Trakya Üniversitesinde öğrencilerin efsane hocası 82 yaşındaki Prof. Dr. Recep Mesut, geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat etti. Prof. Dr. Mesut’un vefatı başta ailesi olmak üzere tıp camiasını ve sevenlerini üzüntüye boğdu.
Trakya Üniversitesinin kurucu hocalarından, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu kurucu müdürü, Tıp Fakültesi eski dekanı, emekli öğretim üyesi, bilim insanı Prof. Dr. Recep Mesut, geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat etti. Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Başkanlığı yapan Prof. Dr. Recep Mesut için uzun yıllar görev yaptığı üniversitede veda töreni düzenlendi. Balkan Kongre Merkezinde gerçekleştirilen törende meslektaşları, çalışma arkadaşları, öğrencileri Recep Hocaya veda etti. Prof. Dr. Recep Mesut’un cenazesi, Fatih Camii’nde Cuma namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Yenişehir Mezarlığında toprağa verildi.
‘SESSİZ’ KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ
Geçtiğimiz günlerde evinde rahatsızlık geçiren Prof. Dr. Recep Mesut’un, gittiği fakülte hastanesinin acil servisinde yapılan tetkikler sonucu kalp krizi geçirdiği anlaşılmıştı. Yoğun bakım ünitesine yatırılan ve anjiyo yapılan Mesut, beş gün sonra taburcu edilmişti.
Prof. Dr. Recep Mesut, 28 Kasım günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, geçirdiği rahatsızlığın ‘Sessiz’ kalp krizi olduğunu belirtmişti. Prof. Dr. Recep Mesut’un işte o paylaşımı:
“SESSİZ” KALP KRİZİ
Kalp Krizi veya MI (Myocardial Infarction) insanoğlunun tarif edebildiği en şiddetli ağrı ile seyreder. Buna rağmen, bazı yaşlı ve diyabetik hastalarda, tamamen ağrısız ve sessiz sedasız kalp krizi bilinmektedir. Yaşımız kemale gelmiş görünüyor (82) ve 20-yıllık Diyabet hastalığının yapmış olduğu doku tahrifatı birleşince, bize de isabet etti.
15 Kasım günü, evimde kalkmış ve salona girmiştim. Aniden stop ettim, ayakta donakaldım (stupor), sanki vücudum ortadan alt ve üst ikiye bölündü ve üç saniyeliğine uzay boşluğuna ışınlandım. Sadece 3 saniye sürdü, 1…2..3.., yıkılmadım, dik durdum. Ağrı, sancı, bulantı, kusma olmadı. Üç saniye sonra yürüdüm ve kanepeye uzandım. 15 dakika yattım, ellerimi ayaklarımı kontrol ettim. Kalktım ve mutfağa gittim, kahvaltıya oturdum. O gün evin içinde gezindim durdum. Ertesi gün müthiş bir halsizlik, güçsüzlük ile iştahsızlık ile ev içinde gezindim, dışarı çıkmadım. Beş gün daha bu garip halsizlik devam etti. Acaba virüs enfeksiyonu mu (bir ara ateş 37,4 C çıktı, bir zehirlenme mi? Gittikçe nefes alma zorluğu başladı. Kesik kesik ve sık soluma, dikey oturma, yatağa tutunma – akciğerler su topluyordu, motor pompalayamıyordu, nabız yüksekti, fakat ağrı hiç yoktu. Kalp yetmezliğine girmiştim. Fakültenin Acil Servisine gittim, doktorlar üşüştüler, tetkikler tahliller yarım gün sürdü, troponin testi geçirilmekte olan kalp krizini doğruladı.
Koroner Yoğun Bakım ünitesine yatırıldım, monitör bağlandı, oksijen ve diüretik takıldı. Ertesi gün Anjiyo yapıldı ve iki stent (kelepçe) takıldı. Nispeten rahatladım ve üçüncü gün Kardiyoloji Servisine alındım. Beş gün sonra da taburcu oldum (28 Kasım). Evde istirahat ediyorum, ama ağrı hissetmiyorum.
Emeği geçen bütün değerli doktor ve hemşirelere minnettarım. Başucumdan ayrılmayan oğlum Altan’a hakkımı helal ediyorum. Facebook arkadaşlarıma kavuşacak günü bekliyorum.”
News
