*Çoğumuz ve naçizane şahsım, çocukluğumuzdan bu yana, selilözden yapılan, sadece, bugünkü A4 kağıdını parşömen olarak bilirdik.
*Kaldı ki, ilk parşömen, M.Ö. İkinci yüzyıldan itibaren, papirüs kamışından yapılan çok dayanıklı bir kağıt olarak imal edilmiş.
*Dördüncü yüzyılda, Bergama kütüphanesini kıskanan Mısır Kralı, papürüs ihracatını yasaklayınca, Bergamalılar, hayvan derisini işleyip incelterek yeni bir parşömeni yaratmışlar.
*Bergama’dan eğitimci ve sanatçı Uğur Ural, üç evrimde değişiklikler geçiren, bugün hâlâ çeşitli sanat dallarında kullanılan sert ve dayanıklı parşömeni anlattı.
Bana, “Kara cahil” diyecek olanlara hak verebilirim. Zira, günümüzde ‘parşömen’ dendiği zaman, bunun üç unsur taşıdığını çoğu kişi bilmektedir. Ama günümüzde… Bizim gençliğimizde, ‘parşömen’in, sadece A4 kâğıt olduğunu bilirdik.
Doğru yazmam gerekirse: ‘Parşömen’in, hayvan derisini işleyip incelterek yapılan bir yazım nesnesi olduğunu bilmiyordum. ‘Parşömen’in daha önceleri, ‘saz’ olarak bilinen ‘papirüs’ten yapıldığını da bilmiyordum. ‘Parçömen’in, selilözden yapılan, bugünkü A4 kağıdı olduğunu biliyordum.
Taaa ki, Bergama’dan Hollanda’ya gelen ve benimle özel olarak görüşmek isteyen eğitimci Uğur Ural ile konuşana kadar… ‘Amsterdamlı Akbulut’ olarak ün yapmış dostumun misafiri olarak Hollanda’ya gelen Uğur Ural ile yaptığım uzun konuşmadan sonra öğrendiğim gerçeği, sizlere de sunmak istiyorum.
PARŞÖMENİN TARİHÇESİ VE GELENEKSEL KULLANIMI
Parşömenci ve eğitimci Uğur Ural’a göre, parşömen kağıdı, M.Ö. 2’nci yüzyılda, antik Mısır ve Mezopotamya’da kullanılmaya başlanmıştır. İlk parşömenler, halk dilinde ‘saz’ olarak bilinen papirüsün yerini alarak daha dayanıklı ve daha kaliteli bir yazı malzemesi olarak tercih edilmiştir.
Parşömen kağıdının hikayesi konusunda pek çok farklı inanç olsa da, bunlardan en yaygını parşömeni bir kütüphane müdürü olan Krastek’in bulmuş olduğudur. Antik Yunan efsanesinde anlatılana göre, o dönemlerde Bergama Kütüphanesi giderek genişliyordu. Bunun üzerine Mısır Kralı Bergama Kütüphanesi’nin dönemin en geniş kütüphanelerinden olan İskenderiye kütüphanesini geçmesinden korkarak Bergama’ya yapılan papirüs ihracatına son verdi. O zamanlar Pergamon’un krallığını yapan II. Eumenes, halkından bir kağıt icat etmelerini istedi. Kağıdı icat eden kişiye büyük ödüller vaat edilmişti. Bunun üzerine Krastek deri parçalarını kurutup üzerine yazı yazılmaya ve çizim yapılmaya hazır hale getirmiş ve krala sunmuştur.
İlk bulunma yeri Bergama olsa da M.Ö II. Yüzyıldan itibaren bütün dünyaya yayılan parşömen kağıdı, IV. Yüzyıla kadar papirüs ile birlikte yaygın bir şekilde kullanılmaya devam etmiştir. Parşömen kağıdı, yırtılamaması, yanmaması, çok dayanıklı olması ve hayvanların bulunduğu her yerde kolayca üretilebilmesi gibi özellikleri göz önünde bulundurularak kısa sürede çok hızlı bir şekilde dünyaya yayılabilmiştir. Günümüzde de farklı şekillerde bile olsa parşömen kağıdı hâlâ karşımıza çıkabilmektedir. Parşömen hangi uygarlığa aittir ve parşömen nerede icat edildi sorularına cevap olarak, parşömenin Mısır’ın Bergama kentinde icat edildiğini söylemek yeterli olacaktır.
