SGK Başkanı Raci Kaya’nın düşük emekli maaşlarının sebebine yönelik, “Eskiden 50-55 yaşında ölüyorduk, bugün ortalama yaşam süresi 78 yıl oldu” diyerek yaşam süresinin uzadığı yönündeki açıklamasına Zafer Partisi’nden tepki geldi. Edirne Merkez İlçe Başkanı Arda Meriç, “Bu açıklama, emeklilik sistemindeki gerçek sorunları olan örneğin düşük gelir düzeyi, enflasyon karşısında değer kaybı, sabit gelirli yurttaşların alım gücündeki erime gölgede bırakmakla beraber liyakat ve uzmanlığında tekrar sorgulatmaktadır” dedi.
Zafer Partisi Edirne Merkez İlçe Başkanı Arda Meriç, yaptığı yazılı basın açıklamasında SGK Başkanı Raci Kaya’nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşlerini hatırlatarak, “Türkiye’de prim ödenen süre ortalamasının sadece 20 yıl olduğunu, oysa Almanya’da 45 yıl, Avrupa Birliği ortalamasında ise yaklaşık 40 yıl olduğunu belirtti. Emeklilik yaşının şu anda 48 olduğunu ifade etti; Avrupa’da bu yaş ortalamasının 65’e yakın olduğunu söyledi. “Eskiden 50-55 yaşında ölüyorduk; bugün ortalama yaşam süresi 78 yıl oldu” diyerek yaşam süresinin uzamasını, sistemin mali dengesini bozucu bir faktör olarak sundu. Ayrıca yeni vergi/prim düzenlemeleri kapsamında işverenin prim yükü, teşviklerin azaltılması gibi adımların gündemde olduğunu bildirdi” dedi.
Meriç, açıklamasında şunları kaydetti:
“Bir Kamu yöneticisinin, emekli maaşlarının düşüklüğünü “emeklilerin artık daha uzun yaşamasına” bağlaması, siyasi açıdan kamu vicdanında tepki uyandırmıştır.
Bu açıklama, emeklilik sistemindeki gerçek sorunları olan örneğin düşük gelir düzeyi, enflasyon karşısında değer kaybı, sabit gelirli yurttaşların alım gücündeki erime gölgede bırakmakla beraber liyakat ve uzmanlığında tekrar sorgulatmaktadır. SGK Başkanı’nın açıklamaları, sistemin yalnızca demografik veya aktüeryal farklarla açıklanabileceğini öne sürerken, kurumsal yönetişim, vergi/prim yükü, kayıt dışılık gibi politika değişkenlerini yeterince ele almamaktadır. Bu da sorumluluğun yalnızca “yaşam süresi uzaması” gibi apolitik bir değişkene indirilmesi riskini taşıyor. Ancak bu durum yalnızca bir kamu yöneticisinin açıklamasından ziyade izlenilen ve her geçen gün halkı daha da fakirliğe iten sözde rasyonalist ‘Şimşek Politikalarının’ da değerlendirilmesi ile daha büyük anlam kazanacaktır, yeni vergi düzenlemelerine değinmemiz bu noktada kaçınılmazdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM’nde “Vergi ve Harçlarda Düzenleme Yapan Teklif” kabul edildi. Muhalefet tarafından birçok maddenin anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldü ancak öneriler reddedildi. Bu tekliflere göre:
Özel sağlık kuruluşları ruhsatlarından yükümlülük getiriliyor, veteriner hekimlik ruhsatları harca bağlanıyor, ikinci el motorlu araç ticareti yetki belgeleri yıllık harca tabi tutuluyor. Yani yeni “harç yolları” oluşturuluyor. İktidar bütçede yeni gelir kalemleri yaratırken bu geliri kendi şatafat ve lüksleri için harcamaktan da geri durmuyor, gelirler izlenilen yanlış ekonomi politikaları sözde tasarruf ve lüks harcamalar altında bir kara delikte kayboluyormuş hissiyatını veriyor.
