24 Ekim 2024 Perşembe
BASINDAN SEÇMELER-----TÜRK’E SORDUNUZ MU?
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
Süloğlu’nda İlçe Başkanı Hüseyin Es
KÜLTÜR VE LEZZETİN BULUŞMA NOKTASI: EDİRNE GASTRONOMİ FESTİVALİ
Sanatta Özne Sorunu-2
Edirne’de Kültür ve Sanat/
Sevgili Okurlarım, Bir önceki yazımda kentlerin tanınırlığını artırmak ve geçmişten günümüze ulaşan kültür miraslarımızı geleceğe taşımak, kentin turizm potansiyelini geliştirmek için kent kimliğiyle örtüşen festivallerin önemli olduğunu belirtmiştik.
Son günlerde kentin yerel gazeteleri ile kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşlarının sosyal medya hesaplarından yoğun olarak düzenlenecek olan bir festivalin tanıtımı yapılmaktadır. Düzenlenen bir etkinliğin başarılı olabilmesinin en önemli çalışmalarından birisi düzenlenecek olan etkinliğin hedef kitleye duyurulmasıdır.
Kadim kent Edirne’ye 10 Ağustos 2023 tarihinde Vali olarak atanan Sayın Yunus Sezer, atandığı günden itibaren kentimizin kültür miraslarını geleceğe taşımak adına çeşitli projelerin üretilip hayata geçirilmesi adına çaba harcadığını görmekteyiz.
Aslında Vali Sayın Yunus Sezer, kentimize yabancı değildir. Kaymakamlığının ilk yıllarında Edirne’nin Lalapaşa İlçesinde kaymakam vekilliğinde bulunmuştur. Edirne’de bulunduğu süreçte kentten etkilenmiş olacak ki, geldiği gibi Makedon Kulesi, Gazi Mihal Hamamı, Kasım Paşa Camii ile Muradiye Mevlevihane’sini tekrar kentin yaşamına kazandırma çabası içine girmiş ve yaptığı çalışmalarla kent halkının takdirini kazanmaktadır.
Bu bağlamda kentlerin kültür turizminin gelişmesinde gastronomi kültürünün de önemli olduğu bilinmektedir. Edirne Valiliği bu defa da kentin gastronomi değerlerini öne çıkarmak amacıyla “Topraktan Sofraya Edirne” mottosuyla “Gastronomi Festivali” düzenlemiştir. Festival, Edirne Valiliği öncülüğünde Edirne Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün organizasyonu, Edirne Belediyesi, Trakya Üniversitesi ile Trakya Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle 25-27 Ekim 2024 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi’nin Karaağaç Yerleşkesinde gerçekleştirilecektir.
Festival kapsamında, üç gün boyunca eşsiz lezzetlerin, kültürel etkinliklerin ve unutulmaz anların yaşanılması için zengin bir program hazırlanmış bulunmaktadır.
Program içeriğinde neler mi var?
• Kitap Tanıtımı
• Yemek Videoları
• Atölyeler, Tadımlar ve Yarışmalar
• Söyleşiler
• Balkan Mutfakları Tanıtımı
• Kadın Kooperatiflerinden Yöresel Ürünler
• “Rumeli’den Esintiler” Defilesi
• Konserler & Halk Dansları gibi etkinlikler festival kapsamında hazırlanan program içinde halkımıza sunulacaktır.
Aslında festival ile ilgili çalışmaları izlediğimizde festival hazırlıklarının yaklaşık bir yılı aşkın süredir sürdürüldüğü görülmektedir. Edirne’nin ilçe ve köyleri gezilerek halk ile görüşülmüş ve kentimizin unutulan gastronomi kültüründeki değerlerin ortaya çıkarılması için çalışmalar yapılmıştır. Hatta yapılan bu çalışmalar kayıt altına alınarak geleceğe aktarılması da sağlanmıştır. Yani bu festival sadece 9/8 lik unsurlarla geçiştirilecek bir festival olmayacağı görülmektedir. Festival’in planlaması ve gelişmesi bir plan ve program dahilinde yürütülmüştür. Nitekim festivalin tanıtımının da Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin İmaret Bölümünde yapılması da bunu kanıtlamaktadır. Edirne Valisi Yunus Sezer yaptığı açıklamasında, “ Proje kapsamında ilçeler ve köylerde folklorik saha araştırması yapıldığını, şefler tarafından kadınlardan alınan tariflerin akademisyenler tarafından çorbalar, salatalar, kahvaltılıklar, tatlılar ve yemekler olarak kategorilere ayrıldığını belirterek yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen 101 yemek ve tatlı yapılışlarının görüntülü olarak kaydedildiğini..” belirtmiştir.
Düzenlenen her bir etkinliğin çıktılarının olması önemlidir. Nitekim bu düzenlenen “Gastronomi Festivali”nin birçok çıktısının olacağı görülmektedir. Yapılan bu çalışmaların bir kitapta toplanması ve tanıtımının da festival kapsamında yapılmasının yanında şefler tarafından yapılacak tadımlık lezzetlerin halkımıza sunulması, akademisyenler tarafından söyleşilerin de program kapsamında yer alması festivalin hem program zenginliğini hem de kalitesini artırmaktadır. Tabi ki, festivallerin vazgeçilmez zenginliği olan müzikte bu etkinliğe de ayrı bir ilgi katacaktır.
