11 Ekim 2024 Cuma
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ OLMAK
DİL KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DERTLEŞME (2)
Kaygıyla mı Yaşıyorsunuz? Endişe ile Başa Çıkmanın Çeşitli Yolları
Polis ekiplerinden asayiş ve trafik denetimi
EDİRNE’DE MAHALLE KÜLTÜRÜ -2-
Sanatta Özne Sorunu-2
Olcay Dal
Okullar açılalı bu hafta tam 1 ay oldu.
Daha önceki yılların açılış haftalarında yaşanan belirsizlikler bu yılki açılış haftasında da yaşandı. Yıllar da geçse hiçbir şeyin değişmediği bir kez daha tecrübe edildi.
Kadrolu hizmetli olmamasının yarattığı sonuç idarecilerin gayretiyle temizlenmiş okullar oldu. İdarecilerin asıl işinin bu olmaması sebebiyle de temizlik ve bakım işleri sürdürülebilir olmadı.
Okullarımızda ve özellikle yatılı okullarımızın pansiyonlarında güvenlik personeli olmayışı da yine kangren olmuş sorunlardan biriydi ve halen çözülmüş değil.
Öğrencilerimiz ağır ekonomik krizden etkilenmeye devam ediyor. Zaten evlerinde besleyici kahvaltı etme imkanından mahrum olan çocuklarımız kantinlerdeki yüksek fiyatlar yüzünden okullarında da doyurucu ve sağlıklı öğle yemeği yiyemiyorlar. Çoğunun öğle yemeği okul yakınlarındaki zincir marketlerden aldıkları paketli yiyeceklerden ibaret. Onların da ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır, taklit-tağşiş ve sahtecilikten sicilleri kabarık.
Tuvalet dışında ücretsiz temiz su içme imkanları hâlâ yok. Daha önce konan su arıtıcılarının bazıları bakımları yapılmadığı için kullanım dışı kalmış durumda.
Öğretmen görevlendirmeleri de sorunlarla başladı. Sürecin şeffaf işlemeyişi sıkıntılar yarattı. Yapılan bazı yanlış görevlendirmeler iptal edilse de öğretmenler bu eğitim öğretim yılına da huzurlu bir başlangıç yapamadı.
Müfredat konusunda kendisine danışılmayan, yeni model için fikirleri sorulmayan öğretmenlerden ülke genelinde açılacak öğretmenevi kafelerine isim önerisi istenmesi öğretmenler odalarında esprilere konu oldu.
Kurtuluş Savaşımızın en sıkıntılı günlerinde bile eğitimi geliştirmek amacıyla 1.Maarif Kongresini toplayan, öğretmenlerin mevcut koşullarının iyi olmadığının farkında olan ama bunu geliştirmek için söz veren ve bu sözünü de yerine getiren Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Tüm meslektaşlarımın bir kez daha okuması dileklerimle o kongrede öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmanın bir kısmını paylaşıyorum. “Milletimizin yaratılıştan gelen elverişliliğini geliştirmek sizlere düşüyor. Öğretmenlere ulusal hükümetimizce candan ve gönülden istendiği kadar iyi ve rahat yaşama koşullarının sağlanamamış olduğunu bilirim. Ama ulusumuzu yetiştirmek gibi kutsal bir ödevi benimsemiş olan yüce topluluğunuzun bugünkü şartları göz önünde bulundurarak, her türlü güçlüğü göze alarak bu yolda sarsılmadan yürüyeceğine de güvenim vardır. Göreviniz pek önemlidir, ulusun yaşamasıyla yakından ilgilidir. Bunda başarılı olmanızı Tanrıdan dilerim.”
Olcay Dal
8-9 Haziran’da yapılan üniversite sınavının sonuçları 16 Temmuz’da açıklandı ve tercih süreci 2 Ağustos Cuma bitiyor. 12 yıl önceki mini mini birlerin üniversite öğrencisi olmasına sayılı günler kaldı.
