26 Kasım 2025 Çarşamba
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, 25 Aralık 1922 tarihinde Fener Rum Patrikhanesi ile ilgili olarak dile getirdiği şu sözleri o günden beri güncelliğini ve geçerliliğini koruyor:
“Lakin bir fesat ve hıyanet ocağı bulunan, memlekette nifak ve şikak tohumu saçan, Hristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket sebebi olan Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir? Merkezî Hükûmetimiz bütün bu noktalar hakkında delege heyetimize Misakımillî hükümleriyle uyumlu düşer surette kati talimat vermiştir.”
Yazık ki Atatürk’ün dikkat çektiği bu tehlike unutulmuşa benziyor.
Oysa Atatürk’ün, Fener Rum Patrikhanesi’nin 1922’de tespit ettiği “nifak ve şikak tohumu saçarak, Hristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket sebebi olma” özelliği hâlâ sürüyor.
Fener Rum Patrikhanesi, Ergenekon kumpası sürecinde de rahat durmamış, sözde kendilerine yönelik provokasyonlarla hükümeti devirmeye çalışıldığı iddiasıyla Ergenekon toplantıları ile devlete, hükümete, AK Parti’ye ve Fener Rum Patrikhanesi’ne karşı toplantılar yapıldığını ileri sürmüştü.
Geçtiğimiz aylarda Fener Rum Patriği Bartholomeos, Beyaz Saray’daki görüşmesinde, “az sayıdaki Hristiyan’ın zulüm gördüğü” iddiasıyla Türkiye’yi Trump’a şikâyet etmişti.
Fener Rum Patriği Bartholomeos bu kez de resmî davetçi sıfatıyla Papa Leo’yu İznik’e davet etti. Katolik dünyasının yeni ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı olarak seçilen Papa XIV. Leo, davet üzerine ilk yurt dışı ziyaretini 27–29 Kasım 2025 tarihlerinde Türkiye’ye, İznik’e gerçekleştirecek. Bu ziyaret, yalnızca Hristiyanlık tarihinin en kritik dönüm noktalarından biri olan Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle dini bir ziyaret değil.
Aynı zamanda PKK’nın da yeni çözüm sürecinde yeniden hedef aldığı Lozan Anlaşması’nı hiçe sayması nedeniyle ayrıca da oldukça dikkat çekici.
Lozan Antlaşması’na göre Fener Rum Patrikhanesi, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir Türk kurumu ve yalnızca İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rumların dinî işleriyle ilgili. Buna karşın Patrik Bartholomeos, uzun süredir “Ekümenik Patrik” ve hatta son dönemde “Konstantinopol – Yeni Roma Başpiskoposu” unvanlarını kullanarak uluslararası alanda Ortodoks dünyasının ruhani lideri gibi davranıyor.
Vatikan da bu ünvanı Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Lozan Anlaşması’nı hiçe sayarak tanıyıp Bartholomeos’u “Konstantinopol Ekümenik Patriği” olarak anıyor. Türk hukukuna aykırı olan bu yaklaşıma yazık ki Türkiye’de Türkçü, ulusalcı ve bazı milliyetçi kesimlerin dışında tepki gösteren hiç kimse yok!
Bu arada Papa Leo’nun ziyareti öncesi dikkat çeken başka gelişmeler de yaşandı. 13 Ekim’de Antakya ve Tüm Doğu Patrikliği, Türkiye’de “Tarsus, Adana ve İskenderun (Hatay) Bölgesi Piskoposluğu” adıyla yeni bir patriklik kurulmasına karar verdi ve 105 yıl sonra yeniden Rum Ortodoks Metropolitliği kuruldu!
Bir arada değerlendirildiğinde, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Papa Leo’yu İznik’e davet etmesinin hem Batı Hristiyan dünyasının Doğu’yla birleşme projesi hem de Anadolu topraklarında sembolik egemenlik kurma girişimi olduğu ortaya çıkıyor.
Tüm bu gelişmeler, her geçen yıl Türkiye’nin dört bir yanında artan misyonerlik faaliyetlerinin oluşturduğu tehlike çerçevesinde daha da dikkat çekici. Unutulmaması gerekir ki Türk devletinin ve milletinin yok edilmesi amacıyla hareket eden dış güçlerin stratejik misyonerlik faaliyetleri dün olduğu gibi bugün de bir tehdit.
Bu tehdidi de, PKK’nın Türksüz Anayasa, Turgut Özal’ın “Türkiye Cumhuriyeti”ne “Anadolu Cumhuriyeti” adını vermek düşüncesi ve İstanbul’un ayrı, özel bir İstanbul devleti olarak yapılandırılma hedeflerinden ayrı düşünmek mümkün değil.
Fener Rum Patrikhanesi’nin Lozan Anlaşması’nı yok sayarak “ekümenik” sıfatını kullanmasının ve ekümen gibi hareket etmesinin son nihai hedefinin İstanbul’da Vatikan benzeri bir şehir devleti kurmak olduğunu da akıldan çıkarmamak gerek.
Vatikan’ın son yıllarda hız verdiği “Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki birliğin yeniden sağlanması” faaliyetleri kapsamında ABD Rum Ortodoks Kilisesi geçtiğimiz aylardaki toplantılarında “Ekümenik Patrik ile Papa’nın Hristiyanlıkta eşit kabul edilmesi” yönünde karar aldı.
Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki yakınlaşmanın yeni bir adımı olan Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Papa Leo’yu İznik’e davetini Vatikan “tek Rab, tek inanç, tek vaftiz” ilkesi ile duyurdu.
Hristiyan âleminin el birliği ile İznik’i uluslararası dinî merkez hâline getirme çabaları bu hâlde sonuçta UNESCO üzerinden İznik için “özerk statü” taleplerini gündeme getirirse de hiç şaşırmamalı.
Adem Taşkaya
Yeniçağ Gazetesi
16 Kasım 2025