Kalp damar hastalıkları dünya genelinde her yıl 20 milyondan fazla ölüme neden oluyor. “Dünya Kalp Günü”nde en yaygın ölüm sebeplerinden biri olan kalp krizine dikkat çeken
29 Eylül Kalp hastalıkları farkındalığını artırmak için Dünya Kalp Federasyonu tarafından “Dünya Kalp Günü” olarak kutlanıyor. Edirne Tabip Odası, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinin kalp hastalıklarıyla ilgili uyarılarını derledi.
HİPERTANSİYON: SESSİZ KATİL!
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Servet Altay, hipertansiyonun beyin, böbrek, kalp ve damar yatağı olmak üzere vücudun en önemli organlarında hasara neden sessiz katil olarak tanımlandığını belirtti. Altay, “Ülkemizde hipertansiyon her üç kişiden birini etkilemekte ve tedirgin edici olarak artmaktadır. Hipertansiyon, her zaman bulgu vermeyebilir. Yapılması gereken düzenli olarak kan basıncını ölçmek ve normalin dışında bir değer saptanırsa hekime başvurmaktır. Hipertansiyona yakalanmamak için yapılması gerekenler ise tuz tüketimini azaltmak, obeziteden korunmak, düzenli spor yapmak, alkol ve sigaradan uzak durmak ve Akdeniz tipi (DASH) beslenmek sayılabilir. Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır” dedi.
‘EN YAYGIN ÖLÜM NEDENİ KALP KRİZİ’
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammet Gürdoğan, kalp krizinin dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinin başında geldiğini belirtti. Gürdoğan, “Her yıl dünya genelinde milyonlarca insan kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi için en önemli risk faktörleri diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon, sigara kullanımı, yüksek kolesterol, obezite, hareketsiz yaşam tarzı ve strestir. Aile geçmişi de önemli bir rol oynar; eğer ailenizde kalp hastalığı öyküsü varsa, dikkatli olmalısınız. Belirtiler genellikle ani başlar ve göğüs ağrısı, nefes darlığı, terleme ve mide bulantısı gibi durumlarla kendini gösterir. Bazı insanlar, bu belirtileri hissetmeden de kalp krizi geçirebilir. Bu nedenle, kendinizi ya da sevdiklerinizi bu belirtilerle karşılaşırsa hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Tedavi yöntemleri arasında ilaçlar, anjiyoplasti (damar açma işlemi) ve bazen cerrahi müdahale bulunur. Erken müdahale, kalp kasının hasar görmesini önleyebilir ve hayati tehlikeyi azaltır. Kalp krizinden korunmanın en etkili yolu sağlıklı yaşam tarzını benimsemektir. Dengeli beslenmek, sigara ve tütün ürünlerini kullanmamak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten uzak durmak, kalp sağlığınızı korumanıza yardımcı olur” ifadelerini kullandı.
‘ÇABUK YORULUYORSANIZ DİKKAT!’
Dr. Öğr. Üyesi Cihan Öztürk, hipertansiyon, kalp ritm bozukluğunun kalp yetmezliğine neden olabileceğini belirterek, “Ayrıca kansızlık, şeker hastalığı (diyabet), tiroid hastalıkları (hipotiroidi ve hipertiroidi), obezite, uzun süreli alkol kullanımı ve bazı kanser ilaçları da kalp yetmezliğine neden olabilir.
Kalp yetmezliğinde ilk bulgular nefes darlığı, çabuk yorulma, günlük fiziksel egzersizlerde kısıtlanma, halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık olabilir. İlerleyen dönemlerde hastalar geceleri tek yastıkta yatamaz (ortopne), uykudan nefes darlığı ile uyanıp ayağa kalkar, oda içinde dolaşır veya pencere açıp daha fazla oksijen alma ihtiyacı duyar. Ayaklarda şişme (ödem) de sık görülen bulgulardan biridir.
Kalp yetmezliği tedavisinde ilk olarak yaşam tarzı değişikliği ve tuz kısıtlaması yapılır. Yaşam tarzı olarak hastalar, az ve sık yemeli, vücudun ihtiyacı olan tüm besinleri almalıdır. Fazla tuz ve sıvı tüketimi, kalp yetmezliği şikayetlerini artırır. Tuz alımının kısıtlanması ve idrar söktürücü ilaçlar (diüretikler) kalp yetmezliği bulgularının gerilemesine ve hatta kaybolmasına yardımcı olur. Günlük en çok önerilen tuz miktarı bir çay kaşığını silme dolduran miktar olan 5 gramdır. Ayrıca egzersiz, kalp yetersizliğini kontrol etme yöntemlerinden biridir. Ağır kalp yetmezliği olanlar dışında haftada en az 5 gün 15-30 dakika süreyle düzenli şekilde yapılan egzersiz, şikayetlerin azalmasını sağlar”dedi.
