eşya depolama
DOLAR 35,9241 -0.03%
EURO 37,4531 0.26%
ALTIN 3.310,240,74
BITCOIN 3527253-1,27%
Edirne

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

KOMŞUMUZ SURİYE-3 ‘HER TOPLUM LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR’

KOMŞUMUZ SURİYE-3 ‘HER TOPLUM LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR’

ABONE OL
28 Aralık 2024 17:49
KOMŞUMUZ SURİYE-3 ‘HER TOPLUM LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR’
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli okurlarım, yazı dizisi içinde Orta Doğu coğrafyasında bulunan halkların Osmanlı egemenliğinden Batılı devletlerin eline geçmesi ve bağımsızlıklarını ilan ettikten sonraki aşamaları çok kısa özetler halinde yazmıştım. Amacım; Orta Doğu ülkelerinde diktatörler eliyle inşa edilen toplumsal yaşam ve aydınlanmacı düşüncelerin totaliter rejimlerin altında ezilmesinin getirdiği sonuçları anlatmaktır. Bir anlamda monarşinin halk üzerinde bıraktığını ağır tahribattır. Orta Doğu coğrafyasında halen Ortaçağ döneminin izlerini görmek mümkündür. İslam dinini aydınlanmacı olmaktan çıkarıp, yozlaştırılarak yaşam biçimine sokulduğunu görürüz. Bilimsel eğitime, bilime, teknolojik gelişmeye, hak ve özgürlüklere kapalı toplumların liderler tarafından inşasıdır. İnşanın temeli; ümmettir, biat kültürüdür, aynı zamanda Arap toplumların kanayan yarasıdır. Coğrafyanın totaliter yönetime sahip olması, halkların sisteme direnme gücünü kırsa da, kitlesel güç olabilmek iyi organize ve kararlı olmak çok önemlidir.

Esad hanedanlığının yıkılmasının ardından başka ülkelere sığınan Suriyeliler, bulundukları ülkelerde sokaklara çıkarak Esad rejiminin çöküşünü kutladı. Kutlamalar, “yeter artık ülkenize dönün, misafirlik bitti” eleştirilerine neden oldu. Sokaklara çıkanlar, evlerinin önlerine Suriye bayrağı asanlar çokça görüldü. Hem de yeni belirlenen Suriye bayrağıyla. Edirne’de küçük bir grup Suriyeli Eski Cami’nin önünde basın açıklaması yaptı. O gün bende oradaki konuşmalara tanık oldum. Konuşmaların içinde ‘İslam Devrimi’ geçiyordu. Özgürlükler ve demokrasiden hiç bahsedilmedi. Görülen o dur ki, halk halen devrimin tam olarak ne olduğunu bilmediği, kaderine razı olduğunun göstergesidir.   

             ARAP SUNUCUNUN İÇİNİN YANIŞIYLA; ‘EY ÜMMET NE ZAMAN VAZ GEÇECEĞİZ’

2023 yılının sonlarına doğru Kuveyt merkezli bir televizyon kanalında erkek sunucu,  ‘İslam ve Müslümanlar’ içeriğinde İslam ve bilime özeleştiri getirmişti. Cesaretle, içinin tüm burukluğuyla Orta Doğu coğrafyasının içine düştüğü hazin durumu anlatmıştı.

1400 yıldır bize ne dediler, ne demek istediler neyi demek istiyorlar diye, dediklerini tefsir ediyoruz.

1400 yıldır Yahudi ve Hristiyanlara beddua ediyoruz, salavat getiriyoruz, gözyaşları daha fazla olsun diye. Ama bizim gözlerimizde yaş kalmadı! Vatanları yıkılsın diye, bizim elimizde vatan kalmadı! Onların kadınlarına hakaret olsun diye bizim kadınlarımız hakaretler içinde kaldı.

1400 yıldır yağmur duaları ettik her yer yağmur doldu. Sadece Müslüman çoğunluklu devletler hariç?

1400 yıldır zekat topladık, her geçen gün açlık ve sefalet daha da arttı, Müslüman çoğunluklu devletlerde. Ey uyuyan ümmet, beddua ettikleriniz uzaya çıktılar, aydan uzanıp dünyaya baktılar, hücreyi böldüler, ikinci bir bilimsel devrim yaptılar. Sizler sadece iki bacak arası devrimlerle uğraştınız! Bu günlerde bile derslerinizde cinsellik nasıl olur, abdesti ne bozar, kadın ve siyah köpek önünde namaz kılmayı öğretmeye devam ediyorsunuz. İçtihat ve alimleriniz cihatta nikah için yaşlı adamı emzirme ve ölen eşiniz son defe cinsellik üzerinde ittifak ettiler. Bunlar hakkında kitaplar yazdılar ve buna ek olarak barışçıl bir şekilde tecavüze uğramış kadınla nikahı yazdılar.

