Ruh sağlığı alanında en çok bilinen hastalıkların başında kuşkusuz “Şizofreni” geliyor. Toplum olarak, şizofreni dışında bu kadar bilgi sahibi olduğumuz, günlük hayatta bazen mizah bazen metafor olarak kullandığımız az hastalık vardır.
Şizofreni bildiğimiz üzere daha çok klinik alanda incelenmiş ve incelenmeye devam eden bir hastalıktır. Mustafa Coşturoğlu’nun 1950 yıllarından itibaren sosyal şizofreni kavramı üzerine yaptığı araştırmalarla bu hastalığın toplumsal boyutunu bizlere aktarmış olması çok kıymetli. Özellikle toplumların maruz kaldığı baskı dönemlerinde, bireylerin düşünce yapılarının nasıl etkilendiğine ilişkin araştırma bulguları dikkat çekici nitelikte.
Şu andaki toplumsal karakterimize bakıldığında şizofrenik düşüncenin temel karakterlerini görebilmemiz mümkün. Şizofrenideki temel karakterlerden olan karar mekanizmasında bozulma, önem ve önceliklerin belirlenememesi, hayal ile gerçeğin ayırt edilememesi, kendine ve çevreye yabancılaşma ve zihinsel bölünmenin varlığı toplumda görebilmek mümkün.
Okuduğumuz ve gördüğümüz haberlerde, aldığımız bilgilerde toplumsal olarak gerçekliğini sorgular olduk. Aynı şekilde şizofrenideki zihinsel bölünme. Bizde sanki toplumsal bölünme olarak görülüyor. Yıllardır aksini düşünüyor olsak da eylemlerde kendi içimizde onlar ve bizler olarak bölünüyoruz.
Yine şizofrenide gördüğümüz bireyin kendine ve çevresine yabancılaşıyor olması da toplumsal boyutta gözlemlediğimiz diğer bir unsur. Görünen o ki toplum olarak bölünerek birbirimize yabancılaştık. Yabancılaştıkça birbirimize ayrı dünyaların insanları olarak bakmaya başladık. Böyle yaptıkça gruplaştık, gruplaştıkça dışımızdaki gerçeklerden korku duymaya, korktukça paranoid belirtiler göstermeye başladık. Bizden olmayanların bize zarar vereceği inancı geliştirdik. Komplo teorileri ürettik.
Şimdi siz söyleyin bu şekilde bakınca hepimiz şizofrenik karakterler göstermiyor muyuz? Hepimiz bu hastalığa yakalanmış durumdayız. Tanımız toplumsal şizofreni. İlacımız belli bütünleşme.
Sahi bizi ne bütünleştirebilir? Ortak bir ideale sahip olmak, eğitim ve gelir dağılımındaki denge bizi bütünleştirebilir mi? Bunlar toplumu düşünce ve yaşantı yönünden bütünleştirebilmeye yeter mi?
Coşturoğlu, “Sosyal şizofreni ve yaratıcı düşünme” kitabında sosyal şizofreniden toplumsal empatiye nasıl geçileceği ile ilgili rehberlik etmeyi amaçlamıştır. İlgilenenlerin okumasını tavsiye ederim.
Toplumsal şizofreniden kurtulmak empatiden geçecek. Empati bizi bütünleştirecek. Her ne şekilde, her ne alanda olursa olsun toplum olarak ayrışmadan, yabancılaşmadan, empati ile bütünleşebilirsek belki bu hastalıktan kurtulabiliriz.
GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025GÜNDEM
12 Mayıs 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.