Recep Çınar
Bir ay’a yakın bir zamandır “Narin” olayı ile yatıyor, onunla kalkıyoruz! Hangi kanalı açsanız bu masum’un katlediliş konusu haberleri ile karşılaşırsınız.
İnsan, Allah’ın yaratıkları içerisinde en şereflisidir ve her şey O’nun hizmetine sunulmuştur.
Rabbimiz (cc) Kur’an-ı Kerimde; (Tîn Suresi 4. Ayet)“Allah Teâlâ insanı ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli kılmıştır” şeklinde bildirir. Surede “en güzel biçimde yarattık” ifadesi bu hususu belirtmektedir. İnsan serbest iradesi ile ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak “kâmil insan” (erişkin, mükemmel) olacak yahut da aksi yönü tutarak şuurlu varlıkların ve canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır” der.
Maalesef, günümüz dünyasında bu ayete/bildiriye muhatap olan insan sayısı oldukça az! Neden? Çünkü yaratanın emirlerine göre yaşam tarzı oluşturulmayıp, nefse ve şeytana/şeytanlaşmış düzenlere uyulunca sonuç bu oluyor. Hemen her gün çocuk, kadın, erkek… cinayetleri, istismarları, insanlara çeşitli yollarla zarar verme yaşanıyor. Çünkü bu Dünya düzeninin ürettiği “İnsan Hakları” safsatası insan haklarını ne ile ve mantıkla koruyacak? Bugün başta Filistin olmak üzere Dünyanın birçok yerinde toplu insan katliamları yaşanıyor. Peki, (güya) İnsan Hakları koruyucuları ne yapıyor? Her Allah’ın günü Dünyamızda nice “Narin”ler, kadın, erkek niceleri katlediliyor.
Diyanet’in 13.09.2024 tarihli Cuma Hutbesinin bir bölümünde şunlar anlatılıyor; “Ne hazindir ki her geçen gün, insani değerlerin ayaklar altına alındığı, masum çocukların acımasızca katledildiği, her türlü kötülüğün açıkça işlendiği bir zamanda yaşıyoruz. Kalpleri kararmış, vicdanları körelmiş zalimlerin kurbanı, nazik ve narin bedenler oluyor. Böylesine bir ortamda Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sadece mevlidini anmak ve hatırasını yâd etmekle ona karşı sorumluluğumuzu asla yerine getirmiş olamayız.”
Güzel bir mesaj! Ama bu şikâyetler, Din Siyasetin emrinde olunca değil, Siyaset Dinin emri/koruması altında olursa biter!
Bozuk adalet sistemi suçluları cesaretlendiriyor!
Ülkemizdeki tartışmalı adalet sistemi, suçluları cesaretlendirir duruma getirdi. Ülkemizdeki en büyük eksik olan adalet, işleyiş itibari ile kişinin maddi gücüne ya da güçsüzlüğüne göre uygulanıyor. Bunun en canlı örneği ise, kanıtlı olarak çok yüklü kara para akladığı bilinen fenomenlerin ‘hukuk boşluğu’ tabiri ile 10 ay içerisinde cezaevinden çıkartılması oldu. Türkiye, adaletsiz uygulamalar sebebiyle giderek karanlığa gömülmeye devam ediyor. Son günlerin en önemli konusu olan 8 yaşındaki Narin Güran’ın canice katledilmesi milletimizin vicdanını kanattı.
85 milyondan fazla insanın yurdu olan ülkemiz, kendi evlatlarına sahip çıkamayacak hale getirildi.
Ülkemizde çocuk cinayeti ve benzeri gibi kan donduran suçlara caydırıcı bir ceza gelmediği müddetçe, bu menfur olaylar yaşanmaya devam edecek gibi görünüyor! Son 2.5 yılda ülkemizde en az 136 çocuk hayata şüpheli bir şekilde gözlerini yumarken, ülkemizin adalet sistemi suçlulara hak ettikleri cezaları verme konusunda ne yazık ki yeterli değil.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, geçtiğimiz hafta AYM üyeliğine seçilen Metin Kıratlı için Yüce Divan Salonu’nda düzenlenen yemin törenine CB Recep Tayyip Erdoğan, CB Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kabine üyeleri, yargı mensupları ve davetlilerin huzurunda dikkat çeken bir konuşma yaptı!