Aşağıda okuyacağınız haberin kahramanı olan eğitimci Uğur Ural, Bergama’daki uğraşlarını bana anlatırken, hayvan derisinden yapılmış bir parşömene işlenmiş Atatürk resmini bana hediye etti.
Parşömen’in tarihçesini anlatmaya başlamadan önce, sizlere Uğur Ural’ın, çalışmakta olduğu okuldaki faaliyetlerini aktarayım.
Bergama’ya yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Ayaskent İrfan Kırdar Ortaokulu, özellikle 2017’de uygulanan geri ve ileri dönüşüm ile sıfır atık temalı eğitimlerle dikkatleri üzerinde topladı.
Dönüşüme kazandırılabilecek her atığın değerlendirildiği okulda lastik, teneke ve konserve kutusu atıklarından geri dönüşüm bahçesi, sebze meyve atıklarından biyogaz, atık yağlardan sabun, geri dönüşüm serası ve kütüphanesi yapıldı.
“Geleceğe Sıfır Atık Bırak” isimli Erasmus+ Projesi kapsamında İspanya, İtalya ve Litvanya’dan gelen öğrenciler okuldaki geri dönüşüm çalışmalarına katıldı. Bergamalı öğrenciler de bu çalışma sayesinde yurt dışına çıkma fırsatı buldu.
Son olarak “Ayasköy” isminin patenti alınarak marka oluşturulan okulda, öğrenci ve öğretmenler lavanta yetiştiriciliği, kuru meyve ve zeytinyağı satışları gerçekleştirip okulun bütçesine katkıda bulunuyor.
Okul, aynı zamanda akademik başarısıyla da tercih ediliyor. Geçen yıl sınava giren 17 öğrenci, başta fen ve anadolu lisesi olmak üzere istedikleri okullara yerleştirildi.
Projeleri ve çeşitli üretim modelleriyle kent merkezi ve çevre ilçelerden de dikkati üzerine çeken okula, veliler de çocuklarının eğitim alması için kayıt dönemlerine yoğun ilgi gösteriyor.
İlginin artması nedeniyle duruma çözüm arayan okul yönetimi, sınıflardaki boş kontenjanlar için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde kura yöntemiyle öğrenci alımı gerçekleştirdi.
“TEMEL PRENSİBİMİZ MUTLU ÇOCUK YETİŞTİRMEK”
Uğur Ural, okula duyulan ilgiden mutlu olduklarını söyledi. Kura sürecinde farklı taleplerle karşılaştıklarını anlatan Ural, “Kimi velilerimiz okula konteyner sınıf yaptırmayı önerdi. Bazıları da buradan ev alıp çocuklarını okutmak istediğini bizimle paylaştı. Bu süreç bizi gülümsetti, gururlandırdı. Taleplerin üstesinden gelebilmek ve hakkaniyetli olması için bir kura sürecine girdik. Kurada da velilerimizi okula çağırdık. Velilerimizin çocukları da kuralarını çekerek, bir biçimde kendi kaderlerini çekmiş oldular. Böylece okula kayıt sürecini tamamladık.” diye konuştu.
Okul mevcudunun 106’dan 136’ya çıktığını, gelecek senenin öğrencileri için de ön başvuru almaya başladıklarını aktaran Ural, şöyle devam etti:
“Özellikle 5’inci sınıflara talep oluyor. Elbette önceliğimiz mahallemizde yaşayan ailelerin çocukları. Bu dönem 5’inci sınıf için dışarıdan gelecek öğrenciler için 5 kontenjan ayırabildik. Başvuru 20 olunca, kura çekerek öğrencilerimizi belirlemiş olduk. 6, 7 ve 8. sınıflar için de dışarıdan öğrenci aldık ancak onlar için kontenjanımız olduğu için kuraya gerek kalmadı. Eğitim sürecimizin temel prensibi mutlu çocuk yetiştirmek. Bu çocuklarımız eğitimin dışında üretim süreçlerinde de yer alıyor. Üretim süreçlerinin içerisinde kurutulmuş meyve, kendi markamızla ürettiğimiz zeytinyağı gibi hem marka değerini hem de üretimi nasıl yapacağını, hangi yollarla üretim sürecinin içerisinde olacağını öğreterek okulumuzdan gönderiyoruz. Mezun olan çocuklarımızı da bırakmayıp halen takip ediyoruz. Dediğim gibi temel prensibiz mutlu çocuk yetiştirmek.”
“KİRALIK EV KALMADI”
Ayaskent Mahallesi Muhtarı Barış Güngör da okula ilgi nedeniyle yoğunluk yaşadıklarını dile getirdi.
