DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22511981,35%
Edirne
27°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Uzm.Psk Nergis Özdinç

Uzm.Psk Nergis Özdinç

23 Temmuz 2024 Salı

PSİKOLOJİK SERMAYE

PSİKOLOJİK SERMAYE
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzman Psikolog Nergis ÖZDİNÇ

Sermaye, kelime anlamı olarak bakıldığında daha çok ticari alanda, bir girişimin geliştirilmesi ve yürütülmesi için kullanılan bir kavramdır. Yapılacak girişime gelir getirebilecek her türlü mal sermaye olarak kabul edilir. Peki psikolojide “sermaye” kavramını nasıl kullanabiliriz?

Psikolojik sermaye, kişilerin kendileri hakkındaki görüşleri, yaptıkları işe karşı tutumları, etik uyumlulukları ve yaşama karşı genel yaklaşımlarını içerir. İnsanların kendilerini tanıyor olmaları, problemlerle nasıl başa çıkacaklarını bilmeleri, umut geliştirebilir olmaları, kendilerini yeterli hissetmeleri, onların psikolojik sermayelerini oluşturur.

İnsan gelişen ve geliştirilebilen bir varlıktır. İnsanların kendi gelişimleri için psikolojik sermayeleri olması gerektiği düşüncesindeyim. Psikolojik sermayenin temelleri elbette küçük yaşta atılır. Geleceğe yatırım insana ve kendimize olan yatırımla başlarsa bu yatırım diğer tüm yatırımları da olumlu yönde etkileyecektir. Çocuklarımız doğduğunda hemen yaptığımız ilk yatırım banka hesabı açmak veya mal almak mı? Evet bu çocuğunuzun ekonomik sermayesi için önemli. Peki aynı şekilde çocuğunuzun psikolojik sermayesi için neler yapılabilir?

Kendisi ile barışık, zor ve stresli durumlarla nasıl baş edebileceğini bilen, kendini yönetebilen kişiler psikolojik sermayesi güçlü olan kişilerdir. Bu kişiler hem kendi hayatlarını hem de içinde bulundukları her türlü grubu yönetebilir ve başarılı sonuçlar alabilirler.

İnsan, psikolojik açıdan hep olumsuz tarafları görme ve bunları ortaya çıkarma eğilimi gösterir. Kötü yanlarımızı düzeltmek için harcayacağımız zamanı, iyi yanlarımızı geliştirmek için harcıyor olsak kendi kişisel gelişimimiz için çok daha olumlu bir sonuç elde edebiliriz. Bu alanda kötüyüm, bu işte iyi değilim demek yerine, neyi iyi yapıyorum, hangi alanda kendimi yeterli hissediyorum, ne yaparken keyif alıyorum gibi sorulara verdiğimiz cevaplar psikolojik sermayemiz hakkında bize bilgi verecektir. Çocuklarımız için de bu şekilde düşünebiliriz. Çocuğunuza zayıf olduğu alanlarda mı yoksa güçlü olduğu alanlarda mı kursa gönderiyorsunuz? Çocuğunuzun güçlü alanlarını desteklerseniz psikolojik sermayesine katkı sağlamış olursunuz.

Para, mal, mülkten oluşan sermaye geçicidir. Bunlara bağlı gelişen mutluluk, kendine güven kavramları da bahsedilen sermaye ile yok olma potansiyeli taşır. Bu nedenle insanların psikolojik sermayelerini keşfetmeleri ve bunlara yatırım yapmaları, bu sermayelerini güçlendirmeye çalışmaları psikolojik sağlık açısından daha kalıcı olacaktır.

Psikolojik sermayeniz güçlü ise, psikolojik açıdan daha dayanıklı olursunuz ve karşınıza çıkan güçlüklerle daha kolay baş edebilir olursunuz.  Güçlü taraflarınıza odaklandığınızda, kısacası psikolojik sermayenizi geliştirmek için çaba harcadığınızda hayatın her alanında iyi olma hali de sizinle birlikte olacaktır.

Devamını Oku

Hava Durumu ve Psikoloji İlişkisi

Hava Durumu ve Psikoloji İlişkisi
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzman Psikolog Nergis ÖZDİNÇ

Hava durumunun fiziksel etkileri kadar psikolojik etkileri de bulunmakta. Son yıllarda özellikle iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlar arasında, ani değişen hava durumunun psikolojik etkilerine ilişkin yazılara rastlamak mümkün.

Fiziksel sağlık ile ruh sağlığı bir bütündür ve her iki alan birbirlerini olumlu/olumsuz yönde etkilemektedir.  Özellikle ani sıcaklıkların yaşandığı şu günlerde, vücut ısımızı biyolojik olarak sabit tutma çabası hem fiziksel hem de psikolojik açıdan bizleri yormaktadır.  Havalandırma veya klima yardımı olmadan vücut ısısını sabit tutma çabası önemli bir stres kaynağıdır. Bu stres ev ve iş yerlerindeki günlük akışın aksamasına yol açmakta, dolayısı ile her alanda verimliliği etkilemektedir.