Şu satırları yazarken festival kapsamında şefler tarafından yapılıp dağıtılacak olan tadımlık lezzetlerin ücretsiz verilmemesi, 20.-TL, 50.-TL gibi düşük bir fiyatla satılması ve buradan gelecek gelirin de kentimizde yoksulluk yaşayan Edirneli vatandaşlarımızın çocuklarının eğitiminde kullanılması festivale ayrı bir anlam katacağını düşündüm. Çünkü ücretsiz dağıtımlar izdiham yaratmakta ve bu izdihamdan halkımız ve çocuklarımız ezilmekte, mağdur olmaktadır.
Festivalin bir proje kapsamında gerçekleştirilmesi ve kentimizdeki kurum ve kuruluşlar işbirliğiyle de yürütülmesi kurumlararası işbirliğinin de gelişmesi ve güçlenmesini sağlayacaktır. Bir proje kapsamında düzenlenen festivalin duyurulması noktasında da başarılı bir tanıtım ve duyuru politikasının yürütülmektedir. Bu konuda yapılan her bir çalışma gerçekten takdire değerdir. Özellikle “Topraktan Sofraya Edirne” mottosu festivalinin ana temasını vurgulamıştır. Bu da festivalin öne çıkmasını sağlamaktadır.
Kentimizin gastronomi miraslarını kültür turizmine kazandıracak olan “Gastronomi Festivali” kentimiz için atılmış önemli bir adım olarak görülmektedir. Yine Sayın Vali Yunus Sezer’in yaptığı açıklamada festival sonunda kentimizdeki bazı lokantalarda “Edirne Menüsü” adıyla bir çeşitliliğin kazandırılması için çalışmaların yapılacağını belirtmesi gerçekten önemli bir girişim olarak görmekteyim. Çünkü bugün dünyanın hangi kentine giderseniz gidin öncelikli olarak aradığımız nedir? Turist olarak gittiğimiz kentin yöresel lezzetleriyle tanışmak değil midir? Biz ne yazık ki, Edirne’yi sadece bir Selimiye Camii ve Külliyesi ile düşünüyoruz. Halbuki kentimizi taçlandıran birçok kültürel miras bulunmaktadır. Özellikle gastronomi kültürünün içinde yer alan lezzetlerimiz böyle bir fırsatı beklemektedir.
Edirne gastronomi açısından sadece Edirne Tava Ciğeri, Edirne Beyaz Peyniri, Edirne Bademezmesi vd. değildir. Her yazımda belirtiyorum. Edirne’ye gelen yerli ve yabancı turistlerin Edirne lezzetleri ve eğlence kültürü ile buluşacağı bir mekanı bulunmamaktadır. Bugün komşumuz Bulgaristan veya Yunanistan’ın bir kentine gittiğimizde bize müzik ve lezzetlerini bir program içinde sundukları mekanlarını görüp eğleniriz de, kendi kentimizde bunu uygulamak için bir çalışma yapmayız. Ama umut ediyorum ki, bu festival kentimizde birçok alanda farkındalık yaratacak ve yeni gelişmeleri peşinde getirecektir…
Festivalin gerçekleşmesinde emeği geçenleri kutluyor, başarılar diliyorum.
Hadi Edirne Festivaline sahip çık…
Kültür, toplumların tarih boyunca üretip biriktirdikleri ve gelecek kuşaklara aktardıkları sözlü, yazılı, maddi ve manevi değerler bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Sanat ise bir duygunun, tasarının veya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün becerileriyle yaratıcı ve estetik bir ürün oluşturma sürecidir. Sanat kavramı her toplumda kendi dinamikleri yani gelenek, görenek, töre ve anane denilen normlar inanç sistemlerine dayanmaktadır. 1
Dolayısıyla kültür ve sanat, toplumların geçmişten günümüze gelen miraslarının atalarına, inanç, gelenek ve göreneklerine sahip çıkarak gelecek nesillere aktarılmasını, insanların yaratıcılıklarını, kişilerin ve toplumların kendilerine ait kimliklerinin oluşmasını, toplumsal değerlerini anlamasını sağlayarak kişilerin iletişim ve sosyalleşmelerini geliştirmektedir.
Kültür ve sanat kenti olarak tanımladığımız Edirne de; yaklaşık 8300 yıllık tarihi süreçte kent halkının ürettiği maddi ve manevi değerlerini biriktirerek kentin kültür ve sanat miraslarını günümüze taşımıştır. Günümüze taşınan bu kültür ve sanat mirasları, kentin kimliklerini oluşturmuş, kentin kültür turizminin gelişmesine öncülük etmiştir.
Kentin kültür kimliklerini oluşturan her bir kültür mirasının öncelikli olarak yerel, daha sonraki süreçte ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığının artırılması gereklidir. Dünya’daki somut ve somut olmayan kültürel miraslarını tanıtımında UNESCO’nun katkısı çok değerlidir. Bu anlamda Ord.Prof.Dr.A.Süheyl Ünver’in “Her Şey Biter, Edirne Bitmez” özdeyişi çok değerlidir. Kentimizi taçlandıran her bir kültür mirasımızın UNESCO’nun Kültür Mirası Listesinde yer alması kentimizin kültür turizminin gelişmesine yapacağı katkı tartışılmazdır. Bugün Edirne’nin 4 eserinin listede olması 2 eserinin de aday listede yer alması çok değerli olmakla birlikte tabi ki yeterli değildir. Yıllardır aday listede bekleyen iki eserimiz neden listeye girememektedir. Burada kentimizin siyasileri ile kent yöneticilerine çok iş düşmektedir. Üniversitemiz akademisyenlerinin öncülüğünde kentimizin kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle kentin kültür miraslarını UNESCO’nun Kültür Mirası Listesine taşıyacak yeni projeler hazırlanıp Kültür ve Turizm Bakanlığına sunulmalıdır.
