Recep Çınar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Eylül 2018 tarihinde TESK Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada; “İsraf ekonomisi değil, üretim ve verim ekonomisine geçiyoruz” demişti! Ancak Türkiye’nin elinde ‘üretim’ yapacak fabrika kalmadı! AKP’nin (o tarihte) 16 yıllık iktidarındaki özelleştirme ısrarı kamu kurumlarının elden çıkarılmasıyla sonuçlanmıştı. Kamunun (Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü) elinde ise sadece 71 kurum kalmıştı ve üretimden vazgeçtiler. Ekonomik krizin ana sebeplerinden biri de bu olsa gerek! Türkiye’de Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında devlet yatırımlarına büyük önem verilerek şeker, demir, kağıt, çay, fındık, elektrik, taş kömürü… gibi üretim yapan büyük fabrikalar inşa edilmişti. 1970’li ve1990’lı yıllarda da Milli Görüş’ün partileri (Milli Selamet ve Refah Partisi) koalisyon hükümetlerinde iken ülkemizde birçok yatırımlar yapılmıştı. Bunlardan biri de yüz yıllık Cumhuriyet döneminde Edirne’de (Sinan Köy) üretim ve istihdam yapacak tek fakat en önemli ve verimli olan Çimento fabrikası idi. AKP iktidarında ise büyük bir özelleştirme rüzgârına kapılan Türkiye’de birçok kamu kuruluşu özelleştirmeden nasibini aldı! AKP’nin hızlı özelleştirme politikaları sonucu şu an devlete ait ya da devletin ortak olduğu sadece 71 kurum var! 1995 yılında Türkiye’de kamu işletmelerinin sayısı 278 idi!
AKP döneminde satılanlar arasında; Şeker Fabrikaları, Kağıt Fabrikaları, Gübre Sanayileri, Çimento Fabrikaları, Tekel İşletmeleri, Tuz İşletmeleri, Elektrik Dağıtım Şirketleri, Bankalar, Eti Holding, Tersane, Liman ve Gemiler, TDİ İşletmeleri… gibi birçok kurum var. 2002 yılından bu yana iktidarda olan ve Türkiye tarihinde görülmemiş bir özelleştirme uygulamasına imza atan AKP iktidarı, 79 yıllık dönemin birikimi olan ne varsa çoğunu adeta haraç mezat sattı. AKP iktidarının (o zamanki) ilk Maliye Bakanı satış sürecini “Babalar gibi satarım! Satacağız. Her şeyi satacağız. Kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe! Yerli yabancı herkes gelsin” cümleleriyle başlatmıştı.
AKP iktidarı dediğini yaptı ve Türkiye’nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere verdi.
Başbakan Erdoğan Ekim 2004’te Roma’da Türkiye adına Avrupa Anayasası’nı imzaladı. Ancak Türk halkı bu konuda hiç bilgilendirilmedi. İmza töreni, 1585-1590 yılları arasında Papalık yapan ve en büyük hayali Türkleri dünya üzerinden silmek olan Papa 5. Sixtus heykeli önünde yapılmıştı. İmza töreninin Papa’nın heykeli önünde yapılmasının ne anlama geldiğini pek bilen de yoktu!
Papa Heykeli Doktrini maddeleri ise şöyle;
Eş Cinsellik serbest olacak, Ateizm Dernekleri kurulacak, Allah katında tek din İslam olmayacak, Domuz eti serbest olacak, Terör propagandası serbest olacak, Zina serbest olacak, İslam Birliğinden vaz geçilecek, Devlet Malları satılacak, Yabancılara toprak satışında sınır kalkacak!
Evet! 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlere Milli Görüş Gömleğini çıkararak giren AKP, 23 yıllık iktidarında ülkeyi bakın ne hale getirdi! 2026 yılında ise Halktan, KDV, ÖTV, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi olarak 15 trilyon 600 milyar lira vergi alınacağı 2026 bütçesine konmuş! Buna rağmen bütçede 3 trilyon liraya yakın bütçe açığı var! Sayın Erdoğan, başlangıçta ne demişti? 3 Y! Yani; “Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar” kalkacak!
Ülkemizde 2024 yılı itibarıyla sosyal yardım alan kişi sayısı 14 milyonu aştı! Daha ne olsun!
Yolsuzluklar, bir yazıya sığmayacak kadar çok! Birkaç örnek; Bir gecede zenginleşenlerin sayısı arttı. Medya patronları değişti, Ekranlar tek sesli oldu. Kamu ihaleleri “bizim çocuklara” verilmeye başlandı!
Yasaklara gelince; Papa heykeli doktrini maddeleri ile belirlendi!“Zina”nın suç olmaktan çıkarılması bile yeter de artar bile! Başka bir şey yazmaya gerek var mı?
Evet! Neler geldi, neler geçti FELEK’ten!
Geçmişte, henüz motorlu araçların yaygın olmadığı dönemde kızını uzak bir köye evlendiren baba, kızına bir DEVE hediye ederek üzerine bindirir ve Damadın evine gönderir. Uzun zaman geçer, kızını özleyen baba bir gün kızının köyüne gider. Evde bir taraftan muhabbet ederken bir taraftan da kız yiyecek bir şeyler yapmak için un elermiş. Babası, “ne var ne yok, nasıl geçti günler” diye sorar. Kız da cevap verir; “Ahhh Baba! Neler geldi, neler geçti felekten, un elerken DEVE geçti elekten” der! Yani, ekonomik bakımdan çok zor bir süreç yaşamışlar, bunun için de Deveyi satmak zorunda kalmışlar. İşte o devenin parası ile de un almışlar ve böylece Deve parası ile alınan unu (Deveyi) elekten geçirdiğini ifade ediyor!
23 yılda ülkemiz ne hale getirildi. Bakalım biz ne eleyeceğiz. Devemiz de yok satalım da un alalım!
NOT: (FELEK, Gök demektir. Çoğulu Eflâk’tır. Dünyaya da Felek denir.)
Dostça kalın…
GÜNDEM
7 gün önceGÜNDEM
12 Kasım 2025GÜNDEM
12 Kasım 2025GÜNDEM
12 Kasım 2025GÜNDEM
12 Kasım 2025GÜNDEM
12 Kasım 2025GÜNDEM
12 Kasım 2025