Ani sıcaklıklara karşı vücudun aşırı uyarılması, dikkat ve odaklanma problemleri, uyku bozuklukları, stres, ani duygu değişimleri, şiddet ve öfke gibi durumlara yol açabilmektedir. Özellikle kronik rahatsızlığı olan bireyler bu durumdan daha çok etkilenmektedir.

Dikkate alınması gereken önemli bir başka husus da önceden var olan psikolojik sağlık koşullarının veya sorunlarının hava durumu değişiklikleri ve özellikle ani sıcaklık artışlarında daha da kötüleşebileceği veya tetiklenebileceğidir.

Fiziksel ve ruhsal sağlık açısından en çok etkilenen gruplar: acil durum çalışanları, kırsal halklar, çocuklar, yaşlılar, kadınlar, sosyoekonomik durumu düşük insanlar, evsizler, açık hava işçileri, göçmenler ve önceden sağlık problemi olan bireylerdir.

Bunlara ek olarak sıcaklıkların insan vücudunda yarattığı sonuçlara sosyolojik açıdan da bakıldığında, sosyal kaçınma problemi de gözlenmektedir. Ani sıcaklık değişimleri ile baş edememe sonucunda kişi sosyalleşmekten kaçınarak yalnızlaşmaya ve buna bağlı olarak psikolojik açıdan olumsuz duygu durumlarına neden olabilmektedir.

Bu yazı, yaz döneminde yazıldığı için hava durumundan bahsederken sıcaklık artışlarından örnekler içeriyor ancak buna benzer olumsuz etkiler kış mevsimi ve soğuk hava durumu için de geçerlidir. Örneğin, hava değişimlerinin çok sık veya sert olduğu dönemlerde insanlar, çok daha fazla hasta olmaktadırlar. İşte bu grip, enfeksiyon gibi çok yaygın görülen rahatsızlıklar da dolaylı olarak bireylerde ruh sağlığını etkilemektedir. Aynı şekilde kapalı ve yağışlı havanın depresif duygu durumunu tetiklediğine ilişkin araştırmalar da mevcuttur.

Kısacası, genelde iklim değişikli ve onun alt alanı olan hava durumlarının fiziksel, psikolojik ve aynı zamanda sosyolojik etkileri olduğu kaçınılmazdır. Dolayısı ile insan faktörünün olduğu her alan hava durumundan ve daha büyük bir yelpazede iklim değişikliklerinden direk ve dolaylı olarak etkilenmektedir.

Devamını Oku

EKOPSİKOLOJİ: DOĞA RUHUN GIDASIDIR

EKOPSİKOLOJİ: DOĞA RUHUN GIDASIDIR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzman Psikolog Nergis ÖZDİNÇ

Psikoloji literatüründe insan ve doğa ilişkisine yönelik pek çok araştırma bulunmakta. Bu araştırmaların ortak bulgularına göre, insan doğadan uzaklaştıkça ruh sağlığı açısından olumsuz etkilenmekte.

Ekopsikoloji, insan davranışlarını doğa bilimi ve psikolojinin temellerine göre açıklayan bir alandır. Bu alan psikolojide, insanın doğayla içgüdüsel bir bağının olduğunu ve bu bağlantının stres, uyku, depresyon, ağrı ile baş etme, dikkat eksikliği, yeme bozuklukları ve hatta demans ile mücadele gibi pek çok alanda olumlu yönde ilişkisi olduğunu iddia eder. Bu iddiayı kanıtlamak için elbette araştırmalar mevcut ancak bunu kendi hayatımızda, kısacık gittiğimiz doğa gezilerinde ve tatillerde de deneyimlemek mümkün.

Bu konuda yapılan araştırmalarda, doğa ile ilişki içinde olmanın uyku düzenini iyileştirdiği ve stresi azalttığı, mutluluğu artırdığı ve olumsuz duyguları azalttığı, olumlu sosyal etkileşimleri teşvik ettiği ve hatta hayatı anlamlandırma duygusu oluşturmaya yardımcı olduğu tespit edilmiş.

Ben özellikle doğa ile baş başa geçirdiğim tatillerde varoluşsal anlamda hayatı anlamlandırma ve doğanın insana öğretileri üzerinde düşünme fırsatı bulmayı seviyorum. Doğadan uzakta bir apartman dairesinde, yeşilden uzakta nasıl stresle yüklü iken, yeşil ve mavinin içerisinde bedenimizle birlikte ruhumuzun da nasıl gevşeyebildiğini görmek ve aradaki farkı düşünmek bana pek çok alanda farkındalıklar kazandırabiliyor.