Açık hava müzesi niteliğinde olan Edirne’nin kültür miraslarını tanıtmanın diğer bir yolu da festivallerdir. Festivaller ulusal ve uluslararası boyutta gerçekleştiğinde kentin kültür turizmine önemli katkı sağlamaktadır. Ne yazık ki, kentimizde geçmişten süregelen Kakava ve Hıdırellez Şenlikleri, Uluslararası Edirne Bando ve Ciğer Festivali ile Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali bulunmaktadır. Kentin kültür yaşamına en büyük katkıyı sağlayan diğer bir kültür etkinliği de geçen yıl 9’uncusu gerçekleştirilen Edirne Kitap Fuarı’dır.
Böylesi kültür ve sanat zengini bir kentte bu kadar az festivalin gerçekleştirilmesi çok üzücü değil midir? Kentimizin zengin kültür kimliklerini kentin turizm potansiyeline aktarmayı bir türlü başaramıyoruz. 9/8’lik festivaller yeterli olmuyor. Düzenlenecek olan festivallerle kentin kültürel değerlerinin tanınırlığının artırılması mümkün olacaktır. Daha önce yapıldığı gibi kent kimliğiyle bütünleşmeyen festivallerin sürdürülebilirliğinin gerçekleşmesi mümkün değildir.
Hükümetin uyguladığı tasarruf tedbirleri nedeniyle sanırsam bu yıl Uluslararası Edirne Bando ve Ciğer Festivali ile Edirne Kitap Fuarı yapılamayacak gibi duruyor. Rahmetli Bahri Dinar’ı çok çabuk unuttuk. Eğer kentimizin turizm elçisi Bahri Dinar yaşamış olsaydı muhakkak kurduğu dernek ile bu festivalin organizasyonunu gerçekleştirirdi. Kent sevdalısı bir kişinin nefesinin ne kadar önemli olduğu da ortaya çıkıyor. Edirne’deki tava ciğeri esnafı toplanıp kentin turizm değerini bu yıl da yaşatmak, meslektaşlarının ruhunu yad etmek istemezler mi? Bu yıl da Edirne’yi Tanıtma ve Tava Ciğer Kalite Koruma Derneği, Trakya Birlik ve Olin sponsorluğunda “Edirne Tava Ciğeri Festivali” adıyla gerçekleştirilmelidir. Edirne Belediye Başkanı Sn. Av. Filiz Gencan Akın bu işin öncülüğünü yaparak bu yılda bu festivalin gerçekleştirilmesini sağlamalıdır. Bu bağlamda Edirne Belediye Başkanımız Sayın Akın paylaştığı duyuruda 18-19 Ekim 2024 tarihleri arasında kentimizin tarihi mekânında “Karaağaçta Sanat Var.” başlığı ile bir kültür-sanat etkinliği düzenleyerek bu yolda çaba harcamaktadır.
Edirne Valiliği de yaptığı duyurularında 25-27 Ekim 2024 tarihleri arasında “Topraktan Sofraya Edirne” mottosuyla kentimizde bir “Gastronomi Festivali” gerçekleştirileceğini duyurdu. Bu düşünce çok değerli. Sayın Valimiz Yunus Sezer’in kentin kültür miraslarını yaşatmak ve geleceğe taşıma gayretini takdirle izliyoruz. Başta Edirne Sarayı olmak üzere Kaleiçi’ndeki Tarihi Evler, Saraçlar Caddesi Projesi, Gazi Mihal Hamamı, Kasım Paşa Camii ve Edirne Mevlevihanesi’nin restorasyon çalışmaları çok değerli projelerdir. Ancak kent merkezinde yer alan “Makedonya Kulesi” restorasyon çalışmalarının ivedilikle tamamlanıp kentin yaşamına kazandırılmalıdır.
Bu bağlamda Edirne’nin Koca Sinan Mahallesinde kurmuş olduğumuz “Dr.Ratip Kazancıgil Kültür Evi” kentimizde kültürel bir farkındalık yaratma düşüncesiyle gerçekleştirilmiş bir projedir. Bu projedeki amaç kentimizin 28 mahallesinde yaşayan her yaştaki halkın bilgi yolunda yürümelerini sağlamaktır. Sayın Vali ve Belediye Başkanımız Kültür Evimizi ziyaret etme nezaketini gösterirken mahalle muhtarının daha kapıyı açmaması da bir o kadar üzücü olsa gerek.
En çok üzüldüğüm de Belediye Başkan Danışmanı olarak görev yaptığım 2015 ve 2017 yıllarında Edirneli film severler ile buluşturduğumuz İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın organizasyonu olan “Filmekimi”nin bundan sonraki yıllarda Edirne’de olmamasıdır. Yine 2015 yılında düzenlenen Edirne Film Festivali’nin ikincisinin bir türlü gerçekleştirilememesidir.
