Recep Çınar
Nisan ve Mayıs ayları bayram ve kutlama günleri ile dopdolu aylar. Hemen her gün, kutlama günü var. Bu konuda belki de Dünya’da önde gelen ülkelerden biriyiz! Bu kutlama günlerine bir de “Hıdrellez/Kakava” resmileştirilerek katıldı!
Peki, HIDIRELLEZ nedir?
Hızır ve İlyas (a.s)’ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan milâdi 6 Mayıs, (Rumî 23 Nisan)’a rastlayan güne verilen isim. Söz konusu günde Hızır ve İlyas (a.s) buluşarak sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı. Hızır (a.s)’ın Allah’ın lütfu ile dolaştığı yerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçeklere bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak, halk zamanla bu günlerde buluşup Hızır ve İlyas (a.s) ın geleneğini sürdürmek amacıyla özel anda ve dua günleri tertip eder olmuşlar. Ancak bu, zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzde olan şekliyle Hıdırellez adını almıştır. Günümüzde manası ise; İnsanların kıştan kurutuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adak adama, dilekte bulunma… gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen “bahar bayramı” inancıdır ki, tam bir “bid’at” (Sonradan ortaya çıkarılan şey)!
İslâm âlimlerinin çoğuna göre Kur’ân-ı Kerîm’in Kehf sûresinde geçen Salih adam kıssasından Hızır (a.s)’ın anlaşıldığı ve onun Peygamber olduğu görüşü müfessirlerin bazılarının tercih ettiği bir görüştür (İbn Kesîr, Tefsir, V,179; el-Kehf,18/65). Ancak bazı âlimler tarafından da Nebî değil Velî olduğu görüşü ileri sürülmektedir (Tecridî Sarîh tercümesi, IX, 145).
İlyas (a.s) İsrailoğulları Peygamberlerinden olup Kur’ân-ı Kerîm’de ismi geçen ve Tevrat’ta “Elia” diye zikrolunan Peygamberdir. M.Ö. IX. asırda yaşadığı ve daha sonra zamanın hükümdarları ile çok mücadele ettiği, çoğu zaman mağaralarda yaşadığı kaydedilmektedir.
İlyas (a.s)’ın İsrailoğullarından ayrılması Hızır (a.s) ile buluşması gerçekleşti. Bu buluşmanın adı, “Hızır-İlyas” iken sonradan Hıdrellez şeklinde değiştirilmiştir.
Halk inançlarında HIDRELLEZ:
İslam âlimleri, “Hızır’da darda kalanlara yardımcı olma, bereket getirme ve gelecekte dilekleri gerçekleştirme vasıflarını görmek mümkündür. Geceden gül dallarına gümüş kuruşlar, çeyrekler, kırmızı bezler bağlanır, gül dibine genç kızlar yüzük atar, mani söyler, içki sofraları hazırlanır, davullar eşliğinde oyunlar oynanır, su kenarlarında, yeşilliklerde eğlenilir, ateşten atlanılırsa ev sahibi olacağına inanılır; öküzü arabaya koşmama… vb. gibi İslâm’la çelişen ve din ile ilgisi olmayan inançlara rastlanmaktadır. Aynı şekilde Hıristiyan inancına göre Saint Georges yortusu da bizim halk geleneklerimizle paralellik arz eder ve Hıdrellezle aynı günde kutlanmaktadır. Görüldüğü üzere İslâm’ın Tevhid bilinçliğinden uzak, sahte mitolojik dürtülerin ve Şamanist kalıntılarını, uzantılarını yansıtan günümüz Hıdrellez anlayışıyla, Hıristiyan Saint Yortusunun paralelliği de göstermektedir ki İslâm dışı her şeye yakınlık duyma ama İslâm’ın gerçek kimliğine karşı çıkma düşüncesinin neticelerini gözler önüne sermektedir” şeklinde açıklamada bulunurlar. KAKAVA ise;Kökenlerini Mısır ve Ön Asya’dan alır. Kakava, Mısır ve Ön Asya kökenli bir inanç olarak kabul edilir. İlkbaharı karşılamak için yapılan eğlencelerden biri olan Kakava Şenlikleri ve Hıdrellez Kutlamaları her yıl Mayıs ayının 5. ve 6. günlerinde (şimdi; 3-6 Mayıs) düzenlenmektedir. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’ndeki araştırmada Nazif Karaçam’a göre Kakava, “Tencere Bayramı” anlamına gelmektedir. Bir diğer araştırmacı İ. Hakkı Soyyanmaz’a göre ise Ka’kava kelimesi hem “millî bayram” hem de “silah ve savaş gürültüsü” anlamlarına gelmektedir. Halk arasındaysa kokulu hava ya da kahkaha kelimelerinin bozulmalarıyla kakava kelimesinin oluşturulduğu da söylenir. Edirne’de her yıl coşkuyla karşılanan baharın habercisi Kakava ve Hıdırellez 2017 yılında(Belediye Başkanı Gürkan döneminde) UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alındı. Kutlamalar 3,4,5 ve 6 Mayıs olmak üzere 4 gün sürüyor. İlk 2 gün çarşı Pazar dolaşılıp davullar, aşırı sesli müzikler çalınıyor, göbekler atılıyor!
