eşya depolama
DOLAR 35,5118 0.07%
EURO 36,6045 0%
ALTIN 3.061,010,27
BITCOIN 34383062,10%
Edirne

HAFİF KAR YAĞIŞLI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Vatan Sevgisi ve İman

Vatan Sevgisi ve İman

ABONE OL
29 Ağustos 2024 13:25
Vatan Sevgisi ve İman
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Nuri Böcekbakan

Kıymetli Okurlarım  : En Kalbi duygularımla  saygı ile muhabbetle  sevgi  ile hasretle  sizleri  selamlıyorum. Cumanız Mübarek olsun.

30 Ağustos Zaferiin yıldönümü münasebetiyle bu haftaki yazımızda  vatan sevgisinden, zaferleri kazandıran ruhtan, Şehitlik ve gaziliğin öneminden söz etmeye, bu yüce duyguları anlamaya, anlatmaya çalışacağız.

Vatan doğup büyünen ve üzerinde yaşanan toprak parçasıdır. Vatan görünüşte sade bir toprak parçasıdır. Fakat alelade, sıradan bir toprak parçası değildir. Can verip can alınan, hayat parçasıdır.

Herkes vatanını sever. Bu duygu fıtrîdir, insanın içinde yaratılıştan vardır. Vatanını seven kimseye vatansever, vatanperver denir.

Bülbülü altın kafese koymuşlar “ah vatanım” demiş. Sormuşlar: Vatanın neresi? “Bir çalının dalı” demiş.

İnsanların bir vatana sahip olmaları kolay değildir. Sahip olduktan sonra onu korumak daha da zordur. Atalarımız vatanımızı korumak için tarih boyunca her türlü fedakarlığa katlanmışlar, binlerce şehit vermişlerdir. Adeta her karış toprağını şehit kanıyla sulamışlardır.

Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği şöyle ifade eder:

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,

Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Sen vatanına sahip olacaksın. Şairin dediği gibi:

Sahipsiz olan vatanın batması haktır,

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.

Şehitlik olmadan vatan olmaz. Evet, vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehitlerin kan akıttıkları toprak parçasıdır. Toprak, eğer uğruna ölen varsa vatandır. sözü, ne güzel bir sözdür.

 “Vatan sevgisi imandandır

Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan, kahraman atalarımızın her karışını kanları ile sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır.

Vatan bizlere kolay emanet edilmedi. Nice canlar, nice haneler söndü. Analar bacılar yetimler… adı sanı duyulmamış şehitler ve gaziler…

Bugün cennet vatanımızın fetih gününü idrak ediyoruz. Zaferlerin gölgesinde nefesleniyoruz. Ağustos sıcağında kanını huzur için aktan şehitlerimizi, alın terini barış için döken gazilerimizi hatırlıyoruz.

26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’nun kapılarını İslâm’a açan Malazgirt Meydan Muharebesini, 30 Ağustos 1922 tarihinde Anadolu’nun kapılarını düşmanlara kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesini ve diğer zaferlerimizi hatırlarız.

Tarih geleceğe emin adımlarla yürüyenlerin tarihidir. tarih bir milletin geleceği, yarınlarıdır. Tarih ders ve ibret almak içindir. Tarih bizi başarılı kılan ruhu anlamaktır. Tarih bu vatan uğruna canını seve seve vermektir.

 “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Ali İmran 103)

Bedir’de, Malazgirt’te, Mekke’nin Fethinde, İstanbul’un Fethinde, Çanakkale Zaferinde, Kurtuluş Savaşında milli va manevi değerlerle bezenmiş bir ruh olgunluğu vardır. Bu ruh olgunluğuna bugün bizler çok muhtacız. Bu ruhu kaybedenler, birlik beraberliğini de kaybetmiş demektir.

Zaferin olmazsa olmaz şartı, hakiki iman, salih amel ve güzel ahlaktır. Bugünün Müslümanları en çok da bunlara muhtaçtır. Birlik ve beraberliğe, ilim ve irfana, fazilet ve erdeme muhtaçtır.

İstiklal şairimiz Akif bu ruhu en güzel şekliyle bizlere ifade ediyor:

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar

“Medeniyet”! dediğin tek dişi kalmış canavar?

Vatanı Korumak Dinimizin Emridir.

Vatan, bizim en kıymetli varlığımızdır. Bu bakımdan “anavatan” tabiri, bizim milletimiz arasında önem kazanmış ve ata sözlerimize kadar girmiştir.

Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür.

Dini görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz de yine vatan sayesinde mümkün olur. Bu sebeple Yüce dinimiz vatanın korunmasına büyük önem vermiş, vatan sevgisini imandan saymıştır.

Vatanı korumak hem dinî hem de milli bir görevdir.

İslam Dîni, hiçbir insanın ezilmesine ve baskı altına alınmasına izin vermez.

Yeryüzünde şerefli bir millet olarak yaşayabilmek için bütün bunları tam ve eksiksiz bir şekilde hazırlamaya mecburuz. Dinen de bu konuda bütün gücümüzü kullanmakla yükümlüyüz.

Peygamberimiz (a.s.) de birçok hadislerinde vatan sevgisinin ve savunmasının önemli bir görev ve sevabı çok bir hareket olduğunu haber vermişlerdir.

 “Siz düşmanla karşılaşmayı dilemeyiniz; Allah’tan afiyet isteyiniz. Düşmanla karşılaştığınız zaman da sabır ve gücünüzle karşı koyunuz.”,( Müslim, Cihad, 20)

 “İki göze ateş dokunmayacaktır. Biri Allah korkusundan ağlayan göz;  diğeri de Allah yolunda, gece vakti ( karakol) bekleyen (nöbet tutan)  ve düşman gözleyen göz”( Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12. No: 1639.  IV,

Bir gün bir gece hudut boyunda nöbet tutmak, gündüzleri oruçla, geceleri de ibâdetle geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Vazife başında ölürse, yapmakta olduğu amelin sevabı ve rızkı devam eder ve kabir fitnesinden kurtulur.”( Müslim, İmâre, 163)

Vatan olmaksızın millet, millet olmaksızın da devlet olamaz. Bir milletin varlığı, vatanın varlığına, aynı zamanda hür ve bağımsız olmasına bağlıdır

Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!”

Bu cennet Vatanın birer evlatları olarak bizler vatanımızı korumak, vatanımıza namahrem eli değmemesi için askerlik yapmakla mükellefiz. Buda bizim hayatımızın en önemli zaman dilimidir. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşımızda dile getirdiği üzere, Cennet Vatanımızı korumak hepimizin en başta gelen sorumluluğudur. Akif bu hususu ne güzel dile getirmiştir.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hâyasızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

 Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

  • Allah’ın yardımının gelmesi için gayret göstermeliyiz
  • Tıpkı Resulullah Efendimizin örneklik ve rehberliğinde Mekke döneminde olduğu gibi müminler, nefislerimizi, kalplerimizi ve zihinlerimi terbiye etmeliyiz.
  • İmanımızı güçlendirmeliyiz.
  • İbadetlerimizi halisane yapmalıyız
  • Ahlakımızı güzelleştirmeliyiz
  • Ruhen ve bedenen zafere hazır olmalıyız
  • Üstünlüğün ve zaferin Allahın yardımıyla olduğunu bilmeliyiz
  • Sonrasında da Allah’a tevekkül edip neticeyi yine O’ndan beklemeliyiz

Yavrumuzu sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz

Anamızı-babamızı sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz

Eşimizi sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz

VATANINA İHANET ETMEYECEKSİN VE İHANET EDİLMESİNE FIRSAT VERMEYECEKSİN

Hz. ali şöyle söylemiştir:

Şahsına fenalık yapanı affet. Fakat vatanınıza ve milletinize fenalık edeni asla affetmeyin.” (Bilal Eren, Güzel Sözler Antolojisi, 22)

Süleyman Nazif:

Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır” der.( Bilal Eren, Güzel Sözler Antolojisi, 306)

Allah Teala buyurdu ki: “Ben muhakkak zalimden mazlumun intikamını alırım. Yine biz mazlumun haksızlığa uğradığını görüp te  ona yardım etmeye gücü yettiği halde yardımını esirgeyen katı kalpli kimseden de mazlumun intikamını alırım. (Taberani)

Silahlı, ekonomik ve sözlü her türlü tehdit ve terörle bu millete ihanet edenler zannediyorlar mı ki yaptıklarıyla huzur içinde yaşayacaklar?

Bu fedakar ve vefakar millet canıyla, kanıyla bu ülkeyi kurmuştur. Birlik beraberliğini bozmak isteyenlere, İhanet edenlere mutlaka hesap soracaktır ve asla bunlara müsaade etmeyecektir. Buna tevessül edenler her daim hüsrana uğrayacaklardır.

