Ahmet Acaroğlu
Kaç yerel seçim geldi geçti, kaç başkan geldi gitti ama Enez’in kaderi değişmedi. Enez için “Saros’un İncisi” diye güzellemeler yaparız bazen. Bir sevgi ifadesidir bu. Körfezin güzelliğine kim ne diyebilir ki? Koru Dağı’nın kadim çamlarının ardından yükselen güneş, körfezin pırıl pırıl, masmavi serin sularında yıkanır her sabah. Her akşam üstü de dingin sulara ayna tutarak kaybolur gider adalar denizinde. Yavaş yavaş göklerden yıldızlar dökülür yorgun sulara. Sen istersen otur hayal kur, istersen duygularının gemini serbest bırak, koşup gitsin güneşin ardından. Bırak mısralar dökülsün gönül dilinden. Ne bileyim, belki sadece kumsalı öpen dalgaların duyabileceği şarkılar söylersin gün biterken. Bize bunları bağışlayan doğa için Tanrı’ya minnetlerimizi sunmaktır bu bilesin.
Hani diyorum, Enez Belediyesi için de böyle olumlu cümleler kurabilsem, Enez halkı ve sahildeki yazlıkçılar adına teşekkür ve tebrik mesajları yazabilseydim .” Başkanlar değişti, Enez’in kaderi değişmedi.” derken haksız mıyım? Sanki çok başarılıymış gibi halkın tercihi yine CHP’ li aday Özkan Günenç oldu. Hayırlı olsun demek bir nezaket şüphesiz. Ama önceki 5 yılda Enez için kalıcı, hayırlı bir hizmetine de tanık olamadığımız Başkan’ın yeni döneminden de umutlu değilim. Çünkü yaz sezonu başlarken gördüm ki Enez’de değişen bir şey yok. Çok farklı partilere ve adaylara şans verdi Enez halkı ama hiçbir Başkan bu desteğin hakkını veremedi.
Türkiye’nin Turizm alanındaki çabalarını ve beklentilerini biliyoruz, turizme bacasız sanayi dendiğini de. Ülkemizin birçok il ilçe belediye başkanı kentin tarihi dokusuna yatırım yaparak turizm adına yeni destinasyonlar, yeni yönelim alanları yaratırken, biz mevcuda makyaj yapmayı bile düşünmüyoruz. Elbette Enez’de hükümetlerin planlaması gereken büyük işler vardır ama yerel yöneticilerin de bir planı, programı, her şeyden önce bir iyi niyeti ve gayreti olmalıdır. Onu göremiyorum ben.
Enez’in nüfusu yazlıkçılarla birlikte 10’a katlanmaktadır. Küçük bir ilçe için büyük bir gelir kaynağıdır aslında bu. Emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, su parası, ilaçlama bedeli, atık su ve katı atık parası, yol yapımı katılım bedeli, say say bitmiyor. Vatandaş görevini yapıyor, faturalarını ödüyor, karşılığında da hizmet bekliyor. Lay lay lomla, çapsız bir festivalle, köpürtülmüş meyhane muhabbetleriyle,-mış gibi yaparak meselelere köklü çözüm bulmak mümkün mü? Olmuyor işte.
Senih Yurdatapan ve Ulaş Demiray birer Enez sevdalısı. “ YaSAKLI Kent Enez” diye bir kitap yazdı Senih. Belediye Başkanına ve Enez’in sorunlarına dair okunası makaleler yazıyor arada. Ulaş Demiray’ın da Ceren Yayınevi tarafından basılan “Evvelim Sendin Ahirim Sensin Enez” kitabı bir Enez’li olarak kenti nasıl sahiplendiğinin belgesi. Sayın Demiray son yazılarının birinde “Enez sana bol geliyor!” diyerek Belediye Başkanı Özkan Günenç’i istifaya davet ediyordu. Daha ne denilebilir ki!
Velhasıl Türkiye, turizmi en önemli gelir kaynağı olarak görüp yatırımlar yaparken Enez ihmaller cangılında yolunu kaybetmiş bir gariptir zannımca. Arıtma arızasını bile hemen halledemeyip yolları kanalizasyona çeviren bir belediye. Zaten bozuk olan, fakat doğal gaz hattı döşendikten sonra onarılmayan ve iyice bozulan caddeler. Buna rağmen üçüncü defa tahsil edilmeye çalışılan yol katılım pay bedelleri. Toz toprak içinde bir yaşam. Kumsalın dibine park etmiş karavanlar. Bir tırmık çekilmemiş, çer çöp içinde bir kumsal. Yetersiz ilaçlama nedeniyle gündüz karasinek, gece sivrisinek saldırılarıyla baş etmeye çalışan insanlar. Özellikle kadın ve çocuklarda korku yaratan sahipsiz ve bir barınak hizmeti bile çok görülen köpekler. Hoparlörü sonuna kadar açık seyyar satıcılar. Çok yavaş ilerleyen ve maalesef tarihi mirasların gerçekliğini bozan arkeolojik çalışmalar.
Sahilin ilk sakinlerinden sayılırım. Böyle miydi yirmi beş, otuz sene önceki Enez? İstenilirse yine olmaz mı öyle pırıl pırıl, inci gibi. Kartopu Enez Gönüllüleri Derneği ve Ceren Kitapevi doğru düşünceli aydınların, güzel projelerin adresi gibi geliyor bana. Yaz boyu sürekli orada bulunmasam da alkışlıyorum onları. Hani diyorum, liman da askeri bölge konumundan çıkarıldı ya, adalardan bir gemi bize doğru süzülürken, bizden de bir gemi arkasında köpükler bırakarak uzanıverse o Ege adalarına. Gökçeada, Bozcaada, Limni, Semadirek, Taşoz ve diğerlerine günübirlik seferler düzenlense nasıl da canlanırdı Körfez. Yıllardır giderilememiş özlemimdir bu benim. Şimdilerde bir sivil toplum derneğinin bir iki denemesini de mutluluk verici buluyorum.
Oh be ! İyi ki gelmişiz Enez’e deseler ve dönüşlerinde adalardaki komşularına hararetle bizi tavsiye etseler. Enez’i, Vakıflar’ı, Yayla’yı, Erikli’yi, Bolayır’ı, Gelibolu’yu anlatsalar. Herkesi hayran bırakacak kadar güzelleştirebilsek yaşadığımız şehirleri, yeni bir kent bilinci ve imar planlamasıyla organize olsak bu eşsiz sahillerde ne güzel olurdu.
Birlikte kafa yorarsak, el ele verirsek, sivil toplum örgütlerinin tekliflerini, kent konseylerinin önerilerini dikkatle değerlendirirsek bir şeyleri değiştirebiliriz yine de. Ama önce Enez, Enez olmalı, Enez’e önce Enez’de yaşayanlar sahip çıkmalıdır dostlar.
GÜNDEM
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024EKONOMİ
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024