Bundan önceki yazımızda Sanatta özne sorunu ile sanatçının (Suje) kendisini konu almıştık. Bu defa ise sanat yapıtının öznesi konusuna değineceğiz. Bunun içinde bir girizgah mahiyetinde değinmemiz gereken, asıl konumuza dayanak oluşturacak tespitlerde bulunacağız. Öznesi anlamında metaforik olarak her nesne ve varlıkların düşünsel ve görsel bağlamda neyi simgelediklerinin önemi üzerinden sanatçının göstermek istediği ve vurguladığı içeriği ele alacağız. Sanat ve sanat eseri üzerinde alımlayanın, izleyicinin yanılgılarının da önemine değineceğiz. Çokça duyduğumuz şu sözcüklerle sıkça karşılaşırız. ‘’Bu eser neyi anlatıyor’’. Eserin içeriği, bizi yapıtın öznesi sorununa getirir. Anlatılmak istenen yada vurgulanan yada ifade edilen tamda budur.
E.H. Gombrich, Sanatın Öyküsü kitabının giriş bölümünde ‘’ Sanat adı verilen bir şey yoktur aslında, yalnızca sanatçılar vardır’’ yaklaşımı ile başlar. Bunu, sanatçının öznesi ( Suje) olarak tanımlamıştık. Özne için onu çevreleyen her şey onun gözü ile onun bakışı ile yeniden ele alınıp yorumlandığının altını çizmiştik. Yine kitabında ‘’ bir zamanlar renkli toprakla bir mağara duvarına becerebildiklerince bizon resimleri çiziktiren, bugünse boya satın aşıp reklam afişleri yapan ve yüzyıllardan beri daha birçok başka şeyler üreten insanlar. Tüm bu etkinlikleri sanat diye tanımlamakta hiçbir sakınca yok, yeter ki bu sözcüğün yer ve zamana göre birbirinden değişik anlamlara gelebileceği unutulmasın…’’ vurgulamasını yapar. Bu değişik anlamlara gelme sorununun çağlar boyunca ve günümüzde de sanatçı, sanat eseri ve alımlayan bağlamında ifade edilen ve alımlayanın bir noktada buluşması yada farklı algılamalar noktasında sanat eserinin tanımlanmasıdır.
Giriş bölümünden yine devam ediyoruz. ‘’ Bir tablo veya bir heykelden tad almanın yanlış yolları olduğuna gerçekten inanmıyorum. Birisinin manzara hoşuna gidebilir, çünkü ona evini anımsatabilir; bir başkası portreyi sevebilir, çünkü ona bir dostunu anımsatabilir. Buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Bir tablo gördüğümüzde, tepkilerimizi etkileyebilecek sayısız şeyler gelir hepimizin aklına. Bu anımsamalar gördüğümüzden tad almamıza katkıda bulunduğu sürece endişelenecek bir şey yok demektir. Ama ne zaman ki pek de önemli olmayan bir anımsama bir ön yargıya dönüşür, ne zaman ki dağı konu alan övülesi bir tablodan sırf dağcılığı sevmediğimiz için güdüsel olarak uzaklaşırız, işte o zaman tadabileceğimiz bir hazzı engelleyen bu karşı oluşun nedenlerini kafamızda araştırmamız gerekir. Çünkü bu durumda bir sanat yapıtından tad almayı önleyen yanlış nedenler var demektir…Birçokları gerçeklikte görmekten hoşlandıkları şeyleri tablolarda da görmek isterler. Elbette çok doğal bir yeğlemedir bu. Doğanın güzelliği hepimizin hoşuna gider ve bunu yapıtlarında koruyan, dolayısıyla bizim beğenimizden yakınmayan sanatçılara sevecenlik duyarız’’ Görmek istediğimiz şeylerde olabilir olmaya da bilir. Ancak Gombrich in söylediği gibi dağcılığı sevmediğiniz için konu olarak peyzajlarında dağ temalarına yer veren onunla özdeşleşmiş bir sanatçının dağ resimlerinden hoşlanmamak belli bir olgunluğa gelememiş kültürel yoksunluğun emaresi olarak düşünürüz. Bu noktada bu çok özel ayrıntılara da değinmemizin nedeni, sanat eserinde özne kavramı ile çok yakından ilintili olmasıdır. Bu yazımızda sanat eserinin öznesi olarak açık yada örtülü metaforik anlamda algılanması istenilen konuya da uzak olduğumuz sonucuna varmış oluruz.
Tabi birde konumuz ile ilintili olan bir başka nokta da caka satmak, bilebildiği şeyler üzerinden ikonokrafik ve plastik çözümleme olmaksızın bütünü dışında detayda bilgiççe konuşmalar yapmak. Konunun bütünselliği içinde özü ve içeriği kaçırmaktır. Bu tür izleyiciler yapıtın öznesi üzerinde pek durmazlar. Halbuki teknik özellikler tablonun konusu ve ifade edilmek istenenden ayrı değildir. Öz ve Biçim sorunsalı bunun içindir. Plastik açıdan yapıtın üzerinde tabi ki sözümüz ve yorumumuz olacaktır.