Gençlerimizi, halkımızı kentimizde kültür-sanat etkinlikleriyle buluşturma, kentimizin kültür kimlikleriyle tanıştırma, kültür miraslarını ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığını artırma çabamız devam etmelidir.
“Edirne Kırmızısı”, “Edirne Sümbülü”, Edirne Mis Meyve Sabunu, Edirne Beyaz Peyniri’ni öne çıkaracak festivaller ile kentin coğrafi işaretli ürünlerine yönelik gastronomi rotaları düzenlenmelidir.
Yaşadığın kentin değerini farkettiğin kadar yaşayabilir ve yaşatabilirsin. Bilgi Uygarlığın, Kültür Kentlerin Aydınlığıdır.
Kaynakça:
1- Soysaldı, A. (2018). Kültür, Sanat ve Beşeriyet İlişkisi. Sanat ve Tasarım Dergisi(22), s. 306.
Edirne’de Kültür ve Sanat/ Ender Bilar
Edirne Belediye Başkanlığınca düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’ne katılan güreş severlerin memnuniyetini ölçmek ve geleneksel güreş ile ilgili alınan kararların etkisini görmek amacıyla bu anket çalışması derneğimizce düzenlenmişti.deneme bonusu veren siteler
Anket çalışmasının sonuçları, festivalin güçlü yönleri, eksiklikleri ve geliştirilmesi gereken alanlar hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bu rapor, anket sonuçlarının detaylı bir değerlendirmesi ve festivalin geleceği için yapılabilecek iyileştirmelere yönelik öneriler içermektedir.
Anket, Google forms uygulaması üzerinde hazırlanmış ve sosyal medya üzerinden güreş severlere duyurulmuş olup internet ortamında katılımcılara açılmıştır. Anket 22 sorudan oluşmuş ve katılımcılar mail adreslerini girerek ankette yer alan soruları yanıtlamışlardır.
Düzenlenen bu anket çalışmasına ülkemizin 33 kentinden güreşleri izlemek için Edirne’ye gelen ve Edirneli toplam 292 güreş sever katılmıştır. Katılımcıların %98.3’ünü erkekler oluşturmuştur.
Anket katılımcılarını yaş gruplarına göre incelediğimizde 36-50 yaş grubunun %42.8, 51-65 yaş grubunun da %29.8, 25-35 yaş grubunun da % 20.2’sinin oluşturduğu görülmüştür.
Güreşleri Edirne’ye gelip izleyerek ankete katılan katılımcıları geldikleri şehirlere göre değerlendirdiğimizde ilk on sırayı; 81 kişiyle Edirne, 48 kişiyle İstanbul, 33 kişiyle Antalya, 14 kişiyle Kocaeli, 12 kişiyle Bursa, 11’er kişiyle de İzmir, Balıkesir ve Çanakkale, 10’ar kişiyle Samsun, 8’ er kişiyle de Kırklareli ve Tekirdağ olarak sıralandığı görülmektedir.
Festivale katılıp anketi dolduran güreş severlerin % 16.8’i otellerde konaklama yaparken %18.5’i de günübirlik geldiğini belirtmişlerdir. Çadırda konaklayanların oranı %11.6, araba içinde kalanların ise %7.5’dir.
Ankete katılan güreş severlerin % 53.4’nün Sarayiçinde düzenlenen sergiyi gezmediğini belirtirken % 79.1’nin de düzenlenen konserleri izlemediği görülmüştür.
Ankete katılan güreş severlerin % 51’inin bilet satın alarak, %32.5’inin davetiye, % 11’inin de görev kartı, %5.5 diğer yollar ile er meydanına girdiğini belirtmişlerdir.
Kırkpınar’da alınan emniyet tedbirlerini katılımcıların % 26.4’ü çok iyi bulurken %53.4’ü iyi olarak belirtmiştir. Edirne Belediye Başkanlığının sunduğu hizmetleri çok iyi olarak belirten katılımcı oranı %10.6 iken iyi olarak belirten katılımcı oranı %19.9’dur. Belediye’nin tribünde güreş severlere sunduğu hizmetlerin değerlendirilmesine baktığımızda da güreş severlerin % 31.5’u çok kötü, % 20.5’i de kötü olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık saha içinde alınan tedbirler ankete katılan güreş severler tarafından olumlu değerlendirilmiş ve %18.8’i çok iyi, % 53.1’i de iyi olduğunu belirtmiştir.
Anketin en önemli sorularından birisi “Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu’nun güreşleri 30 dakikaya indirmesinin geleneksel yağlı güreşin özüne zarar verir mi? sorusu idi. Bu soruya katılımcıların %70.5’i kesinlikle katılıyorum cevabını verirken % 7.9’u da kesinlikle katılmıyorum demiştir. Yine federasyonun almış olduğu kararıyla kurulan CW Yağlı Güreş Ligi sonunda pehlivanların topladıkları puan sonucuna göre Kırkpınar’da güreşme hak kazanma uygulamasının yağlı güreşin gelişmesine katkı sağlar mı? Sorusuna ankete katılan güreş severlerin % 61’i tarafından katkı sağlayacağı belirtilmiştir. Ayrıca bu yıl Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde ilk uygulanan eleme grubu uygulamasının da güreş severlerin % 11’i çok kötü olarak kabul etmiştir. % 38.7’si iyi, %22.6’sı da çok iyi olarak görmüştür.
