DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22363282,81%
Edirne
30°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

SONSUZA KADAR CUMHURİYET

SONSUZA KADAR CUMHURİYET

ABONE OL
1 Kasım 2023 03:31
SONSUZA KADAR CUMHURİYET
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Milletlerin de, devletlerin de tarihsel süreçlerinde önemli zaman dilimleri vardır; 10, 15, 25, 50,75,100 gibi. Bir anlamda, geride kalan dönemin muhasebesi, liderin halkına hesap vermesi, milletin yeni bir heyecanla yeni idealler için ayağa kalkmasıdır bu. Cumhuriyetimizin 10.yıl kutlamalarında Mustafa Kemal’in bayram konuşmasını hatırlayınız lütfen. O nasıl bir mutluluk, nasıl bir özgüven, o nasıl bir bahtiyarlık, nasıl bir heyecan ve Türklük bilinciyle milleti kenetleyen nasıl bir coşkudur Allah’ım! Her okuduğumda tüylerim diken diken olur, Ata’mızın “Ne mutlu TÜRKÜM diyene!” sesini her duyuşumda gözlerim dolar, göğsüm kabarır.

İlkokulda Yavrukurt olan, ortaokulda şapkamızın alnındaki Bozkurtla coşan, lise yıllarında 19 Mayıs’larda Samsun’da doğan güneşle aydınlanan gençlerdik.  Cumhuriyetimizin 50. Yıl kutlamalarında üniversitede Türkoloji okurken TÜRK devrimini daha iyi kavrayarak Mustafa Kemal’in askeriydik artık.34 yıl boyunca da “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller “ yetiştirmenin tarifsiz mutluluğunu yaşadım.

Çocukların gönlünde ve rüyalarında 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın ayrı bir yeri vardır. Ama Gülseren Öğretmen daha ilkokul sıralarında bizim ruhumuza bir gergef gibi Cumhuriyet sevdasını işlemiş, kalplerimize Atatürk aşkını perçinlemişti. Atatürk, Cumhuriyet Bayramı’nı niçin “En büyük Bayram” olarak nitelendirir, daha o zamandan bilirdik biz. Çünkü Cumhuriyet olmasa, yeni hür ve bağımsız devletimiz kurulamasaydı, bırakın Çocuk Bayramı’nı, hiçbir bayramı kutlayamazdık. Zaten başka bayrakların altında zilleti yaşayanların, başka milletlerin kölesi olanların bayram kutlama hakkı olmaz ki!

Halkları millet yapan, milletin bireylerini bir araya getirip birbirine kenetleyen ortak değerler, diriltici ülküler, dini ve mili bayramlardır. TARİHİMİZ ve TÜRK DİLİ, ATATÜRK VE CUMHURİYET bizim ortak değerlerimizdir. Ne yazıktır ki, son yıllarda bu değerlerimiz birer birer aşındırılmaya, yavaş yavaş önemsizleştirilmeye çalışılmaktadır. Ben özellikle resmi kurumlarımızdan 100.yılda daha kapsamlı ve görkemli kutlamalar beklerdim. Üstelik bunun bir günle sınırlanmayıp bütün bir yıla yayılması gerekirdi. İktidar da, muhalefet de bu konuda bence sınıfta kalmıştır.

Maalesef bazı çevrelerin laik ve modern Cumhuriyet’e olan alerjisi artık pervasızca dile getirilir olmuştur. Devletimizin kökleşmiş gelenekleri iflah olmaz bir kindarlık ve hilafet histerisiyle unutturulmaya, dönüştürülmeye çalışılmaktadır.” İstiklal Savaşı olmamıştır.” “Keşke Yunan kazansaydı”, “Türk milleti diye bir millet yoktur.”  herzelerini zırvalayanlar itibar görmeye başlamıştır. Cumhuriyet’in kazanımları haraç mezat satılmakta, değersizleştirilmekte, yok edilmektedir.

Çanakkale Zaferi anlatılıyor, içinde Atatürk yok! Cumhuriyet’in 100. yaşı kutlanıyor, Diyanet’in hutbesinde Atatürk’ün adı anılmıyor. Bazı insanlar bu öfke ile namazı bile kılmaktan vazgeçip camiyi terk ediyorsa bu vebalin altında kalırsınız beyler. Devletimizi kuran kahramanlara ihanettir bu. Yazıklar olsun.

Atatürk 10.Yıl Nutku’nu okurken, milletine verdiği sözleri yerine getirmenin bahtiyarlığı ve mutluluğu içindeydi. Cumhuriyet onun en büyük eseriydi. Her on yılda bir daha büyük törenlerle kutlanmasını istemişti büyük Gazi. İnanın benim gibi düşünen milyonlarca insan da, belki bir tepki refleksiyle meydanlara koştu, fener alaylarına katılıp konserlerle coştu, benzer mutluluğu yaşadı. Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan Donanmayı selamlamak için Vahdettin’in köşkünü tercih etse de vatandaşlar akın akın Dolmabahçe Sarayı’na koştu. Anıtkabir’de tüm zamanların ziyaretçi rekoru kırıldı. Metroda Marmaray’da izdiham vardı. Boğaz’ın iki yakası insan seliydi. Donanmanın geçişi gururumuz, akşamı gündüze çeviren ışık gösterileri neşemiz, kıvancımız oldu.

Benim de ikamet ettiğim sitede yapılan kutlama inanın beni çok duygulandırdı.  Kırmızı beyaz giysilerle gelmişti kadınlar, kızlar. Ellerde bayraklar, kadın erkek, genç yaşlı “Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa!” diye çınlattık bahçeyi. İzmir Marşı, Gençlik Marşı, sitenin duvarlarında yankılanan şarkılar, türkülerimiz. Arif Nihat Asya’nın bayrak şiiri. Ama nasıl bir coşku. Dudaklar titriyor, gözler nemli. Orada yaptığım kısa konuşmayı yutkunarak, sesim titreyerek tamamlayabildim. Dedim ki; “Helal olsun Mavi Gök Sitesi’nin yöneticilerine, sakinlerine, değerli komşularıma. Atatürk’ün gözleri de maviydi. Mavi umuttur. Mavi sonsuzluktur. Bu gönüllü katılım ve Atatürk’e olan bitimsiz sevdamız, kutsal Cumhuriyet’imizi sonsuza kadar sahiplenme yeminidir. Başta Mustafa Kemal olmak üzere bize bağımsız bir devlet ve hür bir vatan armağan eden kahraman gazilerimize ve şehitlerimize minnettarlığımızın , şükranlarımızın ifadesidir. Aziz ATATÜRK, ne senden vazgeçeriz, ne de senin eserinden!”

O eşsiz kumandan; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ sonsuza kadar yaşayacaktır.” demiş, ”Muhtaç olduğumuz gücün, damarlarımızdaki asil kan olduğunu” işaret etmişti. İçerdeki hainler ve dışardaki düşmanlar da bilsin ki, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar fıtrat değişmez. Bu kan yine o kandır. Milyonların coşkusu bunun itirafıdır.

VAR OLSUN TÜRK DEVLETİ, YAŞASIN ATATÜRK, YAŞASIN CUMHURİYET!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.