktörü Erik Weststrate ve Carnegie Vakfı Direktörü J.P.H. Donner de hazır bulundu.
Büyükelçi Selçuk Ünal, Hereke halısının Barış Sarayı’ndan çıkarılarak kamyona yüklenmesi sırasında düzenlenen belgesel çekimine de, Hollanda Dışişleri Bakanlığı Avrupa Direktörü Erik Weststrate ve Carnegie Vakfı Direktörü J.P.H. Donner ile katıldı.
Büyükelçi Selçuk Ünal şöyle devam etti: “Ecdadımızın 1907’deki davete icabetle 1911’de armağan ettiği tarihi Hereke halısı 112 yıldır, sayısız önemli barış antlaşması, müzakere ve görüşmeye şahitlik etti. Aslında, tek başına, yalnız ve hüzünlü, 112 yıl tarihe tanıklık etti.
Ecdadımızın uluslararası barışa desteğini o tarihte uzun vadeli bir öngörüyle ve bu şekilde göstermiş olması, bugün hepimiz için önemli bir mesajdır. Hereke halısı, bir İmparatorluktan diğer bir İmparatorluğa hediye edilirken düşünüldüğü gibi, bugün de yarın da Türk-Hollanda dostluğunun ölümsüz nişanelerinden birini teşkil edecektir. İnsanlar yaşadıkça ve insanlık yaşadıkça, buradan sonsuzluğa kadar uluslararası dostluk ve barış mesajını verecektir.”
İşte, hepimizi onurlandıran ve bundan sonraki gelişmeler ile bizi onurlandırmaya devam edecek olan Hereke Halısı’nın hikâyesi böyle. Ama tabii ki ‘Hereke Halısı’ deyip geçemeyiz.
İntihal (aşırma) yapmayacağım ama, Google Amca’da yaptığım araştırmada bakınız bu konuda ne buldum.
(Bunun arkasından, ‘Barış Sarayı’ hakkında da bilgi vereceğim)
Devamı yarın..
GÜNDEM
9 gün önceGÜNDEM
23 gün önceGÜNDEM
30 Ocak 2025GÜNDEM
30 Ocak 2025GÜNDEM
30 Ocak 2025GÜNDEM
30 Ocak 2025GÜNDEM
30 Ocak 2025