Türkiye Geleneksel Yağlı Güreş Federasyonu’nun uygulamaya koyduğu yeni sistemin geleneksel yağlı güreşin gelişmesine katkı sağlar mı? Sorusuna da ankete katılan katılımcıların %26.7’si kesinlikle katılıyorum derken %38.4’ü de kısmen katıldığını belirtmiştir. Kesinlikle katılmıyorum oranı ise %11 olmuştur.
Güreş severlerin 663. Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde en beğendiği başpehlivan 2024 yılı Türkiye Başpehlivanı Yusuf Can Zeybek olmuştur. İlk beş de şöyle sıralanmıştır; Mustafa Taş, Serhat Gökmen, Hüseyin Gümüşalan ve Ali Gürbüz.
Ankete katılan güreş severlerin % 81.9’unun Edirne’nin tarihi eserlerini gezdiğini belirtirken bir sonraki yıl düzenlenecek olan Kırkpınar Yağlı Güreşlerine tekrar izlemeyi tavsiye edenlerin oranı da % 75.3 olmuştur.
Son üç yıldır düzenlenen anket sonuçlarını incelediğimizde Biletix’den bilet satın alan güreş severlerin bu yılda sorunlar yaşadığı görülmüştür.
Güreş severler satın aldıkları biletlerinde belirtilen numaralara oturamadıklarını belirtmektedir. Anket verilerinde Tribünlere biletsiz veya davetiyesiz girişlerin güreş severlere sıkıntı yaşattığı da sıklıkla bildirilmektedir.
Yine Sarayiçi alanının düzenlenmesi, otopark alanı ile tuvaletler ile namaz kılınacak yerin temizliği konusundaki şikâyetler dikkat çekmektedir. Sarayiçi alanında yer alan satıcılara yönelik hijyen konusundaki şikayetlerde dikkate alınmalıdır.
Güreş severler Edirne Belediyesi’nin Sarayiçi alanındaki düzenlemesi ve tribünlerdeki hizmetlerinden memnun kalmaz iken otopark hizmetlerindeki iyileşmeye dikkat çekmektedirler.
Güreş severlerin genel şikâyetlerinin er meydanının yetersizliğinden kaynaklandığı görülmektedir. 2017 yılında Edirne Belediye Başkanlığı Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yapılan protokol ile er meydanının kullanımını 25 yıllığına devretmişti. Bu protokol kapsamında da er meydanının modernizasyon projesi hayata geçirilecekti. Ancak yedi yıldır yapılan girişimler sonuç getirmemiştir. Her yıl ulusal ve uluslararası düzeyde katılım gösteren güreş severler güreşleri rahat izleyememektedir. Bu sorunun ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda Edirne Belediye Başkanlığınca da Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali’nin kurumsallaştırılması adına yeni projelerin üretilmesi gerekmektedir.
Öncelikli olarak Edirne Belediye Başkanlığı Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali Bilgi ve Dokümantasyon Merkezi’nin hayata geçirilmesidir.
Bu bağlamda bir Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali sponsorluk dosyasının bulunmayışını da büyük bir eksiklik olarak görmekteyim. Hazırlanacak olan sporsorluk dosyası ile organizasyona bir kurumsallık kazandırılması daha mümkün olacaktır.
Edirne Belediye Başkanı Sayın Av. Filiz Gencan Akın ile dün yapmış olduğumuz görüşmede anket sonuçlarıyla ilgili çalışmaları kendisine takdim ettim. Kendisi ilgiyle dosyayı inceleyerek gereği için ilgili müdürlüklere hemen ulaştırdı. Yaptığımız çalışmalara değer verdiği için teşekkür ediyoruz. Biz de ankete katılan güreş severlere ve anketin duyurulmasını sağlayan kişi, kurum ve sosyal medya yöneticilerine çok teşekkür ediyoruz. Her Şey Edirne İçin…
Derneğimiz tarafından yürütülen anket çalışmalarının sonuçları ile ilgili detaylı bilgilere www.edirnekultur.com adresinden erişilebilmektedir.
Edirne’de Kültür ve Sanat/ Ender Bilar
Dünya tarihinde yaşamlarını sürdüren her bir toplum ve/veya imparatorluklar kentlerin tarih, kültür ve sanat yaşamında izler bırakmışlardır.
Edirne de; yaklaşık 8.300 yıllık bir tarihe tanıklık ederken kentin jeopolitik ve stratejik konumu nedeniyle dönemler içinde birçok savaş ve göçü de beraberinde yaşamıştır.
Kentin yaşam kültürünün yanında mimari ve sanatsal yapılarından kalan bu izler, bugünün kültür mirası olarak adlandırılmaktadır. Kente hayat veren insanların yaşam kültürlerini oluşturan gelenek ve göreneklerinin yanında camileri, sinagog ve kiliseleri, hanları, hamamları, çeşmeleri, evleri, kervansarayları, kentin dört bir tarafını saran Meriç, Arda ve Tunca Nehirleri üzerinde gerdanlık gibi süzülen köprüleri kadim kent Edirne’nin önemli mirasları olarak kentin cadde ve sokaklarını taçlandırmaktadır. Bu özelliğiyle Edirne, Türkiye’nin önemli tarih, kültür, eğitim ve turizm kentlerinden biri olmuştur.
