Nihayet 61 yıllık darbeci Baas rejimi yıkıldı. 13 yıllık bir diktatör 13 günde tepe taklak oldu. Sarayında tagutlaşan bir sadist kartondan bir krala dönüşüverdi. Zulüm ve işkence ile bir ülkenin abad olması mümkün değildir çünkü. Mülkün temeli ADALET olmazsa sultanın da, ülkenin de sonu felakettir.
Bütün diktatörlerin icraatları birbirine benzer. Sonları da öyledir şüphesiz. Sayısız örnekler varken önlerinde, bazı yöneticiler ele geçirdikleri makam ve mevkileri kaybetmemek için halkına her türlü zulmü reva görebiliyorlar. İnsanın gözü doymuyor. Nefsin iştahı ve egonun dizginlenemez hırsı, yönetme erkini eline geçiren bazı bireyleri insanlık erdemlerinden uzaklaştırıp vahşileştirebiliyor. Esad onların son örneklerinden biriydi. Ama söylediklerimin daha iyi anlaşılabilmesi için Şam yakınlarındaki Sednaya İşkence Hapishanesi’ni biliyor olmalısınız.
Sednaya, Beşar Esad’in Baas rejimine muhalif olan herkesi tıktığı mapusane. Yerin altında inşa edilmiş, kimilerine göre üç kat, bazı iddialara göre yedi katlı bir cehennem. Ne hikmetse diktatörlerle özdeşleşen iki yapı var; birisi şatafatlı bir saray, diğeri de çok büyük bir cezaevi. Yerin altında ışıktan bile mahrum yüz bin mahkumdan bahsediliyor. Muhaliflerin elinde bugün. Görevliler kaçtığı için şifreli kapılar açılamıyor, mahkumlara ulaşılamıyor.Televizyonlardaki görüntüler ve bazı mahkumların açıklamalarına can dayanmıyor. Bu dünyada insandan daha vahşi ve acımasız başka bir varlık var mıdır acaba diye düşünüyor insan?!
Hürriyet Kasidesi’nde ne diyordu Namık Kemal;
“Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-i hürriyet
Çalış idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten”
Bugünkü Türkçe ile söylemek gerekirse: (Adaletsizlik ile, zulüm ile hürriyeti imha etmek ne mümkündür.Eğer gücün yetiyorsa çalış, insanlıktan idrak yeteneğini kaldır!)
Şiirin bir başka beytinde şair zalim yöneticileri insafsız avcıya, ona hizmet edenleri de köpeklere benzetir.
Nitekim Suriyeli Pilot Raghid Al-Tatari, 1982 yılında Devlet Başkanı Hafız Esad’ın emrine uymayıp, isyan çıkan Hama kentine bomba atmayı reddetmiş, hapse atılmıştı. 42 yılı hapiste işkenceyle geçen Tatari dün hürriyetine kavuştuğunda artık tanınmaz haldeydi. Gözü yaşlıydı ama , “ben halkıma bomba atamam” demenin onuru ve mutluluğu onun şeref madalyasıydı.
Suç işleyen elbette kanunlara göre cezalandırılmalı, mağdur olana hakkı teslim edilmelidir. Ama eline silah almamış, cana kastetmemiş, vatana ihanet etmemiş insanlara, “benim gibi düşünmüyor” diye işkenceleri reva görmek insanlığa ihanettir. İdarecinin görevi adaletle yönetmek, sevgiyle yaşatmaktır. Yok etmek, kan dökmek barbarlıktır, Kabil kompleksidir. Bunu tarihte kaç devlet başkanı başarabilmiştir, incelemeye değer bir çalışma alanıdır.
Zannetmeyin ki Esad tek örnektir. Netanyahu 50 bin kişinin katili, dişlerinden kan damlayan bir vampir, insanlık düşmanı bir canavardır. Saddam öyle değil miydi? Kerkük’ün zindanlarında kaç Türkmen hayata veda etmiştir bilen var mı? Halepçe katliamında kaç Kürt hayattan koparılmıştır? Suriye’de Bayır Bucak Türkmenlerinin başına gelenlerden kaçımızın haberi var? Bosna’da, Myanmar’da, Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da yapılan mezalimi unutmayın. Stalin bir kasaptı, Hitler bir sadist, Mao zalim. ABD, Rusya ve İngiltere’nin dünyaya ölümler biçen magaloman başkanlarını günahsız mı zannediyorsunuz! Milyonlarca masumun kanını içerek katline ferman yazanlar onlardır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine göre hür yaşama bir insanlık hakkıdır. İşkence ise bir insanlık suçudur. Bir zalim devrildi. Bütün mazlumlar adına sevinelim. Taliban’ın uygulamalarını, Işid’in vahşetini gördükten sonra Suriye’de yönetimi devralan grupların adil ve eşitlikçi olabileceğinden emin değilim.
Suriye sanki yeniden bir iç dalaşmayla kan, kin ve gözyaşına sahne olacakmış gibi geliyor bana. İnşallah yanılırım. Ama emperyalizmin BOP projesi tıkır tıkır işlemeye devam ediyor. Orta Doğu’da sınırları değiştirilecek 20 ülkenin içinde Türkiye’nin de olduğunu zaten saklamıyorlar. Mesele; zalimlerin zulmüne karşı Hakk’ın bükülmez kolu olabilmektir. Devletimiz tedbirli, asil milletimiz uyanık ve tetikte olmalıdır.
Gün, Atatürk’ü bir kere daha anlama, bu ihanet coğrafyasında, bize armağan ettiği demokratik,laik,hukuk devletinin kıymetini bilerek O’na şükran devranıdır.
GÜNDEM
11 Aralık 2024GÜNDEM
11 Aralık 2024GÜNDEM
11 Aralık 2024GÜNDEM
11 Aralık 2024GÜNDEM
11 Aralık 2024EKONOMİ
11 Aralık 2024GÜNDEM
11 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.