 “Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.” (SAFF 13)

Uğrunda can veren şehidini, Peygamberin kucak açıp beklediği bu mübarek vatan toprakları üzerinde tarihler devirdik, tarihler kurduk.

Türkü’yle, kürdü’yle, laz’ıyla çerkez’iyle… Sünnî’siyle, alevî’siyle… Aynı toprak , aynı bayrak uğrunda can cana olduk siperlerinde.

Kanlarımızı sebil ettik, fakat vatanın namusunu çiğnetmedik, bayrağı yere düşürmedik; minarelerden ezanı, camilerden Kur’an-ı dindirtmedik.

İşte şehitlerimiz kanlarını akıtarak bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunun için tarihimizin derinliklerinden beslenen, milli manevi duygularla yetişen, bilgi ve birikimli, kültürlü vatanı ve milleti için çalışan, gerektiğinde en sevdiği varlık olan canını mukaddes değerler uğruna feda edebilecek nesiller yetiştirmeliyiz. Bunu yapmadığımız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karışı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.

“Ey şehid oğlu şehid! İsteme benden makber, Sana âğûşunu açmış, duruyor peygamber.” Mehmed Akif ERSOY

Bu vatan senin, bu devlet senin, bu millet senin, bu bayrak senin. Eğer sen sahip çıkarsan sen vatansız, devletsiz, milletsiz, bayraksız, Kur’an’sız, ezansız kalmayacaksın. Yüce Allah hiç kimseyi vatansız, devletsiz, milletsiz, bayraksız; Kur’an’sız ve ezansız bırakmasın.

Zafere ulaşmak isteyen kardeşim

Zafer, imandır. imanın iyice yerleşmesidir.

Zafer, ihlasla mücadele etmektir.

zafer Allah katındandır ve üstünlüğün tamamı Allah’ındır.

Zafer, Allah’ın dinine yardım etmekle mümkündür

Zafer, yenilmeyen güçlüye (Allah’a) dayanmaktır

Zafer sabırdan sonradır.

Dua, zaferi sağlayan silahların en önemlisidir.

Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran bütün büyüklerimizi, ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz.

Yüce Ecdadımızın bütün savaşlara başlarken ifade ettiği önemli bir söz, İslam Dininin vermiş olduğu manevi duygular ile geçmişten getirdiğimiz kültürümüzün özümsenerek birleştirilmesi neticesinde ortaya çıkan bir söz: “Ölürsem şehit, kalırsam Gazi” Yüce Ecdadımızın vatanının düşmana terk etmediği gibi bizlerde aynı şekilde vatanımızı çiğnetmeyeceğimizi şerefle ifade ediyoruz.

Sevgili Efendimiz şehitliğin derecesiyle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

 “Hiç kimse cennete girdikten sonra-bütün dünyaya sahip olsa bile- tekrar dünyaya dönmeyi istemez. Yalnız şehit­ler, gördükleri keramet (ve erdikleri ni­metler) sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.” (Buhari, Cihad, 5; Müslim, İmare, 29.)

Bizzat Efendimiz, bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buyurmuştur:

 “Ruhumu kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşa­rak tekrar öldürülmemi, yine dirilip sa­vaşta öldürülmemi arzu ederim.” (Buhari, Cihad, 7; Müslim, İmare, 28)

Sözlerimi noktalarken;

 Anadoluyu  Türke ebedi  Yurt yapan arslanların İstanbul surlarına  sancak diken Ulubatlı Hasanların Sakaryada ,Dumlupınarda, İzmirde, Erzurumda , Malazgirtte ,Kıbrısta , Balkanlarda  şahlananların toprağın altında kefensiz yatanların ruhlarını şad eyle Allahım.

 Buram buram  Şehit kanı  kokan  bu Cennet Vatanı bizlere emanet eden  tüm şehid ve gazilerimizi,  ecdadımızı ,bu Vatan için ,bu Bayrak için ,bu Millet için hayatlarını  seve seve  veren ahirete irtihal  etmiş   devlet ve  Millet büyüklerini, Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder  Büyük komutan  Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ve Silah arakadaşlarıını  rahmetle anıyoruz  ruhları şad olsun.

Ülkemiz Vatanımız  Milletimiz  bayrağımız sana emanet  muhafaza eyle ALLAHIM. Bu acı günleri tekrar ülkemize Vatanımıza Milletimize   yaşatma ALLAHIM.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP