23 Eylül 2024 Pazartesi
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
“Edirne'deki vatandaşlarımızın önemli gününü kutluyoruz”
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -3-
Sanatta Özne Sorunu-2
Geçen hafta yayımlanan “İYİ Parti’nin 2019’da CHP’ye verdiği desteği, 2024’te CHP’liler, İYİ Parti’ye verebilir mi? başlıklı yazımın İnstagram paylaşımına yorum yapan CHP’nin eski Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı, bana yönelik “Siyasi yazı yazmazsan dahi iyi olur” sözlerinin yanı sıra, CHP karşıtı yorum yapanları da “kaça saçmalıyorsunuz” şeklinde maddi bir menfaat elde ettiğine dair sözlerle itham etti. Ben de, “bir insan farklı ses ve görüşlere nasıl bu kadar sağır ve tahammülsüz olabilir?” diye düşündüm. Soruya “iletişim” anlamında bir yanıt buldum: Yankı odaları.
****
Yankı odaları bize neyi anlatıyor
Bir bilim insanı olarak, “iletişimci” kimliğimi kullanarak yalnızca Edirne’de değil, memleketimizin birçok yöresinde birer yankı odalarında yaşadığımızı fark ettim. Yankı Odası (Echo chamber) kavramı, “tek tip görüşün hâkim olduğu, karşıt görüşlerin desteklenmeyip aşağılandığı kurum veya ortam” anlamlarına geliyor.
Burada kişilerin “iletişim” halindeyken çıkardığı seslerin, duvarlardan yankılandığı “yankı odası” veya “yankılanma odası” ile bir analoji söz konusudur. Bir gazete, televizyon, Facebook, İnstagram gibi medya araçlarında gördüğümüz haber, ses, fotoğraf, video gibi “mesajlar” yankı odalarında genellikle tartışmasız kabul ederiz, bu mesajla çelişen, karşıt görüşte bulunan kişi ve kurumlar genellikle bizim tarafımızdan sansürleniyor.
Burada diğer önemli bir faktör ise, örnek olması anlamında, Gezici Araştırmanın Edirne anketinde CHP’yi önde gösteren sonuçlar, CHP’liler tarafından gerek ait oldukları komünde, gerek Facebook, İnstagram gibi sosyal medya araçlarında paylaşılarak, “koptuk, geliyoruz”, “bitti bu iş”, “tarih yazıyoruz” görüşü yankı odalarında vücut bularak, alternatif araştırmalar, görüşlere karşı sağır hale geliniyor. Burada ait olduğunuz topluluğa ait sesler, mesajlar pekiştiriliyor ve en nihayetinde tartışmasız kabul ediliyor.
****
Facebook, İnstagram, Google: Filtre balonları
İnsanların gündelik hayatta bu yankı odalarından çıkması bir hayli güç. Nedeni ise, Google’da bir arama yaptığınızda, örneğin: “Edirne’de CHP önde mi?” diye sorduğunuzda, Google size CHP’ye dair anahtar kelimeler sunarak sizi, sizden daha iyi bilen bir araç haline geliyor. Sadece Google değil, Facebook, İnstagram gibi platformlara da sizin neyi beğendiğinizi, neyi beğenmediğinizi “tahmin” ederek ona göre algoritmalar geliştiriyor. Siz farklı bir partiye mensup olsanız dahi, CHP’ye dair bir şey beğenmeniz, paylaşmanız bu platformlar tarafından geliştirilerek sizin inanç, fikir, düşünceniz pekiştiren içerikler sunmaya başlıyor. Bu platformlara ait hesaplarınızda size ait sesler boş odada yankılanıp ve size dönüyor. Siz de zannedersiniz ki herkes CHP’li, AK Partili, İYİ Partili ya da MHP’li. Bu da sizin gittikçe alternatif seslere, renklere, görüşlere “sağır” kesilmenize neden oluyor. Sizden farklı düşünen insanları hemen takipten çıkıp ya da engelliyorsunuz. Bu da sizi “tek sesten” oluşan bir dünyaya hapsediyor. Bu da sizin doğru düşünmenize ket vururken, günün sonunda doğru bir eylemde dahi bulunamaz hale geliyorsunuz. Size, “Nasıl bu kadar kötü asfalt döküyorsunuz kardeşim?” diye sorulduğunda, sizi eleştiren karşı tarafa hemen, “AK Partilisin ya da AK Parti ağzıyla konuşuyorsun” sözleriyle yaftalıyorsunuz. Aslında sorun, asfaltın sağlıklı bir şekilde dökülmemesi. Konu asfalt, parti değil. Zamanla yankı odalarında yaşayarak hemen her şeyin en iyisini, en doğrusunu sizler biliyor hale geliyorsunuz. Doğru söz de, eylem de anlamını yitiriyor. Tıpkı Edirne’nin “kamusal alanında” olduğu gibi.