Sınava dayalı eğitim sistemimizin sıralamaya dayalı sınavının sonuçları açıklanıp puan ve sıralamalar öğrenildiğinde özellikle öğretmen olmayı çok önceden kafasına koymuş ve çalışmalarını buna göre yapmış gençlerimiz ne yazık ki mutlu bir tercih süreci yaşayamadı. Öğretmen olmak isteyen gençlerimizin hevesleri kursaklarında kaldı diyebiliriz. Bunun sebebi Öğretmenlik Meslek Kanunu. Eğitim fakültelerine yerleşseler bile diplomalarının onları öğretmen yapmaya yetmeyeceğini öğrenen gençlerimiz önce kendilerine sonra da öğretmenlerine “Ben şimdi ne yapacağım?” sorusunu sıkça sordu. Gençler haklı çünkü eğitim fakültesi mezunu olmalarının, eğitim bilimleri dersleri ve formasyon eğitimi almalarının hiçbir önemi olmayacak. Bu sene üniversiteli olacak gençlerimiz 4 yıl sonraki mezuniyet törenlerinde ailelerine sarılıp kepli cübbeli fotoğraf çekilirken “Anne baba, bakın ben artık öğretmen oldum.” diyemeyecekler. Öğretmen olma şartları değişti. Üniversite diplomasının bir önemi kalmadı. 4 yıllık üniversite eğitimi üstüne diploma, diploma üstüne KPSS, KPSS üstüne mülakat, mülakat üstüne dersli sınavlı Milli Eğitim Akademisi, akademi üstüne 2 yıllık sözleşmeli öğretmenlik, 2 yıllık sözleşmeli öğretmenlik üstüne başarılı sayılırlarsa anca o zaman öğretmen oldum diyebilecekler.
Öğretmen olmayı hedefleyen öğrencilerimiz bu seneye kadar eğitim fakültelerinin dışında edebiyat fakültelerini de rahatlıkla tercih edebiliyorlardı. İngilizce Mütercim Tercümanlık, Türk Dili ve Edebiyatı gibi bölümleri okurken aldıkları formasyon eğitimi isteyenlerin öğretmen olmasına yeterli oluyordu. Edebiyat fakülteleri bu eğitim hâlâ veriyor ama öğretmen olmanın garantisi ortadan kalktı.
Gençlerimiz öğretmen olmanın zorlaştığını anlayınca üniversite tercihlerinde öğretmenliklerden başka bölümlere yöneldiler.
Eskiden üniversiteye hazırlanmak için dershaneye gidilirdi. Sonra üniversite bitince KPSS’ye hazırlanmak için de dershaneye gidilir oldu. Şimdi üniversitenin kendisi dershane oldu. Milli Eğitim Akademisine hazırlanmak için 4 yıllık dershane görünümlü üniversite eğitimi şart artık.
Kural her zamanki gibi tam da maçın ortasında değiştirildi. Liseden bu yıl mezun olanlar öğretmen olma hedeflerini 4 yıl önce koymuşlardı. Hedefleri olan çalışkan gençlerimizi 4 yıl sonra ne olacağını öngöremez hale getirdik.
Kuşaklar yaratıp onları biçmeye bayılıyoruz. 4+4+4 Kuşağı, Okula Erken Başlayanlar Kuşağı, Tablet Kuşağı, Pandemi Kuşağı, Öğretmen Olma Kararını Lise Birde Vermiş Öğretmenlik Meslek Kanunu Mağdurları Kuşağı, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Kuşağı, Ataması Yapılmadığı İçin Zincir Marketlerde Kasiyer Olmak Zorunda Kalan Öğretmenler Kuşağı, Ataması Yapılmadığı İçin Polis ve Asker Olan Öğretmenler Kuşağı. Bizde kuşak biter mi? Bitmez.
Olcay Dal
Artık öğretmen olmak için 4 yıllık eğitim fakültesini bitirmek yeterli olmayacak. Gerçi şu anda da yeterli olmuyor. Öğretmen olmak için 4 yıllık üniversitenin üstüne bir de KPSS’ye girilmesi gerekiyor ama bu da yeterli olmuyor çünkü 4 yıl üniversite artı KPSS’nin üstüne bir de mülakata girmek zorunda bırakılıyor öğretmen olmak isteyen her gencimiz. Güvenlik soruşturmasını da unutmamak gerekir. Mülakatın her ne kadar yerel seçimlerden önce kaldırılacağı iddia edilmiş olsa da bu vaat henüz gerçekleştirilmedi ve gerçekleştirilmesi de zor görünüyor.
Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı yasalaşırsa öğretmen olmak için yukarıda sayılanlar da yeterli olmayacak. 4 yıl üniversite artı KPSS artı mülakatın üstüne Milli Eğitim Akademisini bitirme zorunluluğu da getirilecek. Öğretmen adayları bu akademiye KPSS puanlarına göre alınacak ve şimdilik 550 saat olduğu iddia edilen bir eğitimi daha tamamlamak zorunda kalacak. Yeterli bulunmasının ardından sözleşmeli öğretmen olarak çalıştırılacak ve anca 3 yıl sonra kadroya alınacak. Kısacası öğretmen olmak için tıp fakültesinden 1 yıl daha fazla okunacak yani 7 yılda öğretmen olunacak.