Ayrıca hatalı vergi politiği yüzünden vergide adaletin sağlanmadığı, için “az kazanan daha da sıkışıyor, çok kazanan daha korunaklı” sistemin devam ediyor olması da toplumsal ve iktisadi bozulmanın artarak devam etmesi anlamı taşıyor. Vergi-harç paketinin içeriği, dar gelirli vatandaşlar ve sabit gelirli emekliler açısından “yeni yük” algısı yaratmaktadır. Özellikle harç yüklerinin artırılması, vergi yükünün genişleyen tabana yayılması anlamına gelebilir.
Vergi adaleti ilkesi açısından bakıldığında, “herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi” fevkalade önemlidir. Ancak mevcut tekliflerde bu ilkenin tam olarak uygulanmadığı, tam tersine sabit gelirlerin üzerindeki yükün arttığı ve iktidarın dar gelirliyi ezmeye ve dışlamaya devam ettiği net bir şekilde görülüyor. Vergi ve sosyal güvenlik primlerindeki artış veya teşviklerin geri çekilmesi, istihdam yaratma üzerindeki yükü artırabilir. Yüksek maliyetli iş gücü, istihdamı sınırlandırabilir; bu da aktif-pasif dengesi açısından belirleyici olan “çalışan sayısı/emekli sayısı” oranını olumsuz etkiler.
İKTİSADİ DURUMUN VE POLİTİKANIN BÜTÜNSEL GÖRÜNÜMÜ
Türkiye ekonomisi şu anda yüksek enflasyon, düşük alım gücü, işsizliğin görece yüksekliği, sabit gelirlinin zorlanması gibi sorunlarla karşı karşıya olduğu gibi ödemeler dengesi üzerindeki baskı da her geçen gün artmaktadır. Bu sorunlara çözüm üretmek yerine , vergi ve prim yükünün artması, sabit gelirli ve düşük gelirli kesimleri daha çok etkilemektedir. Bu durum, büyüme-istihdam döngüsünü olumsuz etkilemektedir.
SGK sistemi açısından bakıldığında: emekli sayısının artması, prim süresinin kısa olması, aktüeryal denge açısından kırılganlık yaratmaktadır.
Ancak bu kırılganlık yalnızca demografik veya “yaşam süresi uzaması” gibi değişkenlerle açıklanamaz. Politikaların, vergi-prim yapısının, kayıt dışılıkla mücadele mekanizmalarının, kamu harcama disiplininin de etkisi büyüktür. Yeni vergi politikaları, eğer üretimi, yatırımı artıran ve istihdam yaratan bir zeminde değilse, kısa vadede yük getirse de uzun vadede büyümeyi frenleyebilir. Bu da “orta gelir tuzağı” açısından risk yaratır: büyüme yavaşlar, sabit gelirli kesimler artarken refah payı düşer. Kısacası ekonomik krizi daha da derinleştirmekten öteye gitmez.
Kısaca özetlemek gerekirse: SGK Başkanı’nın açıklamaları önemli ama eksik demografik ve aktüeryal değişkenlere odaklanırken, daha büyük politika sorumluluklarını gözden kaçırıyor. Yeni vergi ve harç politikaları, dar/sabit gelirli kesimler bakımından ciddi yük yaratma riski taşıyor. Vergi adaleti ve sosyal devlet anlayışı açısından büyük bir sınav. Bu bir sadece teknik sorun değil, aynı zamanda siyasi bir sorundur: halk algısı, güven ve adalet duygusu zedelenirken ekonomik büyüme ve sosyal uyum açısından da kayıp yaşanabilir. Eğer Türkiye bu politikaları yürütürken büyümeyi destekleyen, istihdamı artıran, sabit gelirli kesimleri koruyan bir model belirlemezse orta gelir tuzağı gibi yapısal bir soruna yeniden yakalanma riski yükselir.” Haber Merkezi
GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025GÜNDEM
25 Ekim 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.