Recep Çınar
Ney mi? Eğitim Sistemi!
Millî Eğitim Bakanlığının (MEB), ilkokul, ortaokul ve lise ders kitaplarında bazı olumlu(!) düzeltmeler yapacağı haberleri üzerine ÖĞ-DER (Şuurlu Öğretmenler Derneği)’ belirlediği bazı gerçekleri ve tespitleri yayınladı.
Bakın, ÖĞ-DER, ders kitaplarında nelerin yapılmasını talep etmiş;
* “Eğitim kutsal bir görevdir. Çocuklarımız bu kutsal görevi yerine getirirken ‘farkındalık’ oluşturmak ve Sayın Cumhurbaşkanının istediği ‘Dindar nesiller’ yetiştirmek için bütün kitaplar ‘besmeleyle’ başlamalıdır.”
* “İslam dininin doğru öğretilmesi için hak, batıl, şirk, tevhit, cihat… gibi kavramların da tekrar kitaplarda kullanılması gerekir.”
* “Dil bilgisi ve Edebiyat kitaplarında özellikle mason yazarların eserlerine çok yer verilmiş. Örnek şahsiyetler ve millî kimliğimizi pekiştirici tanınmış yazar ve şairlere daha çok yer verilmesi zarurettir.”
* “Kur’an’daki müspet ilimlerle ilgili ayetlerin müfredata eklenmesi gerekir.”
* “Kullanılan dil ve üslup günlük gazete kültürü seviyesinde olup ilmî, ahlaki, edebî ve sanatsal gelişmeyi sağlayacak katkıdan uzaktır.”
* “Gerek kullanılan görseller, gerekse metinler Avrupa kültürünü; giyim, yemek, yaşam tarzını ve inancını açık ve gizli bir şekilde empoze etmektedir.”
* “Hayat bilgisi kitaplarında kullanılan çizimler toplumumuzun yapısına aykırıdır.”
* “Müfredatımızda ‘Kemalizm’ bir ‘din’ gibi çocuklarımıza sunulmaktadır. Bu yanlıştan dönülmeli ve anasınıfından itibaren çocuklarımıza ahlaki ve manevi eğitim verilmelidir.”
Haksız mı? Tek kanatlı kuş uçamaz ki! Esas olan İnsan hem dini, hem de dünyevi olarak eğitilmeli.
Adnan Öksüz ise, 17.11.2023 tarihli Milli Gazete’deki köşesinde bakın ne diyor/soruyor;
“Batıda Hangi Ülke Çocuklarına Osmanlı İmparatorluğu’nu Öğretiyor!”
Bizde çağdaşlar(!), modernler(!) hep diyorlar ya; “Yahu olur mu öyle şey! Çocuklarımız ilkokuldan hatta ana sınıfından itibaren dünyadaki belli başlı imparatorlukları, devletleri de öğrenmeliler… İşte ne bileyim Roma İmparatorluğu… Batı Roma İmparatorluğu… Britanya İmparatorluğu… Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk… Bizans İmparatorluğu… Avusturya-Macaristan İmparatorluğu… Çin Hanedanı… vb…”
Peki, “Batıda hangi ülke çocuklarına Osmanlı İmparatorluğu öğretiliyor?” Öyle ya, 3 kıtada 6 küsur asır boyunca at koşturan, ahlâk ve adalet dağıtan Osmanlı İmparatorluğu çocuklara öğretilmeyecek de hangi imparatorluk öğretilecek?
* 1299 yılından 1922 yılına kadar fethettiği beldelerde barış ve sulh sağlayan Osmanlı İmparatorluğu, hangi Batı ülkesi okullarında çocuklara ders olarak okutuluyor?
* Türklere Anadolu kapılarını açan Sultan Alparslan ve de Büyük Selçuklu Devleti hangi Batı ülkeleri okullarında çocuklara ders olarak okutuluyor?
* Batıda hangi ülke çocuklarına okullarda çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerini, İstanbul’un fethini okutuyor? Okutuluyorsa da acaba nasıl okutuluyor?
Peki, ama bizdeki bu Batı hayranlığı nedir? Neyin nesidir?
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), eğitim sistemimizi yıllarca önce Amerikalılara teslim eden ‘Fulbright’ Anlaşmasını imzalayana kadar bu konuyu bir komisyon kurarak araştırsa mı idi acaba?
Tabii ki, Doğu’nun da Batı’nın da tarihini çocuklara okutalım, öğretelim. Ama önce kendi “şanlı” tarihlerini öğretelim ki mukayese yapabilsinler. Kendi gerçek tarihimiz öğretilmedikten sonra bize ne Batı’dan, bize ne Doğu’dan!
Bir iktidar 22 yıldır ülkeyi yönetir de Eğitim sistemini, Ekonomiyi, Tarım ve Hayvancılığı, Sanayisini… günün şartlarına göre geliştiremezse Ondan daha ne beklenir? Böyle bir iktidarı inadına defaatla iş başına getiren halk müreffeh bir hayata nasıl kavuşur?
Türk Eğitim Derneğinin düşünce kuruluşu TEDMEM, “Bir Bakışta Eğitim 2023: Türkiye Üzerine Değerlendirme ve Öneriler” başlıklı bir rapor yayımladı. Rapora göre; 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 67,1’i hem okumuyor hem de çalışmıyor! Ayni raporda, “Türkiye, 25-29 yaş aralığındaki yüksek öğretim mezunları içinde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranlarının en yüksek olduğu ülkedir” ifadeleriyle eğitimli genç işsizlik gözler önüne serilirken, 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 67,1’inin eğitim ve istihdamda yer almadığı kaydedildi. 1 milyona yakın öğretmen atama bekliyor! Çeşitli dallarda Üniversite mezunu gençlerin de çoğu ayni durumda. Neden?
Bunun cevabı basit! Bir ülkede 2 bin öğretmene ihtiyaç var iken bu sahada siz 5-10 bin talebe okutursanız sonuç bu olur! Diğer meslekler de bundan farklı değil. Gençliğimiz, dünya standartlarında en düşük kalitesi olan bir eğitim sisteminde okuyor! Üretim ve istihdama yönelik yatırım olmazsa birçok üniversite mezunu genç işsiz kalır! Biz, başka ülkelerden faydalı, güzel şeyler değil, 1949 yılında ABD’den aldığımız ‘Fulbricht’ Eğitim Sistemi gibi hiçbir faydası olmayan şeyleri alıyoruz. Bu sistem bizim eğitimimizi ‘esir’ almıştır. Bizim bin yıllık medeniyet tarihimiz var! Biraz da geriye dönüp bakın! Bakın da nasıl 3 kıtada sadece kendimiz değil çeşitli din ve ırklardan insanlara barış, huzur ve refah götürmüşüz. Faydalı, güzel olan her şey tüm insanlık içindir. Nereden olursa olsun alınır. Ama biz, faydalı, güzel şeyleri değil, işe yaramayanları, zararlıları alıyoruz! MEB, “kırpa kırpa kuşa çevrilmiş” olan Eğitim sistemimizi geç kalınmış da olsa “sil baştan” kendi medeniyet değerlerimize uygun yeniden ele almalı! Dostça kalın…
GÜNDEM
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024EKONOMİ
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024