Gombrich kitabında bu konu üzerine de değiniyor. ‘’ Bir sanat yapıtını gördüğünde, kendini ona verecek yerde, aklında o yapıta yakışacak etiketi aramayı yeğler. Belki, ın REMBRANDT CHİAROSCURO su ( Açık – Koyu değeri. ) nedeniyle ün kazandığını işitmiştir. Rembrandt ın bir yapıtını görünce de, bilgiç bilgiç kafasını sallar, nefis bir Chiaroscuro çektikten sonra bir sonraki tabloya geçer. Bu tehlikeli sanat züppeliği ve sözde kültür üzerine düşüncelerimi içtenlikle söylemek istiyorum….’’Buna neden değindiğimize gelince, alımlayan olarak sanat tüketicisinin, izleyicisinin bir yapıtın, eserin karşısında nitelikli bir çözümleme yapa bilmesi açısından yanlış değil ama eksik ve yeterli olmayan yaklaşım içinde bulunmasına bir örnek olmasıdır. Görmesini bilmek. Resmin açık koyu ilişkisi sadece teknik midir. LEONARDO DA VİNCİ nin Sfumato su MONALİZA portresinde sadece bir teknik midir.
(Yumuşak geçişler, belirsiz sınırlar) Eğer vurgulanmak istenilen ifade neyi gerektiriyorsa sanatçı bunu uyguluyor. Tamda burada Görme biçimleri devreye giriyor. Neyi nasıl görmemize dayanıyor. Burada sorunun kaynağı kişidedir. Neyi nasıl algılayabileceğimize, nasıl görmemiz gerektiğine dair görme biçimimizi oluşturanın sanatçının kimliğinde öznenin (Suje) olduğu gerçeğini bir kez daha kavramamızı sağlıyor.
Özne, sanatın temel odak noktasıdır. Bu kez yazımızda sanatçı olarak ortaya konan, üreten özne sorunu karşısına birde sanatçı tarafından üretilen sanat yapıtı olarak nitelenen eserin öznesi sorununa değineceğiz. İki karşılaştırma ile devam edelim. Büyük Felemenk ressamı RUBENS, küçük oğlunun resmini (Desen) yaparken oğlunun güzelliği karşısında izleyici olarak bizimde hayranlık duymamızı istiyordu. Büyük Alman ressamı A. DÜRER in annesinin portresi. ( Desen ) Hiç kuşkumuz yok i, Rubens in oğluna duyduğu eş değerde bir sevgiyle çizilmiştir. Her iki çizimin de öznesi oğlu ve annesidir. Burda bir ayrıntıya da not düşelim. Güzel ve çirkin kavramı. Çocuğun portresini çok güzel bulanlardan kimi ise yaşlı kadın portresini çirkin bulabilirler. Nedeni Yaşlı kadının buruşuk derisimi. Eğer bir ressam yaşlı bir insanın yaşlılık halini bize yansıtabilmişse bu çok başarılı ve güzel bir çizimdir. Görme biçiminin önemini, bu örnekle çok daha net algılamış oluruz. Konu ile tema olgusunun temelinde de eserin öznesi sorunu yatar. Konu ve tema, herhangi bir alanda, konuşmada, yazıda tüm sanatsal alanlarda eserlerde ele alınan düşünce, olay veya durum diye özetlenen bir tanımı var. Sanatçılar açısından bir nedene dayalı, özellikle bahsetmek istediği, kullandığı araç ve gereçler vasıtasıyla anlatımında yer verdiği, seçtiği şeyler, sanatçının konu anlamında özel bir yeri olabilir. Yada salt görsel kaygıları da olabilir. Estetik bir problem üzerinden, teknik olarak biçimlendirme tasası olarak, türü ne olursa olsun ifade açısından örtülü göndermeler konuları oluşturur. İngiliz romantik ressam J.M.W. TURNER ın çalışmaları, empresyonizme kapı açan atmosferik vurguları. Sembolist İsviçreli ressam F. HODLER in manzaraları karşılaştırılınca teknik olarak ifade ve üslup açısından peyzaj da olsa biçimlendirme anlamında, anlatımlarında tematik yaklaşımları ile ayıra biliriz. Sözlük anlamında tam karşılığı olmasa da konu, somut unsurlar taşıdığından Teknik, üslup ve ifade şekli her zaman bir bütünlük içindedir. Tematik deyimi, bir temaya bağlı olarak yorumlana bilir. Latince bir kelime olan tema (Thema ) sanat eserinde görülen, yansıtılması gereken düşünce ve görüşlerdir. Kavramlar temelinde ele alınır. Ölüm, ayrılık, sevgi gibi. Tema somut değil soyut olarak ortaya çıkan bir kavramdır. Konu ise, temanın sözlük anlamında tam karşılığı olmasa da, tema ile bir bütün oluşturur. Söylemek istediğimiz şey şudur. Bir sanatçı Neyi resimleyecekse İfade edeceği, anlatımında yer vereceği her nesne (obje) ve varlık onun seçkisine tabidir. Her sanatçı her nesneyi ve varlığı yapıtına taşımaz. Eğer resminde yer alması gereken varlıkların ( Estetik nesne) Üslupsal olarak yeniden biçimlendirilmesi ve bunun için malzeme ( araç ve gereç, fırça, spatula, Boya, Yüzey, kağıt, tuval vb) tercihi, plastik olarak görselliği, tümü bir bütün içinde var olur. Konu ve tema bu bütünsellik içinde ete kemiğe bürünür, ortaya çıkar. İfade edilmek istenen şeyin öznesi de tam da bu noktada vurgu olarak yer alır. Yazının içinde birkaç defa daha toparlamak adına netleştirmek için açıklamalara yer veriyoruz.
GÜNDEM
7 gün önceGÜNDEM
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025GÜNDEM
18 Mart 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.