Okulun başarısıyla gurur duyduklarını anlatan Güngör, “Özellikle ikametgah konusunda talepler artmaya başladı. Yer bakıyorlar, kiralık ev arıyorlar. Burada kiralık evimiz, yerimiz kalmadı. Öğretmenlerimiz okulumuzu başarıdan başarıya götürüyorlar. Bunun bize kazandırdıkları da olmaya başladı. Belediyemiz halı saha, düğün salonu yaptı. Çevre köylerden de aşırı destek geliyor. Başarı artıkça bizler de çok mutlu oluyoruz.” dedi.
VELİLER DE MEMNU
Bergama’da yaşayan Ahu Geç, çocuğunu geçen sene kayıt yaptırmak istediklerini ancak kendilerine sıra gelmediğini belirtti.
Bu yıl çocuğunu kurayla okula kayıt yaptırdığını anlatan Geç, “Geçtiğimiz yıl oğlum özel bir okulda eğitim gördü. Burayı tercih etmemizin sebebi, akademik başarının yanı sıra sosyal etkinliklere önem verilmesi, değerler eğitiminin burada çocuklara iyi lanse edilmesi. O yüzden tercihimizi buradan yana kullandık.” diye konuştu.
Velilerden Özge Sevinç de çocuğunu özel okula gönderdiğini, okulu takip edip yapılan çalışmaları görünce kuraya katıldıklarını anlattı.
Öğrencilerden Esma Komşu ise, “İlkokul ve 5’inci sınıfta derslerim çok iyi değildi. Öğretmenlerim sayesinde disipline girdim ve derslerim daha iyi olmaya başladı. Ekimde İtalya’ya gideceğim. Önceden bunun hayalini bile kuramazdım. Bunu da öğretmenlerim ve okuluma borçluyum.” dedi.
Öğrencilerden Eslem Özerin de okulunu çok sevdiğini, gelecek sene yurt dışına gitmeyi planladığını kaydetti.
Bergama’da ortaokul öğrencileri, tarihî parşömeni kendi elleriyle üretip görsel sanatlar derslerinde kullanıyor. Milattan önce 2. yüzyılda Bergama Kralı II. Eumenes döneminde keşfedilen ve Bergama kültürünün simgelerinden biri haline gelen parşömen, bugün genç nesillerin elinde yeniden hayat buluyor.
Parşömen, papirüsün Mısır’dan Bergama’ya satışının yasaklanmasıyla ortaya çıkan bir ihtiyaç doğrultusunda, oğlak derisinin işlenmesiyle üretilmiş ve “Charta Pergamena” adıyla dünyaya tanıtılmıştır. 2005 yılında Bergama Kültür ve Sanat Vakfı’nın öncülüğünde yeniden üretilmeye başlanan Bergama parşömeni, 2021 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle tescillenmiştir.
Bergama Ayaskent İrfan Kırdar Ortaokulu, 2017 yılında uyguladığı geri ve ileri dönüşüm ile sıfır atık temalı projelerle dikkat çekmiş bir okul olarak, bu yıl görsel sanatlar öğretmeni Uğur Ural’ın liderliğinde, parşömenin yaşatılması için bir projeye imza attı. Öğrenciler, oğlak derisinden orijinal yöntemlerle parşömen üretip derslerde tuval olarak kullanıyor; üstelik Gazi Mustafa Kemal Atatürk temalı eserler hazırlayarak sergilemek için çalışmalara başladı.
“HAFTADA 5-6 PARŞÖMEN ÜRETİYORUZ”
Projenin başındaki isim olan Uğur Ural, parşömenin Bergama’nın önemli kültürel değerlerinden biri olduğunu ve bu değerin yeni nesillere aktarılmasını amaçladıklarını belirtti. Ural, “Başlangıçta zorlansak da artık haftada 5-6 parşömen üretebiliyoruz. Ürettiğimiz bu parşömenleri derslerde malzeme olarak kullanıyoruz,” ifadelerini kullandı.
Ural, parşömen üretim sürecine ilişkin detayları da paylaştı. İlçedeki dericilerden temin ettikleri oğlak derilerini işleme aldıklarını belirterek, “Deriyi önce tuzdan arındırıyoruz, ardından kireçle fermente ediyoruz. 4-5 gün süren bu işlemin sonunda tüy dökülmesi gerçekleşiyor ve germe işlemi ile deri kağıt inceliğine getiriliyor. 3-4 günlük kuruma sürecinin ardından derslerde kullanıma hazır hale geliyor,” diye ekledi.
Öğrenciler, Atatürk’ün vefatının 86. yılı anısına hazırladıkları resimleri sergilemeyi planlıyor.
ÖĞRENCİLERİN HEYECANI
8. sınıf öğrencisi Zeliha Karakuran, parşömen üzerinde resim yapmanın zorlu, ancak etkileyici bir deneyim olduğunu belirterek, “Küçüklüğümden beri resim yapıyorum. Parşömen üzerinde çalışmak farklı ve çok güzel,” dedi.
8.sınıf öğrencilerinden Memduh Özkan ise parşömenle Uğur öğretmen sayesinde tanıştığını ve üzerinde resim yapmanın heyecan verici olduğunu söyledi. Kınık’tan Bergama’ya gelen Zeynep Gökçen Güzeller de parşömen üretmekten ve Atatürk’ün resmini yapmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.
PARŞÖMEN ANAYURDU BERGAMA’DA TEKRAR YAŞIYOR
İkinci yüzyıldan itibaren yazı materyali olarak kullanılan ve bütün dünyada hüküm süren parşömen, Çin’in devreye girmesi ve günümüz kağıdı olan selüloz kağıdı bulması ile yok olmaya başlıyor. Parşömen üretimi zahmetli, pahalı ve uzun vakitler alması nedeniyle de tarih sahnesinden tamamen siliniyor ta ki Macit Gönlügür’ün bu mirasa sahip çıkmasına kadar. Bergama Kültür ve Sanat Vakfı (BERKSAV) kurucularından Macit Gönlügür 2006 yılında anadolunun son kara tabak Ustası İsmail Araç’la anlaşarak Bergama Parşömen’i kuruyor ve parşömen tekrar anayurdu olan Bergama’da canlanıyor ve somut hale geliyor. Kara tabak kelimesi ise eski usullerle deriyi tabaklayan ve parşömeni yapan kişi demektir.
Parşömenin son temsilcileri Demirel çifti Parşömeni tamamen eski usullerle ürettiği için dünyanın tek orjinal Parşömen üreten dükkanı olma özelliğine de sahipler.
2014 ise Bergamalı olan o dönemde üniversite eğitimi gören Meltem Demirel’in yolu Macit Gönlügür ile kesişiyor ve 2018’e kadar Bergama Parşömen’de çalışıyor. 2018’de ise bir üniversite öğrencisiyken çalışmaya başladığı Bergama’nın köklü mirası Bergama Parşömen’i devralıyor. Meltem Demirel’in 2014’te başlayan parşömen serüvenini ise şu an devraldıkları dükkanda eşiyle birlikte sürdürüyor.
Parşömenin Serüveni 25 Metrekare Bir Dükkanda Devam Ediyor
Parşömenin serüvenin son durağı olan Bergama’daki 25 metrekarelik dükkanda parşömen geçen binlerce yıla adeta acı bir tebessüm ile hala yıkılmadım ayaktayım der gibi yaşam mücadelesi veriyor. Dünyada eski usullerle parşömen ürettiği için tek olan bu dükkan 25 metrekarede içinde kalmıyor ve bütün dünyaya hitap ediyor. 23 yüzyıllık parşömenin şu anki en yakın dostları olan ve bu köklü mirasın son sahibi Meltem Demirel ve Sinan Demirel çifti ise Bergama’da 2018 yılında kirayla devraldıkları bu küçük dükkanda koskocaman bir tarihi yaşatıyorlar.
Bergama’nın merkezine biraz uzak olan şehir içi yolunu takip ettikten sonra sağ tarafta büyük bir Bergama Parşömen yazsını görünce merak edenler için heyecanlanmamak elde değil tabi ki. Tarihte yazının gelişmesinde büyük rol oynamış, binlerce yıl bütün dünyada hüküm sürmüş bir mirasın hem anayurdunda olmak, hem de son temsilcileri ile buluşmak büyüleyici bir duygu. Biraz heyecan ve meraklı gözlerle parşömenin yeni durağı olan Bergama Parşömen’e girdim. İyi günler diye başlayan ve tanışma faslıyla devam eden samimi ve koyu muhabbetimizin ardından parşömenin son vârislerinden Meltem Demirel ile röportaja başlamış bulunduk ve Meltem hanıma parşömen ile olan hikayesin sonrasında ise parşömenin akıbetinin ne olacağı sorularını yönelttik.