Recep Çınar
Sıla-ı rahim; akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamlarına gelen bir İslam ahlakı terimidir. İslam’da insanlar arası ilişkilere önem verildiği gibi özellikle yakınlardan başlayarak, anne ve babanın ve sırayla diğer akrabaların ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir.
Halid b. Zeyd (Ebü Eyyüb el-Ensari) hazretlerinden rivayet edildiğine göre bi adam Hz. Peygamber’e gelerek; “Ya Resulullah, beni cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?” dedi. Resulullah şu cevabı verdi; “Allah’a ibadet eder ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekat verir ve sıla-i rahim edersin.”
Peygamber Efendimizin bu kadar önemle üzerinde durduğu ve yapıldığı zaman Müslümanların Cennete girmelerine sebep olacağını haber verdiği sıla-i rahim, her türlü hayır işlerinde akraba ve yakınların görülüp gözetilmesidir. Gerek ayetlerde gerek hadislerde bunun namaz, zekât gibi farz ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi İslam’daki önemini göstermektedir. Âlimler sıla-i rahimde bulunmanın vacip olduğu görüşündeler. Bunun terk edilmesi, yani akraba ve yakınlarla olan ilişki ve ilgisinin kesilmesi büyük günah sayılmıştır. İslam sıla-i rahime, yani akrabalık bağına çok önem vermiş, ona değer vermiş ve korunup yaşatılmasını emretmiştir. Hısım ve akrabalar geniş anlamda ailenin bir parçasıdır. Akrabayı görüp gözetmek, onların haklarına riayet etmek müminin görevlerindendir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır; “Şüphesiz Allah adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl Suresi:90 – Cuma Hutbelerinde okunan ayet)
Yüce Allah bizleri; “Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının” diye uyarırken “Fakat Allah’ın tevhit akidesini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler var ya, işte bunlar lanet onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara” buyurarak sıla-i rahimi terk edenlerin halinden haber veriyor.
Resulullah (sav)’e biri gelerek; “Beni cennete götürecek bir amel söyle” dedi. Resulullah (sav);”Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı görüp gözetirsin” buyurdu.
Önemli nedeniyle bir kez daha zikrettiğim bu hadis-i şerifte akrabayı kollayıp gözetmek mümini cennete götüren ameller arasında sayılmıştır.
Bir kısmına yukarıda atıf yapılan ayet ve hadislerde geçen “rahim” (akraba) sözünün hangi derecede akrabaları içine aldığı hususunda farklı görüşler vardır. Bazılarına göre kendileriyle evlenilmesi haram olanlar; bazılarına göre varisler akraba sayılır. Bazı âlimler de mahrem olsun olmasın, kişinin bütün yakınları akrabadır (rahimdir) demişlerdir. Bu son görüş, toplumsal yardımlaşma bakımından daha kapsamlıdır. Allah (cc) ve Peygamber (sav) akrabanın görülüp gözetilmesini emrettiklerine göre, bunun nasıl yapılacağını iyi bilmek gerekir. Bu çerçevede sıla-i rahimin birkaç derecesi vardır;
Bu yardımlar herkesten beklenemez. Hasta ve yatalak bir kişiden akrabasını ziyaret etmesini istemek anlamsızdır. Fakir birisinden başkalarına mali yardımda bulunmasını beklemek de yanlıştır. Yalnız zengin, hali vakti yerinde bir Müslüman’ın, sadece ziyaret ve hal hatır sormakla bu görevi yerine getirebileceği de söylenemez. Böyle zengin birisi için sıla-i rahim, yoksul akrabalarına elinden geldiğince mali destekte bulunmaktır. Bu destek ödünç para vermekle olabileceği gibi, karşılıksız mali yardımlar şeklinde de olabilir. Şu halde, yakınları görüp gözetmek deyince, yukarıda belirtilen üç derecedeki yardımdan hangisine güç yetiyorsa, onun yapılması anlaşılmalıdır. Yapılabileceği görevi yapmamak Müslüman’ı bu konuda sorumlu kılar. Yukarıdaki ayet-i kerimede Allah Teala’nın bu görevi yerine getirmeyenlere yönelttiği lanet unutulmamalıdır!
Hz. Peygamber’in konuya dair şu hadislerini unutmayalım!;
“Cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah’a arz olur: Yalnız sıla-i rahimde bulunmayanların amelleri kabul olunmaz! (Buhari: zekat 1).
“Allah’a ve ahret gününe iman eden kimse akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari: İlim 37).
“Akrabalık arşta asılıdır. Der ki: ‘Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin.” (Müslim, Birr ve Sıla 17)
“Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari: Edep 12)
“Ey insanlar; birbirinize selam verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selametle cennete giresiniz.”(Tirmizi, Et’ime 45).
“Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya yapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır.” (Tirmizi; Zekat 26)
Akrabalarımız, özellikle hala, teyze, amca, dayı gibi yakınlarımız aileden sayılır. Onları kendi yakınlarımız bilerek davranışlarımızı ayarlamakta büyük faydalar vardır. Resulullah (sav); “Teyze, anne yerindedir) buyurmaktadır. Amca da baba yerindedir. Bu kadar yakın olan kişilere karşı yerine getirilmesi gereken bazı ahlaki görevlerin bulunması tabiidir. Bu görevler arasında olan ziyaretlere özel bir yer ayrılmalıdır. Yakınları, başta bayramlar olmak üzere zaman zaman ziyaret etmek, mümkünse hediyeler götürmek güzel bir davranıştır. Yapılan ziyareti iade etmek de gerekir. Ziyarete gelene gitmemek aradaki bağların daha çabuk kopmasına sebep olur.
Ziyaretler akrabalar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirir. Dargınlıkları sona erdirir. Sevinç ve üzüntülerin karşılıklı paylaşılmasına, sıkıntılara birlikte çareler aranmasına vesile olur. Özellikle yaşlılar toplumda yalnız kalmadıkları, çevrelerinde kendilerini seven, arayıp soran insanların bulunduğu inancı ile son yıllarını huzur ve mutluluk içinde geçirirler. Sıla-i rahim konusunda dikkat edilecek hususlardan biri de şudur; İyilik, karşılık bekleyerek yapılmamalı, sadece görüp gözeten yakınlara karşı sıla-i rahimde bulunulmamalı; aksine, unutan, akrabalık bağlarını koparanlara karşı da bu görev yerine getirilmelidir.
Hz Peygamber şöyle buyuruyor; “İyiliğe benzeri ile karşılık veren kişi, tam anlamıyla akrabasını görüp gözetmiş olmaz. Hakiki sıla kişinin kendisi ile ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir.” (Buhari: Edep 159)
İyilik her durumda düşünülmeli ve yapılmalıdır. Yoksul ve güçsüz iken iyilik ve yardımdan söz edip, zengin ve güçlü duruma yükselince başka türlü davranmak, fesat ve ahlaksızlıktan başka bir şey değildir. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor; “Demek idareyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yeryüzünde fesat çıkaracak, akrabalık bağlarını bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kendilerini rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör eylemiştir.” (Muhammed Suresi: 22-23)
Dostça kalın. (Alıntı: IGMG- Rıdvan Dersleri)
GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025GÜNDEM
18 Eylül 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.