eşya depolama
DOLAR 34,9612 0.03%
EURO 36,6759 -0.14%
ALTIN 2.986,550,39
BITCOIN 36980852,78%
Edirne

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

TÜRKLER’İN GÖÇ SERÜVENİNİN HİKÂYESİ

TÜRKLER’İN GÖÇ SERÜVENİNİN HİKÂYESİ

ABONE OL
16 Aralık 2024 08:33
TÜRKLER’İN GÖÇ SERÜVENİNİN HİKÂYESİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Asya’dan başlayan Türk göçü, Balkanlar ve Batı Avrupa’da 50 milyonluk bir nüfus yarattı. Gittikleri her yerde başarılara imza atan Türkler, buna rağmen ırkçı yerli halk tarafından hep horlanıyor. Çarıklılar hikâyesinden, ‘BioNTech ile COVID-19’u tedavi edenlerin hikâyesine dönüşen Avrupa Türkleri…

Sizlere anlatacağım öyle bir hikâye ki, milenyumu geçen asırlar önce başlamış ve bugün hâlâ devam eden bir hikâyedir.

Avrupa göçü ile başlayayım:

Avrupa Türk nüfusu, günümüzde 50 milyonu bulan geniş bir topluluğu kapsıyor. Bu nüfus, Türkiye’nin Avrupa yakasından, Balkanlar’daki köklü Türk topluluklarına, Batı Avrupa’daki işçi göçü dalgasına ve Türkçe konuşulan coğrafyalardan gelen sığınmacılara kadar çeşitlilik gösteriyor.

Türklerin Avrupa’ya ayak basması, Orta Asya’dan büyük göç dalgalarıyla başladı. Avarlar, Hunlar ve Bulgarlar gibi Türkçe konuşan halklar, Avrupa’nın ilk sakinlerinden oldular. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise bu bağlar daha da güçlendi. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Balkanlar’da geniş bir Türk nüfusu yerleşik hale geldi. Ancak 19 ve 20’nci yüzyılda savaşlar, zorunlu göçler ve nüfus mübadelesiyle darbe aldı.

1960’larda, Türkiye ile Batı Avrupa ülkeleri arasında yapılan işçi göçü anlaşmaları, Türklerin Avrupa’daki demografik ve ekonomik varlığını dönüştüren bir dönüm noktası oldu. Özellikle Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa gibi ülkeler, Türk işçilerini ağırladı. İlk kuşak, zorlu çalışma koşullarında “misafir işçi” olarak kabul edilse de, sonraki nesiller, bu ülkelerde kalıcı hale geldi. Bugün Avrupa Türkleri, iş dünyasından sanata, siyasetten spora geniş bir yelpazede aktif rol oynuyor.

Türk girişimciler, Avrupa ekonomisinde önemli bir yer edindi. Avrupa’da 200.000’e yakın Türk girişimcinin faaliyet gösterdiği biliniyor. Özellikle Almanya ve Hollanda’daki Türk girişimciler, binlerce kişiye iş imkânı sağlıyor. Hollanda’daki Türk girişimciler, ülkelerinin ekonomisine hem Avrupa’da hem Türkiye’de büyük katkı sağlıyor.

Nebahat Albayrak-Fadime Örgü Ozan Ceyhun F.Koşer-Kaya    Zafer Sırakaya      Gülay Uslu

Türkler, Avrupa siyasetine de güçlü bir şekilde entegre olmuş durumda. Hollanda, Almanya, Belçika, İsveç, Danimarka ve Fransa gibi ülkelerde Türk kökenli milletvekilleri ve yerel yöneticiler dikkat çekiyor. Bulgaristan’daki Haklar ve Özgürlükler Hareketi, Avrupa Parlamentosu’nda Türk azınlığın sesi olarak temsil ediliyor. Genellikle sol partilere destek veren Türk seçmenler, aynı zamanda muhafazakâr partilerde de temsil ediliyor.

Avrupa’daki Türk dernekleri, topluluğun bir arada durmasına ve sosyal, kültürel haklarının korunmasına önemli katkılar sağlıyor. Pek çok isim altında birleşen dernekler, Türklerin ekonomik ve sosyal entegrasyonuna öncülük ediyor. Eğitim, kültür ve gençlik alanında faaliyet gösteren bu dernekler, Türk diasporasının sesini daha fazla duyuruyor.