Eğitim fakültesi mezunu bir genci çağıracaksınız bunca yıl boşuna dirsek çürütmüşsün sen gel önce KPSS sınavına bir gir bakalım diyeceksiniz, sonra mülakata alacaksınız, ardından akademiye girme mecburiyetinde bırakacaksınız, akademiden sonra da elemeye tabi tutacaksınız ama yine de öğretmen olarak atamasını yapmayacak, sözleşmeli öğretmen adı altında çalışmaya mahkum bırakacaksınız. Bütün bu aşamalardan sağ salim geçer hayatta kalırsa 3 yıl sonra kadrolu öğretmen yapacaksınız da maddi manevi ihya edecek misiniz 7 yılda yetiştirdiğiniz öğretmene yoksulluk sınırı altında maaş vermeyi bırakacak mısınız Şiddete uğradığında elini tutacak mısınız Her eğitim öğretim yılında bir şeyleri değiştirmesini istemeyi bırakacak mısınız Başladığı şartlarda emekli olmasına izin verecek misiniz Emekli ederken ev ve araba alma hayali kurduracak mısınız
Öğretmen eğitim fakültesinde yetişir. Eğer öğretmenlerde istenilen özellikler bulunamıyorsa bu sorunun kaynağı eğitim fakülteleridir. Fakülteleri elden geçirir ve gerekli yenilikleri yaparsanız sorunu çözmüş olursunuz. Eğer böyle de bir sorun varsa.
Eğitim fakültelerini iyileştirmek varken öğretmen akademisi diye bir sistem icat ederseniz sadece bizim tornamızdan geçenleri öğretmen olarak atayacağız demiş olursunuz. Üniversitelere, siz 4 yılda öğretmen yetiştiremiyorsunuz bakın görün ben 4+3 yılda nasıl yetiştiriyorum demiş olursunuz. Böylesi bir durumda eğitim fakültelerinin de ses yükseltmesi gerekir.
Getirilmesi düşünülen bu yenilikle tek hedeflenen üniversite mezunu gençlerin işsizliğini 3 yıl ötelemektir. Gerçek niyet öğretmenlerin eğitimini geliştirmek ise ilk neşter eğitim fakültelerine vurulmalıdır.
Olcay Dal
2013 ve 2015 yılları arasında her öğrenciye birer tablet dağıtılmıştı. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise çocuğunu özel okula gönderen her veliye öğrenci başına 3.000 lira destek verilmişti.
13 Mayıs 2024’te açıklanan tasarruf paketiyle kamuda kemer sıkılacağı, 3 yıl boyunca yatırım ve inşaat yapılmayacağı açıklandı. Yeni atamaların olmayacağı, sadece emekli olan personel sayısı kadar işe alımlar gerçekleştirileceği ifade edildi.
Eğitim açısından bakacak olursak bu tasarruf paketinden sonra yeni okullar yapılmayacağı anlaşılıyor. Bu yetmiyormuş gibi yeni öğretmen atamaları da olmayacak anlamına geliyor.
Edirne’deki yeni yerleşim bölgesinde yaşayan, okul çağına gelmiş çocuğu olan ve her ikisi de çalışan genç bir çiftimiz olduğunu düşünelim, ki bu sayı gerçekte azımsanmayacak kadar çoktur. Bu çiftimiz için çocuklarının okula başlayacağı o ilk günün hayatlarının en mutlu ve en heyecanlı anlarından biri olması gerekir. Dünyanın her yerinde bu böyledir.
Yeni yerleşim bölgesinde yer alan ve depreme dayanıksız olduğu için yıkılan Trakya Birlik İlkokulu bir senedir Vali Fahri Yücel İlkokulu ile aynı binada sabahçı ve öğlenci ikili eğitim yapıyor. Genç çiftimiz de 6 yaşındaki çocuklarını ya 7.50’de derse başlayan Vali Fahri Yücel İlkokulu’na ya da 17.40’ta çıkan Trakya Birlik İlkokulu’na kayıt ettirmek arasında karar vermek zorunda bırakılıyor. İşte o ilk günün mutluluk ve heyecan tablosu bu durum ile karşılaşıldığında hüsrana ve mecburiyete dönüşüyor.