Konuşmasında adalet vurgusu yapan AYM Başkanı Özkaya, “Adaletle hükmedin ki kargaşa çıkmasın. Unutmayın adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur, düzen ortadan kalkar, herkes kendini haklı görmeye başlar. Bu yüzden adalet terazisini hep hak ve haklıyı gözeterek kullanın. Haksız olduğu halde haklıymış gibi kavga çıkaranlardan, hukuku kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenlerden taraf olmayın. Hakka uyun. Hakkı ayakta tutun. Bizi de bir gün sorguya çekecekler, bunu da unutmayalım” dedi!
5 Temel İnsan Hakkından biri olan İdam Cezası geri getirilmeden katliamlar, haksız yere adam öldürmelerini önüne geçilmez!
Şunu bilelim ki, İnsan Haklarını veren Kâinatın yaratıcısı Allah’tır. Allah (cc) insanlara doğuşta 5 temel insan hakkı vermiştir. Hangi ırk ve dinden olursa olsun.
Bu haklar: Can, Mal, Akıl, Nesil, Din/İnanç hürriyeti. Devletlere düşen bu temel insan haklarını korumaktır. Nasıl mı?
- İdam cezası kaldırılarak “Can” emniyeti sağlanamaz! Ülkemizde bu ceza niye kaldırıldı? Amerika niye kaldırmıyor?
- Haksız vergilerle “servet/mal” emniyeti sağlanamaz! Vergi, gücü yetenden, zenginden alınır! Bu gün yüz TL’lik bir şey satın alırken, 12.500.- TL maaş alan emekli de, milyoner de ayni miktarda vergiyi ödüyor! Bu nasıl adalet? Bu, apaçık bir zulümdür!
- Yasaklamak bir yana, (yasaklamanın da bir usulü, ölçüsü var) “içki” teşvik edilmekle “Akıl” emniyeti sağlanamaz!
- Zina suç olmaktan çıkarılmakla “Nesil” korunamaz! Eskiden otele giden bir erkek ile kadından önce “evlilik cüzdanları” sorulurdu! Bir de günümüze bakın!
- Din bir bütündür. Bir kısmı yaşanmakla “”Din” korunamaz! “Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir.” (Hicr Suresi:91).
Müslüman bir toplum bunlara uymamakla nice masum “Narinler” kaybeder, Dünyasını da Ahretini de berbat eder!
Peygamberimiz, Veda Hutbesinde diğer konular yanında, özellikle fert ve toplum hayatında son derece önemi olan şu hususlara dikkat çekmiştir:
1. Herkesin can, mal ve namusu tecavüzden korunmuştur.
2. Kimsenin, kimseye zarar vermeye hakkı yoktur.
3. Bütün Müslümanlar kardeştir.
4. Bütün borçlar iade edilecek ve borç olarak alınanın dışında bir fazlalık (faiz) ödenmeyecektir.
5. Kan davaları ve adaleti şahsen yerine getirmek yasaklanmıştır.
6. Kadınlar, erkeklerin hayat arkadaşlarıdır, buna göre onlara iyi muamele edilmesi emredilmiş, onların da tıpkı erkekler gibi mal ve mülke şahsî tasarruf hakları olduğu öngörülmüştür.
7. İnsanların ırk ve renk farkı gözetilmeksizin birbirine eşit oldukları belirtilmiştir.
8. Aile ve toplum hayatına zarar veren “zina” vb. davranışlar yasaklanmıştır.
9. Kur’an-ı Kerim’in, insanlara bir emanet olarak bırakıldığı ve sımsıkı sarılınması tavsiye edilmiştir.
10. Cahiliyet döneminde Araplar arasında ihtilâf konusu olan gün, ay ve yıl hesaplamasına açıklık getirilmiş, çıkar için bazı ayların helâl, bazı ayların haram sayılması ve bunların yerlerinin değiştirilmesi yasaklanmış, bir yıl on iki ay olarak tespit edilmiştir. Ayrıca Mekke ve çevresinin kutsallığına işaret edilmiştir.
11. Emanetlerin, sahiplerine mutlaka iadesi vurgulanmıştır.
Şunu iyi bilelim ki, bizim dinimizde/düzenimizde kimsenin kendi aklınca “insan hakları” kurallarını koymaya ve hak dağıtmaya hakkı yoktur! Müslüman için her şeyde ölçü ve örnek Kur’an ve Sünnettir!
Dostça kalın…
News