Örneğin, dalgalı ve öfkeli bir denize girilmemesi gerektiği, denizin tadını çıkarabilmek için sakinleşmesini beklemeyi doğa bize gösterir. Aynı şekilde yaprak döken ağacın zamanı geldiğinde tekrar meyve verebileceğini öğreniyoruz. Doğanın döngüsünde uyumak ve uyanmanın dengede ve bağlantıda kalabilmek adına ne kadar kıymetli olduğu gibi pek çok metafor kullanılabilir bunu anlatmak için.

Fiziksel sağlık ve ruh sağlığı bir bütündür. Ruh sağlığımızı destekleyecek her alanla bağlantıda kalmak bizleri olumlu anlamda etkileyecektir. Doğa ile bağlantıda kalmak diğer seçeneklere göre çok daha ulaşılabilir diye düşünüyorum. Toprağa basmak, bitki yetiştirmek, hayvan beslemek gibi pek çok seçeneği kendimize göre uyarlayabiliriz.

Kısacası ekopsikoloji düşüncesine göre, yaşadığımız dünyada bireyin her açıdan daha sağlıklı olması için ekolojik bilincini uyandırarak doğaya zarar vermeme, hayvanlara ve doğaya saygı duyma ve bağlarını giderek kopardığı doğaya ile tekrar bağ kurmak iyileştirici ve geliştiricidir. Yani, doğa ruhumuzun gıdasıdır.

Devamını Oku

ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİ

ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eleştirel düşünme, analiz yaparak akıl yürütme ve bunları değerlendirme gibi zihinsel süreçleri kapsayan bir düşünce biçimidir. Eleştiri kelimesi çoğunlukla olumsuz algılansa da çoklu zekâ bileşenleri ile farklı açılardan bakabilme, yaratıcı, problem çözücü, mantıklı düşünmeyi gerektiren bir beceridir. Kısacası eleştirel düşünebilmek kendi içinde pek çok beceriyi barındırır.

İnsan olarak hem bireysel hem de sosyal açıdan gelişime ihtiyaç duyan varlıklarız. Toplumsal gelişmişlik, bireysel gelişmeden geçtiği için her birimiz, özellikle çocuk yetiştirirken eleştirel düşünebilen, problem çözme becerisi gelişmiş, yaratıcı yollar bulabilen bireyler yetiştirebilmek niyetindeyiz.

Çünkü biliyoruz ki, eleştirel bakan, sorgulayan, problem çözebilen, yaratıcı yollar keşfedebilenler kolay uyum sağlayabilen ve dolayısı ile psikolojik açıdan daha dayanıklı bireyler olarak karşımıza çıkmakta.

Çocuklarımızın eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için nelere dikkat edebiliriz?

Öncelikle, çocuklar küçük yaştan itibaren bizlere soru sorarlar. Her sorularını mutlaka cevaplandırın ancak yaşına göre sorduğu konu hakkında ne düşündüğünü siz de ona sorun. Böylece hazır bilgi almak yerine onu düşünmeye teşvik ederek düşünme becerilerine katkı sağlamış olacaksınız.

Çocuklarınızın yaşadığı bir sorunu onlar adına hemen çözmeyin. Bu konuda ona destek olun, yanında olduğunuzu gösterin ancak onu, sorunu çözmek için çaba göstermesine teşvik edin. Bu süreçte ona yol gösterici olabilirsiniz ancak son karar ve bu kararın sonuçları ile yüzleşmesine izin verin. Aksi halde hayatlarının sonuna kadar her sorunda bir kurtarıcı arayacaklardır.

Çocuğunuzla iletişimde “Sokratik” soruları kullanabilirsiniz. Neden böyle düşünüyorsun? Bunu açıklayabilir misin? Bunu çözmek için ne yapacaksın? İstediğin gibi olmazsa ne yapabilirsin? Gibi soru cümleleri ile eleştirel düşünme becerisi gelişimini desteklemiş olursunuz.

Çocuklarınızın cevaplarını dinlerken yargılamaktan, etiketlemelerden, küçümseme ve kıyaslamalardan uzak durmaya özen gösterin. Dinlenmeyen ve cevapları küçümsenen çocuk farklı düşünme konusunda teşvik edilmemiş olacaktır.

Çocuklar onlar için planlanmış veya organize edilmiş bir şey olmadığında, yaratıcı olmaya başlar. Ayrıca bu sayede yeni oyunlar ve bir şeyler yapmanın yeni yollarını bulur. Yapılandırılmamış, yaratıcılık gerektiren, doğaçlama oyunlar ve oyuncaklar tercih edebilirsiniz.

Özellikle şu tatil döneminde, çocukların okudukları kitaplar, izledikleri filmler ve oynadıkları oyunların düşünme becerilerine katkılarını düşünerek bu alanlarda yaşlarına uygun, onlara katkı sağlayacak seçimleri birlikte yapabilirsiniz.