Bu bağlamda 1990’lı yıllardan itibaren dünyada hızla artan küreselleşme eğilimleri, “tek tip” tüketim kültürünü de beraberinde getirmiştir. Bu durum, küreselleşmeye karşı “yöreselleşme” eğilimlerini de yaratmış, günümüzde yöresel kültürünü korumayı başarabilmiş ülke veya kentlerin turist sayılarını artırdıkları gerçeğini de ortaya çıkarmıştır. Çünkü insanlarda “tek tip” yerine “çok farklı” kültür ögeleri ilgi uyandırmaya başlamıştır.
Bir toplumun dil, din, gastronomi, folklor, tarih vb. özelliklerini oluşturan kültür; milletlerin sosyal ve ekonomik yaşamlarının oluşmasında oldukça etkilidir. Özellikle toplumların yaşam biçimlerinin şekillenmesinde yukarıda sayılan kültür öğelerinin önemli yeri bulunmaktadır. Bunun yanında turizm amaçlı seyahatlerin boyutuna bakıldığında kültür odaklı gezilerin giderek önem taşıdığı görülmektedir. Çünkü insanların kendisininkinden farklı kültürleri görmeye, öğrenmeye karşı olan merakı, kültür turizmini yaratmıştır.
Ancak 21. yüzyılın getirmiş olduğu toplumsal değişim rüzgârlarıyla birlikte ortaya çıkan küreselleşme sonunda toplumların özgün kimliklerini de kaybetme tehlikesini beraberinde getirmiştir.
Günümüz dünyasında insanoğlunun yaşadığı depremler, devletlerin yeni bir dünya kurma stratejileriyle birlikte gelişen savaşlar sonucunda gerçekleşen göçler, her dönem ülkelerde ekonomik, işsizlik, sağlık, eğitim, psikolojik ve sosyal denge bozukluklarına sebebiyet verirken ırkçılık ve kültürel çatışmaların da artmasını sağlamıştır. Bu bağlam da ülkelerin demografik yapılarında da önemli değişimlere neden olurken, kentlerin de kimliklerini tehdit etmektedir.
Yaşlanan Avrupa nüfusu bir taraftan ekonomisini ayakta tutmak için ihtiyaç duyduğu genç nüfusa sahip olmak için “nitelikli iş gücü göçünü geliştirme yasası”nı reform düzeyinde yenilerken, mesleki eğitim almış çalışanlara odaklanmaktadır.
Ülkemizde özellikle Irak savaşı ile birlikte Suriye, Afganistan ve Ukrayna’da gelişen olaylar neticesinde yurtdışından çok göç almıştır. Ayrıca deprem bölgelerinden sağ kurtulan vatandaşlarımızda daha güvenli ve deprem riski olmayan kentlere göç etmesiyle birlikte kentlerimiz hem yurtdışı hem de yurtiçi göçün etkisi altında kalmıştır. Edirne’nin hem sınır kenti olması hem de deprem riski taşımayan kentler listesinde oluşu kentimizin de göç almasına neden olmuştur. Bu bağlamda işsizliğin de getirdiği sorunlar kentten göçü de beraberinde getirmektedir.
Aslında Edirne’nin demografik yapısını etkileyen en önemli etkenlerden biri de kentin doğum oranının düşüklüğüdür. Kentin yurtdışından göç aldığı göçmenler ile yurtiçinden göç aldığı vatandaşlarımızın doğurganlık oranları incelediğimizde doğurganlık oranlarının Edirne’nin doğurganlık oranından çok yüksek olduğunu görmekteyiz. 1935 yılında Edirne doğumlular nüfusun % 61.67’sini oluştururken 1975 yılında bu oran % 84.82’e yükselmiştir. 2021 yılında ise Edirne’de yaşayan Edirne doğumluların oranı % 66.9 olmuştur. 2023 yılı TÜİK verilerine göre Edirne’de genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranı da % 14.1’dir.
Bu veriler ışığında kentin gelecek 5, 10, 20 ve 50 yıl sonrasındaki kent kimliği ve kent kültürüne olan etkisini nasıl etkileyeceği sorusunu da düşünmemiz gerekmektedir. Çünkü gelecekte küreselleşme rüzgârından kendini korumayı başarabilmiş ülke veya kentlerin, kültürel turizminden daha çok pay alacağı da açıktır.
“Kentlerin Kalbi” adlı kitabın yazarı Yaşar Seyman kitabında; “.. Biz gerçekten kentli miyiz? Kent kültüründen, kentlilik bilincinden, kent güvenliğinden o kadar yoksunuz ki, anlatamam. En çarpıcı örnek: Siz hiç Paris’te “Strazburglular Derneği” duydunuz mu? Ya da Roma’da “Milanolular Derneği”. Ben duymadım, duyamam, duyamazsınız. Kentli olmak, doğduğunuz, büyüdüğünüz, anılar biriktirdiğiniz kentinizi unutmanıza neden olmaz. Tam tersi onun dokusunu ruhunu, size katkılarını anımsatır. Size kalan güzellikleri sizi oraya çeker, özlem tüketir, tutkuyla bağlanırsınız. Doğduğunuz kenti yaşadığınız kente dernek olarak taşımak, yaşadığınız kente ihanet etmektir.” demektedir.
