Edirne Kent Kültürü ve Bilincini Geliştirme Merkezi Derneği olarak, Edirne Belediye Başkanlığı’nın ev sahipliğinde 16 Mayıs 2025 Cuma günü düzenlediğimiz “Yağlı Güreş ve Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde Gelenekselliğin Korunması ve Sorumluluğu” başlıklı panelimizi gerçekleştirdik. slotica
Yaklaşık dört ay önce bu fikir ilk filizlendiğinde, Gazi Üniversitesi’nden değerli akademisyen, bilim insanı Prof. Dr. Özbay Güven’e ulaşarak bir panel düzenlemek istediğimizi ilettik. Kendisi önerimize sıcak yaklaştı ve bu destekle hazırlıklara başladık. İlk iş olarak Trakya Üniversitesi Kırkpınar Değerleri Araştırma ve Uygulama Merkezi ile görüşerek işbirliği teklifinde bulunduk. Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği başkanına da davetimizi ilettik. Her iki yönetici de olumlu yanıt verdi ve konuşmacı olarak katılacakları konu başlıkları belirlendi.
Bu süreçte Trakya Üniversitesi’nde konu üzerine çalışmaları bulunan akademisyenlerle birebir temas kurduk; önerilerini aldık, Trakya Üniversitesinden resmi izinler sağlandı. Edirne Valisi Sayın Yunus Sezer ile görüştük, konu ile ilgili resmi yazımızı da ilettik. Edirne Belediye Başkanlığı, Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu, Yağlı Güreş Düzenleyen Kentler Birliği, Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği gibi kurumlar ile Kırkpınar Ağasına da resmi yazıyla panele katılım ve işbirliği çağrımızı ilettik. Bu bağlamda Başpehlivan Ahmet Taşçı’nın da panelist olarak katılımı konusunda girişimlerde bulunduk.
Başlangıçta T.Ü. Kırkpınar Değerleri Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği gibi konunun merkezinde yer alan kurum yöneticileri panelist olarak katılarak destek vermeleri söz konusu iken zaman içinde bu destekler çekildi. Hatta ilgili merkezin müdürü telefonlarımıza çıkmadı ve mesajlara dahi cevap vermedi. Dernek başkanı panelist olarak katılmama gerekçelerini de bizlere sunarak katılmaktan son anda vazgeçse de, biz inancımızı ve kararlığımızı yitirmedik,
Edirne Belediye Başkanıyla yaptığımız olumlu görüşmeler neticesinde Edirne Belediye Başkanlığının ev sahipliğinde çalışmamızın önemine inandık ve hazırlıklarımızı tamamladık. Bu bağlamda yaşayan ve ulaşabildiğimiz tüm Kırkpınar Yağlı Güreş ağalarını da panelimize davet ettik.
Millî heyecan ve duygularımızla, toplumsal bilinç oluşturma hedefiyle tüm zorlukları aşarak o gün salonda yerimizi aldık. Heyecanlıydık; çünkü yıllardır yazdığımız, konuştuğumuz ama kamuoyunda yeterince yankı bulamayan bir konuyu bu kez bilimsel bir zemin üzerinde ve uzman isimlerle ele alacaktık. “Kırkpınar” gibi köklü bir mirasın yalnızca spor değil, kültürel ve toplumsal bir değer olduğunu anlatmak için en doğru zamanda bir araya geldiğimize inanıyorduk.
Ne yazık ki, bu önemli toplantının açılışı alana ilgi duyanların haricinde beklediğimiz düzeyde bir katılım görmedi. Bu durum bizleri fazlasıyla üzdü. Üstelik “Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri 2025 yılı Ağası”nın tutumu ve sergilediği tavır ile söylemleri de bizleri ve dolayısıyla toplantıya katılanları daha da üzdü. Ağa’nın “Ağa kıyafetini modaya uyduracağım” sözü salonda yankılanırken, henüz panelin başlığını bile içselleştiremediği, geleneksel kıyafetin taşıdığı kültürel mirasın ağırlığını yeterince kavrayamadığını ve belki de en önemlisi, taşıdığı unvanın sorumluluğundan ne kadar uzak olduğunu gösteriyordu.