İkisinin de çalıştığını söylediğimiz çiftimiz için adı geçen okullarımız giriş çıkış saatleri sebebiyle imkansız seçenekler haline geliyor. Çocuklarını bırakacak kimsesi de olmayan çiftimiz tüm ekonomik şartlarını zorlayarak özel okul arayışına koyuluyor.
Görüştükleri okullar 170.000 ile 270.000 lira arasında fiyat istemeye başlıyorlar ilkokul birinci sınıf öğrencisine. Bu rakamın sadece eğitim ve yemek için istendiğini kitap, kılık kıyafet, tablet ve servis ücretlerinin hariç olduğunu belirtmekte fayda var.
2024-2025 yılı için 2 tane 1.sınıf açmayı planlayan özel okullar şube sayısını 4’e çıkarıyor. Kısacası özel okula gidecek 1.sınıf öğrencisi sayısı 2 kat artıyor.
Resmi okullardaki öğrenci sayısı kağıt üzerinde sınıf başına 25 öğrenci olarak gözüküyor. Bu sayı yeni yerleşim bölgesindeki 40 kişilik bir sınıf ile örneğin Karaağaç’taki 10 kişilik bir sınıfın ortalaması alınarak belirleniyor. Yeni ve eski yerleşim yerlerindeki okulların sınıf mevcutları birbirinden çok farklı bir grafik sergiliyor. Genç çiftimiz için bu tablo da özel okul tercihinde etkili oluyor.
Sorunun çözümü aslında gayet basit. En çok 25 öğrencili sınıfları olan, öğle yemeği verilen ve öğleden sonra spor ve sanatsal etkinliklerle öğrencilerin mesai bitimine kadar verimli zaman geçireceği resmi okullar planlamasında aileler de kazanıyor, öğrencilerimiz de. İstekli öğretmenlerimizce yapılacak bu faaliyetlerin sonucunda en büyük kazanan ise geleceğimiz ve ülkemiz oluyor.
Mevcut tabloda tek kazanan var onlar da özel okul patronları. Özel okullarda çalışan öğretmenlerimiz kayıt için istenen bu fiyatlara rağmen almaları gereken ücretlere ulaşamıyorlar.
Başöğretmenizin “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da esarete ve sefalete terk eder.” sözünü aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Eğitim bugünü değil yarını planlama sürecidir. Unutmayalım ki bu Eylül’de okula başlayacak çocuklarımız 30 sene sonrasının yöneticileri, doktorları, öğretmenleri, hakimleri olacak. Onları 2024’te ne kadar verimli yetiştirmeye başlarsak, 2054’te de o kadar refah içinde olacağız.
Olcay Dal
Eğitim-İş Edirne Şube Sekreteri
Edirne Valiliği Balkan Şehirleri İş Birliği Platformu ev sahipliğinde Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Moldova, Kuzey Makedonya, Romanya ile Türkiye’den Trakya, Çanakkale Onsekiz Mart, Tekirdağ Namık Kemal, Kırklareli, Bandırma Onyedi Eylül üniversitelerinde eğitim gören öğrencilere 3 gün boyunca arama kurtarma eğitimi verilecek.
Öğrenciler eğitimin ardından Balkan Ülkeleri Üniversiteler Arası Arama Kurtarma Yarışması’na katılacak.
Yarışmaya katılacak öğrenciler Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesi’nde bir araya geldi. AFAD tarafından düzenlenen programda, öğrencilere maske, baret, tulum, dizlik, şapka ve tişört dağıtıldı. Ön bilgilendirme yapılan öğrenciler, saha tanıtımının ardından AFAD tarafından verilen arama kurtarma eğitimine katıldı.
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, öğrencilerin aldığı eğitimin ardından yarışmaya katılacağını söyledi. Böyle bir etkinliğe ev sahipliği yaptıkları için duyduğu memnuniyeti dile getiren Tabakoğlu, “Buradaki amaç bir afet ve sıkıntı durumunda öğrencilerimizin de kendini hazır hissetmesini sağlamak.” dedi.
Trakya Üniversitesi öğrencilerden Beril Şahin de çok güzel ve önemli bir eğitim için bir araya geldiklerini belirtti.
Üç gün boyunca tırmanma, enkaz ve arazide arama kurtarma, çadır kurma eğitimleri alacak öğrenciler cuma günü aralarında yarışacaklar. (aa)