Edirne’ye doğduğu kentten gelen ve doğduğu kentin kültür ve sosyal değerlerini yaşadığı kente taşımak amacıyla kaç dernek kurulmuş diye sorarsanız bu sayının her gün çoğalarak arttığını söyleyebilirim. Yapmış olduğum araştırmada da dernek sayısı 20’ye ulaşmıştır.
Biz Edirne’nin kültürel kimliğini, kent kültürünü nasıl geleceğe taşıyacağız? Kültür Turizmini nasıl yaşatıp geliştireceğiz? Kültür miraslarını nasıl gelecek kuşaklara aktaracağız? Bunları düşünen var mı ki? Bugünden Edirne’nin kimliğini koruyarak geleceğe taşımak amacıyla eylem planları, projeler üretmek gerekliliğini düşünmekteyim.
Sonuçta insan ne kadar kültürlü ve bilinçli ise yaşadığı kentin dokusu ve kimliğini koruma mücadelesine de o derece de katılabilmektedir. Ne kadar yozlaşmış ise kentin sokak ve caddelerini, kentinin kimliği ve miraslarını yok etmiştir. Bugün dünya kentlerini gezdiğinizde her bir sokağında insanlık tarihinin izlerini görürsünüz. Bunlar bazen mimari eser, bazen sanat, bazen de edebiyattır. Örneğin Paris’i gezdiğinizde ünlü yazar ve sanatçılarının yaşadığı evlerin birer müze ve sanat atölyesine çevrilerek kentin kültür turizmine kazandırıldığını görürsünüz.
Yaşadığım kent Edirne’de bunu hayata geçirme çabası içine girdim. Dr. Ratip Kazancıgil’in yaşadığı evi kültür evine dönüştürürken bu projenin kentin her bir mahallesinde hayata geçirilmesini hayal ettim. Biz neden Ressam Hasan Rıza Sanat Atölyesi, Dr. Osman Nuri Peremeci, Dr. Rifat Osman, Hafız Rakım Ertür, Tayyip Yılmaz ve Şevket Süreyya Aydemir Kültür ve Sanat Evleri’ni açarak kentin kültür değerini artırarak kentin kültür turizmine kazandırmayı düşünmeyiz ki?
Unutmamalıyız ki; Kent Kimliği, kenti diğer kentlerden farklı kılan, kente anlam ve değer katan unsurların oluşturduğu bir bütündür. Kentler, içinde yaşayarak korudukları, barındırdıkları ve geleceğe taşıdıkları değerler yoluyla kent kimliğinin çerçevesini oluştururlar.
Edirne’de Kültür ve Sanat/
Ender Bilar
Tarih, Kültür ve Sanat Kenti Edirne’de güzel ve başarılı işlerin olmasını görmek Edirne’ye gönül verenleri fazlasıyla mutlu ediyor.
Yaklaşık iki yıl önce kendileriyle tanışma fırsatı bulduğum ve kurmuş oldukları “Dönüşüm Logos” çatısı altında kentimiz gençleri için planladıkları projeleri paylaştıklarında heyecan duymuştum.
“Dönüşüm Logos” oluşumunu kurarak önderlik eden felsefe öğretmeni Recep Altınordu, Felsefe Yüksek Lisans Öğrencisi Asrın Atacan Gal ve özel eğitim öğretmeni Emirhan Coşkun’u da ekibine katarak çalışmalarına başlıyor. Kendilerine bir yol haritası belirliyor ve amaçlarını bakın nasıl tanımlıyorlar;
“Evrende biz ve her şeyin değişmesi kaçınılmaz bir bilimsel ve felsefi döngüdür. Ancak dönüşüm, değişimi yaşayanların seçimidir. Bizler bu değişim diyalektiği içinde dönüşümü amaç edinmiş ve bunu akıl, bilgi ve söylem ile birleştiren eğitim – danışmanlık – proje alanlarında çalışan bir oluşumuz. Geçmiş, bizim elimizde değiştiremeyeceğimiz bir süreçtir ancak gelecek ve bu gelecekteki dönüşüm bizim seçimlerimiz ve eylemlerimizle olur. Bu anlamda farklı meslek gruplarından kişilerin bir araya gelerek oluşturduğumuz bu oluşum, projeler tasarlayarak bunu uygulanabilir ve sürdürebilir bir şekilde hayata geçirmektedir. Yıllardır farklı alanlarda tasarladığımız ve uyguladığımız projeleri tek elde topluyoruz. Bunlar; AGAPİ, Düşünce Günleri, Liseler Arası Psikoloji Sempozyumu, Model Yerel Yönetimler Konferansı ve TWI’dır.”
Başarılı çalışmalarıyla kentimizde izler bırakan bu oluşum Edirne Belediyesi ve TAKSAV işbirliği ve desteğiyle bu yılda 26-30 Ağustos tarihleri arasında “Sınırları Aşmak” mottosuyla “Edirne Düşünce Günleri”nin ikincisini düzenliyorlar.
Aslında Edirne Düşünce Günleri’nin birincisi Edirne Kent Konseyi Düşünce Çalışma Grubu ve Edirne Belediyesi’nin işbirliği ve desteğiyle 4-8 Eylül 2023 tarihleri arasında kentin değişik tarihi mekanlarında gençlerimizin katılımıyla gerçekleştirilmişti.