Ey uyuyan ümmet! Bizler aklımızı ve mantığımızı kullanmayı hak etmiyor muyuz? Akıllarınız bu bilimden, teknolojiden, uygarlıktan faydalanmayı hak etmiyor mu? Hayret etmiyor muyuz? Aklımızın 1400 yıllık rehin oluşuna. Bizler atı ile tarla sürüyoruz, eşeği de koşuya hazırlayıp koşturuyoruz. Bundan ne zaman vaz geçeceğiz.” Sözleriyle Orta Doğu coğrafyasını içindeki acıyla anlatmıştı. Sunucunun “Bundan ne zaman vaz geçeceğiz” cümlesi çok önemli bir vurgudur. Sonucun vardığı yer, “her toplum laik olduğu şekilde yönetilir.”  

                      ATATÜRK OSMANLI’NIN ÜMMETÇİLİĞİNE SON VERDİ.

600 yüzyıllık Osmanlı hanedanlığı da Müslüman halkına ümmetçiliği bir yaşam biçimi haline getirdi. İnsan haklarına temel özgürlüklere kapalıydı. Müslüman halkını dini referansla yönetti.  Osmanlı’nın Türk Müslümanlarına bıraktığı en büyük yıkım; ümmetçilik, cahillik ve yoksulluk olmuştur. Atatürk,  yeni kurulacak Türk devletinde, bunları aşmanın ancak Cumhuriyet rejimiyle mümkün olacağını görmüştü. Halk demokrasiyle tanışmalı, içinde hak hukuk, adalet. Liyakat, kavramlarının bütünlüğünü oluşturan ‘Demokrasi’ rejimi içinde yaşamalıydı.  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. Maddesi “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” denilerek halka verilen değer ortaya konulmuştur. Ümmetçilik ve biat sona erdirilmiştir.  Atatürk, Cumhuriyet’in gerçek bir devrim olduğunu da dünya milletlerine kanıtlamıştır. Türkiye Cumhuriyetini; demokratik, bilimsel, aydınlanmacı, çağdaş hukuk, temelleri üzerine oturtmuştu.

Atatürk’ün önemli devrimlerinden biri olan “Laiklik “ilkesi Türk ulusuna bıraktığı en büyük devrimler arasında yerini almıştır. Dinin devlet siyasetinde yeri olmamalıydı. İslam dini korunmalı ancak yozlaştırılmamalıydı.  Bugün Orta Doğu coğrafyasının geri kalmışlığın nedenlerinden biri de, İslam dini yozlaştırılarak halkın aydınlanmacı düşüncelerden arındırılmasıyla sağlanmıştır. Yine, Orta Doğu ülkelerinin en büyük şansızlığı; Atatürk gibi bir liderin etrafında toplanan aydınlar ve halkın olmamasıdır. Bir söz vardır, ‘her toplum laik olduğu şekilde yönetilir’ Arap halkları da bu durumdadır. Cumhuriyet bir anlamda demokrasidir, hak ve özgürlükler demektir. Osmanlı’da görülen eğitim sistemindeki aksaklıkları cemaat ve tarikatlar üstlenmiştir. Bu tür yapılar, İslami bilgileri topluma yaymak yerine, daha çok siyasal mekanlar olmuştur. Günümüzde ümmetçilik ve biat kültürü bu yapılar eliyle büyütülmektedir.  Demokrasiyle yönetilen ülkelerdeki demokrasi kazanımı hiç te kolay olmamıştır. Binlerce insan özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını kaybetmiştir.

Şayet bir ülkede, temel haklar ve özgürlüklere yönelik (Hukuken devletin güvenliği dışında) engelleme girişimleri var ise, bu durum demokrasinin halkın elinden alınması veya kısıtlanması anlamına gelir. Bu duruma demokrasinin köreltilmesi de denebilir.  Yönetim sistemlerinin en değerlisi ve kıymetli olanı gerçek demokrasidir. Demokrasi temel haklar ve özgürlüklerin temel taşıdır. Bu taşın ortadan kaldırılmasının getireceği sonuç; “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.” Olacaktır.

“Değerli okurlarım, yeni yılınızı şimdiden kutlar, cebinizdeki paranın eksilmemesini, sağlığınızın ve ruh halinizin bozulmaması dileklerimle.

KAYNAKLAR: 1- https://www.youtube.com/watch?v=31Sqmotk3x4

NOT BİLGİSİ: TEFSİR:  Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasını hedefleyen ve bununla ilgili yöntem ve teknikleri ortaya koyan ilim dalıdır. Tefsir,  Kur’an-ı Kerim’i sistematik bir şekilde yorumlayarak diğer dinî ilimlere kaynaklık etme anlamındadır.

İÇTİHAD:  sosyal hayatta şeriatın birincil kaynaklarında yer almayan sorunları çözmek amacıyla fıkıh usûlü prensiplerini kullanarak hükme varmak için zihinsel çaba harcamasına verilen Arapça terim.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.