Bir de toplantıya katılan çok değerli şahsiyetlerin niteliğine yönelik sözleri, toplantının ruhuna yakışmayan, küçümseyici ve dışlayıcı bir tondaydı.
Biz biliyoruz ki akademik etkinliklerin, bilimsel toplantıların geniş halk kesimlerince her zaman yoğun ilgi görmesi beklenmez. Fakat burada konu, sıradan bir spor müsabakasından çok daha fazlasıdır. Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan, Edirne’nin tarihî ve kültürel kimliğini temsil eden bir değerdir. Bu nedenle en azından ilgili paydaşların ve kültürel sorumluluk taşıyan aktörlerin bu toplantıya ilgi göstermesi gerekirdi.
Panelde yapılan konuşmalar, yağlı güreşin yalnızca bir müsabaka değil, kültürümüzün taşıyıcısı olduğunu bir kez daha gösterdi. Panele katılan değerli akademisyenler; Kırkpınar’ın öncelikle Edirne’nin tarihî kimliğini besleyen, kültürel belleğini canlı tutan ve yerel ekonomiyi canlandıran çok yönlü bir etkinlik olmakla birlikte, aynı zamanda Türk tarihinin ve kültürünün önemli bir kültür mirası olduğunu vurguladılar. Ne var ki, panelde yağlı güreşin gelenekselliğinin yeterince korunamadığı ve bu konuda sorumluluk taşıması gerekenlerin bu sorumluluğu gerektiği gibi yerine getirmediği de belgelerle katılımcılarla paylaşıldı. Bu durum, böylesine kıymetli bir mirasın geleceği adına duyduğumuz endişeyi daha da artırdı.
Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti çeken bu gelenek, konaklama, yeme içme, hediyelik eşya, rehberlik gibi birçok sektöre doğrudan katkı sağlıyor. Sunumlarda; bu katkının sürdürülebilir hâle getirilmesi, gelenekle turizmin buluşturulması ve Kırkpınar’ın sadece bir “etkinlik” değil, bir “kültürel deneyim” olarak yeniden konumlandırılması gerektiği yönünde önemli çözüm önerileri paylaşıldı.
Ayrıca UNESCO mirası olan bu geleneğin Edirne’nin kültür turizmi potansiyelini nasıl güçlendireceği, ulusal ve uluslararası platformlarda tanınırlığını nasıl artıracağı da detaylı biçimde ele alındı. Kırkpınar’ın yalnızca geçmişin bir mirası değil, aynı zamanda geleceğe aktarılması gereken bir kültür değerimiz olduğu vurgulandı.
Panelde “Kırkpınar” adını taşıyan sivil toplum örgütlerinin UNESCO bünyesinde nasıl akredite olabilecekleri anlatılırken bu örgütlerin temsilcileri salonda yoktu. Zaten yöneticilerinin de böyle bir bilgiye ihtiyacı olduğunu sanmıyorum!
Edirne’nin sahip olduğu kültürel değerleri yalnızca kutlayan değil; bu değerleri koruyan, geliştiren ve gelecek kuşaklara aktaran bir anlayışı benimsiyoruz. Panelimiz bu anlayışın bir ürünüydü. Katılım düşük de olsa, konuyla ilgili kişilerin katılımıyla konuşulan her söz, çizilen her çerçeve ve paylaşılan her öneri bu sorumluluğun bir parçasıydı.
Şimdi artık yeni bir sorumluluğumuz daha var: Bu panelde yapılan tespitleri ve önerileri kamuoyuna duyurmak ve başta yerel yönetimler olmak üzere tüm paydaşlarla paylaşmak. Çünkü kültürel mirası yaşatmak yalnızca sahip olmakla değil, onu anlamak ve sorumluluğunu taşımakla mümkündür.
GÜNDEM
30 gün önceGÜNDEM
25 Temmuz 2025GÜNDEM
25 Temmuz 2025GÜNDEM
25 Temmuz 2025GÜNDEM
25 Temmuz 2025GÜNDEM
25 Temmuz 2025GÜNDEM
25 Temmuz 2025