CHP’nin Yozgat mitinginde Abdullah Ceyhan isimli bir çiftçimizin sözleri neredeyse vecize haline geldi. “Turpınan, şalgamınan devlet yönetilmez. Ülke adaletle yönetilir.” diyor sayın çiftçimiz. Traktörleriyle mitinge katılan çiftçiler “ Edirne’den Ardahan’a hepimiz zor durumdayız. Hakkımızı arayalım, dertlerimizi dile getirelim. Korkmayalım, korkmayalım, korkmayalım!” diyerek ses yükselttiler.
Çok enteresan bir çıkıştır bu. Birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekir. Şöyle ki; bir kere bu tepkinin CHP’nin zayıf olduğu Yozgat’ta yaşanması çok ilginç. Çünkü Yozgat geçmişte MHP’nin, son dönemlerde de AKP’nin kalesi idi. Yani oradaki seçmenler bile tahammüllerinin kalmadığını dile getirmeye başlamışsa iktidar sandıkta son tangoyu oynamaya başlamış demektir.
Sanıyorum sayın Erdoğan,(yeniden aday olabilirse )cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın İmamoğlu’ndan çekiniyor. Onu saf dışı edebilmek, yarış dışında bırakabilmek için hamleler yapıyor. Heybedeki turplardan bahsediyordu sık sık. Turplar boy boy. İmamoğlu’nun 35 sene önce aldığı diplomanın iptali ve asla kaçmayı düşünmeyecek kadar cesur olmasına rağmen tutuksuz yargılanmayıp cezaevine konulmuş olması, kamu vicdanında rahatsızlık yaratmıştır. Bu hukuksuzluk birçok AKP’liyi dahi rahatsız etmiştir. Nitekim eski TBMM Başkanı AKP’li Bülent Arınç bile, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin yanlış olduğunu belirterek “Kumpas kuruldu düşüncesine sahip olanlar haksız sayılmazlar” dedi.
Zaten Yozgat’lı çiftçiler de, CHP mitinglerinde farklı siyasi düşüncelere sahip vatandaşlar da, adaletsiz uygulamalar ve ekonomik yetersizlikler, altından kalkılamayan ödemeler ve gittikçe artan yoksulluk nedeniyle sokaktadır. Turp ve şalgam heybede zayi edilmesin ama , hak, hukuk, adalet, refah payı, paramızın alım gücü ,içte huzur, dış politikada başarı da ekmek kadar önemli, makam koltuğundan daha değerli olmalıdır.
Mesele sadece İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması değildir. İmamoğlu , çaresiz bırakılan geniş halk kitlelerinin sesi olmayı başarmış, mağdur görüntüsü liderliğe evrilmiş bir simgedir artık. Hiç şüphe yoktur ki, iktidar kaş yapayım derken, göz çıkarmıştır. Cin şişeden çıkmıştır, korkunun cam tavanı kırılmıştır.
Bence sayın Erdoğan da, ona bu hamleleri tavsiye eden danışmanları da beklemedikleri bu gelişmelerden memnun değildir. Hatta tansiyonu düşürebilmek için belki de çare arayışındadırlar. Sayın Devlet Bahçeli’nin ve Prof.Mümtazer Türköne’nin açıklamalarını böyle okumak gerekir diye düşünüyorum.
Bir şeyi daha farketmiş olmalısınız. Yozgatlı çiftçiler; “Hakkımızı arayalım, birlik olalım, korkmayalım!” diyerek de bir mesaj veriyorlar. Çünkü iktidar, muhalif olan herkesi korkutmuş durumda. İş adamları da, işçiler de, gazeteciler de, akademisyenler de, öğrenciler de korku içinde. Konuşursam, yazarsam, bir yasal gösteriye katılırsam, destek olursam “ başıma neler gelir acaba?” diye soruyor ve korkuyor. Duyguları bastırılmış, düşünceleri susturulmuş, adalet inancı çürütülmüş, gelecek umutları söndürülmüş insanlarla mutlu bir toplum yaratmak, çağdaş dünyada lider devlet olmak mümkün müdür?
Demokrasilerde iktidarın Mola Kasım’ı muhalefet partileridir. Farklı bakışlar, muhalif eleştiriler, iktidarları güç zehirlenmesinden ve telafisi olmayan yanlışlar yapmasından kurtarır. Yandaşların aldatıcı ve çıkar amaçlı riyakar alkışlarındansa, muhalefetin çözüm odaklı samimi eleştirilerini olgunlukla karşılayıp kendine çekidüzen vermek, iktidarlar için daha makbul olmalı diye düşünürüm. Muhalif olmak düşman olmak değildir. Ben daha faydalı olurum, ben bu ülkeye daha iyi hizmetler sunarım iddiasını taşımaktır. Bundan niye rahatsız olunur ki? Yandaşlar daha çok yapılanları alkışlarken, muhalifler yapılması gerekenleri, yapılamayanları dile getirirler. Demokrasi başka türlü gelişmezki. Kralın çıplak olduğunu haykırabilmek cezalandırılacak bir cesaret gibi değil de, alkışlanacak bir yurttaş sorumluluğu ve demokratik özgürlük olarak algılanmalıdır.
Bazı dostlarım benden farklı düşünüyor. Olabilir, hatta olmalıdır. Herkesin özgür iradesine ve özgün düşüncesine saygı duyarım. Üstelik bana zaman ayırıp yazımı okudukları ve yorumladıkları için onlara müteşekkirim. Ama lütfen, anlamak istediğiniz gibi okumak yerine, anlatmak istediğimi anlamak için okursanız inanın size minnettar da olurum.
Ne siyasi hedeflerim, ne de düşüncelerim değişti. Ben sadece hakkın ve hakikatin peşindeyim. Bu yaşta ne bir partinin kurşun askeri, ne bir ideolojinin robotu, ne de bir liderin sadık uşağı olamam. Düşüncem nettir: Güneş buz tutuncaya kadar TÜRK’ÜM, TÜRKÇÜYÜM, ATATÜRK’ÇÜYÜM.
GÜNDEM
16 gün önceGÜNDEM
23 Nisan 2025GÜNDEM
23 Nisan 2025GÜNDEM
23 Nisan 2025GÜNDEM
23 Nisan 2025GÜNDEM
23 Nisan 2025GÜNDEM
23 Nisan 2025