5 Mayıs Pazartesigünüşenliklerin en görkemli anı saat 16.00’da geleneksel Kakava ateşi yakılıyor. Bu kutsal ateş etrafında Roman dans toplulukları sahne alıp, gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğleniliyor.
6 Mayıs sabahının erken saatlerinde ise binlerce kişi dileklerini Tunca Nehri’ne bırakıyor. Sabah 06.00’daprotokol üyeleriyle birlikte gül dallarına asılan dilekler suya bırakılarak Hıdrellez’in kutsal ritüeli tamamlanıyor.
Hıdrellez Ritüelleri: “1. Dilek tutma, 2. Ateşten atlama, 3. Baht açma törenleri, 4. Kırk uçurma, 5. Doğaya çıkma ve piknik, 6. Şifalı su uygulamaları, 7. Ev temizliği ve yenileme” olarak yapılır.
Hıdrellez ve Kakava’yı neden yazı konusu yaptım?
Biz dinimizle, inancımızla çelişmeyen kutlamaları, eğlenmeleri usulü çerçevesinde tabii ki yapacağız. Ama gel gelelim ki, son yıllarda UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne aldırılan Hıdrellez ve Kakava çok farklı mecralara taşındı!
Şehir merkezinde cadde-sokak dolaşan, hemen her dükkânın önünde hatta lokantaların dış kısmında yemek yiyen insanların karşısında davul çalarak, göbek atarak rahatsızlık verilmesi ne ile izah edilebilir? Bu da yetmedi, namaz vakti (öğle) Eski Caminin kapısı önünde toplanıp ayni şekilde davul çalma, göbek atma hareketleri bizim medeniyet değerlerimizle, geleneklerimizle bağdaşır mı? Esnafın çoğu bu durumdan rahatsız! Bu tür hareketler Edirne’nin altında yatan yüz binlerce şehidimizi de rahatsız eder! Sadece 20 bin şehidimiz Saray içi mevkiinde yatıyor. Orada yapılan hareketler, yangına sebep olacak dev ateşler onların da ruhlarını rahatsız etmez mi? Bu tür kutlamalar/eğlenceler yapılacaksa şehir dışında (uygun olan, halkı rahatsız etmeyecek boş meydanlarda) yapılmalı. İnançlarımızla uyum sağlamayan ve halkı rahatsız eden hareketlere şehir içinde müsaade edilmemeli. Hem ahlaki bakımından hem de kadim şehir Edirne’nin geçmiş kültürü bakımından bu tür etkinlikler asla tasvip edilemez. Umarız bu yanlışlar tekrar etmez! Buna öncülük eden Belediye, bu tür hareketlere verdiği önemi Tarihi Kırkpınar Güreşlerine, Şehrimizin alt yapısının, üst yapısının düzenlenmesine vermesi gerekir! Şehir hizmetlerini gereği gibi yapmayan Belediye, bu tür etkinliklere destek vererek günü kurtarmaya çalışıyor. Müftülüğümüzden Cami önünde yapılan bu tür programları ilgili makamlara şikâyette bulunan oldu mu acaba? Hangi mantıkla Cami önlerinde davul çalıp göbek atılır! Bir taraftan ezan okunsun, bir taraftan da davul eşliğinde göbek atılsın! Bunu hangi inanç, hangi mantık kabul eder! Şunu unutmayalım ki bir kişinin özgürlüğü, başka birisinin özgürlüğünün başladığı yerde biter! Kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı da yoktur!
Dostça kalın…
GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025