****
Binali Yıldırım’ı İstanbul’da, Hüseyin Sözlü’yü Adana’da 2019’da önde gösteren Gezici, Edirne’de CHP diyor!
Türkiye’de anket şirketlerinin en prim yaptığı dönem doğal olarak seçimler. Elbette “güvenilir” anket şirketleri en azından benim açımdan sayılı. Bunlara örnek olarak, KONDA, METROPOLL, MAK Araştırma ve kısmen ORC şirketleri gösterilebilir. Bunların dışındaki şirketlerin “parti” aidiyetlerin yanı sıra belirli bir ücret karşılığında “anket” yaptıkları sır değil.
Gelelim Edirne’ye. “İYİ Parti’nin 2019’da CHP’ye verdiği desteği, 2024’te CHP’liler, İYİ Parti’ye verebilir mi? başlıklı yazımda ORC ve MAK Araştırma şirketlerinin ölçümlerinde CHP’nin kentte AK Parti’den Belgin İba’nın ilk sırada, Hamdi Sedefçi’nin İYİ Parti’den ikinci, Üçüncü sırada CHP’den Av. Filiz Gencan’ın üçüncü olduğunu bu nedenle CHP’nin kaleyi kaybetmeye çok yakın olduğunu yazmıştım.
Bu hafta Gezici tarafından yapılan ankette, Gencan’ın sürpriz şekilde ilk sıraya yerleştiğini gördük. Sedefçi’nin oy oranı yüzde 11 civarlarında. ORC’nin ölçümlerinde yüzde 10 civarındaki kararsızların hemen hepsi CHP’nin genç adayı Av. Filiz Gencan demiş. Yani CHP’deki kavgalar, Gürkan’ın aday gösterilmemesi, küskünler, dargınlar, belediyenin hizmetinden memnun olmayanlar ya da yeterli bulmayanlar hiç yokmuş gibi. Ben de haliyle Gezici’nin 2019’daki yaptığı bazı anket verilerine baktım. Gezici, İstanbul’da Binali Yıldırım’ı, Adana’da Hüseyin Sözlü’yü, Bursa’da Mustafa Bozbey’i ilk sırada gösterirken, en çarpıcı anketi ise 2018’de Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenir’i yüzde 20 seviyelerinde tahmin etmiş. Haliyle hiçbiri de tutmadı. Ben de bir insanın kendisini “rahat” veya “mutlu” olmak için para karşılığında böyle bir ölçüm yaptırmanın kötü olmayacağı kanaatini taşıyorum. Umarım Edirne’de, sadece CHP’lilerin değil, AK Parti’nin, İYİ Parti’nin dilekleri, isteği kabul olur.
Yankı odalarından çıkmak lazım
Edirne’de başta “CHP” olmak üzere diğer partilerin, kurum ve kuruluşların yankı odalarından çıkması lazım. Çıkmazsa 2023’te son derece içi boş olan “geliyor, gelmekte olan” sözlerini söyler durursunuz. O nedenle, sokağa inmek lazım, insanların ihtiyaçlarını bir “tüccar” kılığında dinlemek değil, yoksulların, emekçilerin, orta sınıfın sorunlarına çözüm üreten, insanların hayatını kolaylaştıran adımların atılması anlamında projelere imza atılması lazım. Sosyal belediyeciliğin en güzide örneklerinden sergilendiği Ankara’da Mansur Yavaş, Mersin’de Vahap Seçer, Gaziantep’te Fatma Şahin’in yaptığı gibi.
Kişisel bir not:
Bir şeyin net anlaşılması gerektiği kanaatindeyim. Hiçbir partiye üyeliğim de aidiyetim de yok. Amacım bazı verilerin sağlıklı bir şekilde tartışılabilmesi. Partizanlık altında insan hayatını yakından ilgilendiren şeyleri es geçemeyiz geçmemeliyiz. Bu nedenle kamusal alanları aktif bir şekilde hayatımızın merkezine koymamız lazım. Farklı seslerin dillendirildiği, duyulduğu bir anlayışı eyleme dökebilirsek hem kendimiz hem de Edirne’miz için daha güzel günlere giden yolu arayabiliriz. Diğer türlüsünü her gün defalarca yaşıyoruz. Ne gerek var!