Akademisyenler ile alanında uzman kişiler tarafından yönetilen atölyelerde “Sınırda Yaşamanın Anlamı” mottosuyla, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan sınır kapısı Edirne’nin çeşitli tarihi mekanlarında edebiyat, mitoloji, felsefe, sosyoloji, tarih ve sanat gibi konular değerlendirilmiş ve atölyelerin yanında fotoğraf sergisi, müze gezisi, müzik dinletisi ve tiyatro gösterimi de yapılmıştı.
2024 yılında da Edirne Düşünce Günleri’nin ikincisi, Edirne Belediyesi, TAKSAV Edirne İl Temsilciliği ve Dönüşüm Logos ekibinin ortak çalışmalarıyla 26- 30 Ağustos 2024 tarihlerinde; kentin önemli kültürel ve tarihi alanlarında 13 atölye çalışmasıyla gerçekleştirilecektir.
Edirne’nin yerel, kültürel değerlerini; felsefe, psikoloji, tarih, arkeoloji, edebiyat, müzik, el sanatları gibi çeşitli alanlarda atölyeler tasarlayarak tanıtmak ve kentteki insanların özgür düşünceyle kültürel gereksinimlerini karşılamak amacıyla yapılacak etkinlik 15 yaş üstü 80 katılımcıyla gerçekleştirilecektir. Etkinliğe katılmak isteyen gençler katılım formunu doldurmakta ve ücretsiz kayıt yaptırarak beş gün boyunca düzenlenen etkinliklere katılmaktadır. Etkinlikler sonunda katılımcılara da katılım belgesi verilmektedir.
Kentimiz gençlerinde kent kültürü ve kentlilik bilinci oluşturması açısında da ayrı bir değeri olan bu etkinliğin Edirne Belediye Başkanlığınca da desteklenmesi çok değerlidir.
“Sınırları Aşmak” mottosuyla 26 Ağustos 2024 günü Edirne Belediyesi Kent Müzesi’nde saat 14.00 yapılacak açılış töreni ile başlayan etkinlik programı 30 Ağustos 2024 günü saat 17.00’de Edirne Belediyesi tarihi binasında yapılacak kapanış töreni ile son bulacaktır.
Katılımcılar ile akademisyenleri çeşitli atölyeler tasarlayarak bir araya getirecek olan bu proje, Edirne’nin sosyo-kültürel yapısının tanıtılması, düşünsel çalışmalar yürütülmesi, katılımcılara kent kültürünün kazandırılması, kentte yaşayan bireylerde farkındalık oluşturması, düşünen, araştıran ve sorgulayan bir gençliğin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Program kapsamında 13 atölye oluşturulmuştur. Bu atölyeler de; Dr. M. Umut Doğan, Antik Çağda Sınırları Aşan Kadın Düşünceleri, Prof. Dr. Can Karaböcek; Yeryüzünün Yeni Lanetlileri Kimdir? Kimlikçi Politikaların Eleştirisi, Ender Bilar; Kentin Kültür Miraslarıyla Sınırları Aşmak, Prof.Dr.Hasan Aslan; Sınır Taşı, Dr. Armağan Altay; Modern Türk Şiirinde Dilin Sınırları, Dr. Emre Elmas; Söz Uçar Yazı Kalır Mı? Yazı, Şizofreni ve Ölüm, Prof.Dr. Eray Yağanak; Yurtsuzluk: Hak Kavramını İnsan Üzerinden Yeniden Düşünmek, Hakan Salih Coşkuntuna; Drama, Felsefe Ve Tiyatro Birlikteliğinde Doğal İzdüşümlerin Sınırları, Doç. Dr. Elife Kılıç; Felsefe ve Coğrafya Kesişiminde Mekânsal Sınırlar, Prof.Dr.Nedim Yıldız; Hakikatin Sınırlarını Aşmak: Nietzsche’de Ahlak Felsefesi adlı konferanslarıyla katılımcılarla buluşacaktır. Yrd. Doç. Dr. Mehtap Cömert; Edirnekari Atölyesi ve Nadide Dilek Altay da; “En Özel Sınır; Kapılar” adlı fotoğraf atölyesiyle etkinliğe zenginlik katarken, Psikiyatr Can Tutuğ da; “Haz ve Caz” adlı konseriyle etkinliğe ayrı bir renk katacaktır.
Recep Altınordu, Nevzat Çolak, Asrın Gal, Egecan Akıncıoğlu ve Emirhan Coşkun’dan oluşan proje ekibi bu yılda kentimizde bu başarılı çalışmayı gençlerimiz buluştururken proje’nin danışmanlığını da bilim insanı Prof. Dr. Hasan Aslan yürütmektedir.
Bu yılda bir konferansla katkı sunacağım bu başarılı çalışmanın danışman kadrosunda yer almakta beni ayrıca gururlandırmaktadır.
Bu başarılı projede emeği geçenleri kutluyor, bu projenin gerçekleşmesine katkı sağlayan başta Edirne Belediye Başkanı Sayın Av. Filiz Gencan Akın ve TAKSAV Edirne Temsilciliği ile Dönüşüm Logos ekibini kutluyor ve teşekkür ediyorum.