Günümüzde Türkler, Avrupa’da hem eğitim hem iş alanında yükselen bir grafik çiziyor. Üniversitelerde Türk öğrencilerin sayısı artarken, birinci nesil Türklerin önemli bir kısmı emeklilik sonrası Türkiye’ye dönmeyi tercih ediyor. Yüksek eğitimli gençler ise Avrupa ve Türkiye arasında köprü kuruyor. Bugün Avrupa, Türklerin izlerini her alanda taşıyor. Ekonomik başarı hikayeleri, siyasetteki etkileri ve kültürel katkılarıyla Avrupa Türkleri, köklerini unutmadan geleceğe yön veren bir topluluk olarak öne çıkıyor. Bu hikâye, sadece Avrupa’daki Türklerin değil, iki kıta arasında köprü kuran bir medeniyetin de hikâyesi.Bugün Avrupa, Türklerin izlerini yalnızca iş ve siyasette değil, sanat, spor, akademi ve sosyal girişimcilik gibi pek çok alanda taşıyor. Türk girişimcilerin restoranlardan teknoloji start-up’larına kadar uzanan başarı hikayeleri, yalnızca kendi topluluklarına değil, bulundukları toplumlara da katkı sağlıyor. Türk mutfağı, Avrupa’nın her köşesinde kültürel bir lezzet haline gelmiş durumda. Kebap restoranlarından gurme Türk restoranlarına kadar geniş bir yelpazede yer buluyor.
Spor dünyasında yetişen Türk kökenli futbolcular, Avrupa’nın en prestijli kulüplerinde forma giyiyor ve bu başarı, genç nesiller için rol model oluşturuyor.

Mustafa Yücedağ    Mesut Özil       H.Çalhanoğlu     F.Kadıoğlu    Orkun Kökçü        C.Ünder

Türk diasporası, Avrupa’nın kültürel zenginliğine önemli katkılar sunuyor. Türk kökenli sanatçılar, yazarlar, müzisyenler ve film yapımcıları uluslararası platformlarda büyük beğeni topluyor. Feridun Zaimoğlu gibi yazarlar, Türk kimliği ve göç deneyimini edebiyata taşırken; Fatih Akın gibi yönetmenler, filmleriyle Avrupa’da göçmenlerin hayatlarını beyaz perdeye taşıdılar. Bu sanatçılar, kültürler arası diyalogun ve empati geliştiren hikyelerin yaratılmasında öncü rol oynadılar. Ayrıca genç nesiller, modern dijital platformlarda içerik üreterek hem Türk kültürünü tanıtıyor hem de küresel bir kitleye hitap ediyorlar.

Avrupa’daki Türk kadınları, toplumda ve ekonomide önemli bir güç haline gelmiş durumda. Girişimci, öğretmen, sağlık çalışanı, avukat veya sanatçı olarak, hem Türk toplumunun hem de Avrupa toplumlarının gelişiminde aktif rol oynuyorlar. Eğitimli ve bağımsız bir nesil, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları konusunda da fark yaratıyor. Ayrıca kadınların liderlik ettiği sosyal girişimler, dayanışma kültürünün en güzel örneklerini sergiliyor.

Türk kökenli akademisyenler ve bilim insanları, Avrupa’nın önde gelen üniversitelerinde ve araştırma merkezlerinde görev alıyor. Tıp, mühendislik, sosyal bilimler ve teknoloji gibi alanlarda Türk araştırmacılar büyük başarılara imza atıyor.

Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’nin BioNTech ile COVID-19 aşısını geliştirmesi, bu başarıların en güncel ve çarpıcı örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bu başarı, Türk diasporasının bilim ve teknoloji alanında da küresel bir fark yarattığını gösteriyor.

Avrupalı Türkler, anavatanları Türkiye ile güçlü bağlarını korumaya devam ediyor. Eğitim, yatırım ve kültürel projeler yoluyla Türkiye’ye katkı sağlıyorlar. Her yaz Türkiye’ye giden on binlerce Türk vatandaşı, bu bağları güçlendirirken, aynı zamanda iki ülke arasındaki ekonomik ve kültürel etkileşimi artırıyor. Avrupa’dan gelen yatırımlar, Türkiye’nin modernleşme ve büyüme sürecinde önemli bir rol oynuyor.

