Sanat Tarihi uzmanı Prof. Dr. Engin Beksaç, Selimiye Camii’nin kubbesinde kalemişlerinin değiştirilmek istenmesine ilişkin, “Çoğu kişi ya tıp eğitimi almış ya eczacılık eğitimi almış ya muhasebe eğitimi almış veya bambaşka alanlardan gelip burada ahkam kesenler var. Bu konu başlı başına bir ayrı alan. Hatta bir mimarın bile alanına girmiyor. Süsleme apayrı bir alandır. Bir sanat tarihçinin alanıdır” diyerek, kubbedeki mevcut süslemenin özgün Osmanlı süslemesi olduğunu söyledi. Beksaç, “Barok takıntısının yersiz olduğu kanaatindeyim” dedi.
Son günlerde restorasyon kapsamındaki Selimiye Camii’nin kubbesinde yapılmak istenen değişiklik girişimi tartışmasına Trakya Üniversitesi’nden emekli Sanat Tarihçi Prof. Dr. Engin Beksaç da dahil oldu. Beksaç, Selimiye’nin orijinal süslemesinin tartışmaya açık olduğunu belirterek, “Bazılarının iddia ettiği gibi bu yapının orijinal süslemesi de tartışmaya açık. 16. Yüzyılda yapılmış olan süsleme, yıllar içinde elden geçiriliyor ve değişime uğruyor. Hatta yok oluyor. Bazılarının iddia ettiği gibi ‘biz kazıdık, raspaladık, gördük’ tezleri de çok geçerli değil. Son süreçte yapılan süsleme de bir Osmanlı süslemesi” dedi.
‘AYNI OLMASINI BEKLEMEK DE SAÇMA BİR ŞEYDİR’
Selimiye’nin Osmanlı’nın zirve yapısı olduğunu belirten Beksaç, gazetemize yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Türkiye’de bazı şahısların bazı takıntıları var. Özellikle barok sanata takıntılı çevreler var. Çünkü Selimiye’deki süsleme de 16. Yüzyıl sonrasında Osmanlı toplumunda karşımıza çıkan kalemişi ve benzeri süslemeler de esasında bir Avrupa baroğu değil. Bu tipik bir Osmanlı üslubu. Batı’dan etkiler almış olabilir ama bir Osmanlı dönem üslubudur. Avrupa baroğu ile uzaktan yakından ilgisi yok. 16. Yüzyıldaki devir üslubuyla sonrasının üslubunun aynı olmasını beklemek de saçma bir şeydir. Zaman içinde her şey değişir. Selimiye’deki süsleme zaman içinde değişime uğramış olabilir. Önemli yapıldığı devri yansıtmasıdır. Selimiye’nin süslemesi yapıldığı devri yansıtıyor. Bu tipik bir 18. Yüzyıl uzantısıdır.
‘BİRAZ DİKKATLİ KONUŞULMASI GEREKİR’
Çoğu kişi ya tıp eğitimi almış ya eczacılık eğitimi almış ya muhasebe eğitimi almış veya bambaşka alanlardan gelip burada ahkam kesenler de var. Bu konu başlı başına bir ayrı alan. Hatta bir mimarın bile alanına girmiyor. Süsleme apayrı bir alandır. Bir sanat tarihçinin alanıdır. Mimar bir teknik adamdır. Süsleme başka, hattat başka, kalemişini yapan başkadır. Biraz dikkatli konuşulması gerektiği bir gerçek. Ama herkesin bu alandaki konuşmalarının neticesinde zarar gören saha oluyor. Bu nedenle bu Barok takıntısının da yersiz olduğu kanaatindeyim. Çünkü o bir barok süsleme değil, Osmanlı süslemesi.
Bugün Selimiye’de önerilen hat ve süsleme örnekleri de aslında direkt olarak 20’nci 21’inci yüzyılda yaşamış bir şahsın üslubu. Her ne kadar ‘ben orijinali yaparım’ dese de o da orijinal değil. Selimiye’de önerilen proje bize ilginç çağrışımlar yapıyor. Yani bu farklı çevrelerin bir sözcüsü olma çabası gibi geliyor.” Haber Seyide Esen
GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025GÜNDEM
07 Aralık 2025