Her yazımda özellikle vurguladığım gibi, çocuklarımızdan önce biz yetişkinler eleştirel düşünme becerisini edinmiş olursak bu yazılanları uygulamak daha kolay olacaktır. Öyleyse eleştirel düşünme becerisini geliştirmeye önce kendimizden başlayalım.

Devamını Oku

TATİLDE ZAMAN YÖNETİMİ

TATİLDE ZAMAN YÖNETİMİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzman Psikolog Nergis ÖZDİNÇ

Zaman yönetimi, her gün sahip olduğumuz yirmi dört saatlik zaman sermayesini etkili ve verimli kullanabilmek için planlı bir şekilde hareket etmektir.

Tatilde zaman yönetimi, okul döneminden çok daha önemlidir. Çünkü okul döneminde sizden bağımsız olarak okulun zaman çizelgesine ailece uyum sağlamak durumunda kalmak hayatımızı çok kolaylaştırıyor. Okula gidiş geliş saati, beslenme zamanları, kurs saatleri gibi durumlar bizleri daha planlı olmak zorunda bırakıyor. Kısacası ebeveynler için okul döneminde zamanı yönetmek çok daha kolay bir süreçken tatil döneminde zaman yönetiminde biraz zorlanabiliriz.

Zaman yönetimi becerisi her zaman ihtiyaç hissettiğimiz bir beceri olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle tatil sürecinde, uyku düzeni, beslenme, verimli zaman geçirme, ekran süresi kısıtlamaları gibi süreçler bizi zaman yönetimi konusunda beceri kazanmaya ihtiyaç hissettiriyor.

Çocuklara sadece planlama ve zamanı yönetmeyi değil, zamanı da daha etkili kullanmayı öğretebildiğimizde onlara hayat boyu fayda sağlayacak bir beceri kazandırmış oluruz. Bu beceriyi kazanmak her çocuk için hemen olmayabilir ancak sabırlı ve tutarlı olduğumuzda her çocuk bu beceriyi içselleştirebilir ve daha planlı olabilir.

ÖNERİLER

Zaman, özellikle küçük yaş çocuklar için soyut bir kavramdır. Bu nedenle çocuklarınızla planlama yaparken, “Yemeğini yedikten sonra ekrana bakabilirsin.” Veya “Önce yemeğini yemelisin, sonra yeni aldığımız oyunu oynayabiliriz.” gibi “Önce-Sonra” kavramlarını kullanabilirsiniz.

Zaman yönetiminde düzen çok önemlidir. Çocuklar evde ve özellikle odalarında ihtiyaç duydukları eşyaların yerini bilmeli. Ev içi kurallarınıza “Kullanılan eşya, oyuncak veya malzeme ile işimiz bittikten sonra aldığımız yere düzgünce yerleştirmeliyiz.” cümlesini de ekleyebilirsiniz.

Seçim yapma becerisi kazandırmak yine bu süreçte çok önemlidir. Alternatifler sunmak ve bunu yaparken emir ve gereklilik kiplerinden uzak bir dille, nasihatten uzak tarzla istek ve beklentilerin nedeni açıkça ortaya konmalı, seçilecek durumlarda hangi sonuç ve olasılıklarla karşılaşacağı kısa, net, anlaşılır biçimde aktarılmalıdır. Böylece çocukları demokratik aile tutumlarıyla karşılaştırmak, zaman yönetiminin önemli bir adımı olan “seçim yapma” yetisini kazandırmak bakımından önemlidir.

Çocuğunuzla birlikte günlük rutinleri ya da önemli etkinlikleri işaretleyebileceğiniz bir takvim veya zaman çarkı oluşturabilirsiniz. Bu süreç birlikte keyifli vakit geçirmek ve çocuklarınızın taleplerini dinlemek için iyi bir fırsat olabilir. Tatil dönemlerinde de rutinleri korumak çocukların düzenlerini korumak ve sonraki dönem okula uyum sorunu yaşamamak adına çok önemli olacaktır.

Aynı zamanda sizler de planlayıcılar kullanarak çocuğunuza rol model olabilirsiniz. Yirmi dört saatlik bir zaman çarkı görseli üzerinden günlük planınızı somut olarak görmelerini sağlayabilirsiniz.  Buna benzer görsel planlayıcılar sayesinde günün ne kadarını ekran ile, uyku ile veya sosyal aktivite ile geçirildiği hakkında farkındalık oluşturmaya katkı sağlamış olursunuz. Unutmayalım ki önce biz yetişkinler zamanımızı yönetme becerisi kazanacağız ve sonra çocuklarımıza rol model olacağız.

Herkese zamanı keyifle yönetebildiğimiz verimli bir tatil süreci dilerim.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.