Bu başarı hikâyelerinin ardında elbette çeşitli zorluklar da bulunuyor. Ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve entegrasyon sorunları hâlâ gündemde. Ancak Türk toplumu, bu engelleri aşma konusundaki kararlılığını her defasında gösteriyor. Eğitim, iş hayatı ve siyaset gibi alanlarda elde edilen başarılar, genç nesillere umut ve motivasyon kaynağı oluyor. Sosyal uyum politikalarının güçlendirilmesi ve ayrımcılıkla mücadele çabaları, Türk toplumunun daha güçlü bir şekilde yerleşik hale gelmesini sağlıyor.

Avrupa Türkleri, yalnızca yaşadıkları ülkelerde değil, küresel düzeyde de etkili bir diaspora haline geliyor. Avrupa’dan çıkan Türk kökenli liderler, sivil toplum kuruluşları ve dijital girişimciler, dünya çapında tanınır hale geldi. Bu durum, Türklerin yalnızca Avrupa ile sınırlı kalmayan, çok daha geniş bir kültürel ve ekonomik etkiye sahip olduğunu gösteriyor.

Avrupa Türklerinin hikâyesi, sadece göçmenliğin değil, kültürel zenginleşmenin, dayanışmanın ve birlikte büyümenin hikâyesidir. Bu hikâye, Avrupa ile Türkiye arasında geçmişte başlayan tarihi bir bağın, modern çağda kültürel ve ekonomik bir köprüye dönüşmesinin göstergesidir. Avrupa Türkleri, yalnızca geçmişlerinden değil, yarattıkları yeni değerlerden de gurur duyarak, bu hikâyeyi nesiller boyunca yazmaya devam edeceklerdir.

IRKÇILIK VE ÖNYARGILARLA YÜZLEŞMEK

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı, yalnızca hedef aldığı gruplara değil, tüm toplumlara zarar veren bir anlayıştır. Bugün Avrupa Türkleri, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alanlarda ortaya koydukları başarılarla, önyargılarla oluşturulan her türlü klişeyi çürüten bir topluluktur. Ancak bu başarıları görmezden gelmek, yalnızca gerçeklerden uzaklaşmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun bütünlüğüne zarar verir.

Türkler, Avrupa’nın ekonomisine ve kültürüne sayısız katkı yapmıştır. Yüzbinlerce Türk girişimci, istihdam sağlayarak yerel ekonomilere güç katmıştır. Bilim insanları, mühendisler ve akademisyenler, Avrupa’nın teknolojik ve bilimsel ilerlemesine destek olmuş, kültürel alanda sanatçılar ve sporcular büyük başarılara imza atmıştır.

Ancak tüm bu gerçekler karşısında, ayrımcılığı körükleyenlerin ısrarla bu katkıları yok sayması veya küçümsemesi, yalnızca önyargının bir göstergesidir. İnsanlar, etnik kökenlerinden veya inançlarından dolayı değil, yaptıklarıyla ve topluma sağladıkları katkılarla değerlendirilmelidir. Avrupa Türkleri, üretken, çalışkan ve toplumsal uyumu destekleyen bir topluluk olarak bu anlayışa en iyi örnektir.

Irkçılık, toplumları bölmekle kalmaz, bireylerin potansiyelini sınırlayarak ilerlemeyi de engeller. Türklerin Avrupa’da elde ettiği başarılar, fırsat verildiğinde herkesin toplumun gelişimine nasıl katkı sağlayabileceğinin kanıtıdır. Bu nedenle, farklılıkları bir tehdit olarak değil, bir zenginlik olarak görmek gerekir. Irkçılığın yerini dayanışma, önyargının yerini bilgi ve empati almalıdır.

Sonuç olarak, Türkler veya diğer göçmen topluluklar hakkındaki önyargılar, tarihsel bağlamdan ve somut gerçeklerden kopuk birer yanılgıdır. Bu yanılgılarla yüzleşmek ve önyargılardan arınmak, yalnızca Türkler için değil, herkes için daha adil, daha güçlü ve daha birleşik bir Avrupa’nın anahtarıdır. Devamı yarın...

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.