YÜKSEK KOLESTROLE DİKKAT!
Doç. Dr. Muhammet Gürdoğan, yüksek kolestrolün de kalp hastalığı riskni arttırdığına dikkat çekti. Gürdoğan, “Damarlar daraldığında kalp, vücuda yeterince kan pompalamak için daha çok çalışmak zorunda kalır. Ateroskleroz, kalp krizi, felç ve diğer kalp hastalıkları riskini ciddi şekilde artırır. Diğer yandan HDL kolesterol vücut için faydalıdır. Çünkü bu kolesterol türü, kötü kolesterolü damar duvarlarından uzaklaştırarak karaciğere taşır ve vücuttan atılmasını sağlar. Yani HDL’nin yüksek olması, kalp hastalıklarına karşı koruyucu bir etki yaratır. Yüksek kolesterol, genellikle belirti vermeyen sessiz bir durumdur. Bu nedenle düzenli kolesterol kontrolleri, sağlıklı bir diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri, kalp hastalığı riskini azaltmak için önemlidir. Düşük yağlı yiyecekler tüketmek, sigarayı bırakmak ve düzenli egzersiz yapmak, kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmada etkili yöntemlerdir” dedi.
‘KALP ZARINI ETKİLEYEBİLİR’
Doç. Dr. Gürdoğan, kanser tedavisinin beklenmedik kalp ve damar sorunlarına yol açabildiğini belirterek, “Kemoterapi ve radyoterapi gibi güçlü tedaviler kanser hücrelerini yok ederken, bazen kalp ve damarları etkileyerek kalp yetmezliği, hipertansiyon, kalp krizi, ritim bozuklukları, damar içi pıhtılaşmalar, kalp kası ve kalp zarı hastalıklarına yol açabilir. Göğüs bölgesine uygulanan radyoterapi de kalp damarlarını daraltarak kalp krizi riskini artırabilir; kalp zarını etkileyebilir” şeklinde konuştu.
ÇARPINTI VE NEFES DARLIĞI RİTM BOZUKLUĞUNUN HABERCİSİ
Doç. Dr. Gökay Taylan, en sık rastlanan ritm bozukluğu olan Antriyal Fibrilasyona dikkat çekti. Taylan, “Hastalar genellikle çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı veya çabuk yorulma şikayetleri ile hekime başvurmaktadır. Özellikle nabız düzensizliği saptanan hastalarda elektrokardiyogram (EKG) çekilerek kesin tanısı konabilir. Bazen aralıklı AF atakları olan hastalarda çarpıntının ve AF’nin tanısını koymak kolay olmayabilir ve bu amaçla EKG Holter, teknolojik akıllı saatler gibi ek tetkiklerden faydalanılabilir. Özellikle 65 yaş ve üzeri bireylerin her sağlık kontrolünde AF açısından taranması önerilmektedir” dedi.
‘ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ’
Dr. Öğr. Üyesi Çağlar Kaya, hipertansiyonun ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirterek,
“Temel şikâyetler arasında Nefes darlığı (özellikle egzersiz sırasında), yorgunluk, göğüs ağrısı, baş dönmesi veya bayılma, şişkinlik (ödem) sıralanmaktadır. Tanı süreçlerinde daha fazla dikkat ve erken teşhis önem kazanmıştır. Basit kan testlerinin yanı sıra elektrokardiyografi, ekokardiyografi, bilgisayarlı tomografi, sintigrafi ve kateterizasyon görüntüleme yöntemleri ile tanı değerlendirmeleri yapılmaktadır. Tedavi seçenekleri de genişlemiş, çeşitli ilaçlar, oksijen desteği, anjiyografi yöntemleri veya cerrahi tedavi yöntemleri ile hastaların yaşam kalitesi artırmaya çalışılmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘KALP KAPAK HASTALIKLARI GENÇLERDE DE GÖRÜLÜYOR’
Doç. Dr. Uğur Özkan, dünya genelinde ölüm nedeniylerinden birinin de kalp kapak hastalıkları olduğunu kaydetti. bu hastalığın genellikle sinsi bir şekilde ilerlediğine dikkat çeken Özkan, “Kalp kapak hastalıkları sadece ileri yaşta ortaya çıkmaz. Doğumsal anomaliler, çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar veya romatizmal hastalıklar gibi etkenler nedeniyle genç yaşlarda da görülebilir. Özellikle romatizmal ateş gibi enfeksiyonlar, kalp kapaklarında hasara yol açarak gençlerde de kapak sorunlarına neden olabilir. Bu hastalar için de tek çözümün açık kalp ameliyatı olmadığını unutmamak gerekir” ifdelerini kullandı.
Haber Merkezi
GÜNDEM
24 gün önceGÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.